Şapkadan yeni anayasa çıkartmak

Milletin tamamını kim belirleyecek? Son koz ‘yeni anayasa’… Fakat daha Erdoğan’ın ağzından dökülür dökülmez insanları irkilten bu ‘yeni anayasa’ söylemi belli ki, demokrasi, hukuk, özgürlük, birlikte yaşama taleplerini belirli bir toplumsal mutabakat çizgisinde buluşturmayı, uzlaştırmayı değil; kendisi gibi olmayanı daha da öteye itmeyi, ezmeyi, bastırmayı, yok saymayı amaçlıyor. Anayasa toplum sözleşmesidir. Toplumu oluşturan bütün kesimlerin, sınıfların, grupların, bireylerin birlikte yaşamasının temel hukuk zeminini oluşturur. Peki, “Anayasa da neymiş? Anayasa Mahkemesi’ne saygı duymuyorum, kararını tanımıyorum” diyen bir siyasi zihniyet, bütün toplumu buluşturan ve herkes için bağlayıcı olan bir metni nasıl oluşturacak? Erdoğan, “Milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilecek” dedi. Milletin temsilcilerinin ‘tamamının’ kim olduğunu millet mi belirleyecek, yoksa iktidar mı? Yeni bir anayasa için yeni bir meclis Ana açmaz da burada zaten. Milletin iradesinin artık değiştiği anketlere de, sokaklara da, zihinlere de yansıyor. Bu değişen millet iradesinin görünür hale gelmesi, yeni bir anayasa oluşturacak, milleti yeni bir anayasaya taşıyacak meclise yansıması gerekiyor. Yani meclis, halkın bugün geldiği tercihler, talepler noktasında yenilenmeli, yeni bir toplum sözleşmesinin oluşmasına oradan başlanmalıdır. Yenilenecek olan meclis başkanlık sisteminin devamı noktasında mı, yoksa parlamenter düzene geçiş bağlamında mı oluşacak, bunu bir görelim. Halkın karşısına konulacak anayasa metni de mecliste oluşacak yeni irade tarafından hazırlanmalıdır. Yeni bir anayasa hazırlanması görevi yeni bir meclis tarafından verilmeli. Aksi takdirde toplumsal desteğini yitirmiş bir iktidar bloğunun ömrünü uzatma çabasından öteye gitmeyecektir. Türkiye bu baskıcı, ötekileştirici, sadece kendi menfaatini düşünen, hokus pokuscu, kendisi gibi olmayanı şeytanlaştıran, önüne geleni ‘hain’ ilan eden siyasetten yoruldu. Muhalefetin muhalefete muhalefeti Siyasetin temel yasası, temel işlevi olan iktidarı eleştirme görevi sanki vatana ihanetmiş gibi lanse edilip, muhalefetin muhalefete muhalefet etmesi isteniyor. Böylesi abuk bir zihinsel, düşünsel, siyasal havanın içinde boğuluyoruz. Mesela son günlerde Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılıp beraberinde kaç oy götüreceğine ilişkin parmak hesabı yapmamız bekleniyor. Sanki CHP’den kopup gidecek seçmen domates fidesi. Al bu topraktan götür şu saksıya ek. Parti kurmaya hazırlanan Muharrem İnce kadro devşirmek, kitle oluşturmak için elbette ki bir süre CHP’yi eleştirecek, niye ayrıldığını izah edecektir. Fakat bu ömrü billah gidecek bir durum değil. Partisini toparladıktan, kitlesini oluşturduktan sonra ne söyleyecek? Bu kitle AKP yancısı değil ki… Zurnanın zırt dediği yerde tavrını demokrasiden, cumhuriyetten, hukuk devletinden, CHP’den ayrılan 3 milletvekilinin deyimiyle, “Atatürk'ün çizdiği yoldan” yana koyacak bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitlenin toprağı, ana yurdu Cumhur değil, Millet İttifakı. Mevcut CHP’ye karşı muhalif duruşundan dolayı AKP’den kopartacağı oylar da Millet İttifakı’nın hanesine yazılacaktır. Bunu da bir parantez olarak ekleyelim.