Konyaaltı sahilinde karavan sorunu ve çözümü

Faik Ardahan- Karavan hayatı ayı zamanda rekreasyonel bir yaşam biçimi olup daha çok gezgin ruhlu, sabit olmayı sevmeyen, doğaya duyarlı, karbon ayak izini önemseyen, minimal alanda yaşamayı göze almış, çevreci bir yaşam biçimidir. Genel olarak eğitim ve görgü düzeyi yüksek, başkalarına saygılı kişilerin bir yere bağlı kalmadan yaşamayı tercih ettikleri bir yaşam biçiminin, yolculuğun adıdır.   Büyüklüklerini esas almadan karavanları sınıfladığımızda; bir araçla çekilen Çekme Karavan ve Moto Karavan olmak üzere iki karavan modeli vardır. Moto karavan orijinalde karavan olarak üretilen veya minibüsten yada daha farklı bir araçtan dönüştürülmüş özel yapım araç olarak ruhsatlandırılan araçlardır. Çekme karavanlar ise daha çok bir araçla çekilen ve daha çok sabit kamplar için kullanılan karavanlardır. Çekme karavanlarda araç ve karavan birbirlerinden bağımsızlardır.   Gelişmiş ülkelerde karavan aynı zamanda insanların bu amaçla düzenlenmiş kent içi/dışı alanlarda 365 gün yaşamak için kullandıkları bir araçtır. Benzer şekildeteknelerde yaşamak da çok sık rastlanan bir durumdur.   Karavan nereye isterseniz oraya park edebileceğiniz, fakat canınız nereye isterse oraya kamp kurabileceğiniz bir yaşam biçimi değildir. Park etmek bir günden kısa sürelerle çekme veya moto karavanın kentsel yaşama dahil olması iken, kamp yapmak minimum bir gece ve 24 saatten uzunkonaklamayı içine alan süreyitarif eder.   Antalya dahil olmak üzere başka birçok tatil beldesinde karavanlarla ilişkin şikayetler artmış ve bu konuda ilgili Antalya Büyükşehir Belediyesi doğal olarak önlem almak zorundadır. Bu şikayetlerin haklı yanları olduğu gibi Başkan Muhittin BÖCEK alınacak önlemlerde Konyaaltı Sahilini karavancılara topyekun yasaklamaya dönük bir çözümü kesinlikle düşünmemelidir.    Benim de gözlediğim ve çok da rahatsız olduğum karavancıların genel görüntüsü bir yerdeçok uzun süre kalmaları, etrafını kirleterek aracın dışını da işgal etmeleri, masasını sandalyesini kaldırımın üstünü kullanarak yaşamaları, özellikle yerleşim yeri içinde yapılan kamplarında gece geç saatlere kadar süren gürültülü ve kalabalık sohbetler yapmalarıdır. Bu yazdıklarımın hepsihem Avrupa’daki ve ülkemizdeki gelişmiş karavancıların ve karavancılığın ilkelerine hem de etik değerlerine aykırı bir durumdur.   Peki, problemlerin ve sıkıntıların çözümü nasıl olmalı, Başkan Muhittin BÖCEK ve ekibi bu soruna nasıl bir çözüm getirmeli? Bu satırda tekrardan söylüyorum, eğer Antalya Büyükşehir Belediyesi Karavanları Konyaaltı Sahili’ne sokmamak gibi bir karar alırsa yanlış yapmış olur.   Eğer böyle bir yasak gelirse Konyaaltı Sahilinin bir arka sokağında oturan karavancı dostlarımız evlerinin önüne karavanlarını park edemeyecekler. Ayrıca karavanından başka aracı olmayan birisi eşi, çocuklarıyla gezinti yapmak, bir şeyler yemek içmek için Konyaaltı sahiline gidip araçlarını birkaç saatliğine park edemeyecekler. Bu hem insan haklarına hem de mutlu kentte yaşamayı hak eden bireylerin rekreasyonel haklarına aykırı bir durumdur.   Karavanlar motorlu taşıt olarak kabul edilen, M grubu rushata sahip ve otomobillerin sahip oldukları statüye sahiptir. Aynen özel yapılmış ve düzenlenmiş Offroad araçları gibi. Karavanlar trafikte otomobillerin sahip oldukları hak ve kısıtlamaların hepsine sahiptir.   Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bu problemi gelişmiş ülkeler nasıl çözüyorlarsa o şekilde çözmek gereklidir. Gelişmiş ülkeler karavanların park etmelerini ve kamp yapmalarını birbirinden ayırt eden sistemlere sahiptir. Ama benim ülkemde maalesef yasaklamak en kolay ilk başvurulan çözümdür.   Bu problemin iki boyutlu bir çözümü vardır. Bu iki çözümün bir arada uygulanması çözümün kendisi kadar önemlidir.   Birinci çözüm karavanlar için kent içinde ve dışında kamp yapılacak alanlar yapılmalı ve kamp yapacak araçlar da bu karavan kampinglerde kamp yapmaya yönlendirilmelidir. Bu hem karavancıların ihtiyacı olan elektrik, su, atık su gibi ihtiyaçlarının karşılamak için çözüm olacak hem de karavancıların rahat etmesini sağlayacaktır. Ayrıca bu kamp alanlarının varlığı karavan turizminin gelişmesini de teşvik edecektir. Bu kamp alanlarında da araçlar maksimum bir hafta kamp yapabilmelidir.   İkinci çözüm ise karavancıların karavanlarını Konyaaltı Sahilinde park edebilmelerine müsaade edilmesidir. Park süresi maksimum 24 saat olmalıdır. Bu amaçla kurulacak motorize bir ekiplearacın park edildiği yeri ve saati takip eden basit bir yazılımla karavan park süreleri çok kolay bir şekilde takip edilebilir. Bir karavanın 24 saatten fazla park etmesi durumunda çok yüksek park ücretleri ve cezalarla cezalandırılmalıdır. Bu aynı zamanda karavancılara park etme hakkı verirken, kamp yapmamaları için caydırıcı da olacaktır. Bu amaçla park sayaçları veya park metreler kullanılabilir.   Ücretli otopark yaptığınızda nasıl ki tüm araçları o otoparka yönlendiremeyecekseniz, şehrin içine veya dışına belli bir kapasitesi olan karavan kamp alanları yaptığınızda da tüm karavanları oraya yönlendiremezsiniz.   Karavanlarda klima olmadığı için Antalya’nın yaz sıcağı katlanılacak bir durum değildir. Bu bahsettiğim karavan işgali aslında Konyaaltı sahilinin yazın değil diğer üç mevsimdeki en büyük problemidir. Zaten karavancılar yazın kuzeye yönelmekte ve ya yaylalara ya da Anadolu’nun içlerine seyahat etmektedirler.   Antalya Büyükşehir Belediyesi karavan problemini tüm yılı içine alacak şekilde park eden karavanları ve kamp yapan karavanları birbirinden ayırt edecek, hem karavancıları koruyacak hem de Antalya kendini yaşanılır ve mutlu kent kılacak şekilde çözmelidir.   Bu hepimizin problemi ve bu problemi birlikte çözmeliyiz. Bu kenti bizler hep beraber güzelleştireceğiz.