Kılıçdaroğlu: Seçimler zamanında olacak

SİYASET 15.02.2023 - 17:04, Güncelleme: 15.02.2023 - 17:04
 

Kılıçdaroğlu: Seçimler zamanında olacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem gündemine ilişkin yaptığı açıklamada iktidara eleştirilerde bulunarak, "Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Sorumlusu tek adam rejimidir" şeklinde konuştu. Seçimin erteleneceğine yönelik tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depreme ilişkin yaptığı konuşmada yıkımlarda iktidarın sorumsuzluğu olduğunu dile getirerek, "'Yerli ve milli'den devlet nerede noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsızlık, rüşvet her türlü değerden kopma, yağma hırsızlık... Devlet nerede sorusu bunları akla getiriryor. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir." dedi. Seçimlerin ertelenmesine yönelik tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. TBMM'de de YSK'da da seçim afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur, böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Biz bunu böyle okuyacağız, kendilerine şimdiden ifade edeyim.    İletişim Başkanlığı'nın deprem felaketi üzerinden propaganda yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u işaret ederek, "Gerçekten akıllarını kaybettiler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hata yaptılar. Aslında biz bu İletişim Başkanlığı'nı daha önce de izlemiştik. Bu vitaminsiz Goebbels, bunları bir defa yapmıyordu.Erdoğan ve İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başıyor. Halkımız devlet nerede diye hayrkırırken ortaya koyabilecekleri tek şey koskaca bir yalan makinası. Yaptıkları PR acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır." ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle: "Milletvekili ekiplerimiz depremin ilk saatlerinden itibaren deprem bölgesinde. Başta büyükşehirler olmak üzere bütün belediyelerimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, gönüllerimimiz orada. Hepsi özveri ile çalışıyorlar. Ancak gördüklerimi unutamıyorum, gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim, bir üzülüyorum bir öfkeleniyorum, duygularım karmakarışık. Emin olun buları büyük bir samimiyet ile anlatıyorum. Ailesiz kalan çocuklar gördüm, evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm, onlarla birlikte üşüdüm. Devlet nerede diye haykıranları duydum, her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim. Bu milleti devlet nerede diye sordurttular. 'Yerli ve milli'den devlet nerede noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsızlık, rüşvet her türlü değerden kopma, yağma hırsızlık... Devlet nerede sorusu bunları akla getiriroyr. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdin tek adam rejimi devleti felç etti. Gördük, tek adam rejimi karar marar alamıyor. Bunu bir kere görmedik, defalarca gördük. Devlet yönetilmiyor, devlet yok ediliyor. Hiç kimse unutmasın, bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir. "ASKERİ KIŞLALARINDA ÖZELLİKLE BEKLETTİLER" Gördüğüm tablo, asla koordine olamadılar. En kritik saatlerde geç kaldılar, en kritik saatler ilk 12 saat, ilk 24 saat hadi bilemedin ilk 48 saat. İnsanlarımız donarak öldüler. İnsanlarımız ölürken onlar nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız diye, sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar. Bunu düşünmeye başladılar, beceriksizlikle 10 binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Nasıl bir korkaklıktır kendi askerinden korkmak. Asker bu konuda deneyimli, birikimli, ilk 12 saat içerisinde sorunları çözecek kapasiteye sahip ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler. Durumun vahameti ortaya çıkınca zaten olmayan akli melekelerini tümüyle kaybettiler. Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı. Sosyal medyaya yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Bizim ekipler VPN üzerinden harekete geçtiler ama gelen taleplerin yüzde 60'ı kesildi. Soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkardılar. Ya hepimizi ya hepimizi serbest bırakın diyince serbest bıraktılar. Haber kanallarına sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler. Kalemi kırılmış kişiler isyane den vatandaşlarımızın önünden mikrofonları çektiler. Daha da acısı bir de çıkıp vatandaşlarda 'kader planı' dediler. Sebgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar var, donarak ölme var. Erdoğan ve şürekasının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar var. Hiç kimse de sormadı, Japonya'da bu kader planı Türkiye'den farklı bir şekilde neden çalışıyor. "VİTAMİNSİZ GOEBBELS BUNU DAHA ÖNCE DE YAPMIŞTI" Tüm bunlar yetmedi İletişim Başkanlığı'nı devreye koydular. İletişim Başkanlığı hemen en çok takipli hesapları satın almaya başladı. Kampanya çalışmışlardı, siyaset üstüler reklam kampayasına başladılar. 'Asrın felaketi' kampanyasını öne sürdüler. Sosyal medya hesapları açıldı yandaşlara emirler verildi. Bölgede hala arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen Erdoğan, kendi iletişminin koordinasyonuna düşmüştü. Bir video devreye sokturlar 'korkun' belgesel sesiyle kendilerini aklamaya başladılar, insanlar molozlar altındayken belgesel tadında efektli video servis etmeye başladılar. Gerçekten akıllarını kaybettiler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hata yaptılar. Hemen videoyu geri çektiler rezalete son verdiler. Aslında biz bu İletişim Başkanlığı'nı daha önce de izlemiştik. Bu vitaminsiz Goebbels, bunları bir defa yapmıyordu. Yeni ekonomi modeli dediler işsizlik fırladı. Enflasyonla topyekün mücadele dediler enflasyon uçtu.Türkiye Yüzyılı dediler şimdi asrın felaketini konuşuyorlar. Erdoğan ve İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başıyor. Halkımız devlet nerede diye hayrkırırken ortaya koyabilecekleri tek şey koskaca bir yalan makinası. Yaptıkları PR acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır.   Sevgili halkım artık yetti, milletin canına tak etti. Asrın felaketi demiş Beyefendi. Size asrın felaketi nedir onu ifade edeyim. Bu ülke için asrın felaketi tek adam rejimidir. Açıkça söylemek gerekirse Erdoğan'dır. Felaket üstüne felaket yaşadık. Hepsinde beceriksizliğiyle bir öncekini aratır oldu. Halkımıza yaşatılan koordinasyonsuzluk ve devletsizlik asrın felaketi, asrın cinayetidir. Bu asrın iş bilmezliğidir, asrın tedbirsizliğidir, asrın beceriksizliğidir. Saygın kuruluşlar açıklanandan çok daha fazla insanın hayatını kaybettiği ve 84 milyar dolarlık bir hasar tespitinden söz ediyorlar. "BİR KİŞİ BİLE İSTİFA ETMEDİ" Vefat edenlerin sayısı 30 bini geçti ama bir kişi bile istifa etmedi, bu nasıl bir sorumluluk anlayışdır. 30 bini aşkın kişi hayatını kaybeder, bir kişi ve şürekası devleti yönetir ama bir tek Allah'ın kulu 'ya benim vicdanım var benim sorumluluğum var' diyip istifa etmez. Nasıl bir koltuk merakıdır bu koltuk merakı. Nasıl bir rant anlayışıdır bu. Akıl mantık alacak şey değil. Açıkça söylüyorum, rüşvet ve yandaş politikalarının affı olmaz. İnsafsızları, rantçıları torba yasalarla ödüllendirenler vicdan azabı çekmiyorlar. Size kim izin verdi? Size kim bunları denetlemeyin talimatı verdi. O imzaları kim attı, bu yıkılan binaların imzalarını kim attı? Hepsi çıkacak ortaya. Halkıma söz veriyorum asla ve asla yakalarını bırakmayacağım ve tamamının hesabını soracağım. Tüyü bitmemiş yetimin hesabını sormak benim boynumun borcu olacak. "ÜNİVERSİTELERİ DERHAL AÇIN" O kadar saçmaladılar ki akılsız bir sürü işe devam ettiler. Kurtarma çalışmalarındaki beceriksizlik yetmedi şimdi de üniversitelerimize ve öğremcilerimizin yurtlarına çökemeye çalışıyorlar. Sadece İstanbul'da 750 bini aşkın konut boş duruyor zaten. Turizm sektörümüzün kapasitesi 1 milyon 600 bin. Gençlerimizin eğitim kalitesini düşürmeye bu ülkenin geleceğini mahvetmeye sizin ne hakkınız var? Derhal üniversiteleri açın, öğrenciler yurtlarında kalsın. Zaten doğru dürüst yurt yok. Büyükşehirlere geleceklerse halkıma söz veriyorum, bizim belediye başkanlarımızın olduğu büyükşehirlere gelenlerin tamamının yerleşim sorununu çözeceğiz. Akıl dışı işler yapıyorlar. "SEÇİMLER ZAMANINDA OLACAK" Bir diğer konu seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Rolü belli isimleri öne sürüyorlar, ertelemeden bahsediyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. Huku devlet, Anayasa, yasalar ve yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler, bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçim savaş dışında ertelenemez. O zaman bile kararı TBMM verir. Anayasa madde 78 çok açık, ortada. TBMM'de de YSK'da da seçim afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur, böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Biz bunu böyle okuyacağız, kendilerine şimdiden ifade edeyim. Erdoğan çıkmış bana bir yıl daha verin mesajıyla ortada geziniyor. Erdoğan, bu ülke sana tam 20 yıl verdi, artık bu saatten sonra sana 1 yıl değil 1 saat bile veremez. Deprem aslın bu köhnemiş zihniyetin, bu beceriksiz sistemin de yıkılışıdır. Ama Türkiye'nin büyük bir değişme ihtiyacı var. Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin, bu beceriksiz sistemin de yıkılışıdır. Ama Türkiye'nin büyük bir deişime ihtiyacı olduğunu ifade ettim. Değişmesi gereken bir iktidar ama bu iktidarı biz değiştireceğiz. Halkın oylarıyla bu beceriksiz iktidarı, ülkenin başına felaket gibi çöken bu iktidarı biz değiştireceğiz. Ama sadece iktidarı değiştirmek yetmez. Değişmesi gereken bir zihniyer var zihniyeti değiştireceğiz. Bu zihniyet tek adam zihniyetidir. Ranttan bana pay düşsün anlayışını kesinlikle değiştireceğimiz bir zihniyet değişimine ihtiyaç var.   Hangi yandaşın, hangi ihaleden ne kadar pay koparacağının hesabı mutlaka sorulmalıdır. Bu zihniyet mutlaka değişmeli. İnanın bu bir iktidar değişiminin temel taşları olacaktır, iktidarı değiştirmek ama zihniyeti de değiştirmek. Biz her birimiz elimizi taşın altına koyacağız, şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz. İmar afları asla talep edilmeyecek. Yalandan, hırsızlıktan, liyakatsızlıktan arınacağız. Ahlakımıza, viczdanımıza yeniden kavuşacağız. Kurallara, akla ve bilime uyacağız. Daha sonra refah dolu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Milletimizden çalınan 418 milyar doları kuruşu kuruşuna tahsil edeceğiz ve bu milletin cebine koyacağız. Bu parayla Türkiye'yi ayağa kaldıracağız. "BÜYÜK BİR DEĞİŞİMİ BAŞLATMAK ZORUNDAYIZ" Yatırım taahhütleri alıyoruz, çok sayıda yatırımcı kapıda bekliyor. Sorun şu, para var ama dürüst insan yok. Paranın olduğu yere dürüst insan da gelir, dürüst insanın olduğu yere para da gelir. Dürüst ekipler, dürüst siyaset, ahlaklı siyaset bu parayla Türkiye'yi hızla toparlar. Bunun için büyük bir değişimi başlatmak zorundayız. Bu değişimle net bir çizgi çizeceğiz artık. Vaadettiğim değişimle yeni bir çizgi çizmek zorundayız. Herkes düşünüp bu bağlamda tercihini yapmak zorundadır. Halkımıza mezar olan, çürük rant düzeni bi yana, temiz ve ferah bir yana. Bir avuç çeteyi zenginleştiren sistem bir yana, vatandaşı için çalışan devlet bir yana. Hırsızlık ve bencillik bir yana, birlik ve insanlıktan yana olmak bir yana. Herkes tarafını buna göre seçsin, çünkü kaybedecek bir dakikamız bile yok."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem gündemine ilişkin yaptığı açıklamada iktidara eleştirilerde bulunarak, "Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Sorumlusu tek adam rejimidir" şeklinde konuştu. Seçimin erteleneceğine yönelik tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depreme ilişkin yaptığı konuşmada yıkımlarda iktidarın sorumsuzluğu olduğunu dile getirerek, "'Yerli ve milli'den devlet nerede noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsızlık, rüşvet her türlü değerden kopma, yağma hırsızlık... Devlet nerede sorusu bunları akla getiriryor. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir." dedi. Seçimlerin ertelenmesine yönelik tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, "Seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. TBMM'de de YSK'da da seçim afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur, böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Biz bunu böyle okuyacağız, kendilerine şimdiden ifade edeyim.

 
 İletişim Başkanlığı'nın deprem felaketi üzerinden propaganda yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u işaret ederek, "Gerçekten akıllarını kaybettiler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hata yaptılar. Aslında biz bu İletişim Başkanlığı'nı daha önce de izlemiştik. Bu vitaminsiz Goebbels, bunları bir defa yapmıyordu.Erdoğan ve İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başıyor. Halkımız devlet nerede diye hayrkırırken ortaya koyabilecekleri tek şey koskaca bir yalan makinası. Yaptıkları PR acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Milletvekili ekiplerimiz depremin ilk saatlerinden itibaren deprem bölgesinde. Başta büyükşehirler olmak üzere bütün belediyelerimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, gönüllerimimiz orada. Hepsi özveri ile çalışıyorlar. Ancak gördüklerimi unutamıyorum, gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim, bir üzülüyorum bir öfkeleniyorum, duygularım karmakarışık. Emin olun buları büyük bir samimiyet ile anlatıyorum. Ailesiz kalan çocuklar gördüm, evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm, onlarla birlikte üşüdüm. Devlet nerede diye haykıranları duydum, her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim. Bu milleti devlet nerede diye sordurttular. 'Yerli ve milli'den devlet nerede noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsızlık, rüşvet her türlü değerden kopma, yağma hırsızlık... Devlet nerede sorusu bunları akla getiriroyr. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdin tek adam rejimi devleti felç etti. Gördük, tek adam rejimi karar marar alamıyor. Bunu bir kere görmedik, defalarca gördük. Devlet yönetilmiyor, devlet yok ediliyor. Hiç kimse unutmasın, bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir.

"ASKERİ KIŞLALARINDA ÖZELLİKLE BEKLETTİLER"

Gördüğüm tablo, asla koordine olamadılar. En kritik saatlerde geç kaldılar, en kritik saatler ilk 12 saat, ilk 24 saat hadi bilemedin ilk 48 saat. İnsanlarımız donarak öldüler. İnsanlarımız ölürken onlar nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız diye, sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar. Bunu düşünmeye başladılar, beceriksizlikle 10 binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Nasıl bir korkaklıktır kendi askerinden korkmak. Asker bu konuda deneyimli, birikimli, ilk 12 saat içerisinde sorunları çözecek kapasiteye sahip ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler. Durumun vahameti ortaya çıkınca zaten olmayan akli melekelerini tümüyle kaybettiler.

Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı. Sosyal medyaya yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Bizim ekipler VPN üzerinden harekete geçtiler ama gelen taleplerin yüzde 60'ı kesildi. Soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkardılar. Ya hepimizi ya hepimizi serbest bırakın diyince serbest bıraktılar. Haber kanallarına sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler. Kalemi kırılmış kişiler isyane den vatandaşlarımızın önünden mikrofonları çektiler. Daha da acısı bir de çıkıp vatandaşlarda 'kader planı' dediler. Sebgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar var, donarak ölme var. Erdoğan ve şürekasının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar var. Hiç kimse de sormadı, Japonya'da bu kader planı Türkiye'den farklı bir şekilde neden çalışıyor.

"VİTAMİNSİZ GOEBBELS BUNU DAHA ÖNCE DE YAPMIŞTI"

Tüm bunlar yetmedi İletişim Başkanlığı'nı devreye koydular. İletişim Başkanlığı hemen en çok takipli hesapları satın almaya başladı. Kampanya çalışmışlardı, siyaset üstüler reklam kampayasına başladılar. 'Asrın felaketi' kampanyasını öne sürdüler. Sosyal medya hesapları açıldı yandaşlara emirler verildi. Bölgede hala arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen Erdoğan, kendi iletişminin koordinasyonuna düşmüştü. Bir video devreye sokturlar 'korkun' belgesel sesiyle kendilerini aklamaya başladılar, insanlar molozlar altındayken belgesel tadında efektli video servis etmeye başladılar. Gerçekten akıllarını kaybettiler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hata yaptılar. Hemen videoyu geri çektiler rezalete son verdiler.

Aslında biz bu İletişim Başkanlığı'nı daha önce de izlemiştik. Bu vitaminsiz Goebbels, bunları bir defa yapmıyordu. Yeni ekonomi modeli dediler işsizlik fırladı. Enflasyonla topyekün mücadele dediler enflasyon uçtu.Türkiye Yüzyılı dediler şimdi asrın felaketini konuşuyorlar. Erdoğan ve İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başıyor. Halkımız devlet nerede diye hayrkırırken ortaya koyabilecekleri tek şey koskaca bir yalan makinası. Yaptıkları PR acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır.

 

Sevgili halkım artık yetti, milletin canına tak etti. Asrın felaketi demiş Beyefendi. Size asrın felaketi nedir onu ifade edeyim. Bu ülke için asrın felaketi tek adam rejimidir. Açıkça söylemek gerekirse Erdoğan'dır. Felaket üstüne felaket yaşadık. Hepsinde beceriksizliğiyle bir öncekini aratır oldu. Halkımıza yaşatılan koordinasyonsuzluk ve devletsizlik asrın felaketi, asrın cinayetidir. Bu asrın iş bilmezliğidir, asrın tedbirsizliğidir, asrın beceriksizliğidir. Saygın kuruluşlar açıklanandan çok daha fazla insanın hayatını kaybettiği ve 84 milyar dolarlık bir hasar tespitinden söz ediyorlar.

"BİR KİŞİ BİLE İSTİFA ETMEDİ"

Vefat edenlerin sayısı 30 bini geçti ama bir kişi bile istifa etmedi, bu nasıl bir sorumluluk anlayışdır. 30 bini aşkın kişi hayatını kaybeder, bir kişi ve şürekası devleti yönetir ama bir tek Allah'ın kulu 'ya benim vicdanım var benim sorumluluğum var' diyip istifa etmez. Nasıl bir koltuk merakıdır bu koltuk merakı. Nasıl bir rant anlayışıdır bu. Akıl mantık alacak şey değil. Açıkça söylüyorum, rüşvet ve yandaş politikalarının affı olmaz. İnsafsızları, rantçıları torba yasalarla ödüllendirenler vicdan azabı çekmiyorlar. Size kim izin verdi? Size kim bunları denetlemeyin talimatı verdi. O imzaları kim attı, bu yıkılan binaların imzalarını kim attı? Hepsi çıkacak ortaya. Halkıma söz veriyorum asla ve asla yakalarını bırakmayacağım ve tamamının hesabını soracağım. Tüyü bitmemiş yetimin hesabını sormak benim boynumun borcu olacak.

"ÜNİVERSİTELERİ DERHAL AÇIN"

O kadar saçmaladılar ki akılsız bir sürü işe devam ettiler. Kurtarma çalışmalarındaki beceriksizlik yetmedi şimdi de üniversitelerimize ve öğremcilerimizin yurtlarına çökemeye çalışıyorlar. Sadece İstanbul'da 750 bini aşkın konut boş duruyor zaten. Turizm sektörümüzün kapasitesi 1 milyon 600 bin. Gençlerimizin eğitim kalitesini düşürmeye bu ülkenin geleceğini mahvetmeye sizin ne hakkınız var? Derhal üniversiteleri açın, öğrenciler yurtlarında kalsın. Zaten doğru dürüst yurt yok. Büyükşehirlere geleceklerse halkıma söz veriyorum, bizim belediye başkanlarımızın olduğu büyükşehirlere gelenlerin tamamının yerleşim sorununu çözeceğiz. Akıl dışı işler yapıyorlar.

"SEÇİMLER ZAMANINDA OLACAK"

Bir diğer konu seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Rolü belli isimleri öne sürüyorlar, ertelemeden bahsediyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. Huku devlet, Anayasa, yasalar ve yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler, bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçim savaş dışında ertelenemez. O zaman bile kararı TBMM verir. Anayasa madde 78 çok açık, ortada. TBMM'de de YSK'da da seçim afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur, böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Biz bunu böyle okuyacağız, kendilerine şimdiden ifade edeyim. Erdoğan çıkmış bana bir yıl daha verin mesajıyla ortada geziniyor. Erdoğan, bu ülke sana tam 20 yıl verdi, artık bu saatten sonra sana 1 yıl değil 1 saat bile veremez.

Deprem aslın bu köhnemiş zihniyetin, bu beceriksiz sistemin de yıkılışıdır. Ama Türkiye'nin büyük bir değişme ihtiyacı var. Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin, bu beceriksiz sistemin de yıkılışıdır. Ama Türkiye'nin büyük bir deişime ihtiyacı olduğunu ifade ettim. Değişmesi gereken bir iktidar ama bu iktidarı biz değiştireceğiz. Halkın oylarıyla bu beceriksiz iktidarı, ülkenin başına felaket gibi çöken bu iktidarı biz değiştireceğiz. Ama sadece iktidarı değiştirmek yetmez. Değişmesi gereken bir zihniyer var zihniyeti değiştireceğiz. Bu zihniyet tek adam zihniyetidir. Ranttan bana pay düşsün anlayışını kesinlikle değiştireceğimiz bir zihniyet değişimine ihtiyaç var.

 

Hangi yandaşın, hangi ihaleden ne kadar pay koparacağının hesabı mutlaka sorulmalıdır. Bu zihniyet mutlaka değişmeli. İnanın bu bir iktidar değişiminin temel taşları olacaktır, iktidarı değiştirmek ama zihniyeti de değiştirmek. Biz her birimiz elimizi taşın altına koyacağız, şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz. İmar afları asla talep edilmeyecek. Yalandan, hırsızlıktan, liyakatsızlıktan arınacağız. Ahlakımıza, viczdanımıza yeniden kavuşacağız. Kurallara, akla ve bilime uyacağız. Daha sonra refah dolu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Milletimizden çalınan 418 milyar doları kuruşu kuruşuna tahsil edeceğiz ve bu milletin cebine koyacağız. Bu parayla Türkiye'yi ayağa kaldıracağız.

"BÜYÜK BİR DEĞİŞİMİ BAŞLATMAK ZORUNDAYIZ"

Yatırım taahhütleri alıyoruz, çok sayıda yatırımcı kapıda bekliyor. Sorun şu, para var ama dürüst insan yok. Paranın olduğu yere dürüst insan da gelir, dürüst insanın olduğu yere para da gelir. Dürüst ekipler, dürüst siyaset, ahlaklı siyaset bu parayla Türkiye'yi hızla toparlar. Bunun için büyük bir değişimi başlatmak zorundayız.

Bu değişimle net bir çizgi çizeceğiz artık. Vaadettiğim değişimle yeni bir çizgi çizmek zorundayız. Herkes düşünüp bu bağlamda tercihini yapmak zorundadır. Halkımıza mezar olan, çürük rant düzeni bi yana, temiz ve ferah bir yana. Bir avuç çeteyi zenginleştiren sistem bir yana, vatandaşı için çalışan devlet bir yana. Hırsızlık ve bencillik bir yana, birlik ve insanlıktan yana olmak bir yana. Herkes tarafını buna göre seçsin, çünkü kaybedecek bir dakikamız bile yok."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.