aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat

'Kadınlarda her yaşta omurga sorunlarına dikkat'

SAĞLIK (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 11.06.2025 - 10:14, Güncelleme: 11.06.2025 - 10:14
 

'Kadınlarda her yaşta omurga sorunlarına dikkat'

Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, kadınlarda her yaşta omurga sorunları yaşanabileceğini belirterek, uyarılarda bulundu.

haberimizvar.net- Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, kadınlarda görülen omurga rahatsızlıkları hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Kız çocuklarında erkek çocuklarından farklı olarak 9. ve 10. yaşlardan sonra hormonların etkisiyle kemiklerin uzamaya, kemik kitlesinin artmaya ve kasların kalınlaşmaya başladığını söyleyen Uzm. Dr. Güçlü, "Bu hızlı büyüme dönemi ortalama 14-15 yaşına kadar devam eder ve bu dönemde eklem ve kemik ağrıları olarak görülebilir. Kimi zaman özellikle geceleri ortaya çıkan sırt ve uzun kemik ağrıları nedeni ile ilaç kullanılması gerekebilir. Bu dönemdeki hızlı boy uzaması duruş ve oturuş bozukluklarına ve bazen kalıcı şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu durumun önlenmesinde düzenli yapılan spor koruyucu rol oynar ve omurga sistemini düzenler" dedi. Kimi zaman göğüslerin büyümesi ve utanma duyusu ile beraber öne eğik oturup saklama eğilimi de görülebildiğini kaydeden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, "Psikiyatrik yardım alınması bu durumlarda faydalı olacaktır. Diğer yandan bu tür şikayetlerin altından omurgada skolyoz olabileceği göz önünde bulundurularak, ailenin gözleminde omuz asimetrisi ya da duruş bozukluğu fark edilmesi ya da uzun süreli ve inatçı omurga ağrıların varlığında omurga sisteminin radyolojik olarak görüntülenmesi faydalı olacaktır. Çekilen direk röntgenler kemik yapısı, kalitesi, olası doğumsal veya sonradan kazanılmış anormallikler konusunda bilgi verir. Yirmili yaşlara kadar kemik uzaması devam etse de kızlarda daha erken sonlanacaktır" diye konuştu. 'ÇALIŞMA HAYATI AĞRILARI DA BERABERİNDE GETİRİYOR' Teknolojinin gelişimi ile daha az hareket eden toplumlar haline gelmenin birçok sorunu da berberinde getirdiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, şöyle devam etti: "20'li yaşlarla birlikte çoğu birey çalışma hayatına atılmakta ve uzun saatler masa başında vakit geçirmektedir. Günün yaklaşık 8 saatini bu şekilde geçiren kadınlarda bir süre sonra hareketsizliğe bağlı boyun ve sırt ağrıları ortaya çıkar. Bunun çözümü, sık kısa mola vermek, masa başı egzersizleri yapmak, haftada en az 3- 4 gün ortalama 1 saat civarında yürüyüş yapmak ya da yüzme benzeri sporlar yapmaktır. Burada önemli olan, bu tür aktiviteleri uzun süreli ve istikrarlı olarak devam edilmesi ve hayatın bir parçası haline getirilmesidir." 'KADINLARDA 20'Lİ YAŞLARDA RİSK ARTIYOR' Kadınların bir kısmının ilk hamileliklerini 20'li yaşlarda yaşayabildiğini anlatan Uzm. Dr. Güçlü, "Özellikle ağırlık artışının en fazla olduğu son 3 ayda, annelerde bel ve sırt ağrıları ön plana çıkar. Bu dönem annenin tüm vücut sınırlarının sonuna kadar zorlandığı metabolizmasının, hormonal ve ruhsal dengesinin tamamen değiştiği, ruhsal ve fiziksel her türlü desteğe ihtiyacı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde annenin iç huzuru, çok ağır olmayan ancak tamamen hareketsiz kalmadan yapacağı düzenli fiziksel aktiviteler, doğum sırasında anneyi ve sonrasında çocuğunun sağlığını olumlu etkileyecektir. Bu egzersizler günlük 1 saat sakin bir çevrede yürüyüşler, mümkün olursa yüzme veya spor salonunda uygun egzersiz programları şeklinde olabilir. Özellikle çalışma hayatı yoğun olan annelerde emzirme ve bebeğe bakım vermenin de etkisi ile genel yorgunluk, uykusuzluk ve omurga ağrıları yoğun yaşanabilir" dedi. '30'LU YAŞLARDA OMURGA AĞRILARI DAHA BELİRGİN OLUYOR' 30'lu yaşlarla birlikte nispeten durağan hayat, gebelikler ve beslenme alışkanlıkları ile beraber kilo artışının gelişebildiğine işaret eden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, "Bu artışla birlikte eklemler, omurga ve kaslarda zorlanmalar, çabuk yorulmalar kimi zaman belli kas gruplarını içeren kronik ağrılar ortaya çıkar. Kilo artışı ve hareketsiz yaşantı ya da aşırı zorlanmış, yorgun bir vücut, stres; bel ve boyun fıtıklarının ortaya çıkışını tetikler veya sebep olur. Altı aydan uzun süren, aralıklı gelen, bacaklara veya kollara vuran ağrılar, omurgada fıtığın habercisi olabilir. Bunun tespiti muayene ve gereğinde ileri tetkiklerle mümkündür" diye konuştu. '40'LI YAŞLARDA KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMLERİNE BAŞLANMALI' 40'lı yaşlarla birlikte vücuttaki hormonal değişimler, geçirilen hastalıklar, kilo, genetik faktörler gibi pek çok durumun etkisiyle omurgada ve başka eklemlerde dejanaratif süreçlerin ön plana çıkmaya başladığını kaydeden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, şöyle devam etti: "Kilo ile sıkıntılar omurgada daralma, fıtık, dizlerde dejeneratif hastalıklar gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak kendini göstermeye başlar. Hormonal değişimin başlangıcından itibaren normal şartlarda yıllık kemik yoğunluğu ölçüme ve gereğinde ilaç tedavisi uygulanması ileri yaşlar için koruyucu rol oynayacaktır. 50 yaş ve sonrası, bu zamana kadar vücudumuza ne kadar iyi ve bilinçli davrandığımızın karşılığını alacağımız yaşlardır. Kişinin daha önceki yaşantısındaki hayat tarzı, beslenme alışkanlıkları, gebelik sayısı, kilo, varsa sistemik hastalıkları bu dönemde belirleyici olur. Kemik erimesi ve dejeneratif hastalıkları bu dönemde daha da belirginleşir. Hem bedensel hem de zihinsel olarak kendine dinlenecek zaman ayıran, dengeli ve doğal beslenmeye özen gösteren ve ideal kilosunu koruyan, mümkün olduğu kadar bedenen ve zihnen hareketli ve aktif bir hayat sürdüren sigaradan uzak geçirilen bir hayat tarzı, size uzun yıllar hizmet edecek sağlıklı vücudun habercisi olmaktadır."
Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, kadınlarda her yaşta omurga sorunları yaşanabileceğini belirterek, uyarılarda bulundu.

haberimizvar.net- Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, kadınlarda görülen omurga rahatsızlıkları hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Kız çocuklarında erkek çocuklarından farklı olarak 9. ve 10. yaşlardan sonra hormonların etkisiyle kemiklerin uzamaya, kemik kitlesinin artmaya ve kasların kalınlaşmaya başladığını söyleyen Uzm. Dr. Güçlü, "Bu hızlı büyüme dönemi ortalama 14-15 yaşına kadar devam eder ve bu dönemde eklem ve kemik ağrıları olarak görülebilir. Kimi zaman özellikle geceleri ortaya çıkan sırt ve uzun kemik ağrıları nedeni ile ilaç kullanılması gerekebilir. Bu dönemdeki hızlı boy uzaması duruş ve oturuş bozukluklarına ve bazen kalıcı şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu durumun önlenmesinde düzenli yapılan spor koruyucu rol oynar ve omurga sistemini düzenler" dedi.

Kimi zaman göğüslerin büyümesi ve utanma duyusu ile beraber öne eğik oturup saklama eğilimi de görülebildiğini kaydeden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, "Psikiyatrik yardım alınması bu durumlarda faydalı olacaktır. Diğer yandan bu tür şikayetlerin altından omurgada skolyoz olabileceği göz önünde bulundurularak, ailenin gözleminde omuz asimetrisi ya da duruş bozukluğu fark edilmesi ya da uzun süreli ve inatçı omurga ağrıların varlığında omurga sisteminin radyolojik olarak görüntülenmesi faydalı olacaktır. Çekilen direk röntgenler kemik yapısı, kalitesi, olası doğumsal veya sonradan kazanılmış anormallikler konusunda bilgi verir. Yirmili yaşlara kadar kemik uzaması devam etse de kızlarda daha erken sonlanacaktır" diye konuştu.

'ÇALIŞMA HAYATI AĞRILARI DA BERABERİNDE GETİRİYOR'

Teknolojinin gelişimi ile daha az hareket eden toplumlar haline gelmenin birçok sorunu da berberinde getirdiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, şöyle devam etti:

"20'li yaşlarla birlikte çoğu birey çalışma hayatına atılmakta ve uzun saatler masa başında vakit geçirmektedir. Günün yaklaşık 8 saatini bu şekilde geçiren kadınlarda bir süre sonra hareketsizliğe bağlı boyun ve sırt ağrıları ortaya çıkar. Bunun çözümü, sık kısa mola vermek, masa başı egzersizleri yapmak, haftada en az 3- 4 gün ortalama 1 saat civarında yürüyüş yapmak ya da yüzme benzeri sporlar yapmaktır. Burada önemli olan, bu tür aktiviteleri uzun süreli ve istikrarlı olarak devam edilmesi ve hayatın bir parçası haline getirilmesidir."

'KADINLARDA 20'Lİ YAŞLARDA RİSK ARTIYOR'

Kadınların bir kısmının ilk hamileliklerini 20'li yaşlarda yaşayabildiğini anlatan Uzm. Dr. Güçlü, "Özellikle ağırlık artışının en fazla olduğu son 3 ayda, annelerde bel ve sırt ağrıları ön plana çıkar. Bu dönem annenin tüm vücut sınırlarının sonuna kadar zorlandığı metabolizmasının, hormonal ve ruhsal dengesinin tamamen değiştiği, ruhsal ve fiziksel her türlü desteğe ihtiyacı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde annenin iç huzuru, çok ağır olmayan ancak tamamen hareketsiz kalmadan yapacağı düzenli fiziksel aktiviteler, doğum sırasında anneyi ve sonrasında çocuğunun sağlığını olumlu etkileyecektir.

Bu egzersizler günlük 1 saat sakin bir çevrede yürüyüşler, mümkün olursa yüzme veya spor salonunda uygun egzersiz programları şeklinde olabilir. Özellikle çalışma hayatı yoğun olan annelerde emzirme ve bebeğe bakım vermenin de etkisi ile genel yorgunluk, uykusuzluk ve omurga ağrıları yoğun yaşanabilir" dedi.

'30'LU YAŞLARDA OMURGA AĞRILARI DAHA BELİRGİN OLUYOR'

30'lu yaşlarla birlikte nispeten durağan hayat, gebelikler ve beslenme alışkanlıkları ile beraber kilo artışının gelişebildiğine işaret eden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, "Bu artışla birlikte eklemler, omurga ve kaslarda zorlanmalar, çabuk yorulmalar kimi zaman belli kas gruplarını içeren kronik ağrılar ortaya çıkar. Kilo artışı ve hareketsiz yaşantı ya da aşırı zorlanmış, yorgun bir vücut, stres; bel ve boyun fıtıklarının ortaya çıkışını tetikler veya sebep olur. Altı aydan uzun süren, aralıklı gelen, bacaklara veya kollara vuran ağrılar, omurgada fıtığın habercisi olabilir. Bunun tespiti muayene ve gereğinde ileri tetkiklerle mümkündür" diye konuştu.

'40'LI YAŞLARDA KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMLERİNE BAŞLANMALI'

40'lı yaşlarla birlikte vücuttaki hormonal değişimler, geçirilen hastalıklar, kilo, genetik faktörler gibi pek çok durumun etkisiyle omurgada ve başka eklemlerde dejanaratif süreçlerin ön plana çıkmaya başladığını kaydeden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, şöyle devam etti:

"Kilo ile sıkıntılar omurgada daralma, fıtık, dizlerde dejeneratif hastalıklar gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak kendini göstermeye başlar. Hormonal değişimin başlangıcından itibaren normal şartlarda yıllık kemik yoğunluğu ölçüme ve gereğinde ilaç tedavisi uygulanması ileri yaşlar için koruyucu rol oynayacaktır. 50 yaş ve sonrası, bu zamana kadar vücudumuza ne kadar iyi ve bilinçli davrandığımızın karşılığını alacağımız yaşlardır. Kişinin daha önceki yaşantısındaki hayat tarzı, beslenme alışkanlıkları, gebelik sayısı, kilo, varsa sistemik hastalıkları bu dönemde belirleyici olur. Kemik erimesi ve dejeneratif hastalıkları bu dönemde daha da belirginleşir. Hem bedensel hem de zihinsel olarak kendine dinlenecek zaman ayıran, dengeli ve doğal beslenmeye özen gösteren ve ideal kilosunu koruyan, mümkün olduğu kadar bedenen ve zihnen hareketli ve aktif bir hayat sürdüren sigaradan uzak geçirilen bir hayat tarzı, size uzun yıllar hizmet edecek sağlıklı vücudun habercisi olmaktadır."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.