Kadın hakları haktır lütuf değil

GÜNDEM 06.12.2022 - 09:29, Güncelleme: 06.12.2022 - 09:29
 

Kadın hakları haktır lütuf değil

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Bir toplum aynı gayeye bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve medenileşmesine teknik bakımdan imkân, ilmi bakımdan da ihtimal yoktur" demiş.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk yıllar önce söylemiş bu güzel, yerinde ve doğru sözleri. 5 Aralık 1934.. Bundan tam 88 yıl önce, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmiş. Diğer ülkeleri bile geride bırakmışız. Örnek bir yasa ve önemli bir adım. Dünya kadın hakları günü olarak da her yıl kutlamaya başlamışız. Kutlu olsun. Bugün? Maşallah hepimiz ciklet gibi çiğnediğimiz sevgi, saygı, dürüstlük, eşitlik vicdan, adalet kelimelerini ağzımızdan hiç düşürmüyoruz. Herkesin herkese mangalda kül bırakmadan bu konularda anlatıları var Peki herkes bu kadar iyiyse bu kötülük, bu şiddet ortamı, bu adaletsizlik, bu eşitsizlik, bu baskı nereden geliyor ve neden? Hepimizin söylemleri ile yaptıkları uyuşuyorsa, nerede hata var? Acaba bazılarımız kendimizi bir sinema filminde artist zannedip, kendimiz olmak yerine rol mü yapıyoruz? Ama iyi oynuyoruz, muhakkak ki iyi oynuyoruz, şahane oynuyor ve hiç çaktırmıyoruz. Yazmak bile içimi acıtıyor. BirGün Gazetesi’nden Timur Soykan’ın 3 Aralık 2022 tarihli haberi düşüyor gündeme. İnanamıyorum yazılanlara. Hazmedemiyorum.. Tarikatların karanlık yüzü. 6 yaş...6 yaşında bir kız çocuğu. İddia inanılmaz, korkunç.. Ana, baba ve 6 yaşındaki kızı karısı olarak kabul eden bir  koca.. Baba bir de insan yetiştiriyor diğer yanda, tarikatta? Yanlış mı anlıyorum, yanlış mı okuyorum, algılarım mı kapalı? Hadi  bu anayı, babayı, 6 yaşındaki kızı karısı yapan kocayı bırak.  Düşünme onları bir anlık. Olmaz ama, sen göz ardı et bu defa, koy kenara. Kimse görmüyor ve kimse;  “ Ne bu, ne yapıyorsunuz siz?” diye de mi sormuyor? Yakınlarından kimse fark etmiyor mu ? Hadi bir şey yapamıyorlar şahsen, ne bileyim mesela gölgelerinden korkuyorlar. El insaf. şikayet et bari kurumlara. Bu kadar mı vicdanlardan yoksun kaldık? Bu denli mi içimiz dışımız karanlık. Hakikaten inanılmaz. Bu olay nasıl açıklanabilir? Hangi kalıba, neye sığar aklım almıyor. Başka bir yerde, başına belki de benzer şeylerin geleceğinden habersiz bir kız çocuğu elinde çantası güle oynaya, seke seke okula gidiyor. Masumca gelecek hayalleri, büyüme hayalleri kuruyor. Onu sokakta gören birileri ise belki onu karısı olarak düşlüyor. Korkunç, dehşet... Diğer bir yanda (4 Aralık TV haberleri)   3 kadın cinayetinden bahsediliyor. Kocası, sevgilisi, nişanlısı, yani en yakınları tarafından öldürülmüş kadınlar. Her gün durmadan eksiliyoruz. Yitenler; ana, bacı, kardeş, sevgili, eş. Her niteliği bırakın; önce can, önce insan.. Bunlar medyaya yansıyanlar. Peki kapalı kapıların ardında neler dönüyor? Neler yaşanıyor? Mangalda kül bırakmayanlar.. Ben, sen, o, biz, siz, onlar.. Kaç kişiyiz biz gerçekte? Kaç kişi kaldık rol yapmayan? Koyalım tepkimizi ortaya. Evet yasa, evet adalet, evet ceza.. Bunlar gerekli. Bir de bunlara karşı, çocuk istismarına, kadına şiddete, hatta toplumdaki tüm şiddet olaylarına karşı tek yumruk olmak gerekli. Yasalar tek başına yetmez, toplumsal alanda mücadele gerekli, tavır gerekli. Bu insanların bu toplumda kabul görmemesi gerekli. Dışlanacak, ötelenecek, toplum düşmanları varsa buyurun işte... Başka yere yüzümüzü çevirmeye gerek yok. Toplum düşmanları tam kalbimizde, hepsi içimizde. Hiç aramayalım ötede beride. Mazeretler uydurmak, ” orda onu yaptı ama”, “bu da böyleymiş ama”, “hayatı şöyleymiş ama”, ” şöyle giyinmiş, şöyle çıkmış ama” sığınmalarına falan hiç girmeyelim. Bize ne? Size ne? Özel hayat bu, kaldı ki şiddetin, cinayetin mazereti olur mu? Şu eşitlik meselesini toplum olarak önce iyice bir hazmetmeliyiz. Kanımca öncelikle; kadın ya da erkek olarak değil de insan nedir, insan hakları nedir bir öğrenmeliyiz iyice. Bir de tahrik indirimi denen bir şey var ki hiç anlamıyorum. Tahrik varsa sen de sözle, davranışla cevap ver. Şiddet varsa, ölüm varsa ucunda tahrik indirimi de ne? Öfkene sahip olamıyorsan tedavi olacaksın. Vur öldür, “ama tahrik var” de üstüne? Geldi mi ölen geriye? Bu bir savunma mı şimdi? Orası hukuk meselesi gerçi. Hukukçular yine de bence bunu iyi düşünmeli. İnsanı yaşatmak için çabalarken, yaşam bu kadar önemliyken ve hatta bir adım öteye gidelim, her şeyi inanca bağlıyoruz ya; inanç unsurunda bile “Allah’ın verdiği canı Allah alır” derken, intihar bile günahken neye sığıyor bunlar? İnsana, insanlığa, erdeme sığmıyor. Evrensel insan haklarına sığmıyor. Vicdana sığmıyor. Din diyelim hadi; yok, dine de sığmıyor .. Konu net... İnsana kasıt var, kötülük var, dolayısı ile topluma kasıt ve kötülük var. Kimse bu konularda 4 maymunu oynamamalı. Bunlara seyirci kalan herkes bu olaylardan sorumludur kanımca. Üstünü kapatan ise doğrudan suçlu. Şiddet, istismar, taciz sanıklarına sadece ceza yetmez. Toplumsal tepkimizi ortaya koymak gerekir Ülke sorumlu vatandaşlarla , aydınlık bireylerle ayağa kalkar ve ilerler. Sorunlu vatandaşlarla değil. Evet 5 Kasım Dünya Kadın Hakları Günü. Hak, haktır. Lütuf değil. Maalesef uzun süredir geriye doğru, karanlığa doğru çekilme çabası var. Bu devirde halen kız çocuklarının okutulmamasını savunanlar bile var. Ayan beyan açıkça savunuyorlar bunu. Tabii, bilirsiniz düşünce özgürlüğü konu. Kadını ataerkil düzene ve özel alanlara hapsetme çabası ve kadın haklarına mütemadiyen saldırı var. Oysa ki biz kadınların burada gidecek daha çok yolumuz var.. Uyumamalı, uyutulmamalı, uyanık kalmalıyız.Hatta uyuyanları da o derin uykulardan uyandırmalıyız. Farkında olmalı, buna izin vermemeli, mevcut haklarımıza sahip çıkmalı ve eşit bir dünya için mücadeleyi asla bırakmamalıyız. Kadın ya da erkek fark etmeksizin, eşitlikle her koşulda, her yerde  insan haklarının esas olması gerekir. Karanlığın galip gelmesine izin veremeyiz. Ortaçağ geçeli yüzyıllar oldu. Hepimiz ve çocuklarımız için; eşitlik, adalet, hak, hukuk, liyakat temelli, laik, özgür, güvenli ve refah içinde yaşayabileceğimiz gelecek güzel günler dileyelim. Vazgeçmeyelim, pes etmeyelim, farkında olalım ve güzel bir gelecek için mücadeleye devam edelim.      
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Bir toplum aynı gayeye bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve medenileşmesine teknik bakımdan imkân, ilmi bakımdan da ihtimal yoktur" demiş.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk yıllar önce söylemiş bu güzel, yerinde ve doğru sözleri.

5 Aralık 1934..

Bundan tam 88 yıl önce, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmiş.

Diğer ülkeleri bile geride bırakmışız. Örnek bir yasa ve önemli bir adım.

Dünya kadın hakları günü olarak da her yıl kutlamaya başlamışız.

Kutlu olsun.

Bugün?

Maşallah hepimiz ciklet gibi çiğnediğimiz sevgi, saygı, dürüstlük, eşitlik vicdan, adalet kelimelerini ağzımızdan hiç düşürmüyoruz.

Herkesin herkese mangalda kül bırakmadan bu konularda anlatıları var

Peki herkes bu kadar iyiyse bu kötülük, bu şiddet ortamı, bu adaletsizlik, bu eşitsizlik, bu baskı nereden geliyor ve neden?

Hepimizin söylemleri ile yaptıkları uyuşuyorsa, nerede hata var?

Acaba bazılarımız kendimizi bir sinema filminde artist zannedip, kendimiz olmak yerine rol mü yapıyoruz? Ama iyi oynuyoruz,

muhakkak ki iyi oynuyoruz,

şahane oynuyor ve hiç çaktırmıyoruz.

Yazmak bile içimi acıtıyor.

BirGün Gazetesi’nden Timur Soykan’ın 3 Aralık 2022 tarihli haberi düşüyor gündeme.

İnanamıyorum yazılanlara. Hazmedemiyorum..

Tarikatların karanlık yüzü.

6 yaş...6 yaşında bir kız çocuğu. İddia inanılmaz, korkunç..

Ana, baba ve 6 yaşındaki kızı karısı olarak kabul eden bir  koca..

Baba bir de insan yetiştiriyor diğer yanda, tarikatta?

Yanlış mı anlıyorum, yanlış mı okuyorum, algılarım mı kapalı?

Hadi  bu anayı, babayı, 6 yaşındaki kızı karısı yapan kocayı bırak.  Düşünme onları bir anlık. Olmaz ama, sen göz ardı et bu defa, koy kenara.

Kimse görmüyor ve kimse;

 “ Ne bu, ne yapıyorsunuz siz?” diye de mi sormuyor? Yakınlarından kimse fark etmiyor mu ? Hadi bir şey yapamıyorlar şahsen, ne bileyim mesela gölgelerinden korkuyorlar. El insaf. şikayet et bari kurumlara. Bu kadar mı vicdanlardan yoksun kaldık?

Bu denli mi içimiz dışımız karanlık.

Hakikaten inanılmaz.

Bu olay nasıl açıklanabilir? Hangi kalıba, neye sığar aklım almıyor.

Başka bir yerde, başına belki de benzer şeylerin geleceğinden habersiz bir kız çocuğu elinde çantası güle oynaya, seke seke okula gidiyor. Masumca gelecek hayalleri, büyüme hayalleri kuruyor.

Onu sokakta gören birileri ise belki onu karısı olarak düşlüyor.

Korkunç, dehşet...

Diğer bir yanda (4 Aralık TV haberleri)   3 kadın cinayetinden bahsediliyor. Kocası, sevgilisi, nişanlısı, yani en yakınları tarafından öldürülmüş kadınlar. Her gün durmadan eksiliyoruz.

Yitenler; ana, bacı, kardeş, sevgili, eş. Her niteliği bırakın; önce can, önce insan..

Bunlar medyaya yansıyanlar. Peki kapalı kapıların ardında neler dönüyor? Neler yaşanıyor?

Mangalda kül bırakmayanlar..

Ben, sen, o, biz, siz, onlar..

Kaç kişiyiz biz gerçekte? Kaç kişi kaldık rol yapmayan? Koyalım tepkimizi ortaya.

Evet yasa, evet adalet, evet ceza..

Bunlar gerekli.

Bir de bunlara karşı, çocuk istismarına, kadına şiddete, hatta toplumdaki tüm şiddet olaylarına karşı tek yumruk olmak gerekli.

Yasalar tek başına yetmez, toplumsal alanda mücadele gerekli, tavır gerekli.

Bu insanların bu toplumda kabul görmemesi gerekli.

Dışlanacak, ötelenecek, toplum düşmanları varsa buyurun işte...

Başka yere yüzümüzü çevirmeye gerek yok.

Toplum düşmanları tam kalbimizde, hepsi içimizde. Hiç aramayalım ötede beride.

Mazeretler uydurmak,

” orda onu yaptı ama”,

“bu da böyleymiş ama”,

“hayatı şöyleymiş ama”,

” şöyle giyinmiş, şöyle çıkmış ama”

sığınmalarına falan hiç girmeyelim. Bize ne? Size ne? Özel hayat bu, kaldı ki şiddetin, cinayetin mazereti olur mu?

Şu eşitlik meselesini toplum olarak önce iyice bir hazmetmeliyiz. Kanımca öncelikle; kadın ya da erkek olarak değil de insan nedir, insan hakları nedir bir öğrenmeliyiz iyice.

Bir de tahrik indirimi denen bir şey var ki hiç anlamıyorum. Tahrik varsa sen de sözle, davranışla cevap ver. Şiddet varsa, ölüm varsa ucunda tahrik indirimi de ne? Öfkene sahip olamıyorsan tedavi olacaksın. Vur öldür, “ama tahrik var” de üstüne? Geldi mi ölen geriye? Bu bir savunma mı şimdi? Orası hukuk meselesi gerçi. Hukukçular yine de bence bunu iyi düşünmeli.

İnsanı yaşatmak için çabalarken, yaşam bu kadar önemliyken ve hatta bir adım öteye gidelim, her şeyi inanca bağlıyoruz ya; inanç unsurunda bile “Allah’ın verdiği canı Allah alır” derken, intihar bile günahken neye sığıyor bunlar?

İnsana, insanlığa, erdeme sığmıyor.

Evrensel insan haklarına sığmıyor.

Vicdana sığmıyor.

Din diyelim hadi; yok, dine de sığmıyor ..

Konu net...

İnsana kasıt var, kötülük var, dolayısı ile topluma kasıt ve kötülük var.

Kimse bu konularda 4 maymunu oynamamalı.

Bunlara seyirci kalan herkes bu olaylardan sorumludur kanımca.

Üstünü kapatan ise doğrudan suçlu.

Şiddet, istismar, taciz sanıklarına sadece ceza yetmez.

Toplumsal tepkimizi ortaya koymak gerekir

Ülke sorumlu vatandaşlarla , aydınlık bireylerle ayağa kalkar ve ilerler.

Sorunlu vatandaşlarla değil.

Evet 5 Kasım Dünya Kadın Hakları Günü.

Hak, haktır. Lütuf değil.

Maalesef uzun süredir geriye doğru, karanlığa doğru çekilme çabası var.

Bu devirde halen kız çocuklarının okutulmamasını savunanlar bile var.

Ayan beyan açıkça savunuyorlar bunu. Tabii, bilirsiniz düşünce özgürlüğü konu.

Kadını ataerkil düzene ve özel alanlara hapsetme çabası ve kadın haklarına mütemadiyen saldırı var.

Oysa ki biz kadınların burada gidecek daha çok yolumuz var..

Uyumamalı, uyutulmamalı, uyanık kalmalıyız.Hatta uyuyanları da o derin uykulardan uyandırmalıyız.

Farkında olmalı, buna izin vermemeli, mevcut haklarımıza sahip çıkmalı ve eşit bir dünya için mücadeleyi asla bırakmamalıyız.

Kadın ya da erkek fark etmeksizin, eşitlikle her koşulda, her yerde  insan haklarının esas olması gerekir.

Karanlığın galip gelmesine izin veremeyiz. Ortaçağ geçeli yüzyıllar oldu.

Hepimiz ve çocuklarımız için; eşitlik, adalet, hak, hukuk, liyakat temelli,

laik, özgür, güvenli ve refah içinde yaşayabileceğimiz gelecek güzel günler dileyelim.

Vazgeçmeyelim, pes etmeyelim, farkında olalım ve güzel bir gelecek için mücadeleye devam edelim.

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.