Omuz omuza mücadele etmeliyiz

GÜNDEM 26.12.2022 - 14:39, Güncelleme: 26.12.2022 - 14:39
 

Omuz omuza mücadele etmeliyiz

KESK Dönem Sözcüsü Nurettin Sönmez Türkiye'de rüzgarın yön değiştirdiğini, derli toplu olması halinde sosyalistlerin mecliste daha çok temsil edileceğini söyledi. Sönmez, “Sosyalistlerin benimsediği ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı var. Bugün için ceberrut bir iktidar karşısında omuz omuza durma zamanıdır.” dedi. Körfez Gazetesi'nden Engin Korkmaz'ın sorularını yanıtlayan Sönmez, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

haberimizvar.net- Onu bugüne kadar eğitim alanındaki açıklamalarıyla tanıyoruz. Fakat Nurettin Sönmez eğitim sen şube başkanlığının yanı sıra KESK dönem sözcülüğü görevini de yürütüyor. Sönmez ile yaklaşan seçimlerden, 6'lı masaya, sosyalistlerin durumundan siyasete girip girmeyeceğine kadar birçok konuyu konuştuk.  Öncelikle TBMM’de tartışma yaratan bütçe görüşmelerinden başlayalım. Yine emekçileri memnun eden bir bütçe hazırlanmadı. Bundan önceki iktidarlarda da emekçiler haklarını almak için sahaya çıktılar. Bu yıl da emekten yana bir bütçe hazırlanmadığı gibi aksine sadece sermayeyi koruyan bir bütçe ile karşı karşıyayız.  Bütçeyi protesto etmek için KESK olarak 17 Aralık'ta Ankara'da yapacağımız miting valilik tarafından engellendi. Buradan da görüyoruz ki iktidar bütçeyi istediği gibi kurguluyor, ülkenin kaynakları belli kesimlere aktarılıyor. Son 10 yılda yüzde 1'lik kesimin bütçeden aldığı pay sürekli artmış. Yüzde 99'luk kesimin aldığı pay ise sürekli azalmış. Demek ki bütçeden nemalanan, ülkenin kaynaklarından faydalanan yüzde 1'lik bir kesim var. Bizim bütün mücadelemiz bu yüzde 1'lik kesimin yüzde 99'luk kesimin haklarını gasp etmesini engellemek. Hazırlanan bu bütçe iktidarın yeniden seçilmesine yönelik bir bütçe oldu. Eğitime aktarılan payın azaldığını görüyoruz. Sağlığı, eğitimi tamamen özelleştirerek satılan bir ürün haline getirdiler. BU HÜKÜMETTEN KURTULACAĞIZ Seçim sürecine girdik. Sizce, nasıl bir süreç yaşayacağız? İktidar partisinin mevcut şartlarda yeniden seçilme şansı yok. Ama önceki seçimlerde yaşanan senaryonun bu seçimde de yeniden yaşanacağına dair bir kaygı var. Biz seçimlerle göreve gelenlerin ülkeyi yönetmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu doğrultuda mücadele ediyoruz. Sadece kamu emekçilerinin sesisin duyuracak değil tüm halkı kapsayacak eylemler yapıyoruz. Mücadeleyi, ezilenlerin haklarını koruyan bir noktadan kurguluyoruz. Seçim süreci herkesin politize olduğu bir noktada seyrediyor. Sokaktaki vatandaştan işçisine kadar toplumda bir politize olma durumu söz konusu. İktidarın uyguladığı politikalara karşı bir karşı duruş söz konusu. Bunların tamamının örgütlü bir şekilde evrildiğini düşünürsek bu iktidardan kurtulacağımızı söyleyebilirim. Bunu yapabilmek için muhalefetin daha sistemli daha örgütlü ve bugünün koşullarını gören bir yerden adım atması gerekir EMEKÇİDEN YANA ADIM ATILMALI   Seçime güçlü bir ittifak olarak giren 6'lı masaya KESK'in bakış açısı nedir?  Türkiye'yi 6'lı masaya bu iktidar yönlendirdi. Tek adam rejimi kurgulandı. Parlamenter sistem rafa kaldırıldı. Parlamentonun çok etkisiz olduğunu görüyoruz. Orada yaşanan tartışmalarının ağırlığı olmadığını, ülkeyi ilgilendiren önemli konularda kararı tek adamın verdiğini görüyoruz. Tek adam rejimini kaldırıp güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlamak için oluşturuldu bu 6'lı masa. Türkiye'nin uzun zamandır yaşadığı sorun ortaya çıkıyor. Örneğin Kürt sorununu iktidar kendi istediği şekliyle kullanıp oradan oy devşirmeye çalışıyor. Ama öyle bir hale getiriyor ki 6'lı masadaki partileri de buradan uzak durmaya itiyor. 6'lı masa sadece güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmek için oluşturuldu. fakat emekçilerin geleceğini refaha kavuşturacak daha rahat hale getirecek bir yönetim anlayışı getireceğini söylemek mümkün değil. Dolayısıyla KESK olarak emekten yana bir politika izliyoruz. Halkın sorunlarını da göz ardı etmiyoruz. Buradan baktığınız zaman 6'lı masanın emekten yana soldan yana daha cesur adımlar atması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'nin temel sorunlarına yönelik daha cesur adımlar atılmasını bekliyoruz.   SELAHATTİN DEMİRTAŞ ÖCÜ DEĞİL Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Birçok belediyeye kayyum atandı. Bu kayyum yönetimlerine baktığımız zaman kötü bir tablo ile karşılaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da cezalandırılmak isteniyor. Buna karşı Saraçhane'de yapılan mitingde en büyük alkışı halen cezaevinde bulunan HDP'li Selahattin Demirtaş lehine söylenen sözler aldı. Demek ki burada korkuya gerek yok. Öcü olacak bir durum yok. Barış içerisinde yaşayacaksak, emekçilerin haklarını koruyacaksak ülkeyi e şekilde dizayn etmemiz lazım. İşte '5'li çete ülkeyi sömürüyor' diyoruz. O zaman emekçinin hakkını korumak da bu 6'lı masanın görevi olması lazım. Fakat 6'lı masanın böyle bir misyon edinmediğini görüyoruz. Seçmen 6'lı masaya güveniyor mu? Daha net güven verici adımlar atması lazım. Şu bir gerçek mevcut iktidarın baskı politikası artık görevden gitmesine yönelik net bir kanaat oluşturdu. Bu gerçekleşecek ama ondan sonraki süreç nasıl olacak? Zaten bizim istediğimiz türde bir iktidar olacağını beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Biz istiyoruz ki daha demokratik adımlar, topluma güven veren adımlar atılsın. Örneğin sosyalistler demokrasi mücadelelerini daha özgürce yapabilecekleri bir ortam yaratılsın. En küçük hak aramamızda yığınla polisle karşı karşıya geliyoruz. KESK NASIL BİR YOL İZLEYECEK Bizim ilkelerimizle oluşturduğumuz bir duruşumuz var. Bir de bugünkü şartlara göre yaptığımız tahlil var. Bugünkü iktidarın artık ülkeyi yönetemediğine dair sinerji oluşması lazım. Bize bu kadar zulüm etmiş, arkadaşlarımızı KYK ile sindirmiş, haklarımızı aramamızı engellemiş olan bu iktidarın gitmesi üzerine net bir duruşumuz var. Bu duruşumuz seçimlerdeki tutumumuzdur. Seçimlerden sonra da haklarımızı almak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Yine alanlarda olacağız. Kamu emekçilerinin ülkenin kaynaklarından eşit bir şekilde yararlanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Demokratik Türkiye mücadelemiz devam edecek. Peki, sosyalistlerin durumu? Seçimde nasıl bir yol izlemeleri gerek? Sosyalistler; ezilenlerin olmadığı, sömürülenlerin olmadığı bir dünya talebini dile getiriyor.  Farklı sosyalist kesimlerin farklı yönelimleri olabilir ama şu bir gerçek sosyalistlerin kendi ideolojilerini hayata geçirebilmek için demokratik bir ortama ihtiyaçları var. Bugün için ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı sosyalistlerin de benimsediği bir slogandır. Bugün için ceberrut bir iktidar karşısında omuz omuza durma zamanıdır. Hakları ortadan kaldırmış, kadınların ölümüne neden olmuş, taş ocaklarından HES'lere kadar ülkenin dağını taşını peşkeş çekmiş bir iktidar var karşımızda... Dolayısıyla sosyalistler böyle bir iktidarın ortadan kalkması için her türlü işbirliğine hazırdır. Bu demokratik ortam oluştuktan sonra sosyalistler kendi mücadelesini vermeye devam edecektir. ÖĞRENCİYE 1 ÖĞÜN YEMEK VERMEK İSTEMİYORLAR Eğitim emekçileri bize aç, bayılan öğrencilerden bahsediyor. Böyle bir ortamda öncelikle bu mücadeleyi örgütlemek gerekir. Eğitim Sen olarak ‘Günlük bir öğün yemek, her öğrencinin hakkıdır’ dedik.  Kaldı ki bu Milli Eğitim Bakanlığı'nı yaptığı ‘Şura’dan da geçti. Fakat bu bütçeye yansıtılmadı. Öğrencilere 1 öğün yemek vermekten imtina eden iktidar ülkenin kaynaklarının büyük bölümünü rantiyeye peşkeş çekebiliyor.  Bu iktidara karşı yaptığımız mücadele bizim ilkelerimizin özüdür. Bu seçimde sosyalistler büyük bir sıçrama yapabilir mi? Bence yapabilir, yapması da gerekir. Sosyalist milletvekili sayısı hiç de az değil. Dünyada propagandanın şekli de değişti. Sadece bildiri dağıtarak iletişim kurulmuyor. Bu anlamda parlamentodan istekleri söylemek önemlidir. Sağlıklı itirazları kamuoyuna iletebilmek önemlidir. Bu açıdan baktığımızda sosyalist adayların meclise daha fazla yansıyacağını düşünüyorum. Daha derli toplu bir tutum sergileyeceklerini düşünüyorum. Dünyada da sola yönelik bir akım var. Özellikle Güney Amerika'da sosyalistler iktidara geliyor, başkan oluyor, ülkeyi yönetiyor. Genel olarak Türkiye'nin bu konuda eksik olduğunu söyleyebiliriz. Örgütlü bir sol-sosyalist yapının mecliste derli toplu bu düşünceleri halka yansıtma noktasında eksiklik olduğunu söyleyebiliriz. Umarım önünüzdeki seçimde bu giderilir.  Türkiye'de siyaset profesyonelleşti. Meclise gidenlerin büyük bölümü kendisi için siyaset yapıyor. Bizim temel ilkemiz halk için siyaset yapılmasına dayanıyor. Halkın düşüncelerini yansıtma mücadelesi olması gerekir. Temel olarak halkı yansıtacak sosyalistler önümüzdeki seçimde çok daha fazla mecliste olacaktır diye düşünüyorum. MEYDANLARLA OLMAYA DEVAM Uzun süredir sendikal mücadele veren Nurettin Sönmez seçimlerde siyasete girecek mi? Ben hiç bir yere kendim aday olmadım. Öneri üzerine görev edindik. Ben halka hizmet ediyorum. Zaten siyasetin içindeyiz. Ezene karşı emekçinin hakkını koruyoruz. Meydanlardayız, yine meydanlarda olacağız.  Süreç bana farklı bir görev verirse onu değerlendiririz elbette. Ama şu an net bir düşüncem yok. Başkan son sözlerinizi alalım Türkiye kritik bir eşikte. Bu seçimde emekçiler önemli bir sınav verecek. Ben inanıyorum ki halk demokratik tepkisini gösterip bu iktidarı tarihin çöplüğüne atacak. Bunu yaptıktan sonra demokratik taleplerimize devam edeceğiz.
KESK Dönem Sözcüsü Nurettin Sönmez Türkiye'de rüzgarın yön değiştirdiğini, derli toplu olması halinde sosyalistlerin mecliste daha çok temsil edileceğini söyledi. Sönmez, “Sosyalistlerin benimsediği ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı var. Bugün için ceberrut bir iktidar karşısında omuz omuza durma zamanıdır.” dedi. Körfez Gazetesi'nden Engin Korkmaz'ın sorularını yanıtlayan Sönmez, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

haberimizvar.net- Onu bugüne kadar eğitim alanındaki açıklamalarıyla tanıyoruz. Fakat Nurettin Sönmez eğitim sen şube başkanlığının yanı sıra KESK dönem sözcülüğü görevini de yürütüyor. Sönmez ile yaklaşan seçimlerden, 6'lı masaya, sosyalistlerin durumundan siyasete girip girmeyeceğine kadar birçok konuyu konuştuk. 

Öncelikle TBMM’de tartışma yaratan bütçe görüşmelerinden başlayalım. Yine emekçileri memnun eden bir bütçe hazırlanmadı.

Bundan önceki iktidarlarda da emekçiler haklarını almak için sahaya çıktılar. Bu yıl da emekten yana bir bütçe hazırlanmadığı gibi aksine sadece sermayeyi koruyan bir bütçe ile karşı karşıyayız.  Bütçeyi protesto etmek için KESK olarak 17 Aralık'ta Ankara'da yapacağımız miting valilik tarafından engellendi. Buradan da görüyoruz ki iktidar bütçeyi istediği gibi kurguluyor, ülkenin kaynakları belli kesimlere aktarılıyor. Son 10 yılda yüzde 1'lik kesimin bütçeden aldığı pay sürekli artmış. Yüzde 99'luk kesimin aldığı pay ise sürekli azalmış. Demek ki bütçeden nemalanan, ülkenin kaynaklarından faydalanan yüzde 1'lik bir kesim var. Bizim bütün mücadelemiz bu yüzde 1'lik kesimin yüzde 99'luk kesimin haklarını gasp etmesini engellemek. Hazırlanan bu bütçe iktidarın yeniden seçilmesine yönelik bir bütçe oldu. Eğitime aktarılan payın azaldığını görüyoruz. Sağlığı, eğitimi tamamen özelleştirerek satılan bir ürün haline getirdiler.

BU HÜKÜMETTEN KURTULACAĞIZ

Seçim sürecine girdik. Sizce, nasıl bir süreç yaşayacağız?

İktidar partisinin mevcut şartlarda yeniden seçilme şansı yok. Ama önceki seçimlerde yaşanan senaryonun bu seçimde de yeniden yaşanacağına dair bir kaygı var. Biz seçimlerle göreve gelenlerin ülkeyi yönetmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu doğrultuda mücadele ediyoruz. Sadece kamu emekçilerinin sesisin duyuracak değil tüm halkı kapsayacak eylemler yapıyoruz. Mücadeleyi, ezilenlerin haklarını koruyan bir noktadan kurguluyoruz. Seçim süreci herkesin politize olduğu bir noktada seyrediyor. Sokaktaki vatandaştan işçisine kadar toplumda bir politize olma durumu söz konusu. İktidarın uyguladığı politikalara karşı bir karşı duruş söz konusu. Bunların tamamının örgütlü bir şekilde evrildiğini düşünürsek bu iktidardan kurtulacağımızı söyleyebilirim. Bunu yapabilmek için muhalefetin daha sistemli daha örgütlü ve bugünün koşullarını gören bir yerden adım atması gerekir

EMEKÇİDEN YANA ADIM ATILMALI

 

Seçime güçlü bir ittifak olarak giren 6'lı masaya KESK'in bakış açısı nedir?

 Türkiye'yi 6'lı masaya bu iktidar yönlendirdi. Tek adam rejimi kurgulandı. Parlamenter sistem rafa kaldırıldı. Parlamentonun çok etkisiz olduğunu görüyoruz. Orada yaşanan tartışmalarının ağırlığı olmadığını, ülkeyi ilgilendiren önemli konularda kararı tek adamın verdiğini görüyoruz. Tek adam rejimini kaldırıp güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlamak için oluşturuldu bu 6'lı masa. Türkiye'nin uzun zamandır yaşadığı sorun ortaya çıkıyor. Örneğin Kürt sorununu iktidar kendi istediği şekliyle kullanıp oradan oy devşirmeye çalışıyor. Ama öyle bir hale getiriyor ki 6'lı masadaki partileri de buradan uzak durmaya itiyor. 6'lı masa sadece güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmek için oluşturuldu. fakat emekçilerin geleceğini refaha kavuşturacak daha rahat hale getirecek bir yönetim anlayışı getireceğini söylemek mümkün değil. Dolayısıyla KESK olarak emekten yana bir politika izliyoruz. Halkın sorunlarını da göz ardı etmiyoruz. Buradan baktığınız zaman 6'lı masanın emekten yana soldan yana daha cesur adımlar atması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'nin temel sorunlarına yönelik daha cesur adımlar atılmasını bekliyoruz.  

SELAHATTİN DEMİRTAŞ ÖCÜ DEĞİL

Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Birçok belediyeye kayyum atandı. Bu kayyum yönetimlerine baktığımız zaman kötü bir tablo ile karşılaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da cezalandırılmak isteniyor. Buna karşı Saraçhane'de yapılan mitingde en büyük alkışı halen cezaevinde bulunan HDP'li Selahattin Demirtaş lehine söylenen sözler aldı. Demek ki burada korkuya gerek yok. Öcü olacak bir durum yok. Barış içerisinde yaşayacaksak, emekçilerin haklarını koruyacaksak ülkeyi e şekilde dizayn etmemiz lazım. İşte '5'li çete ülkeyi sömürüyor' diyoruz. O zaman emekçinin hakkını korumak da bu 6'lı masanın görevi olması lazım. Fakat 6'lı masanın böyle bir misyon edinmediğini görüyoruz.

Seçmen 6'lı masaya güveniyor mu?

Daha net güven verici adımlar atması lazım. Şu bir gerçek mevcut iktidarın baskı politikası artık görevden gitmesine yönelik net bir kanaat oluşturdu. Bu gerçekleşecek ama ondan sonraki süreç nasıl olacak? Zaten bizim istediğimiz türde bir iktidar olacağını beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Biz istiyoruz ki daha demokratik adımlar, topluma güven veren adımlar atılsın. Örneğin sosyalistler demokrasi mücadelelerini daha özgürce yapabilecekleri bir ortam yaratılsın. En küçük hak aramamızda yığınla polisle karşı karşıya geliyoruz.

KESK NASIL BİR YOL İZLEYECEK

Bizim ilkelerimizle oluşturduğumuz bir duruşumuz var. Bir de bugünkü şartlara göre yaptığımız tahlil var. Bugünkü iktidarın artık ülkeyi yönetemediğine dair sinerji oluşması lazım. Bize bu kadar zulüm etmiş, arkadaşlarımızı KYK ile sindirmiş, haklarımızı aramamızı engellemiş olan bu iktidarın gitmesi üzerine net bir duruşumuz var. Bu duruşumuz seçimlerdeki tutumumuzdur. Seçimlerden sonra da haklarımızı almak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Yine alanlarda olacağız. Kamu emekçilerinin ülkenin kaynaklarından eşit bir şekilde yararlanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Demokratik Türkiye mücadelemiz devam edecek.

Peki, sosyalistlerin durumu? Seçimde nasıl bir yol izlemeleri gerek?

Sosyalistler; ezilenlerin olmadığı, sömürülenlerin olmadığı bir dünya talebini dile getiriyor.  Farklı sosyalist kesimlerin farklı yönelimleri olabilir ama şu bir gerçek sosyalistlerin kendi ideolojilerini hayata geçirebilmek için demokratik bir ortama ihtiyaçları var. Bugün için ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı sosyalistlerin de benimsediği bir slogandır. Bugün için ceberrut bir iktidar karşısında omuz omuza durma zamanıdır. Hakları ortadan kaldırmış, kadınların ölümüne neden olmuş, taş ocaklarından HES'lere kadar ülkenin dağını taşını peşkeş çekmiş bir iktidar var karşımızda... Dolayısıyla sosyalistler böyle bir iktidarın ortadan kalkması için her türlü işbirliğine hazırdır. Bu demokratik ortam oluştuktan sonra sosyalistler kendi mücadelesini vermeye devam edecektir.

ÖĞRENCİYE 1 ÖĞÜN YEMEK VERMEK İSTEMİYORLAR

Eğitim emekçileri bize aç, bayılan öğrencilerden bahsediyor. Böyle bir ortamda öncelikle bu mücadeleyi örgütlemek gerekir. Eğitim Sen olarak ‘Günlük bir öğün yemek, her öğrencinin hakkıdır’ dedik.  Kaldı ki bu Milli Eğitim Bakanlığı'nı yaptığı ‘Şura’dan da geçti. Fakat bu bütçeye yansıtılmadı. Öğrencilere 1 öğün yemek vermekten imtina eden iktidar ülkenin kaynaklarının büyük bölümünü rantiyeye peşkeş çekebiliyor.  Bu iktidara karşı yaptığımız mücadele bizim ilkelerimizin özüdür.

Bu seçimde sosyalistler büyük bir sıçrama yapabilir mi?

Bence yapabilir, yapması da gerekir. Sosyalist milletvekili sayısı hiç de az değil. Dünyada propagandanın şekli de değişti. Sadece bildiri dağıtarak iletişim kurulmuyor. Bu anlamda parlamentodan istekleri söylemek önemlidir. Sağlıklı itirazları kamuoyuna iletebilmek önemlidir. Bu açıdan baktığımızda sosyalist adayların meclise daha fazla yansıyacağını düşünüyorum. Daha derli toplu bir tutum sergileyeceklerini düşünüyorum. Dünyada da sola yönelik bir akım var. Özellikle Güney Amerika'da sosyalistler iktidara geliyor, başkan oluyor, ülkeyi yönetiyor. Genel olarak Türkiye'nin bu konuda eksik olduğunu söyleyebiliriz. Örgütlü bir sol-sosyalist yapının mecliste derli toplu bu düşünceleri halka yansıtma noktasında eksiklik olduğunu söyleyebiliriz. Umarım önünüzdeki seçimde bu giderilir.  Türkiye'de siyaset profesyonelleşti. Meclise gidenlerin büyük bölümü kendisi için siyaset yapıyor. Bizim temel ilkemiz halk için siyaset yapılmasına dayanıyor. Halkın düşüncelerini yansıtma mücadelesi olması gerekir. Temel olarak halkı yansıtacak sosyalistler önümüzdeki seçimde çok daha fazla mecliste olacaktır diye düşünüyorum.

MEYDANLARLA OLMAYA DEVAM

Uzun süredir sendikal mücadele veren Nurettin Sönmez seçimlerde siyasete girecek mi?

Ben hiç bir yere kendim aday olmadım. Öneri üzerine görev edindik. Ben halka hizmet ediyorum. Zaten siyasetin içindeyiz. Ezene karşı emekçinin hakkını koruyoruz. Meydanlardayız, yine meydanlarda olacağız.  Süreç bana farklı bir görev verirse onu değerlendiririz elbette. Ama şu an net bir düşüncem yok.

Başkan son sözlerinizi alalım

Türkiye kritik bir eşikte. Bu seçimde emekçiler önemli bir sınav verecek. Ben inanıyorum ki halk demokratik tepkisini gösterip bu iktidarı tarihin çöplüğüne atacak. Bunu yaptıktan sonra demokratik taleplerimize devam edeceğiz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.