Piramit

GÜNDEM 20.12.2022 - 15:46, Güncelleme: 20.12.2022 - 15:48
 

Piramit

TÜİK Nüfus ve Konut Sayımı 2021 verileri açıklandı.

Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi. 42 milyon 252 bin 172 kadın nüfusumuz var. Yani toplam nüfusun neredeyse yarısı. İşgücüne katılım oranı  toplam nüfusta %51,9 İşsizlik oranı erkeklerde %9,4 Kadınlarda ise %14,1 Kadınlarımızın işgücüne katılım oranı sadece % 34. Yani kadınlarımızın % 66’sı işgücü dışında. Sebepleri araştırılmış tabii; %6,6emekli  %8 potansiyel %14,4eğitim/öğretim %15,2çalışamaz halde ve sıkı durun... %45,2’si ev işleriyle meşgul. Neden? -Çünkü işsizlik var, istihdamda yer bulamıyor. Belki iş arayıp bir süre sonra vazgeçiyor. -Çünkü ücretsiz kreşler/ bakımevleri  yok, çocuğunu bırakamıyor. -Çünkü evde bakım bekleyen insanlar var - Çünkü ev işi denen bir olgu var. Her ne kadar ücretsiz ve güvencesiz de olsa. - Çünkü ve en önemlisi, kadının en öncelikli görevi yaşadığımız kültüre göre ev/ev işi ve bu yönde toplumsal baskı var. Çünküler çok. Ve ne biliyor musunuz, işte tam bu çünküler yüzünden: -Kadın evde güvencesiz, ücretsiz ev hizmetinde çalışıyor, mevcut ataerki sistemin baskısı altında kalıyor, eziliyor. -Hanelerde erkek tek başına tüm mali külfeti omuzlarına alıyor, o da baskı altında eziliyor. 4kişilik ailelerin %47sinde 1 kişi çalışıyor. Hem de bu ekonomik koşullarda. Kültür dayatıyor; kadının yeri evidir, erkeğin yeri iştir. Bu durumda kim kazanıyor biliyor musunuz? Evet, Ataerki var, kadın zaten baskıda kabul. Ama kendini aile reisi zanneden erkek de baskıda. Kazanan kısacası sermaye.. Biz kaybedeniz her durumda. Sermaye, işçinin evde hizmet eden eşine dair ücret ödüyor olmalı işçiye. Ödüyor mu? Hadi asgari ücrette hesaplıyoruz desin biri. Peki yetiyor mu? İkinci soru; kadın bunu alıyor mu? Erkek, karısının ev içi hizmeti için de sermayeden para aldığını, bu maaşlarda kadının da hakkı olduğunu biliyor mu? Hadi işçiye ödenmesin, ödenmiyor diyelim. Evde hizmet veren kadına ödeniyor mu böyle bir ücret? Sigorta güvencesi sağlanıyor mu? Peki ya işçiye , “hadi çocuk, hadi çocuk” derken, çocukların giderini, kreşini, bakımını,  okulunu, geleceğini, yemesini içmesini sağlıyor mu sermaye ya da devlet? Sağlayabiliyor mu? Tek maaş,  buyur aile geçindir. 4 kişilik ailelerin %47 sinde tek istihdam.. Oysa ki sermaye, ya ev kadınının da ev içi çalışmasını ücretlendirip sigortalamalı, ya da ücretsiz kreş açmalı, bakım evleri kurmalı ve kadına istihdam yaratmalı. Eşlerin ikisi de öyle ya da böyle ücretli ve güvenceli olmalı. Ne ev işi/ bakım/ çocuk  sadece kadına yüklenmeli, ne de maddi külfet sadece erkeğe kalmalı. Malum insanız, haddimiz hududumuz var hepimizin tabii. Görünmeyen soyut bir kavram da olsa, insan hakları diye bir şey de var dünyada hani. Bu olmazsa şimdiki durumumuz gibi; ne dersek diyelim, ister din/ ister kültür kılıfı geçirelim, istersek o bu bahaneler öne sürelim fark etmez. Biz birbirimize yok kadındı/ yok erkekti/ yok aileydi / evdi derken, birbirimizi anlamayıp, kendi kendimizle böyle savaşır, düşmanlaşırken,  bizim ne yerimiz, ne durumumuz, ne hayatımız değişir. Birbirimizle savaşan bizler kaybederiz. O zaman ne diyelim? Kaybedenler kulübüne hoş geldiniz. Biz böyleyken kazanan kim olur dersiniz? Kaldırın başınızı, yukarı bakın. Onlar muhtemelen yukarıda , Piramidin tepesinde.. Mutlular ve hepsi muhtemel keyifle bizi seyirde.. KAYNAK: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Nufus-ve-Konut-Sayimi-2021-45866
TÜİK Nüfus ve Konut Sayımı 2021 verileri açıklandı.

Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi.

42 milyon 252 bin 172 kadın nüfusumuz var.

Yani toplam nüfusun neredeyse yarısı.

İşgücüne katılım oranı  toplam nüfusta %51,9

İşsizlik oranı erkeklerde %9,4

Kadınlarda ise %14,1

Kadınlarımızın işgücüne katılım oranı sadece % 34.

Yani kadınlarımızın % 66’sı işgücü dışında.

Sebepleri araştırılmış tabii;

%6,6emekli

 %8 potansiyel

%14,4eğitim/öğretim

%15,2çalışamaz halde

ve sıkı durun...

%45,2’si ev işleriyle meşgul.

Neden?

-Çünkü işsizlik var, istihdamda yer bulamıyor. Belki iş arayıp bir süre sonra vazgeçiyor.

-Çünkü ücretsiz kreşler/ bakımevleri  yok, çocuğunu bırakamıyor.

-Çünkü evde bakım bekleyen insanlar var

- Çünkü ev işi denen bir olgu var. Her ne kadar ücretsiz ve güvencesiz de olsa.

- Çünkü ve en önemlisi, kadının en öncelikli görevi yaşadığımız kültüre göre ev/ev işi ve bu yönde toplumsal baskı var.

Çünküler çok.

Ve ne biliyor musunuz, işte tam bu çünküler yüzünden:

-Kadın evde güvencesiz, ücretsiz ev hizmetinde çalışıyor, mevcut ataerki sistemin baskısı altında kalıyor, eziliyor.

-Hanelerde erkek tek başına tüm mali külfeti omuzlarına alıyor, o da baskı altında eziliyor.

4kişilik ailelerin %47sinde 1 kişi çalışıyor.

Hem de bu ekonomik koşullarda.

Kültür dayatıyor; kadının yeri evidir, erkeğin yeri iştir.

Bu durumda kim kazanıyor biliyor musunuz?

Evet, Ataerki var, kadın zaten baskıda kabul.

Ama kendini aile reisi zanneden erkek de baskıda.

Kazanan kısacası sermaye..

Biz kaybedeniz her durumda.

Sermaye, işçinin evde hizmet eden eşine dair ücret ödüyor olmalı işçiye. Ödüyor mu?

Hadi asgari ücrette hesaplıyoruz desin biri. Peki yetiyor mu?

İkinci soru; kadın bunu alıyor mu? Erkek, karısının ev içi hizmeti için de sermayeden para aldığını, bu maaşlarda kadının da hakkı olduğunu biliyor mu?

Hadi işçiye ödenmesin, ödenmiyor diyelim. Evde hizmet veren kadına ödeniyor mu böyle bir ücret? Sigorta güvencesi sağlanıyor mu?

Peki ya işçiye , “hadi çocuk, hadi çocuk” derken, çocukların giderini, kreşini, bakımını,  okulunu, geleceğini, yemesini içmesini sağlıyor mu sermaye ya da devlet?

Sağlayabiliyor mu?

Tek maaş,  buyur aile geçindir.

4 kişilik ailelerin %47 sinde tek istihdam..

Oysa ki sermaye, ya ev kadınının da ev içi çalışmasını ücretlendirip sigortalamalı,

ya da ücretsiz kreş açmalı, bakım evleri kurmalı ve kadına istihdam yaratmalı.

Eşlerin ikisi de öyle ya da böyle ücretli ve güvenceli olmalı.

Ne ev işi/ bakım/ çocuk  sadece kadına yüklenmeli,

ne de maddi külfet sadece erkeğe kalmalı.

Malum insanız, haddimiz hududumuz var hepimizin tabii.

Görünmeyen soyut bir kavram da olsa, insan hakları diye bir şey de var dünyada hani.

Bu olmazsa şimdiki durumumuz gibi;

ne dersek diyelim, ister din/ ister kültür kılıfı geçirelim, istersek o bu bahaneler öne sürelim fark etmez.

Biz birbirimize yok kadındı/ yok erkekti/ yok aileydi / evdi derken,

birbirimizi anlamayıp, kendi kendimizle böyle savaşır, düşmanlaşırken,  bizim ne yerimiz, ne durumumuz, ne hayatımız değişir.

Birbirimizle savaşan bizler kaybederiz. O zaman ne diyelim?

Kaybedenler kulübüne hoş geldiniz.

Biz böyleyken kazanan kim olur dersiniz?

Kaldırın başınızı, yukarı bakın.

Onlar muhtemelen yukarıda ,

Piramidin tepesinde..

Mutlular ve hepsi muhtemel keyifle bizi seyirde..

KAYNAK: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Nufus-ve-Konut-Sayimi-2021-45866

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.