Karanlık gider ‘Gezi’ kalır

haberimizvar.net Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Gezi’nin 8. Yıl dönümünü kutlamak ve Gezi şehitlerini anmak için Antalya Attolos Heykeli önünde toplandı. KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nurettin Sönmez, Gezi’den bu güne rejimin daha da baskıcı bir hal aldığını söylerken, " Doğayı talan eden uygulamalar arttı, işçi grevleri yasaklandı, işsizlik büyüdü, yoksulluk arttı, yaşam hakkı yok sayıldı. Gezi’nin ardından yükseltilen tek adam rejimi, bugün gözlerimizin önünde ortaya saçılan siyasetin, medyanın ve bürokrasinin kirli ilişkilerini büyüttü. Aradan geçen sekiz yılda Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne, binlerce insanımızın yaralanmasına neden olan insanlık dışı saldırıları gerçekleştirenler korundu. Diğer taraftan siyasi iktidar, keyfi ve siyasi saiklerle ve hukuksuz biçimde Gezi’yi yargılamak istedi. Hâlbuki hepimiz oradaydık, milyonlardık " dedi.   Pandemi sürecinde de  bir iktidarın halka yabancı olduğunu söyleyen Sönmez, “Yasaklar, cezalar hep halka, tüm imtiyazlar ise bir avuç muktedirden yanadır. Ne halkın sağlığı, ne yoksulluğu, açlığı, işsizliği ne de gençlerin geleceksizliği umurlarındadır. O kürsülerden çekilen azarlar, savrulan tehditler, hukuksuz yargılamalar, siyasi tutuklamalar hepsi korku salmak için, çünkü iktidarlarını ayakta tutabilmenin tek yolu bu" şeklinde konuştu.  Sönmez açıklamasına şöyle devam etti:" Ama bir şeyi unutuyorlar: Gezi başlı başına bu halkın eşitlik, özgürlük, adalet umududur. Gezi yurttaşların kendi kaderini tayin etme iradesi ve kararlılığıdır., Gezi ruhu Boğaziçi'ndeki gençlerdedir, aylardır her hava koşulunda rektörlüğe sırtını dönerek bekleyen akademidedir. Gezi direnişi İstanbul Sözleşmesi için tüm yurtta sokaklara çıkan, kolluk şiddetine rağmen pes etmeyen kadınlardadır, İkizdere'de yolları kesilse de dik yamaçlardan, sarp yollardan iş makinaları önüne çıkmayı başaranlardadır. Gezi biz size yalvarmayacağız, çayımızı satacağız diyen ve geri çekilmeyi reddeden Hopa'nın, emeğine sahip çıkışındadır.  Bugün de bu birlikteliği var edebilmek, baskıcı, yasakçı ve faşizan politikalara karşı bu topraklarda eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi ve adaleti yeşertebilmek için daha yoğun gayret göstermemiz, umudun ateşini yeniden canlandırmamız gerektiği açıktır."