Geriye bir tek ANAMIZ kalmıştı

17.09.2019 - 14:45, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Geriye bir tek ANAMIZ kalmıştı

Son 20 yıldan günümüze doğru şöyle bir geriye doğru bakar mısınız? Hani film şeridi gibi gözümüzün önünden geçen hayatımız… Hayatımız ile birlikte değişen toplumun yapısı… Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşı aileden başlayarak, değerlerimiz, ahlakımız, örflerimiz, adetlerimiz… Yaşadığımız toprakların değiştirilmeye çalışılan DNA’sını bozma adına, algı yönetimi adı altında siyaset ve rant kavgasına kurban verilmesi durumu… Her şey normalleştirildi hayatımızda… İnançların şova dönüşmesinden tutunda, geleceğimiz olan yavrularımıza tecavüz edenleri koruma adına ‘suç benim çocuğumdadır’ diyecek kadar evlat sevgisini paramparça edecek beyni sulanmışlar, ahlaksızlığı normalleştirenler, hırsızlığı ‘çalacaksa benim ki çalsın’ diyecek kadar toplumun akıl sağlığıyla oynayanlara kadar insanı insan yapan değerlerin her geçen gün kaybeden toplumumuzda şimdi sıra analarımıza geldi. “Cennet analarımızın ayakları altında” kutsallığıyla büyütülen, "Kadının en büyük vazifesi analıktır! İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır” diyen Atatürk’ün nesilleriyiz bizler… Türkiye Cumhuriyeti toplumunda atalarımızdan bugünümüze, Kurtuluş Savaşı Destanı’nda analarımızın değeri, bugün baktığımızda siyasetin malzemesi olmuş durumda… Berfin’in annesine sırt dönen, Cumartesi annelerinin bir kez bile sesini duymayanlar, kadın cinayetlerine kurban edilen kadınlarımızın annelerinin acısını yüreklerinde hissetmeyenler, çocukları tecavüze uğrayan (bugünkü ismiyle cinsel istismar) anneler hala evlatlarının canilerine hak ettiği cezayı beklerken bugün analarımızı siyasi partilerin kapılarının önüne yığarak kendilerini, koltuklarında garantileme adına harcıyor… Bir tek analarımız kalmıştı geriden bizlere kalan… Bugün terör örgütü FETÖ mağduru gençlerin anneleri bir siyasi partinin kapısında, diğeri terör örgütü PKK’nin mağduru gençlerin anneleri başka bir siyasi kapıda bekletiliyor. Analarımız siyasi malzeme yapılıyor, birileri de yanlarına geçip boy boy fotoğraf çektiriyor. AKP kapısının önünde bekleyen kadınlar da bizim anamızdır, HDP kapısının önünde bekleyenler de… Gençlerimizin hesabı sorulacaksa eğer!!! İşte sonrasını siz düşünün… 12 Eylül’den başlayarak hesap sorarsa analar hiç kimse karşısında duramaz bilirim. TBMM başta olmak üzere tüm siyasi partilerin kapılarının önleri Türkiye Cumhuriyeti’nin analarıyla dolar, taşar… Siz yine siz olun ana yüreğiyle oynamayın, beyler!.. Ana yürekleri hassastır… O yüreklerinde ne siyaset barınır, ne de rant… Biriniz oradan, biriniz diğer taraftan çekerek geriye bize kalan ana yüreklerini dağlamayın, iktidarınız uğruna…

Son 20 yıldan günümüze doğru şöyle bir geriye doğru bakar mısınız? Hani film şeridi gibi gözümüzün önünden geçen hayatımız… Hayatımız ile birlikte değişen toplumun yapısı…

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşı aileden başlayarak, değerlerimiz, ahlakımız, örflerimiz, adetlerimiz… Yaşadığımız toprakların değiştirilmeye çalışılan DNA’sını bozma adına, algı yönetimi adı altında siyaset ve rant kavgasına kurban verilmesi durumu…

Her şey normalleştirildi hayatımızda…

İnançların şova dönüşmesinden tutunda, geleceğimiz olan yavrularımıza tecavüz edenleri koruma adına ‘suç benim çocuğumdadır’ diyecek kadar evlat sevgisini paramparça edecek beyni sulanmışlar, ahlaksızlığı normalleştirenler, hırsızlığı ‘çalacaksa benim ki çalsın’ diyecek kadar toplumun akıl sağlığıyla oynayanlara kadar insanı insan yapan değerlerin her geçen gün kaybeden toplumumuzda şimdi sıra analarımıza geldi.

“Cennet analarımızın ayakları altında” kutsallığıyla büyütülen, "Kadının en büyük vazifesi analıktır! İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır” diyen Atatürk’ün nesilleriyiz bizler…

Türkiye Cumhuriyeti toplumunda atalarımızdan bugünümüze, Kurtuluş Savaşı Destanı’nda analarımızın değeri, bugün baktığımızda siyasetin malzemesi olmuş durumda…

Berfin’in annesine sırt dönen, Cumartesi annelerinin bir kez bile sesini duymayanlar, kadın cinayetlerine kurban edilen kadınlarımızın annelerinin acısını yüreklerinde hissetmeyenler, çocukları tecavüze uğrayan (bugünkü ismiyle cinsel istismar) anneler hala evlatlarının canilerine hak ettiği cezayı beklerken bugün analarımızı siyasi partilerin kapılarının önüne yığarak kendilerini, koltuklarında garantileme adına harcıyor…

Bir tek analarımız kalmıştı geriden bizlere kalan…

Bugün terör örgütü FETÖ mağduru gençlerin anneleri bir siyasi partinin kapısında, diğeri terör örgütü PKK’nin mağduru gençlerin anneleri başka bir siyasi kapıda bekletiliyor. Analarımız siyasi malzeme yapılıyor, birileri de yanlarına geçip boy boy fotoğraf çektiriyor.

AKP kapısının önünde bekleyen kadınlar da bizim anamızdır, HDP kapısının önünde bekleyenler de…

Gençlerimizin hesabı sorulacaksa eğer!!! İşte sonrasını siz düşünün… 12 Eylül’den başlayarak hesap sorarsa analar hiç kimse karşısında duramaz bilirim. TBMM başta olmak üzere tüm siyasi partilerin kapılarının önleri Türkiye Cumhuriyeti’nin analarıyla dolar, taşar…

Siz yine siz olun ana yüreğiyle oynamayın, beyler!..

Ana yürekleri hassastır…

O yüreklerinde ne siyaset barınır, ne de rant…

Biriniz oradan, biriniz diğer taraftan çekerek geriye bize kalan ana yüreklerini dağlamayın, iktidarınız uğruna…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.