Futbol artık futbol değil!

07.10.2019 - 16:48, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Futbol artık futbol değil!

Futboldan öteye geçtik. Futbolun tarihi 1800’lere dayansa da hep içimden ‘Nerede o eski 1950 yılından itibaren başlayan güzel futbol yılları. Ben neden yaşayamadım? Neden göremedim?’ diye içimden geçirip, üzülmeden duramam. Çok bir şey istemiyorum. Sadece futbol izlemek istiyorum. Sadece spor olduğu için izlenen, insanların keyif aldığı göze hoş gelen, gerçek sporcuların oynadığı oyunu izlemek istiyorum. 1986 yılında ki Maradona’nın o meşhur ‘Tanrı’nın eli’ dediği gole kadar olan süreci geri istiyorum.   NEREDE O REKABET ORTAMI? Metin Oktay ile Can Bartu’nun forma değiştirecek kadar nefretsiz bir rekabet ortamı nerede şimdi? Ne zaman ki Maradona ‘Tanrı’nın eli’ ile o golü attı, her şey bitti. Futbola pislik karışmaya başladı. Cantona’nın uçan tekmesi ile zirve yapan kirli futbol, tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün daha da kötüleşmeye başladı. Başarı olarak bakarsak belki sınırımızı yukarı çekmiş olabiliriz ama artık hiç temiz değiliz. Ne şike davamız bitti ne açıklanmayan şikelerimiz. Ne hakem kavgamız bitti ne federasyon. Ne kavgamız bitti ne sevdamız. Klişe olacak biraz ama hata yapan hakemleri aynı tribünde maç izleyen 2 takım taraftarının da ıslıkladığı günleri siz de özlemiyor musunuz? Rakibinden fark yiyen kulüp başkanının diğer başkanın elini sıkıp tebrik etmesini özlemiyor musunuz? Gerçi bu olay bir istisna ama olsun. Federasyon ayrı telde MHK apayrı. Bir hafta penaltı verilen pozisyonda öbür hafta VAR’a bile bakmaya gerek duyulmuyor. Bir sabiti yok artık bu işin.   VAY ARKADAŞ! Bu hafta sonu yine aynı tas aynı hamam. Fenerbahçe’nin, Alanyaspor’un beklediği penaltılar, rakibinin sırtına yumruk atan, gole giden oyuncuyu düşürene verilmeyen kırmızı kartlar… Bu liste uzar gider. Geçen yazılarım da yazdığım gibi kimse mutlu değil bu düzenden. Vay arkadaş! Hiç mi memnun olan yok? Ben cevaplayayım. YOK! Nasıl olunsun ki! Bizim için en taze olay Kayserispor maçı. Sorarım. Ne olacak bu böyle a dostlar? Nereye kadar gidecek bu tek adam düzeni a futbol sevdalıları? Birilerinin adamı olmaktan ve veya birilerinin adamıymış diye sıfat takmaktan ne zaman vazgeçeceğiz acaba a rakipler? Garip sıradan bir rakip kelimesi bile artık savaşta bizi öldürmeye çalışan karşı taraftakiler gibi algılanıyor. Allah yardımcımız olsun. Bu gidişat hiç iyi değil. Umarım futbolda her geçen dönem daha da zirve yaptığımız bu kaos diğer spor branşlarına da sıçramaz. Aslında çok uzaklara da gitmeye gerek yok. Fenerbahçe Beko taraftarları ve Anadolu Efes’in koçu Ergin Ataman arasında çoktan bir kan davası statüsünde husumet başladı bile.   İÇİMİZDE BİLE BÖLÜNDÜK Valla hiç bana kızmayın ama siyasiler dışında Alanyaspor’un ilk 7 haftada ki başarısına sevinen, onu takdir eden bir tane bile Antalyasporlu yok. E tabii ki Antalyaspor seven bir tane de Alanyaspor’lu yok. Hoş Antalyaspor’un başarısında onu tebrik eden siyasi de yok çoğu zaman. Hele ki her Alanyaspor galibiyetini sosyal oy olarak gören ve paylaşım yapmak için sırada hazır bekleyen siyasilerin Antalyaspor’dan köşe bucak kaçmaları da bir acayip tartışma konusu. E büyüklerimiz böyle yapınca bize de uymak düşer! Resmen içimizde bile bölündük. Merak ediyorum Alanyaspor yerine Serikspor, Kemer 2023, Manavgatspor falan olsaydı yine mi aynısı olacaktı? Yoksa bu olayda diğerleri gibi tamamen politik mi?   1 TANE BİLE YOK TFF’nin başına kim gelirse gelsin, asla çıkılmaz bir çukurun içine girdik. Ama MHK ısrarla kurtarılmayı bekliyor. Ve orayı hak edecek gerçekten çok onurlu, gururlu hakemlerimiz var. Algı yaratmak istemem ama fazladan sarı kart gösterdiği için onurlu bir davranış göstererek hakemliği bırakan Ali Aydın karakterinde çok az hakemimiz vardı. Sözüm meclisten dışarı. Şimdi ki hakemlerimizi bu karakter gerektiren konunun dışanda tutalım. Çünkü şimdi Cüneyt Çakır dahil Türkiye’de ‘vay be ne hakem ama’ diyebileceğimiz 1 tane bile hakemimiz yok maalesef. Gerçi elin İngilizi diyor ama…   ARTIK YETER! İnsanda biraz utanma, arlanma, sıkılma olur. Yaptığı hatayı kabullenir. O koltuk babanızın koltuğu değil. Sizi oraya bir şeyleri düzeltin diye getirdik daha da bozun, birilerinin adamı olun diye değil! Bu ‘büyük’ sevdasından da vazgeçin artık Sayın Zekeriya Alp. Renginizi hepimiz biliyoruz ama hakemlerinize söylemeyin bari. Daha sezonun başında böyle hak yerseniz, sezonun sonlarına doğru kelle koltuk gezersiniz ve insan içine çıkamayacak duruma gelirsiniz. Tıpkı sizden öncekilerin çoğunda olduğu gibi. Buna kim nasıl dur diyecek bilmiyorum ama gerçekten ARTIK YETER!

Futboldan öteye geçtik. Futbolun tarihi 1800’lere dayansa da hep içimden ‘Nerede o eski 1950 yılından itibaren başlayan güzel futbol yılları. Ben neden yaşayamadım? Neden göremedim?’ diye içimden geçirip, üzülmeden duramam.

Çok bir şey istemiyorum. Sadece futbol izlemek istiyorum.

Sadece spor olduğu için izlenen, insanların keyif aldığı göze hoş gelen, gerçek sporcuların oynadığı oyunu izlemek istiyorum.

1986 yılında ki Maradona’nın o meşhur ‘Tanrı’nın eli’ dediği gole kadar olan süreci geri istiyorum.

 

NEREDE O REKABET ORTAMI?

Metin Oktay ile Can Bartu’nun forma değiştirecek kadar nefretsiz bir rekabet ortamı nerede şimdi?

Ne zaman ki Maradona ‘Tanrı’nın eli’ ile o golü attı, her şey bitti.

Futbola pislik karışmaya başladı.

Cantona’nın uçan tekmesi ile zirve yapan kirli futbol, tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün daha da kötüleşmeye başladı.

Başarı olarak bakarsak belki sınırımızı yukarı çekmiş olabiliriz ama artık hiç temiz değiliz.

Ne şike davamız bitti ne açıklanmayan şikelerimiz.

Ne hakem kavgamız bitti ne federasyon.

Ne kavgamız bitti ne sevdamız.

Klişe olacak biraz ama hata yapan hakemleri aynı tribünde maç izleyen 2 takım taraftarının da ıslıkladığı günleri siz de özlemiyor musunuz?

Rakibinden fark yiyen kulüp başkanının diğer başkanın elini sıkıp tebrik etmesini özlemiyor musunuz? Gerçi bu olay bir istisna ama olsun.

Federasyon ayrı telde MHK apayrı.

Bir hafta penaltı verilen pozisyonda öbür hafta VAR’a bile bakmaya gerek duyulmuyor.

Bir sabiti yok artık bu işin.

 

VAY ARKADAŞ!

Bu hafta sonu yine aynı tas aynı hamam.

Fenerbahçe’nin, Alanyaspor’un beklediği penaltılar, rakibinin sırtına yumruk atan, gole giden oyuncuyu düşürene verilmeyen kırmızı kartlar… Bu liste uzar gider.

Geçen yazılarım da yazdığım gibi kimse mutlu değil bu düzenden.

Vay arkadaş!

Hiç mi memnun olan yok?

Ben cevaplayayım.

YOK!

Nasıl olunsun ki!

Bizim için en taze olay Kayserispor maçı. Sorarım. Ne olacak bu böyle a dostlar? Nereye kadar gidecek bu tek adam düzeni a futbol sevdalıları?

Birilerinin adamı olmaktan ve veya birilerinin adamıymış diye sıfat takmaktan ne zaman vazgeçeceğiz acaba a rakipler? Garip sıradan bir rakip kelimesi bile artık savaşta bizi öldürmeye çalışan karşı taraftakiler gibi algılanıyor.

Allah yardımcımız olsun. Bu gidişat hiç iyi değil.

Umarım futbolda her geçen dönem daha da zirve yaptığımız bu kaos diğer spor branşlarına da sıçramaz. Aslında çok uzaklara da gitmeye gerek yok. Fenerbahçe Beko taraftarları ve Anadolu Efes’in koçu Ergin Ataman arasında çoktan bir kan davası statüsünde husumet başladı bile.

 

İÇİMİZDE BİLE BÖLÜNDÜK

Valla hiç bana kızmayın ama siyasiler dışında Alanyaspor’un ilk 7 haftada ki başarısına sevinen, onu takdir eden bir tane bile Antalyasporlu yok.

E tabii ki Antalyaspor seven bir tane de Alanyaspor’lu yok.

Hoş Antalyaspor’un başarısında onu tebrik eden siyasi de yok çoğu zaman. Hele ki her Alanyaspor galibiyetini sosyal oy olarak gören ve paylaşım yapmak için sırada hazır bekleyen siyasilerin Antalyaspor’dan köşe bucak kaçmaları da bir acayip tartışma konusu.

E büyüklerimiz böyle yapınca bize de uymak düşer! Resmen içimizde bile bölündük.

Merak ediyorum Alanyaspor yerine Serikspor, Kemer 2023, Manavgatspor falan olsaydı yine mi aynısı olacaktı?

Yoksa bu olayda diğerleri gibi tamamen politik mi?

 

1 TANE BİLE YOK

TFF’nin başına kim gelirse gelsin, asla çıkılmaz bir çukurun içine girdik. Ama MHK ısrarla kurtarılmayı bekliyor. Ve orayı hak edecek gerçekten çok onurlu, gururlu hakemlerimiz var.

Algı yaratmak istemem ama fazladan sarı kart gösterdiği için onurlu bir davranış göstererek hakemliği bırakan Ali Aydın karakterinde çok az hakemimiz vardı.

Sözüm meclisten dışarı.

Şimdi ki hakemlerimizi bu karakter gerektiren konunun dışanda tutalım. Çünkü şimdi Cüneyt Çakır dahil Türkiye’de ‘vay be ne hakem ama’ diyebileceğimiz 1 tane bile hakemimiz yok maalesef. Gerçi elin İngilizi diyor ama…

 

ARTIK YETER!

İnsanda biraz utanma, arlanma, sıkılma olur.

Yaptığı hatayı kabullenir.

O koltuk babanızın koltuğu değil. Sizi oraya bir şeyleri düzeltin diye getirdik daha da bozun, birilerinin adamı olun diye değil!

Bu ‘büyük’ sevdasından da vazgeçin artık Sayın Zekeriya Alp.

Renginizi hepimiz biliyoruz ama hakemlerinize söylemeyin bari.

Daha sezonun başında böyle hak yerseniz, sezonun sonlarına doğru kelle koltuk gezersiniz ve insan içine çıkamayacak duruma gelirsiniz.

Tıpkı sizden öncekilerin çoğunda olduğu gibi.

Buna kim nasıl dur diyecek bilmiyorum ama gerçekten ARTIK YETER!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.