Kaosa adım adım

10.11.2019 - 20:40, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Kaosa adım adım

Benim fikrime göre dün oynanan Rizespor maçı Antalyaspor açısından dramatik bir maç oldu. Antalyaspor, kornerden gelen topta aciz kalarak kalesinde golü görene kadar iyi niyetle top oynamaya çalıştı.  O dakikaya kadar topu üçüncü bölgeye kadar oldukça muntazam taşıdı ama önde oynayan oyuncuların kimyası henüz oluşmadığı için etkili pozisyon üretmekte zorlandı. Buna rağmen bireysel beceri ürünü bir gol bulabilirdi ama olmadı. İkinci devrede Rizespor on kişi kalınca rakip sahaya iyice yerleşen Antalyaspor çok gol kaçırmış gibi gözükse de bulduğu pozisyonlar sağlıklı değildi ve gol denemeleri zorlamanın ötesine geçmedi. Gol olabilecek birkaç pozisyon vardı haliye ama hiçbiri rakibi çaresiz bırakacak netlikte değildi. Kırmızı kart çıkan maçları anlamak ve yorumlamak oyun normal seyrinden uzaklaştığı için çok da fayda sağlamıyor bu arada. Bu noktada detaylı maç analizine girişmenin alemi yok. Kaldı ki genel yazma yöntemim de öyle değil. Cımbızlayarak genel oyun yapısını ele veren pozisyonları konuşmayı daha yerinde buluyorum. Beşiktaş maçında duran toptan yenilen golü de hatırlatarak Antalyaspor’un yediği golü konuşalım mesela. Malum gol dediğimiz şey topun kaleye girmesi. Rakip oyuncu kaleye girince değil, 450 gram ağırlığındaki o yuvarlak cisim kaleye girince gol sayılıyor. Adamdan önce topu hedefe almak gerek. Korner noktasından ortalanan bir topun 1,5 saniye sonra varacağı noktayı sezmek ve o cisme vurmak bu kadar zor olmamalı o an savunma yapan 7-8 oyuncudan herhangi birisi için. Kaleyi savunan oyuncuların, gol atmaya çalışan oyuncular gibi muntazam bir şekilde ve doğru açıyla, belli bir şiddette, kale ismi verilen 3 direğin arasına vurmak gibi bir zorunluluğu da yok. O üç direğin arası hariç heryere vurabilme özgürlüğü var. Havada süsülen topun da indiği zaman kaleye etkili vurulabilecek bölgenin alanı da en fazla kaç metrekare olabilir ki? Göz isimli organlarımızla top isimli cismi izler ve ona doğru gidersek vücudumuzun ilgili uzvunu kullanarak topun kaleye girmesini engelleyebiliriz. O kadar basit değil demesin kimse çünkü bu kadar basit kısmını dahi öğreneyene adam paylaşımını, pozisyon almayı, zamanlamayı falanı filanı anlatamazsınız. Antalyaspor’un en temel eksikliklerinden birisi de bir kimyaya sahip olmayışı. Sağ kanatta hızlı bir oyuncum var, bir de uzun boylu santrforum var, biri ortalasın diğeri de gol atsın diye bir oyun tarzı kalmadı artık. Birbirinin dilinden anlayan oyuncuların, doğru koşular yaparak, topu rakipten kaçırma temeline dayalı, daha fazla etkili pas yaparak bu akışı karşı kalede sonlandırmayı amaçlayan bir oyun futbol. Antalyaspor bunu denediği zaman bir takıma benziyor. Dün de yediği gole kadar bu anlamda işaretler verdi bir miktar ama özellikle üçüncü bölgede sürekli değişen oyuncu tercihleri nedeniyle bahsettiğim kimyanın olmayışı sonuç almayı engelledi. Belki de bu sebepten özellikle Serdar ve Mukairu top kendilerine gelince bencil davrandı. Buna onların hatası da diyebiliriz ama gerekli kimyayı oluşturmakla mükellef olan Bülent Korkmaz bunu başaramadı ve artık treni kaçırmış gibi görünüyor. Bir diğer genel yanlış da sorunu tespit edememek. Yönetim ve teknik kadro bu anlamda içinde bulunulan kötü durumu çözümlemekten çok uzak ve açıklamalarından bunu anlamak çok kolay. Arıza tespit edilmeden de tedavi mümkün değil. Ben ısrarla bu kadronun bu ligde iş yapabileceğini düşünüyorum ama doğru kimya bulunmadan en iyi kadroyu kursanız da nafile. Malesef Antalyaspor oldukça kaotik bir dönemden geçiyor ve mevcut farkındalık eksikliği çıkış yolunu bulmaya engel. Aran Mehmet YANAR

Benim fikrime göre dün oynanan Rizespor maçı Antalyaspor açısından dramatik bir maç oldu. Antalyaspor, kornerden gelen topta aciz kalarak kalesinde golü görene kadar iyi niyetle top oynamaya çalıştı.  O dakikaya kadar topu üçüncü bölgeye kadar oldukça muntazam taşıdı ama önde oynayan oyuncuların kimyası henüz oluşmadığı için etkili pozisyon üretmekte zorlandı. Buna rağmen bireysel beceri ürünü bir gol bulabilirdi ama olmadı.

İkinci devrede Rizespor on kişi kalınca rakip sahaya iyice yerleşen Antalyaspor çok gol kaçırmış gibi gözükse de bulduğu pozisyonlar sağlıklı değildi ve gol denemeleri zorlamanın ötesine geçmedi. Gol olabilecek birkaç pozisyon vardı haliye ama hiçbiri rakibi çaresiz bırakacak netlikte değildi. Kırmızı kart çıkan maçları anlamak ve yorumlamak oyun normal seyrinden uzaklaştığı için çok da fayda sağlamıyor bu arada. Bu noktada detaylı maç analizine girişmenin alemi yok. Kaldı ki genel yazma yöntemim de öyle değil. Cımbızlayarak genel oyun yapısını ele veren pozisyonları konuşmayı daha yerinde buluyorum.

Beşiktaş maçında duran toptan yenilen golü de hatırlatarak Antalyaspor’un yediği golü konuşalım mesela. Malum gol dediğimiz şey topun kaleye girmesi. Rakip oyuncu kaleye girince değil, 450 gram ağırlığındaki o yuvarlak cisim kaleye girince gol sayılıyor. Adamdan önce topu hedefe almak gerek. Korner noktasından ortalanan bir topun 1,5 saniye sonra varacağı noktayı sezmek ve o cisme vurmak bu kadar zor olmamalı o an savunma yapan 7-8 oyuncudan herhangi birisi için. Kaleyi savunan oyuncuların, gol atmaya çalışan oyuncular gibi muntazam bir şekilde ve doğru açıyla, belli bir şiddette, kale ismi verilen 3 direğin arasına vurmak gibi bir zorunluluğu da yok. O üç direğin arası hariç heryere vurabilme özgürlüğü var. Havada süsülen topun da indiği zaman kaleye etkili vurulabilecek bölgenin alanı da en fazla kaç metrekare olabilir ki? Göz isimli organlarımızla top isimli cismi izler ve ona doğru gidersek vücudumuzun ilgili uzvunu kullanarak topun kaleye girmesini engelleyebiliriz. O kadar basit değil demesin kimse çünkü bu kadar basit kısmını dahi öğreneyene adam paylaşımını, pozisyon almayı, zamanlamayı falanı filanı anlatamazsınız.

Antalyaspor’un en temel eksikliklerinden birisi de bir kimyaya sahip olmayışı. Sağ kanatta hızlı bir oyuncum var, bir de uzun boylu santrforum var, biri ortalasın diğeri de gol atsın diye bir oyun tarzı kalmadı artık. Birbirinin dilinden anlayan oyuncuların, doğru koşular yaparak, topu rakipten kaçırma temeline dayalı, daha fazla etkili pas yaparak bu akışı karşı kalede sonlandırmayı amaçlayan bir oyun futbol. Antalyaspor bunu denediği zaman bir takıma benziyor. Dün de yediği gole kadar bu anlamda işaretler verdi bir miktar ama özellikle üçüncü bölgede sürekli değişen oyuncu tercihleri nedeniyle bahsettiğim kimyanın olmayışı sonuç almayı engelledi. Belki de bu sebepten özellikle Serdar ve Mukairu top kendilerine gelince bencil davrandı. Buna onların hatası da diyebiliriz ama gerekli kimyayı oluşturmakla mükellef olan Bülent Korkmaz bunu başaramadı ve artık treni kaçırmış gibi görünüyor.

Bir diğer genel yanlış da sorunu tespit edememek. Yönetim ve teknik kadro bu anlamda içinde bulunulan kötü durumu çözümlemekten çok uzak ve açıklamalarından bunu anlamak çok kolay. Arıza tespit edilmeden de tedavi mümkün değil. Ben ısrarla bu kadronun bu ligde iş yapabileceğini düşünüyorum ama doğru kimya bulunmadan en iyi kadroyu kursanız da nafile. Malesef Antalyaspor oldukça kaotik bir dönemden geçiyor ve mevcut farkındalık eksikliği çıkış yolunu bulmaya engel.

Aran Mehmet YANAR

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.