Aksoy istifa mı etti, görevden mi alındı?

22.09.2019 - 15:28, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Aksoy istifa mı etti, görevden mi alındı?

Sağlık gerekçelerini ileri sürerek sürpriz bir şekilde istifa ettiğini duyuran MHP İl Başkanı Mustafa Aksoy birkaç gündür Antalya gündeminde… İstifa mesajının hemen ardından telefonunu kapattığı için bir dolu tevatür ortaya yayıldı, gözaltına alındığı, serbest bırakıldığı, ifade verdiği türünden iddialar konuşulup durdu. Hem de öyle dedikoducu tipler tarafından değil, kerli ferli siyasetçiler, MHP’li kaynaklar tarafından söylendi bunlar. Aksoy’un ortadan kaybolması ve iddiaların ayyuka çıkması, artık gerçeklik gibi görünmeye başlaması üzerine biz de bir-iki haberimizde bu ‘ifade verme’ mevzusunu dillendirdik. Aksoy dün beni aradı. Hiç beklemediğim bir telefondu bu. Bir süredir MHP’yle aramızda yaşananlar malum. Üstünü iyice çizdiğim, selamı sabahı kestiğim bir siyasi hareket haline gelmişti benim. Böyle zamanlar bir gazetecinin mesleğiyle kişisel duyguları, tepkileri arasına sıkıştığı vakitlerdir. Duygularımı koruyarak mesleğimi yapmaya karar verdim. O nedenle bu konuşanın özetini aktaracağım. ‘Zaten aday olmayacaktım’ 42 aydır il başkanlığı yaptığını, artık yorulduğunu, dinlenmek, bağlamak çalmak, müzik yapmak, söz yazmak istediğini söyleyen Aksoy, “Zaten önümüzdeki kongrede il başkan adayı olmayacaktım. Kongre takvimi de henüz belli değil. O nedenle istifa ettim” minvalinde bir açıklama yaptı. Aslında eşekten düşen Nasrettin Hoca’nın, “Zaten inecektim” demesini çağrıştıran bir ifade bu. MHP’de il başkanlığından istifa rüzgarı sadece Antalya’da değil, bir çok ilde yaşandı. Yani istifaların il başkanlarının kendi tasarrufuyla değil de, genel merkezin iradesiyle olduğu ortada. Nitekim bu istifaları ‘nöbet değişimi’ olarak adlandıran MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın istifacı il başkanlarına teşekkür etmesi de bunu doğruluyor. ‘Çocuğum silahla büyümesin’ Korkuteli’nde aşure etkinliğine katılan Aksoy’un o esnada yaptığı bir telefon görüşmesinin ardından apar topar istifa etmesi, son derece sağlıklı göründüğü halde ‘sağlık sorunlarını’ gerekçe göstermesi, tabiri caizse kamuoyunu ‘kıllandırdı’. Gözler MHP il başkan yardımcısı, Ülkü Ocakları eski il başkanı gibi isimlerin içinde yer aldığı bir polisiye operasyona çevrildi. İstifa ve bu emniyet operasyonu üst üste bindi. Mustafa Aksoy’un emniyete yaptığı ziyaret, ‘ifade verme’ olarak yansıdı ya da yansıtıldı. “10 yaşında bir çocuğum var ve eşim 4.5 aylık hamile. Çocuğum ‘silah kaçakçılığı’ iddiasını görünce bana soruyor. Ben il başkanlığım boyunca ve ondan önce bir sayfa bile ifade vermedim. Eğer bir sayfalık ifademi bulursanız altıncı kattan atlarım. Ruhsatlı bir tabancam var, çocuğum görmesin diye arabamın torpido gözünde tutuyorum, eve çıkartmıyorum. Çocuğumun silah görerek büyümesini istemiyorum” dedi telefonda. Keşke zorbalara da bunu söylese Güzel, hem de çok güzel… MHP il başkanının, “çocuğumun silah görerek büyümesini istemiyorum” demesi çok insani, çok takdire şayan, umut verici, alkışlanacak bir duyarlılık gibi görünüyor. Özellikle “gibi görünüyor” dedim. Çünkü mesela ben, aynı şiddet karşıtlığını, silaha, külaha, saldırıya karşı bu duyarlılığı yönettiği partideki bazı tiplerin gazetecilere saldırdığı, bu saldırıları azmettirdiği zaman da göstermesini beklerdim. Uğradığım saldırının faillerinin saldırının ardından, yürüyerek MHP binasına gittikleri polis kayıtlarında mevcut. Saldırının üzerinden 4 ay geçmiş olmasına rağmen halen dava açılmamış olması da ayrı bir konu. MHP İl Başkanı Aksoy, kendi partileri tarafından bir gazeteciye yapılan saldırı konusunda iki laf etmedi o günlerde. Bekliyor muydum? Beklemiyorum zaten… Ama Aksoy’un telefonda kurduğu bu cümlelerden sonra, kendi çocuğunun tanık olmasını, öğrenmesini istemediği şiddete maruz kalan, üstelik kendi kontrolündeki bir güruh tarafından saldırıya uğrayan bir gazeteciye de aynı duyarlılığı göstermesi gerekiyordu. Kendisine naif, başkasına zorba bir kişiliğin izahı mümkün değil. Ben ikna olmadım, olamam da zaten… Çünkü bu benim ve dostlarımın kişisel meselesi. Hukuk tabiriyle, ‘aramızda husumet var’. Kan var, saldırı var, ağır hakaretler var. Bütün bunlara rağmen MHP’nin ‘müstafi’ il başkanının sözlerini aktardım. Gazeteci olarak görevimi yaptım, insan olarak da davamın, hakkımın, hukukumun peşindeyim ve peşinde olmaya da devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen Mustafa Aksoy’un telefon açıp kendini ifade etmesini, durumu anlatmaya çalışmasını, “Sadece size açıklama yapıyorum” demesini de değerli buluyorum. Cevap hakkı kutsaldır ve siyaset sokakta eşkıyalık şeklinde değil, diyalogla yapılmalıdır. Umarım Mustafa Aksoy, tıpkı tabancası gibi partisindeki bu zorbaları da torpido gözüne kilitler.

Sağlık gerekçelerini ileri sürerek sürpriz bir şekilde istifa ettiğini duyuran MHP İl Başkanı Mustafa Aksoy birkaç gündür Antalya gündeminde… İstifa mesajının hemen ardından telefonunu kapattığı için bir dolu tevatür ortaya yayıldı, gözaltına alındığı, serbest bırakıldığı, ifade verdiği türünden iddialar konuşulup durdu. Hem de öyle dedikoducu tipler tarafından değil, kerli ferli siyasetçiler, MHP’li kaynaklar tarafından söylendi bunlar. Aksoy’un ortadan kaybolması ve iddiaların ayyuka çıkması, artık gerçeklik gibi görünmeye başlaması üzerine biz de bir-iki haberimizde bu ‘ifade verme’ mevzusunu dillendirdik. Aksoy dün beni aradı. Hiç beklemediğim bir telefondu bu. Bir süredir MHP’yle aramızda yaşananlar malum. Üstünü iyice çizdiğim, selamı sabahı kestiğim bir siyasi hareket haline gelmişti benim. Böyle zamanlar bir gazetecinin mesleğiyle kişisel duyguları, tepkileri arasına sıkıştığı vakitlerdir. Duygularımı koruyarak mesleğimi yapmaya karar verdim. O nedenle bu konuşanın özetini aktaracağım.

‘Zaten aday olmayacaktım’

42 aydır il başkanlığı yaptığını, artık yorulduğunu, dinlenmek, bağlamak çalmak, müzik yapmak, söz yazmak istediğini söyleyen Aksoy, “Zaten önümüzdeki kongrede il başkan adayı olmayacaktım. Kongre takvimi de henüz belli değil. O nedenle istifa ettim” minvalinde bir açıklama yaptı. Aslında eşekten düşen Nasrettin Hoca’nın, “Zaten inecektim” demesini çağrıştıran bir ifade bu. MHP’de il başkanlığından istifa rüzgarı sadece Antalya’da değil, bir çok ilde yaşandı. Yani istifaların il başkanlarının kendi tasarrufuyla değil de, genel merkezin iradesiyle olduğu ortada. Nitekim bu istifaları ‘nöbet değişimi’ olarak adlandıran MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın istifacı il başkanlarına teşekkür etmesi de bunu doğruluyor.

‘Çocuğum silahla büyümesin’

Korkuteli’nde aşure etkinliğine katılan Aksoy’un o esnada yaptığı bir telefon görüşmesinin ardından apar topar istifa etmesi, son derece sağlıklı göründüğü halde ‘sağlık sorunlarını’ gerekçe göstermesi, tabiri caizse kamuoyunu ‘kıllandırdı’. Gözler MHP il başkan yardımcısı, Ülkü Ocakları eski il başkanı gibi isimlerin içinde yer aldığı bir polisiye operasyona çevrildi. İstifa ve bu emniyet operasyonu üst üste bindi. Mustafa Aksoy’un emniyete yaptığı ziyaret, ‘ifade verme’ olarak yansıdı ya da yansıtıldı. “10 yaşında bir çocuğum var ve eşim 4.5 aylık hamile. Çocuğum ‘silah kaçakçılığı’ iddiasını görünce bana soruyor. Ben il başkanlığım boyunca ve ondan önce bir sayfa bile ifade vermedim. Eğer bir sayfalık ifademi bulursanız altıncı kattan atlarım. Ruhsatlı bir tabancam var, çocuğum görmesin diye arabamın torpido gözünde tutuyorum, eve çıkartmıyorum. Çocuğumun silah görerek büyümesini istemiyorum” dedi telefonda.

Keşke zorbalara da bunu söylese

Güzel, hem de çok güzel… MHP il başkanının, “çocuğumun silah görerek büyümesini istemiyorum” demesi çok insani, çok takdire şayan, umut verici, alkışlanacak bir duyarlılık gibi görünüyor. Özellikle “gibi görünüyor” dedim. Çünkü mesela ben, aynı şiddet karşıtlığını, silaha, külaha, saldırıya karşı bu duyarlılığı yönettiği partideki bazı tiplerin gazetecilere saldırdığı, bu saldırıları azmettirdiği zaman da göstermesini beklerdim. Uğradığım saldırının faillerinin saldırının ardından, yürüyerek MHP binasına gittikleri polis kayıtlarında mevcut. Saldırının üzerinden 4 ay geçmiş olmasına rağmen halen dava açılmamış olması da ayrı bir konu. MHP İl Başkanı Aksoy, kendi partileri tarafından bir gazeteciye yapılan saldırı konusunda iki laf etmedi o günlerde. Bekliyor muydum? Beklemiyorum zaten… Ama Aksoy’un telefonda kurduğu bu cümlelerden sonra, kendi çocuğunun tanık olmasını, öğrenmesini istemediği şiddete maruz kalan, üstelik kendi kontrolündeki bir güruh tarafından saldırıya uğrayan bir gazeteciye de aynı duyarlılığı göstermesi gerekiyordu. Kendisine naif, başkasına zorba bir kişiliğin izahı mümkün değil. Ben ikna olmadım, olamam da zaten… Çünkü bu benim ve dostlarımın kişisel meselesi. Hukuk tabiriyle, ‘aramızda husumet var’. Kan var, saldırı var, ağır hakaretler var. Bütün bunlara rağmen MHP’nin ‘müstafi’ il başkanının sözlerini aktardım. Gazeteci olarak görevimi yaptım, insan olarak da davamın, hakkımın, hukukumun peşindeyim ve peşinde olmaya da devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen Mustafa Aksoy’un telefon açıp kendini ifade etmesini, durumu anlatmaya çalışmasını, “Sadece size açıklama yapıyorum” demesini de değerli buluyorum. Cevap hakkı kutsaldır ve siyaset sokakta eşkıyalık şeklinde değil, diyalogla yapılmalıdır. Umarım Mustafa Aksoy, tıpkı tabancası gibi partisindeki bu zorbaları da torpido gözüne kilitler.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.