Cemiyet’ten nasıl atıldım?

16.08.2019 - 23:54, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Cemiyet’ten nasıl atıldım?

Uzun süre atamadılar. Beklediğim zarf sonunda geldi. ‘İadeli taahhütlü’. Üzerinde ‘Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ yazıyordu. Baya bir özenmişler. Zarfı çok itinayla açtığım söylenemez. İçinden beklediğim mektup çıktı. Altında da bit kadar bir imza. Gerekçe: Cemiyet başkanını üçüncü kişiler nezdinde küçük düşürmek. Maymuna çevirmek yani… Başarılı olmuş olmalıyım ki, ‘oy birliğiyle’ cemiyet ‘asil’ üyeliğinden atıldım. Cemiyet üyelerini lord, baron, kontes filan zannediyor olmalılar. ‘Asıl’ üyeye ‘asil’ deme yanlışının, hatta cehaletinin bir ‘gazeteci’ örgütü tarafından, kendini gazeteci diye tarif eden zevatça sürdürülüyor olması ayrı bir komedi. Akılları sıra tacımızı almışlar, asaletimize son vermişler. Sevsinler onları…   Gazeteciler Cemiyeti’nde ‘oyun birliği’   Mektupta disiplin kurulu tarafından ‘oybirliğiyle’ atılmama karar verildiği, bu kararın da yönetim kurulu tarafından yine ‘oybirliğiyle’ onaylandığı yazıyordu. Kimdi bu ‘oy’un birliği’ içinde olanlar? Disiplin kurulundan başlayalım: Eğer adresime özel ulakla gönderilen mektup doğru söylüyorsa bu kurulun bütün üyeleri karar toplantısına katılmış. Ben öyle olduğunu sanmıyorum. Eğer öyle değilse, yani katılmayanlar olduysa mektubun altında imzası olan genel sekreter ve o mektubu yazdıranlar yalan söylüyor demektir. Muhtemelen toplantıya katılanların oy birliğiyle böyle bir karar çıkmıştır. Ben mektubu esas alarak konuşayım. Disiplin kurulu Ahmet Dökdök, Şennur Erdoğan, Cevat Alp, Oğuz Erkır ve Yusuf Demir’den oluşuyor. Ahmet Dökdök, “Seni atacaklar” demişti zaten, bunu yazdığım için de bozulmuştu. Oysa vakti zamanında, yani bize gazetecilik tedrisatı yaptırırken, muhatap olduğu kişileri “Benim yanımda konuşmayın, ben gazeteciyim, yazarım” diye uyardığını söylerdi. Bir gazetecinin kendisinden öğrendiği şeyleri yazmasına ise bozulmuş. “Şaka yapmıştım” dedi. Acı bir şaka… Neyse sadede gelelim: Atılma kararımın altında bu disiplin kurulu üyelerinden hangilerinin imzası varsa, onların ne cenazesine giderim, ne tabutunu tutarım bundan sonra. Gördüğüm yerde de yüzümü çeviririm.   Kararın altında kimlerin imzası var?   Disiplin kurulunun aldığı ‘tavsiye’ kararı, yani “İdris Özyol’un cemiyetten atılması faydalı olur” diye önermeleri yönetim kurulunun önüne gelmiş. Yönetim kurulu da oy birliğiyle “Çok doğru bir karar” diye el kaldırmış. Peki onlar kim? Rukiye Benek, Rasim Gündüz, Haşmet Öyken, İdris Taş, Cafer Eser, Şifa Çiçek, M. Ahmet Öcal, Salim Uzun, Ersin Aydın, Ahmet Demir… Tabii başlarında da Mevlüt Yeni ‘reis’… Rukiye Benek’i tanımam, spikermiş. Rasim Gündüz Körfez Gazetesi’nin, Haşmet Öyken de Ekspres’in sahibi… Aynı zamanda Atatürk Kültür Parkı’nda Menderes Türel tarafından verilen bir restoranı işletiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin malını yani… İdris Taş televizyoncu, şu an bir yerlerde çalışıyor mu, bilmem. Cafer Eser İHA’nın Antalya temsilcisi. Şifa Çiçek Manşet’ten… Ahmet Öcal’ı tanımıyorum, kendisi hakkında hiçbir fikrim yok. O benim hakkımda nasıl fikir sahibi olmuş, pek anlayamadım. Salim Uzun Hürriyet Akdeniz’in Yazı İşleri Müdürü… Ersin Aydın Hürses’in kağıt üzerinde sahibi… Belki son günlerde durum değişmiştir. Ahmet Demir bir dönem MHP yöneticisi, şimdi ne iş yaptığını öğrenemedim. Birkaç yıl önce Mahmut Üründül “Buluşalım” diye aramıştı, bu Ahmet Demir’i de çağırmıştı muhabbete. Konu yaklaşan cemiyet seçimleriydi. Mevlüt Yeni aleyhine attı tuttu o sohbette, sonra bir baktık cemiyet yönetimine girmiş. Ahmet Demir benim aklımda böyle biridir.   Üretimden gelen gücümü kullanacağım   Maymuna çevirdiğim iddia edilen Mevlüt Yeni’yi anlatmama zaten gerek yok. Bu isimlerden sadece Rasim Gündüz ve Şifa Çiçek bana yapılan saldırıdan sonra hem geçmiş olsun ziyaretine, hem de ortak basın toplantısına geldiler. İdris Taş’ın da hastaneye yetişemediğini biliyorum. Fakat atılma kararına en ufak bir şerh düşmemiş olmaları, o ‘oyun birliği’ içinde yer almaları canımı sıktı. “Dostluk bir yana, kurallar bir yana” diyeceklerdir. Amenna! O zaman biz de dostluğu bir kenarda baki tutarak, oyunu kurallarına göre oynayalım. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olmayı aslında hiç düşünmemiş, hiç de başvurmamıştım. Ta ki Rasim Gündüz’ün yönetim kuruluna girme ihtimali ortaya çıkıncaya kadar. Biraz da Rasim’in zorlamasıyla, yani kendisine oy verebilmem için üye oldum. Üyeliğimi de hemen onayladılar. Yerel basını temsil etmesi, yönetimde sesimiz, soluğumuz olması için ya da öyle olacağını umarak Rasim Gündüz’e, dolayısıyla da Mevlüt ‘reis’e oy verdim. Benim de oyumla yönetime giren Rasim, döndü dolaştı, atılmam için oy kullandı. Hayatın cilvesi mi diyelim? Demeyelim… Madem bu AGC’nin ‘asillerine’ karşı bir meydan savaşı ve mademki savaşı onlar ilan ettiler, hay, hay, başım gözüm üstüne. Ben üretimden ve dayanışmadan gelen gücümü kullanacağım. Dostlarımı, arkadaşlarımı, okuyucularımı bu yönetim kurulunda temsil edilen gazetelerin hiçbirine abone olmamaya, satın almamaya, abonelikleri varsa da ya iptal etmeye, ya da yenilememeye çağırıyorum. Aynı şekilde bundan sonra karşıma çıkan her yerde İHA aboneliği varsa iptal ettirmek boynumun borcudur. Mevlüt ‘reis’in adını anmak istemediğim haber sitesini zaten okumuyorsunuz, onun için ayrıca bir çağrı yapmaya gerek yok. Siz bizi cemiyetten atabilirsiniz, biz sizi hayatımızdan atıyoruz. Atmaya da devam edeceğiz!

Uzun süre atamadılar. Beklediğim zarf sonunda geldi. ‘İadeli taahhütlü’. Üzerinde ‘Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ yazıyordu. Baya bir özenmişler. Zarfı çok itinayla açtığım söylenemez. İçinden beklediğim mektup çıktı. Altında da bit kadar bir imza. Gerekçe: Cemiyet başkanını üçüncü kişiler nezdinde küçük düşürmek. Maymuna çevirmek yani… Başarılı olmuş olmalıyım ki, ‘oy birliğiyle’ cemiyet ‘asil’ üyeliğinden atıldım. Cemiyet üyelerini lord, baron, kontes filan zannediyor olmalılar. ‘Asıl’ üyeye ‘asil’ deme yanlışının, hatta cehaletinin bir ‘gazeteci’ örgütü tarafından, kendini gazeteci diye tarif eden zevatça sürdürülüyor olması ayrı bir komedi. Akılları sıra tacımızı almışlar, asaletimize son vermişler. Sevsinler onları…

 

Gazeteciler Cemiyeti’nde ‘oyun birliği’

 

Mektupta disiplin kurulu tarafından ‘oybirliğiyle’ atılmama karar verildiği, bu kararın da yönetim kurulu tarafından yine ‘oybirliğiyle’ onaylandığı yazıyordu. Kimdi bu ‘oy’un birliği’ içinde olanlar? Disiplin kurulundan başlayalım: Eğer adresime özel ulakla gönderilen mektup doğru söylüyorsa bu kurulun bütün üyeleri karar toplantısına katılmış. Ben öyle olduğunu sanmıyorum. Eğer öyle değilse, yani katılmayanlar olduysa mektubun altında imzası olan genel sekreter ve o mektubu yazdıranlar yalan söylüyor demektir. Muhtemelen toplantıya katılanların oy birliğiyle böyle bir karar çıkmıştır. Ben mektubu esas alarak konuşayım. Disiplin kurulu Ahmet Dökdök, Şennur Erdoğan, Cevat Alp, Oğuz Erkır ve Yusuf Demir’den oluşuyor. Ahmet Dökdök, “Seni atacaklar” demişti zaten, bunu yazdığım için de bozulmuştu. Oysa vakti zamanında, yani bize gazetecilik tedrisatı yaptırırken, muhatap olduğu kişileri “Benim yanımda konuşmayın, ben gazeteciyim, yazarım” diye uyardığını söylerdi. Bir gazetecinin kendisinden öğrendiği şeyleri yazmasına ise bozulmuş. “Şaka yapmıştım” dedi. Acı bir şaka… Neyse sadede gelelim: Atılma kararımın altında bu disiplin kurulu üyelerinden hangilerinin imzası varsa, onların ne cenazesine giderim, ne tabutunu tutarım bundan sonra. Gördüğüm yerde de yüzümü çeviririm.

 

Kararın altında kimlerin imzası var?

 

Disiplin kurulunun aldığı ‘tavsiye’ kararı, yani “İdris Özyol’un cemiyetten atılması faydalı olur” diye önermeleri yönetim kurulunun önüne gelmiş. Yönetim kurulu da oy birliğiyle “Çok doğru bir karar” diye el kaldırmış. Peki onlar kim? Rukiye Benek, Rasim Gündüz, Haşmet Öyken, İdris Taş, Cafer Eser, Şifa Çiçek, M. Ahmet Öcal, Salim Uzun, Ersin Aydın, Ahmet Demir… Tabii başlarında da Mevlüt Yeni ‘reis’… Rukiye Benek’i tanımam, spikermiş. Rasim Gündüz Körfez Gazetesi’nin, Haşmet Öyken de Ekspres’in sahibi… Aynı zamanda Atatürk Kültür Parkı’nda Menderes Türel tarafından verilen bir restoranı işletiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin malını yani… İdris Taş televizyoncu, şu an bir yerlerde çalışıyor mu, bilmem. Cafer Eser İHA’nın Antalya temsilcisi. Şifa Çiçek Manşet’ten… Ahmet Öcal’ı tanımıyorum, kendisi hakkında hiçbir fikrim yok. O benim hakkımda nasıl fikir sahibi olmuş, pek anlayamadım. Salim Uzun Hürriyet Akdeniz’in Yazı İşleri Müdürü… Ersin Aydın Hürses’in kağıt üzerinde sahibi… Belki son günlerde durum değişmiştir. Ahmet Demir bir dönem MHP yöneticisi, şimdi ne iş yaptığını öğrenemedim. Birkaç yıl önce Mahmut Üründül “Buluşalım” diye aramıştı, bu Ahmet Demir’i de çağırmıştı muhabbete. Konu yaklaşan cemiyet seçimleriydi. Mevlüt Yeni aleyhine attı tuttu o sohbette, sonra bir baktık cemiyet yönetimine girmiş. Ahmet Demir benim aklımda böyle biridir.

 

Üretimden gelen gücümü kullanacağım

 

Maymuna çevirdiğim iddia edilen Mevlüt Yeni’yi anlatmama zaten gerek yok. Bu isimlerden sadece Rasim Gündüz ve Şifa Çiçek bana yapılan saldırıdan sonra hem geçmiş olsun ziyaretine, hem de ortak basın toplantısına geldiler. İdris Taş’ın da hastaneye yetişemediğini biliyorum. Fakat atılma kararına en ufak bir şerh düşmemiş olmaları, o ‘oyun birliği’ içinde yer almaları canımı sıktı. “Dostluk bir yana, kurallar bir yana” diyeceklerdir. Amenna! O zaman biz de dostluğu bir kenarda baki tutarak, oyunu kurallarına göre oynayalım. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olmayı aslında hiç düşünmemiş, hiç de başvurmamıştım. Ta ki Rasim Gündüz’ün yönetim kuruluna girme ihtimali ortaya çıkıncaya kadar. Biraz da Rasim’in zorlamasıyla, yani kendisine oy verebilmem için üye oldum. Üyeliğimi de hemen onayladılar. Yerel basını temsil etmesi, yönetimde sesimiz, soluğumuz olması için ya da öyle olacağını umarak Rasim Gündüz’e, dolayısıyla da Mevlüt ‘reis’e oy verdim. Benim de oyumla yönetime giren Rasim, döndü dolaştı, atılmam için oy kullandı. Hayatın cilvesi mi diyelim? Demeyelim… Madem bu AGC’nin ‘asillerine’ karşı bir meydan savaşı ve mademki savaşı onlar ilan ettiler, hay, hay, başım gözüm üstüne. Ben üretimden ve dayanışmadan gelen gücümü kullanacağım. Dostlarımı, arkadaşlarımı, okuyucularımı bu yönetim kurulunda temsil edilen gazetelerin hiçbirine abone olmamaya, satın almamaya, abonelikleri varsa da ya iptal etmeye, ya da yenilememeye çağırıyorum. Aynı şekilde bundan sonra karşıma çıkan her yerde İHA aboneliği varsa iptal ettirmek boynumun borcudur. Mevlüt ‘reis’in adını anmak istemediğim haber sitesini zaten okumuyorsunuz, onun için ayrıca bir çağrı yapmaya gerek yok. Siz bizi cemiyetten atabilirsiniz, biz sizi hayatımızdan atıyoruz. Atmaya da devam edeceğiz!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.