Kağıt para çıktı mertlik bozuldu

YEREL 28.02.2022 - 13:02, Güncelleme: 28.02.2022 - 13:02
 

Kağıt para çıktı mertlik bozuldu

A.Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uzun, dünyada hızlı ve yaygın enflasyonların kağıt paraya geçişten sonra yaşandığını söyledi. Prof. Dr. Mustafa Yıldıran isesağlam para politikası ve güvenilir bir bankacılık sisteminin enflasyonla mücadelede vazgeçilmezolduğunu ifade etti.

haberimizvar.net-Kısa adı ANODEM olan Antalya Ortak Düşün Meclisi’nin şubat ayıtoplantısında ‘enflasyon’ konusu ele alındı. Aynı zamanda ANODEM üyesi de olan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ahmet Uzun ve Prof. Dr. Mustafa Yıldıran, enflasyonu bütün yönleriyle ele alan sunumlar yaptı. Oturum başkanlığını Kepez Bağımsız Meclis Üyesi Mali Müşavir Eşref Ural’ın yaptığı toplantıda, konuşmacılardan Prof. Dr. Ahmet Uzun, tarihte enflasyon ve etkileri konusunda bilgiler verdi. Enflasyonun ciddi ekonomik maliyetler yarattığını belirten Uzun, enflasyonist süreçte uzun dönemli ve hassas plan yapmanın zorlaşacağını, ekonomik birimlerin üretim yerine servetlerini korumaya odaklanacağını, hükümetin itibarının zedeleneceğini, para ikamesinin ortaya çıkacağını ve para politikasına güvenin azalacağını belirtti.    TARİHTE ENFLASYONUN ETKİSİ Tarihsel olarak bakıldığında enflasyon olgusunun daha ziyade artan kamu harcamaları nedeniyle yaşanan mali bunalımlarla ilişkili olduğunu ifade eden Uzun şöyle devam etti: “Tarihte istikrarlı bir para sistemi altında serbest ticaret yapan ve üretim faktörleri üzerinde etkin bir mülkiyet hakları sistemi kuran medeniyetler önemli ekonomik gelişmeler kaydetmiştir. Ancak özellikle askeri harcamaların artması nedeniyle mali dengelerin bozulması, yönetimleri altın ve gümüş paraların içeriğini bozmaya sevk etmiş ve bu durum şiddetli enflasyonların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Roma’nın çöküş zamanlarında yıllık yüzde 300’ü aşan enflasyonlar yaşanmıştır. Böylece fiyat sistemi aracılığıyla etkin kaynak dağılım süreci büyük zarar görmüş, ekonomik hayat olumsuz etkilenmiştir. Osmanlılar da mali bunalım yaşadıkları dönemlerde ek gelir yaratmak amacıyla sıklıkla tağşişlere (paranın madeni değerini düşürmek) başvurmuş ve bu durum ekonomik ve siyasi sorunlar yaratmıştır.”   KAĞIT PARAYLA İVME KAZANDI “Buna rağmen hükümetler, artan harcamalar nedeniyle tağşişleri sürekli bir gelir kaynağı olarak kullanmışlardır.Enflasyon Türkiye’nin temel ekonomik sorunudur. Tarihsel olarak bakıldığında ülkemizde enflasyon nedeniyle uzun dönemli yatırımlar engellenmiş, gelir dağılımı bozulmuş,dolarizasyon artmış ve menü maliyetler gibi birçok olumsuz etki ortaya çıkmıştır. Kâğıt paraya geçişten sonra ise daha farklı bir enflasyon tecrübesi yaşanmıştır. Özellikle iki dünya savaşının yarattığı koşullar, ülkelerin altın standardını terk edip kâğıt parayı bollaştırmasına ve bu da hızlı ve yaygın enflasyonların yaşanmasına yol açmıştır.”   ‘ETKİN POLİTİKALAR GEREKLİ’ “20. yüzyılda yapılan araştırmalar enflasyonun istikrarsızlık yarattığını ve ekonomide yapısal dengesizlikler oluşturduğunu göstermiştir. Enflasyonun her zaman ve her yerde parasal bir olay olduğu doğrulanmıştır. Para miktarının artışı ile enflasyon arasındaki güçlü ilişki gösterilmiştir. Unutmamak gerekir ki, bazı iktisatçıların savunduğu gibi para lisana benzer. Faydası istikrarına bağlıdır. Kelimelerden herkes aynı şeyi anlamadığında iletişim mümkün olmayacağı gibi, değeri herkesçe öngörülebilir olmazsa para da fonksiyonlarını yerine getiremez. Enflasyon sorununa çözüm için hükümet harcamalarındaki artış kontrol altına alınmalı ve bütçe dengesi sağlanmalıdır. Hükümet, yiyecek gibi sınırlı olursa faydalıdır. Aşırı gıda obezite gibi birçok soruna yol açar. Gelişme için iyi niyetli politikalar değil, etkin politikalar gereklidir. Enflasyon ve açığa dayalı harcamalar ekonomiyi olumsuz etkiler. Bütçe açığı ekonomiyi canlandırmaz. Bu, üretken sektörlerden üretken olmayan sektörlere kaynak transferine yol açabilir.”   ‘TEŞVİK HER ZAMAN İŞE YARAMAZ’ “Yüksek işsizlikle mücadele bir gerekçe olmamalıdır. İşsizliğin sebeplerini esas olarak yüksek istihdam maliyetlerinde ve kısıtlayıcı çalışma kurallarında aramak lazımdır. Ayrıca iş dünyasını rahatlatmak için ekonomik özgürlükleri genişletmek, regülasyonları azaltmak ve vergileri düşürmek gerekir. Teşvikler çoğu zaman işe yarar araçlar değildir. Bu tür yaygın müdahalelerin iş ahlakını olumsuz etkilediği de unutulmamalıdır. Küresel çapta hazırlanan ekonomik özgürlük indeksinde Türkiye’nin şu anda 107. ve emek özgürlüğü indeksinde 144. sırada olması oldukça düşündürücüdür.”   “LİSELERDE İKTİSAT DERSİ OLMALI’ Prof. Dr. Uzun, konuşmasında dünyada ve Türkiye’de iktisadi konularda yaygın bir bilgisizlik olduğuna da dikkat çekerek, “Doğru iktisadi tercihler için bilgi gereklidir ve bunun için liselerde temel iktisadi gerçeklerin öğretileceği bir dersin konulmasının faydalı olabileceğini düşünüyorum” dedi. Daha sonra söz alan Prof. Dr. Mustafa Yıldıran ise konuşmasında, 1960’lı yılların sonundan 2021 yılına gelinceye kadar Türkiye’deki enflasyonu değerlendirdi.Türkiye’de 1980’lere kadar olan dönemde siyasi istikrarsızlık ve darbe girişimlerinin, dünyada petrol fiyatlarındaki artışın, yüksek bütçe açıklarının ve dış borçlanmadaki zorluklardan kaynaklanan sorunların yüksek enflasyonu tetiklediğini kaydeden Yıldıran, devam eden kronik enflasyon sorununun 2001 krizine kadar Türk ekonomisin en önemli problemi olduğunu dile getirdi.    ‘REFORMLARIN FAYDASI GÖRÜLDÜ’ Türk ekonomisinde enflasyon sorunun çözümünde 2001 yılında uygulamaya konulan ‘güçlü ekonomiye geçiş’ programıyla önemli bir adım atıldığını belirten Prof. Dr. Yıldıran bu programla, güçlü bir bankacılık sisteminin kurulması, borçlanma yönetimi, bütçe disiplini, bağımsız merkez bankacılığı ve dünya ekonomisindeki serbestleşmenin enflasyonun düşmeye başlamasında etkili olduğunu söyledi. 2016 yılına kadar hükümetin istikrarlı olarak mali disiplinden ödün vermeden ve sahip olduğu güçlü bir bankacılık sistemi ile enflasyonun tarihi düşük seviyelerde kalmasını sağladığını vurgulayan Yıldıran, “Bu ortam Türkiye’de yatırım güveni ve ekonomik istikrarı sağladı. Fakat 2016 yılından sonra para hacminin genişlemesi, Merkez Bankası politikalarının değişmesi, Kovid döneminde uygulanan gevşek kredi politikası ve döviz kurunun yükselmesi nedeniyle yeniden yüksek enflasyon dönemine girildi” diye konuştu. Prof.Dr. Yıldıran konuşmasında,, Türkiye’de sağlam para politikası ve güvenilir bir bankacılık sisteminin enflasyonla mücadelede vazgeçilmez politika araçları olduğunu da belirtti.
A.Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uzun, dünyada hızlı ve yaygın enflasyonların kağıt paraya geçişten sonra yaşandığını söyledi. Prof. Dr. Mustafa Yıldıran isesağlam para politikası ve güvenilir bir bankacılık sisteminin enflasyonla mücadelede vazgeçilmezolduğunu ifade etti.

haberimizvar.net-Kısa adı ANODEM olan Antalya Ortak Düşün Meclisi’nin şubat ayıtoplantısında ‘enflasyon’ konusu ele alındı. Aynı zamanda ANODEM üyesi de olan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ahmet Uzun ve Prof. Dr. Mustafa Yıldıran, enflasyonu bütün yönleriyle ele alan sunumlar yaptı. Oturum başkanlığını Kepez Bağımsız Meclis Üyesi Mali Müşavir Eşref Ural’ın yaptığı toplantıda, konuşmacılardan Prof. Dr. Ahmet Uzun, tarihte enflasyon ve etkileri konusunda bilgiler verdi. Enflasyonun ciddi ekonomik maliyetler yarattığını belirten Uzun, enflasyonist süreçte uzun dönemli ve hassas plan yapmanın zorlaşacağını, ekonomik birimlerin üretim yerine servetlerini korumaya odaklanacağını, hükümetin itibarının zedeleneceğini, para ikamesinin ortaya çıkacağını ve para politikasına güvenin azalacağını belirtti. 

 

TARİHTE ENFLASYONUN ETKİSİ

Tarihsel olarak bakıldığında enflasyon olgusunun daha ziyade artan kamu harcamaları nedeniyle yaşanan mali bunalımlarla ilişkili olduğunu ifade eden Uzun şöyle devam etti: “Tarihte istikrarlı bir para sistemi altında serbest ticaret yapan ve üretim faktörleri üzerinde etkin bir mülkiyet hakları sistemi kuran medeniyetler önemli ekonomik gelişmeler kaydetmiştir. Ancak özellikle askeri harcamaların artması nedeniyle mali dengelerin bozulması, yönetimleri altın ve gümüş paraların içeriğini bozmaya sevk etmiş ve bu durum şiddetli enflasyonların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Roma’nın çöküş zamanlarında yıllık yüzde 300’ü aşan enflasyonlar yaşanmıştır. Böylece fiyat sistemi aracılığıyla etkin kaynak dağılım süreci büyük zarar görmüş, ekonomik hayat olumsuz etkilenmiştir. Osmanlılar da mali bunalım yaşadıkları dönemlerde ek gelir yaratmak amacıyla sıklıkla tağşişlere (paranın madeni değerini düşürmek) başvurmuş ve bu durum ekonomik ve siyasi sorunlar yaratmıştır.”

 

KAĞIT PARAYLA İVME KAZANDI

“Buna rağmen hükümetler, artan harcamalar nedeniyle tağşişleri sürekli bir gelir kaynağı olarak kullanmışlardır.Enflasyon Türkiye’nin temel ekonomik sorunudur. Tarihsel olarak bakıldığında ülkemizde enflasyon nedeniyle uzun dönemli yatırımlar engellenmiş, gelir dağılımı bozulmuş,dolarizasyon artmış ve menü maliyetler gibi birçok olumsuz etki ortaya çıkmıştır. Kâğıt paraya geçişten sonra ise daha farklı bir enflasyon tecrübesi yaşanmıştır. Özellikle iki dünya savaşının yarattığı koşullar, ülkelerin altın standardını terk edip kâğıt parayı bollaştırmasına ve bu da hızlı ve yaygın enflasyonların yaşanmasına yol açmıştır.”

 

‘ETKİN POLİTİKALAR GEREKLİ’

“20. yüzyılda yapılan araştırmalar enflasyonun istikrarsızlık yarattığını ve ekonomide yapısal dengesizlikler oluşturduğunu göstermiştir. Enflasyonun her zaman ve her yerde parasal bir olay olduğu doğrulanmıştır. Para miktarının artışı ile enflasyon arasındaki güçlü ilişki gösterilmiştir. Unutmamak gerekir ki, bazı iktisatçıların savunduğu gibi para lisana benzer. Faydası istikrarına bağlıdır. Kelimelerden herkes aynı şeyi anlamadığında iletişim mümkün olmayacağı gibi, değeri herkesçe öngörülebilir olmazsa para da fonksiyonlarını yerine getiremez. Enflasyon sorununa çözüm için hükümet harcamalarındaki artış kontrol altına alınmalı ve bütçe dengesi sağlanmalıdır. Hükümet, yiyecek gibi sınırlı olursa faydalıdır. Aşırı gıda obezite gibi birçok soruna yol açar. Gelişme için iyi niyetli politikalar değil, etkin politikalar gereklidir. Enflasyon ve açığa dayalı harcamalar ekonomiyi olumsuz etkiler. Bütçe açığı ekonomiyi canlandırmaz. Bu, üretken sektörlerden üretken olmayan sektörlere kaynak transferine yol açabilir.”

 

‘TEŞVİK HER ZAMAN İŞE YARAMAZ’

“Yüksek işsizlikle mücadele bir gerekçe olmamalıdır. İşsizliğin sebeplerini esas olarak yüksek istihdam maliyetlerinde ve kısıtlayıcı çalışma kurallarında aramak lazımdır. Ayrıca iş dünyasını rahatlatmak için ekonomik özgürlükleri genişletmek, regülasyonları azaltmak ve vergileri düşürmek gerekir. Teşvikler çoğu zaman işe yarar araçlar değildir. Bu tür yaygın müdahalelerin iş ahlakını olumsuz etkilediği de unutulmamalıdır. Küresel çapta hazırlanan ekonomik özgürlük indeksinde Türkiye’nin şu anda 107. ve emek özgürlüğü indeksinde 144. sırada olması oldukça düşündürücüdür.”

 

“LİSELERDE İKTİSAT DERSİ OLMALI’

Prof. Dr. Uzun, konuşmasında dünyada ve Türkiye’de iktisadi konularda yaygın bir bilgisizlik olduğuna da dikkat çekerek, “Doğru iktisadi tercihler için bilgi gereklidir ve bunun için liselerde temel iktisadi gerçeklerin öğretileceği bir dersin konulmasının faydalı olabileceğini düşünüyorum” dedi. Daha sonra söz alan Prof. Dr. Mustafa Yıldıran ise konuşmasında, 1960’lı yılların sonundan 2021 yılına gelinceye kadar Türkiye’deki enflasyonu değerlendirdi.Türkiye’de 1980’lere kadar olan dönemde siyasi istikrarsızlık ve darbe girişimlerinin, dünyada petrol fiyatlarındaki artışın, yüksek bütçe açıklarının ve dış borçlanmadaki zorluklardan kaynaklanan sorunların yüksek enflasyonu tetiklediğini kaydeden Yıldıran, devam eden kronik enflasyon sorununun 2001 krizine kadar Türk ekonomisin en önemli problemi olduğunu dile getirdi. 

 

‘REFORMLARIN FAYDASI GÖRÜLDÜ’

Türk ekonomisinde enflasyon sorunun çözümünde 2001 yılında uygulamaya konulan ‘güçlü ekonomiye geçiş’ programıyla önemli bir adım atıldığını belirten Prof. Dr. Yıldıran bu programla, güçlü bir bankacılık sisteminin kurulması, borçlanma yönetimi, bütçe disiplini, bağımsız merkez bankacılığı ve dünya ekonomisindeki serbestleşmenin enflasyonun düşmeye başlamasında etkili olduğunu söyledi. 2016 yılına kadar hükümetin istikrarlı olarak mali disiplinden ödün vermeden ve sahip olduğu güçlü bir bankacılık sistemi ile enflasyonun tarihi düşük seviyelerde kalmasını sağladığını vurgulayan Yıldıran, “Bu ortam Türkiye’de yatırım güveni ve ekonomik istikrarı sağladı. Fakat 2016 yılından sonra para hacminin genişlemesi, Merkez Bankası politikalarının değişmesi, Kovid döneminde uygulanan gevşek kredi politikası ve döviz kurunun yükselmesi nedeniyle yeniden yüksek enflasyon dönemine girildi” diye konuştu. Prof.Dr. Yıldıran konuşmasında,, Türkiye’de sağlam para politikası ve güvenilir bir bankacılık sisteminin enflasyonla mücadelede vazgeçilmez politika araçları olduğunu da belirtti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.