CHP’de liderlik sorunu

Kongre takviminin başlamasıyla birlikte CHP’nin her yerinde bir hareketlilik var. Bu hareketlenme mahalle delegelerinden başlıyor il başkanı kulislerine kadar uzanıyor. Mevcut il başkanı Ahmet Kumbul adaylığını zaten açıkladı. Mevcut başkanların yeniden aday olması bir gelenektir zaten. Bunun üzerine bazı gözler de farklı alanlara, ekiplere, kadrolara döndü. Yani bir aday arayışı var. Bu da son derece doğaldır. Çünkü parti içi demokrasi siyasetin olmazsa olmaz unsurudur. Parti içi demokrasi de seçme ve seçilme hakkının her noktada, her katmanda özgürce kullanılması, hatta bunun teşvik edilmesi, cesaretlendirilmesi anlamına gelir. Her ne kadar CHP genel merkezinin ‘tek adaylı kongre’ beklentisi varsa da, bu çok mümkün olmayacaktır. CHP’nin iç dinamikleri, geleneği buna müsait değil. Bu beklentiye karşı inadına bile aday çıkartılabilir. Gözler Böcek ve Uysal’da CHP’de şu an aslında bir il başkanı değil, daha derin bir sorun, bir ihtiyaç var. O da liderlik ihtiyacıdır. CHP’nin Büyükşehir yükünü de sırtlanmasından sonra parti örgütleriyle yerel yönetimler arasındaki güç dengesini sağlamak, partinin belediyecilik politikasını ete kemiğe büründürmek zor bir görev. Malum seçilen her belediye başkanı kendi tarzını, kendi kafasını, kendi projelerini parti örgütlerinin üstünde görüyor. Parti örgütlerinin şekillenmesine de şu ya da bu şekilde müdahil oluyorlar. Sözün özü, kongreler belediye başkanları arasında bir güç savaşına, mücadeleye sahne oluyor. Bu da, seçilen il başkanının falan veya filan belediye başkanının gölgesinde kalmasına, onun eli kolu gibi olmasına yol açıyor. Belediye başkanlarının il başkanı çıkartması aslında sıkıntılı bir durum. Fakat CHP bu sıkıntıyı aşamıyor. Her kongre döneminde gözler belediye başkanlarına çevriliyor, onların kimleri desteklediğine bakılıyor, işaret bekleniyor. Bu dönemde de gözler Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’da… Hangisinin kimi desteklediği, hatta kimi çıkartacağı tartışma konusu. Parti kulisleri bu söylentilerle, yorumlarla kaynıyor. Ahmet Kumbul’dan beklenti Oysa parti tabanının beklentisi ise örgütün başına bir liderin geçmesi… Sözünü dinleten, özgül ağırlığı olan, gerekirse masaya yumruğu vurabilecek bir isim aranıyor. Ahmet Kumbul bu bağlamda naif kalıyor, küçük harflerle konuşmayı, kol kırılır yen içinde kalır siyaseti izlemeyi tercih ediyor. Son düzlükte bir çıkış yapabilir mi, bilemiyorum. Ama böyle bir gereksinim olduğunun altını bir daha çizelim. Son birkaç gündür il başkanlığı için adı dillendirilen Polat Balkan’ın ise Türkiye Barolar Birliği rotasında bir mücadeleyi tercih ettiğini Ebru Küçükaydın yazdı. Yani Polat Balkan iddiaları kibarca geri çeviriyor. Peki, yarışta başka kimler var? Herhangi bir ağırlığı ve etkisi olmayacak isimleri, ateş olsalar cürümleri kadar yer yakamayacak zevatı sırf adları geçsin diye yazmak istemiyorum. İsmi anıldığında bir değer oluşturabilecek kimliklere yönelmek ve onları analiz etmek daha doğru, daha faydalı bir iş olacaktır. Ayhan Zor’un karesindekiler Bu bağlamda partinin kanaat önderleriyle, tabanıyla ciddi görüşmeler yapan, altyapı oluşturan bir isme dikkat çekmek gerekiyor. Söz konusu isim Ayhan Zor… Büyükşehir Belediye eski başkanı Mustafa Akaydın ve ASAT eski genel müdürü Fethi Yalçın’la fotoğraf vermeye başlayan Zor’un partinin önemli isimleriyle, emektarlarıyla görüştüğünü, birçok ismi ziyaret ettiğini biliyorum. Bu görüşmeler Ayhan Zor etrafında bir toparlanmayı beraberinde getirebilir. CHP örgütlerinin dik ve zinde durabilmesi, sözünü söyleyebilmesi, eğilip bükülmemesi için gerekli olan liderliği, önderliği Ayhan Zor yapabilir mi? Partinin derinliklerinde, altlarında, farklı mahfillerde bu tartışılıyor. Bunun yanıtı da Ayhan Zor’un kendisinde zaten. Özetlersek, parti tabanı bir lider istiyor. Ahmet Kumbul’u da bu perspektifte, bu ağırlıkta görmeye çalışıyor. Tabanın isteğini, arayışını kim yanıtlar, kim çare üretirse CHP’nin yereldeki lideri o olabilir…