Kocagöz'e tutuklama kararını neden verdirdiniz Sayın Başsavcım?

Türkiye'de temiz siyasetin yapılması beyaz adaletle mümkün olacağına inananlar, hukuksal anlamda alınan kararın hiç bir yasal zemine oturmadığını gerek sosyal medya hesaplarından gerekse medya aracılığıyla duyurarak toplum vicdanı üzerinden de değerlendirdi. 26 Kasım tarihinde görevinden istifa eden, kamu kurumundan istifa ettiği için YSK tarafından 1 Aralık tarihinde Kepez Belediye Başkan Adaylığı onaylanan Mesut Kocagöz'ün ifadesine başvurulmak üzere Antalya Adliyesi'ne pazar günü çağrılmasıyla başlayan süreç itibariyle aralarından her türlü siyasi görüşe sahip olan hukukçu kimliklerin yaptığı tek yorum vardı;  "Hiç bir yasal sorumluluğu yok. Bu nedenle sadece ifade verir,bilgilendirme yapar."  Tüm hukukçular aynı yorumu yaparken, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci'nin makamının ağırlığıyla ilgili savcının'TUTUKLAMA TALEBİ'nde bulunmasının ardından Türkiye'deki hukukçular ikiye bölündü. Bir tarafta Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, diğer tarafta Türkiye'nin dört bir yanından ortak görüş beyan eden AKP'li, CHP'li, İYİ Partili, DP'li tüm hukukçular... Türkiye geneli hukukçular ortak fikirdeyken insanın aklına şu soru geliyor; "Kocagöz'e tutuklama kararını neden verdiniz Sayın Başsavcım?" Meslektaşlarına karşı tek tabanca duran Antalya Cumhuriyet Başsavsı Yakup Ali Kahveci'nin geçmişine baktığımızda Türkiye gündemine oturan sorgulanmaya muhtaç hukuksal kararların altında imzası olduğu ortaya çıkıyor. Mesela... Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel gibi gazetecilerin evleri basılarak tutuklandığı ‘MİT Davası’nın savcısıydı! Mesela... Kamuoyuna Osman Kavala davası olarak da mal olan ünlü Gezi Davası’nın iddianamesini de bu savcı yazdı. Sanırım, Gezi Davası'nda yargılanan isimlere verilen müebbet hapis cezalarını, ağır hapis cezalarını hatırlatmama gerek yok çünkü hala tartışma konusu.  AKP iktidarının Gezi’yle hesaplaşması Yakup Ali Kahveci’nin iddiaları üzerinden olması bugünün yaşananları tekrarı değil mi? Sonuç; hukuk katliamı…  Abdülhamit Gül’ün bakanlığı döneminde ‘İstanbul Grubu’ denilen ekiple Adalet Bakanlığı merkez kadrosu arasında ciddi bir itişme vardı. Bu itişmeden hatırlarsınız dönemin Adalet Bakanı Gül’ün kellesi gitti.  ‘İstanbul Ekibi’ denilerek gündem değiştiriliyor ama aslında bildiğiniz Pelikancı tayfası…  Yani Damat efendinin adamları…  Terkoğlu, Pehlivan, Ağırel davası da bu ekibin düğmeye basmasıyla başlatılmıştı zaten. Pelikan ne diyorsa, iddianameye de onlar yansıdı. Yani iddianame aslında Pelikan yuvasında yazıldı, İstanbul Adliyesi’nde daktilo edildi.  Şimdi Sayın Başsavcım'ın kararına hukukun kararı diyemeyeceğim, çünkü aldığı şahsi kararı ilgili savcıya, ilgili hakime rağmen makamına kullanarak 'dikte' etmesinin sebebini önce Kepez seçmeninin ardından ardından da Antalya'nın ve Türkiye'nin iradesini göz önünde bulundurarak kamuoyu adına sormak istiyorum;  "Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'e tutuklama kararını neden verdiniz Sayın Başsavcım?"