Trafik kâbusuna kim dur diyecek?

08.11.2019 - 11:45, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Trafik kâbusuna kim dur diyecek?

Merhaba,   Siz değerli okuyucularımızla buluşmak, mücadeleci ve başarılı bir gazeteci kadının Antalya’da tekrar kolları sıvayarak şu anda okumakta olduğunuz haberimizvar.net internet gazetesini hayata geçirmesiyle mümkün oldu. İyi ki de oldu, ben de sizlerle başka bir mecrada da olsa tekrar bir araya gelebildim. Sevgili Ebru Küçükaydın’a hem bu tarafsız ve ilkeli gazetecilik örneğini tüm Antalya’ya sunduğu için, hem de bana söz söyleyecek bir alan açtığı için teşekkürlerimi sunarak söze başlamak isterim…   Sizlere sesleneceğim bu alanda, konu sınırlamam yok. Her türlü sıkıntıyı, sorunu, açığı, gediği buradan hem sizlerle, hem de çözüm getirebilecek yetkilileri ve ilgilileriyle paylaşmak niyetindeyim. O nedenle, sizlerden gelen seslere de kulak vereceğimi belirtmek isterim. Lütfen şehrin gözünüze çarpan her türlü sorununu maille bendenize bildiriniz, sıkıntınızı yazınız. Buradan duyuralım, belki bir çözüme ulaşabiliriz.   Eveeet, gelelim birkaç yazıyla gündeme getirmeyi planladığım “TRAFİK” sorununa… Biz kurallara uymayı pek sevmeyen bir milletiz, şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Hatta bazılarımız bunu övünç kaynağı kabul edip avcı hikâyeleri gibi nasıl kural ihlali yaptığını çevresindekilere mübalağa ile anlatmayı maharet sayar. Son zamanların trendi ise bu ihlalleri videoya çekip sosyal medyada paylaşmak. Neden; alkışlayanlar var çünkü… Her neyse, konunun psikolojik analizini uzmanlarına bırakıp ben trafikte kural ihlallerinin en başında gelen, “PARK ETME” sorununa değinmek isterim…   Efendim trafik sözlüklerde; “Ulaşım yollarının yayalarca ve her türlü taşıtlarca kullanılması” olarak tarif edilmekte… Ben bu ulaşım yollarından şehir içi karayollarını ele almaktayım. Tanıma dikkat ederseniz; trafikte sadece araçlar yok, yayalar da var. Hatta sadece sizin aracınız yok, başka araçlar da var. Bu nedenle park yapılacak ve yapılmayacak yerler net olarak tabelalarla belirtilmiş durumdadır. Hani şu büyük “P” harfinin üzeri kırmızı bantla çapraz olarak çizilmiş olan uyarı tabelaları var ya; işte onlar ‘buraya park yapılmaz’ demek. Hatta onun altında beyaz, üzerinde bayağı araç çeken çekici resmi olan tabelalar da vardır ki, o da araç çekme bölgesi demektir. Bir de yuvarlak lacivert üzerine kırmızı çapraz olan tabela var ki, o en fenası; ‘durmak ve park etmek yasaktır’ demek… Buraya kadar hepimiz konuya vakıfız değil mi? Peki bunu yapabilmek çok mu zor?   Buradan özellikle trafik polislerimize, amirlerimize, müdürlerimize duyurmak isterim; bu tabelalar maalesef çoğu araç sürücüsü tarafından dikkate alınmıyor. Otopark girişlerine, yasak alanlara park ediliyor. İnsanlar otoparklarda mahsur kalıyor, ya da otoparkına giremiyor, saçını başını yoluyor, kavgalar çıkıyor vs… vs… Tabi bu aşamada trafik alt üst oluyor. Bu nerede oluyor diye sorarsanız, ‘her yerde’ diyebilirim size. Ayrıca üzülerek belirtmeliyim ki, bu alt üstlere, saç baş yolmalara denk gelen asayiş ya da trafik ekipleri de oluyor ama çoğunlukla görmezden gelip geçip gitmeyi tercih ediyorlar. Kimse bana kızmasın, gücenmesin, başıma gelmese yazmazdım. Çaresiziz… Bu yapılanlar yasak, cezası var ama kurallara uyan da yok, cezayı kesen de yok.   Hal böyle olunca; herkes traktörünü tarlaya park eder gibi rahat. Medeni bir toplum olmamız için öncelikle düzenli bir trafik akışına sahip olabilmemiz de gerekir diye düşünenlerdenim. Bu düzen sadece zaman zaman aracında sigara içen, emniyet kemerini takmamış ya da gözünün üstünde kaşı olan sürücüleri durdurup ceza kesmekle sağlanmaz diye de düşünüyorum. Denetlemelerden memnunuz, daha da artırabilirsiniz. Ama lütfen, rica ederiz şu park hatalarına da duyarsız kalmayınız. Çünkü bizim insanımız uyarılmakla yetinmez, acı çekmeden, bir musibet yaşamadan ders çıkarmaz. Ceza yiyecek ki, vazgeçsin… Kızmayın, küsmeyin, bunlar gerçekler… Dost acı söyler.   Evet, trafik sorunu derya deniz ama benden şimdilik bu kadar… Daha yazacak çok şey var, evet fakat ben konuya yumuşak bir giriş yapmak istedim. Moda tabiriyle; bu bir “soft opening”… Bir sonraki yazımızda trafiğin yarattığı gürültü kirliliğinden bahsetmek niyetindeyim.   Tekrar görüşünceye kadar hoş kalın…

Merhaba,

 

Siz değerli okuyucularımızla buluşmak, mücadeleci ve başarılı bir gazeteci kadının Antalya’da tekrar kolları sıvayarak şu anda okumakta olduğunuz haberimizvar.net internet gazetesini hayata geçirmesiyle mümkün oldu. İyi ki de oldu, ben de sizlerle başka bir mecrada da olsa tekrar bir araya gelebildim. Sevgili Ebru Küçükaydın’a hem bu tarafsız ve ilkeli gazetecilik örneğini tüm Antalya’ya sunduğu için, hem de bana söz söyleyecek bir alan açtığı için teşekkürlerimi sunarak söze başlamak isterim…

 

Sizlere sesleneceğim bu alanda, konu sınırlamam yok. Her türlü sıkıntıyı, sorunu, açığı, gediği buradan hem sizlerle, hem de çözüm getirebilecek yetkilileri ve ilgilileriyle paylaşmak niyetindeyim. O nedenle, sizlerden gelen seslere de kulak vereceğimi belirtmek isterim. Lütfen şehrin gözünüze çarpan her türlü sorununu maille bendenize bildiriniz, sıkıntınızı yazınız. Buradan duyuralım, belki bir çözüme ulaşabiliriz.

 

Eveeet, gelelim birkaç yazıyla gündeme getirmeyi planladığım “TRAFİK” sorununa… Biz kurallara uymayı pek sevmeyen bir milletiz, şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Hatta bazılarımız bunu övünç kaynağı kabul edip avcı hikâyeleri gibi nasıl kural ihlali yaptığını çevresindekilere mübalağa ile anlatmayı maharet sayar. Son zamanların trendi ise bu ihlalleri videoya çekip sosyal medyada paylaşmak. Neden; alkışlayanlar var çünkü… Her neyse, konunun psikolojik analizini uzmanlarına bırakıp ben trafikte kural ihlallerinin en başında gelen, “PARK ETME” sorununa değinmek isterim…

 

Efendim trafik sözlüklerde; “Ulaşım yollarının yayalarca ve her türlü taşıtlarca kullanılması” olarak tarif edilmekte… Ben bu ulaşım yollarından şehir içi karayollarını ele almaktayım. Tanıma dikkat ederseniz; trafikte sadece araçlar yok, yayalar da var. Hatta sadece sizin aracınız yok, başka araçlar da var. Bu nedenle park yapılacak ve yapılmayacak yerler net olarak tabelalarla belirtilmiş durumdadır. Hani şu büyük “P” harfinin üzeri kırmızı bantla çapraz olarak çizilmiş olan uyarı tabelaları var ya; işte onlar ‘buraya park yapılmaz’ demek. Hatta onun altında beyaz, üzerinde bayağı araç çeken çekici resmi olan tabelalar da vardır ki, o da araç çekme bölgesi demektir. Bir de yuvarlak lacivert üzerine kırmızı çapraz olan tabela var ki, o en fenası; ‘durmak ve park etmek yasaktır’ demek… Buraya kadar hepimiz konuya vakıfız değil mi? Peki bunu yapabilmek çok mu zor?

 

Buradan özellikle trafik polislerimize, amirlerimize, müdürlerimize duyurmak isterim; bu tabelalar maalesef çoğu araç sürücüsü tarafından dikkate alınmıyor. Otopark girişlerine, yasak alanlara park ediliyor. İnsanlar otoparklarda mahsur kalıyor, ya da otoparkına giremiyor, saçını başını yoluyor, kavgalar çıkıyor vs… vs… Tabi bu aşamada trafik alt üst oluyor. Bu nerede oluyor diye sorarsanız, ‘her yerde’ diyebilirim size. Ayrıca üzülerek belirtmeliyim ki, bu alt üstlere, saç baş yolmalara denk gelen asayiş ya da trafik ekipleri de oluyor ama çoğunlukla görmezden gelip geçip gitmeyi tercih ediyorlar. Kimse bana kızmasın, gücenmesin, başıma gelmese yazmazdım. Çaresiziz… Bu yapılanlar yasak, cezası var ama kurallara uyan da yok, cezayı kesen de yok.

 

Hal böyle olunca; herkes traktörünü tarlaya park eder gibi rahat. Medeni bir toplum olmamız için öncelikle düzenli bir trafik akışına sahip olabilmemiz de gerekir diye düşünenlerdenim. Bu düzen sadece zaman zaman aracında sigara içen, emniyet kemerini takmamış ya da gözünün üstünde kaşı olan sürücüleri durdurup ceza kesmekle sağlanmaz diye de düşünüyorum. Denetlemelerden memnunuz, daha da artırabilirsiniz. Ama lütfen, rica ederiz şu park hatalarına da duyarsız kalmayınız. Çünkü bizim insanımız uyarılmakla yetinmez, acı çekmeden, bir musibet yaşamadan ders çıkarmaz. Ceza yiyecek ki, vazgeçsin… Kızmayın, küsmeyin, bunlar gerçekler… Dost acı söyler.

 

Evet, trafik sorunu derya deniz ama benden şimdilik bu kadar… Daha yazacak çok şey var, evet fakat ben konuya yumuşak bir giriş yapmak istedim. Moda tabiriyle; bu bir “soft opening”… Bir sonraki yazımızda trafiğin yarattığı gürültü kirliliğinden bahsetmek niyetindeyim.

 

Tekrar görüşünceye kadar hoş kalın…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.