Eğitimde yaşanan tahribat

02.10.2019 - 13:52, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Eğitimde yaşanan tahribat

Akademik bir çalışma için yapılan ankette öğretmenlerin yüzde 60’ı derslere isteyerek ve severek girmiyorlar. Yine öğretmenlerin en az yüzde 20’si ek gösterge 3600’e çıkarsa hemen emekli olmayı düşünüyor. Bu sonuçlar eğitim sisteminin öğretmenler üzerindeki yansımalarını göstermesi bakımından önemli.  Ne yazık ki uygulanan eğitim sistemi mutsuz, gelecekten umutsuz bir gençlik yetiştirdi. Aynı zamanda öğretmenleri de mesleğinden haz almayan, kaygılı bireylere dönüştürdü. AKP’nin iktidar olduğu son on yedi yılda adeta yazboz tahtasına dönüştürülen eğitim sistemi kayıp bir kuşağın oluşmasına yol açtı. Geçtiğimiz on yedi yılda milli eğitimi yöneten irade düşünen, sorgulayan, üreten insan tipinin yetiştirildiği bir eğitim sistemi yerine akla ve bilime dayanmayan, itaat eden gençliğin yetiştirildiği bir sistemi deneme yanılma yöntemi ile bulmaya çalıştı. Neredeyse her yıl sistem üzerinde oynandı. AKP iktidara geldikten bir yıl sonra üniversiteye giriş sınavlarında katsayı değişikliği yaparak başladı işe. Amacı imam hatipli öğrencilerin bütün alanlara geçişini kolaylaştırmak idi. 2004 yılında ise ders müfredatlarında kapsamlı değişikliğe gidildi. Aynı yıl liseler 4 yıla çıkarıldı ve liselerdeki hazırlık sınıfları kaldırıldı. Yine 2005 yılında liselere giriş sınavı değiştirilerek OKS adı verilen yeni bir sistem getirildi. “Cemaat devleti ele geçirdi iddialarına kargalar güler” diyen Hüseyin Çelik zamanındaki değişiklikler bununla da sınırlı kalmadı. Bu seferde kendi getirdiği OKS sistemini kaldırarak SBS sistemini uygulamaya başladı. Bu sisteme göre öğrenciler her eğitim yılının sonunda ortak merkezi sınavlara girecekti. 2010 yılında ise Nimet Çubukçu zamanında Üniversite giriş sınavı sisteminde değişiklik yapıldı. İki aşamalı YGS ve LYS sistemlerine geçildi. Liselere geçişte Hüseyin Çelik döneminde getirilen SBS de bu dönemde biçim değiştirerek 8. Sınıfın sonunda tek sınava dönüştürüldü. Ömer Dinçer zamanında ise eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapıldı. 2012 yılında sekiz yıllık zorunlu kesintisiz eğitimden vazgeçilerek 4+4+4 sistemi getirildi. İmam Hatipte okuyan öğrencilerin üniversiteye girişini zorlaştırdığı gerekçesi ile üniversiteye girişte katsayı tamamen kaldırıldı. Nabi Avcı zamanında ise liselere giriş sistemi sil baştan değiştirilerek TEOG sınavı uygulanmaya başlandı. İsmet Yılmaz devletin en tepesinden TEOG sınavına yönelik eleştiri gelmesinden hemen sonra TEOG sınavını kaldırdı. Yerine liselere giriş için LGS sınav sistemini getirdi. Günümüzün Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk zamanında ise ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde köklü değişiklikler yapıldı. Şimdilerde LGS sınav sisteminde yapılacak değişiklikler tartışılıyor. Yine on yedi yıllık zaman diliminde eğitim alanı tam anlamıyla piyasaya açıldı. Özel okullara devlet desteği her geçen yıl daha da arttı. Eğitim temel bir insan hakkı olmaktan çıktı. Bu kaos içerisinde eğitim süreçlerini tamamlayan öğrencilerin sağlıklı bireyler olarak yetiştiklerini söylemek bilimsel kurallara aykırıdır. On yedi yıllık süre içerisinde çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşadığı tahribat kısa zamanda onarılacak gibi gözükmüyor. Eğitimde yaşanan çöküşü liselere ve üniversiteye giriş sınavlarındaki matematik, fizik vb derslerden yapılan net ortalamaları ile tartışmak ayrıntılara takılmak anlamına gelir. Hasar çok büyük ve sorumluları belli.

Akademik bir çalışma için yapılan ankette öğretmenlerin yüzde 60’ı derslere isteyerek ve severek girmiyorlar. Yine öğretmenlerin en az yüzde 20’si ek gösterge 3600’e çıkarsa hemen emekli olmayı düşünüyor. Bu sonuçlar eğitim sisteminin öğretmenler üzerindeki yansımalarını göstermesi bakımından önemli.

 Ne yazık ki uygulanan eğitim sistemi mutsuz, gelecekten umutsuz bir gençlik yetiştirdi. Aynı zamanda öğretmenleri de mesleğinden haz almayan, kaygılı bireylere dönüştürdü.

AKP’nin iktidar olduğu son on yedi yılda adeta yazboz tahtasına dönüştürülen eğitim sistemi kayıp bir kuşağın oluşmasına yol açtı. Geçtiğimiz on yedi yılda milli eğitimi yöneten irade düşünen, sorgulayan, üreten insan tipinin yetiştirildiği bir eğitim sistemi yerine akla ve bilime dayanmayan, itaat eden gençliğin yetiştirildiği bir sistemi deneme yanılma yöntemi ile bulmaya çalıştı.

Neredeyse her yıl sistem üzerinde oynandı.

AKP iktidara geldikten bir yıl sonra üniversiteye giriş sınavlarında katsayı değişikliği yaparak başladı işe. Amacı imam hatipli öğrencilerin bütün alanlara geçişini kolaylaştırmak idi.

2004 yılında ise ders müfredatlarında kapsamlı değişikliğe gidildi.

Aynı yıl liseler 4 yıla çıkarıldı ve liselerdeki hazırlık sınıfları kaldırıldı.

Yine 2005 yılında liselere giriş sınavı değiştirilerek OKS adı verilen yeni bir sistem getirildi. “Cemaat devleti ele geçirdi iddialarına kargalar güler” diyen Hüseyin Çelik zamanındaki değişiklikler bununla da sınırlı kalmadı. Bu seferde kendi getirdiği OKS sistemini kaldırarak SBS sistemini uygulamaya başladı. Bu sisteme göre öğrenciler her eğitim yılının sonunda ortak merkezi sınavlara girecekti.

2010 yılında ise Nimet Çubukçu zamanında Üniversite giriş sınavı sisteminde değişiklik yapıldı. İki aşamalı YGS ve LYS sistemlerine geçildi.

Liselere geçişte Hüseyin Çelik döneminde getirilen SBS de bu dönemde biçim değiştirerek 8. Sınıfın sonunda tek sınava dönüştürüldü.

Ömer Dinçer zamanında ise eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapıldı. 2012 yılında sekiz yıllık zorunlu kesintisiz eğitimden vazgeçilerek 4+4+4 sistemi getirildi. İmam Hatipte okuyan öğrencilerin üniversiteye girişini zorlaştırdığı gerekçesi ile üniversiteye girişte katsayı tamamen kaldırıldı.

Nabi Avcı zamanında ise liselere giriş sistemi sil baştan değiştirilerek TEOG sınavı uygulanmaya başlandı.

İsmet Yılmaz devletin en tepesinden TEOG sınavına yönelik eleştiri gelmesinden hemen sonra TEOG sınavını kaldırdı. Yerine liselere giriş için LGS sınav sistemini getirdi.

Günümüzün Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk zamanında ise ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde köklü değişiklikler yapıldı. Şimdilerde LGS sınav sisteminde yapılacak değişiklikler tartışılıyor.

Yine on yedi yıllık zaman diliminde eğitim alanı tam anlamıyla piyasaya açıldı. Özel okullara devlet desteği her geçen yıl daha da arttı. Eğitim temel bir insan hakkı olmaktan çıktı.

Bu kaos içerisinde eğitim süreçlerini tamamlayan öğrencilerin sağlıklı bireyler olarak yetiştiklerini söylemek bilimsel kurallara aykırıdır. On yedi yıllık süre içerisinde çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşadığı tahribat kısa zamanda onarılacak gibi gözükmüyor. Eğitimde yaşanan çöküşü liselere ve üniversiteye giriş sınavlarındaki matematik, fizik vb derslerden yapılan net ortalamaları ile tartışmak ayrıntılara takılmak anlamına gelir.

Hasar çok büyük ve sorumluları belli.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.