Seçim sizin

GÜNDEM 11.09.2022 - 10:13, Güncelleme: 11.09.2022 - 10:13
 

Seçim sizin

Gökkuşağı olup göklere uzanmak mı, kara delik mi tercihimiz?

Farkında mısınız, sürekli birileri toplum içine çomak sokmakla, ayrıştırmakla meşgul. Bu uzun süredir devam eden bir olgu. Alttan alta sezdirmeden, sessizce yapılırken geçmişte, artık sesler yükselmeye, ayan beyan yapılmaya başlandı. Ayrıştırılıyor ötekileştiriliyoruz her birimiz habire Gayrimüslim/Müslim ayrımı, mezhepsel ayrımlar,  ırk ayrımları, seküler/dindar ayrımı, açık/kapalı ayrımı, cinsiyet ayrımı vs. Sürer gider liste. Ayrım aramaya görün, ayrıştırırsınız mutlaka, bulursunuz bir yer sokarsınız çomağı bulduğunuz deliğe. Delik büyür, kara delik haline gelir de yutuverir herkesi içine. Besleniyor birileri bu sistemden her toplumda. Biraz da demagojiden anlıyorsa oh ne âlâ.. Ver gazı, çık ortaya, tak peşine insanları, dünya senin. Hitler’in yolu bile buradan geçmedi mi sonuçta? Bence iyi bir demagog olmasaydı, peşinden sürükleyemezdi bu kadar insanı. Oysa ki yaşantı dünyasında herkesin istediği, ya da sıradan vatandaşın, insanların istediği şey net. Mümkünse refah içinde, huzur içinde, kardeşçe yaşamak. Güvenlik endişesi, gelecek endişesi duymadan, adil bir dünyada barış içinde yaşamak. Yarın aç kalacak mıyım, evsiz kalacak mıyım derdi olmadan yaşamak. Ailesine, kendine bakabilme kaygısı olmadan yaşamak. Yarın serseri bir kurşun bulacak mı beni, ya da hangi haksızlıkla zorlukla karşılaşacağım demeden yaşamak. Bakın sanal ortama. Herkes güzel bir dünya için yazıyor. Herkes dürüst, herkes barış, adalet istiyor. Peki geçin sanalı, dalın sosyal hayata. Farklı mı? Kaç kişi var nefret söylemi üreten? Kaç kişi var dolandırıcı düzenbaz olan? Bahse girerim azınlıktalar aslında. Kapı komşunuzun mezhebi, dini, dili, ırkı, eğer nefret söylemi ve davranışı yoksa komşunuzda, sizi rahatsız ediyor mu? Başı açık, kapalı ya da dindar ateist, ya da Alevi Sünni, kaçımızı gerçekte ilgilendiriyor yaşantı dünyamızda? Karşımızdaki insan olduktan ve insanca davrandıktan, karşılıklı hoşgörü ve saygı çerçevesinde hareket ettikten sonra kim kimden rahatsız? Benim hayatıma müdahale etmiyorsa, bana kendi hayatını ve seçimlerini dayatmaya kalkmıyorsa, diğer insanların özel hayatı, yediği içtiği giydiği beni neden alakadar etsin ki? Festival , konser yasakları? Zorla mı, silah zoru ile mi götürüyorlar sizi? Siz gitmeyin, dinlemeyin kardeşim. Ama bir zahmet gitmek ve dinlemek isteyene de saygı gösterin.Ben dinlemek ve gitmek istiyorsam bu ülkenin özgür vatandaşı olarak, neden müdahale ediyorsunuz? Bunları düşünmek lazım. Peki sosyal yaşamda birbirimize hoşgörü içinde kardeşçe yaşarken ne oluyor bize de, ötekileşiveriyoruz, ayrışıyoruz? Dedikoducu teyzeler, amcalar gibi birbirimizi çekiştirip duruyor, ama bununla geçireceğimiz zamanı faydalı bir şeylere ayırmıyoruz? Ayrıştırma işi kolaydır, her şey bulabilirsiniz ayrıştırmak için insanları. Hatta  uzun boylu kısa boylu, ya da zayıf şişman diye bile ayrım yapabilirsiniz. Düşünsenize uzun boylular kısa boylulara karşı .. Olmaz demeyin olur, birilerinin işine gelir, koyuverir ortaya bu ayrışmayı. Oysa ki ergenlik dönemini çoktan aşmış bireyler olarak kolay gaza gelmemek, sağlıklı düşünmek, aslında en önemlisi düşünmek ve sorgulamak gerekli. Ne istediğimizi bilmezsek bir yere varamayız, biz olamayız. Bir demagogun peşine takılır, bizsek bile biz olmaktan çıkarız. Dikkat etmek lazım kanımca Mesele ayrıştırmakta değil, farklı kimliklere, farklılıklara saygı ile bir arada yaşayabilmekte. Bu sebeple bunu siyasete alet edenlere çok dikkat etmek gerektiği düşüncesindeyim. Farkında olmak lazım. Bizi ayıranlara değil, farklılıklarımızla bir arada tutabileceklere,  bu farklılıkların zenginliğiyle toplumu yukarı taşıyacak insanlara ihtiyacımız var. Önümüzdeki yol budur bence, ötesi yok. Diğer seçimde ise hiç dışarıdan düşman aramayın ya da yaratmayın. Biz düşman olarak kendi kendimize yeteriz. Siyasi söylemlere bu açıdan bakmanın faydası var. Biz, hepimiz farklılıklarımızla biriz. Dayatmalarla, baskılarla, bir kesimin diğerini yok görmesi ve asimile etmeye çalışması ile değil. Bence önce bunu iyice düşünmeli ve öyle bakmalıyız tüm söylemlere. Mevzuu buraya nereden geldi? Aydın söylemi gördüm bir yerde. Aydın ve vatandaş ayrımı kalmıştı sadece yapılmayan sanki. Eee arayınca dünya kadar var, iste yeter ki. Yazıktır bu topluma. Bırakın bireyler özgür iradeleri ve düşünceleri ile kardeşçe, saygıyla, hoşgörü ile yaşasın. Ve toplum biraradalıkla, farklı renklerdeki ellerin desteği ile adaletle, eşitlikle, refahla kalkınsın. Ayrışmalarla kara deliklere sürüklenmek yerine, bırakın bu işleri, birleştirin farklı renkleri ile toplumu, toplum gökkuşağı olsun da göklere uzansın. İşte esas mesele ve esas maharet budur. Tabii şunu da unutmamak gerekir ki; her şeyden önce devletlerin ve devlet kurumlarının da herkese eşit mesafede olması şart ve zorunludur kanımca. “Devlet baba” der bir kısım insan ya. Dikkat edin babaların bile çocuklarını ayıranı sevilmez, insan ana babasını seçemediği için, zorunlu görülen bir saygıdan, sadece mevcut duruma katlanılır aslında. Kimsenin kimseyi ayrıştırmadığı, biraradalığın, hoşgörünün egemen olduğu, adil, umutlu, güzel günlere ulaşmayı dileyelim o halde. Ötekileştirmeyi boş verip gökkuşağı olup hep birlikte yükselme temennisiyle..  
Gökkuşağı olup göklere uzanmak mı, kara delik mi tercihimiz?

Farkında mısınız, sürekli birileri toplum içine çomak sokmakla, ayrıştırmakla meşgul.

Bu uzun süredir devam eden bir olgu.

Alttan alta sezdirmeden, sessizce yapılırken geçmişte, artık sesler yükselmeye, ayan beyan yapılmaya başlandı. Ayrıştırılıyor ötekileştiriliyoruz her birimiz habire

Gayrimüslim/Müslim ayrımı, mezhepsel ayrımlar,  ırk ayrımları, seküler/dindar ayrımı, açık/kapalı ayrımı, cinsiyet ayrımı vs. Sürer gider liste. Ayrım aramaya görün, ayrıştırırsınız mutlaka, bulursunuz bir yer sokarsınız çomağı bulduğunuz deliğe. Delik büyür, kara delik haline gelir de yutuverir herkesi içine.

Besleniyor birileri bu sistemden her toplumda.

Biraz da demagojiden anlıyorsa oh ne âlâ..

Ver gazı, çık ortaya, tak peşine insanları, dünya senin.

Hitler’in yolu bile buradan geçmedi mi sonuçta? Bence iyi bir demagog olmasaydı, peşinden sürükleyemezdi bu kadar insanı.

Oysa ki yaşantı dünyasında herkesin istediği, ya da sıradan vatandaşın, insanların istediği şey net. Mümkünse refah içinde, huzur içinde, kardeşçe yaşamak. Güvenlik endişesi, gelecek endişesi duymadan, adil bir dünyada barış içinde yaşamak.

Yarın aç kalacak mıyım, evsiz kalacak mıyım derdi olmadan yaşamak. Ailesine, kendine bakabilme kaygısı olmadan yaşamak. Yarın serseri bir kurşun bulacak mı beni, ya da hangi haksızlıkla zorlukla karşılaşacağım demeden yaşamak.

Bakın sanal ortama. Herkes güzel bir dünya için yazıyor. Herkes dürüst, herkes barış, adalet istiyor. Peki geçin sanalı, dalın sosyal hayata. Farklı mı? Kaç kişi var nefret söylemi üreten? Kaç kişi var dolandırıcı düzenbaz olan? Bahse girerim azınlıktalar aslında.

Kapı komşunuzun mezhebi, dini, dili, ırkı, eğer nefret söylemi ve davranışı yoksa komşunuzda, sizi rahatsız ediyor mu?

Başı açık, kapalı ya da dindar ateist, ya da Alevi Sünni, kaçımızı gerçekte ilgilendiriyor yaşantı dünyamızda? Karşımızdaki insan olduktan ve insanca davrandıktan, karşılıklı hoşgörü ve saygı çerçevesinde hareket ettikten sonra kim kimden rahatsız?

Benim hayatıma müdahale etmiyorsa, bana kendi hayatını ve seçimlerini dayatmaya kalkmıyorsa, diğer insanların özel hayatı, yediği içtiği giydiği beni neden alakadar etsin ki?

Festival , konser yasakları? Zorla mı, silah zoru ile mi götürüyorlar sizi? Siz gitmeyin, dinlemeyin kardeşim. Ama bir zahmet gitmek ve dinlemek isteyene de saygı gösterin.Ben dinlemek ve gitmek istiyorsam bu ülkenin özgür vatandaşı olarak, neden müdahale ediyorsunuz?

Bunları düşünmek lazım.

Peki sosyal yaşamda birbirimize hoşgörü içinde kardeşçe yaşarken ne oluyor bize de, ötekileşiveriyoruz, ayrışıyoruz?

Dedikoducu teyzeler, amcalar gibi birbirimizi çekiştirip duruyor, ama bununla geçireceğimiz zamanı faydalı bir şeylere ayırmıyoruz?

Ayrıştırma işi kolaydır, her şey bulabilirsiniz ayrıştırmak için insanları. Hatta  uzun boylu kısa boylu, ya da zayıf şişman diye bile ayrım yapabilirsiniz.

Düşünsenize uzun boylular kısa boylulara karşı ..

Olmaz demeyin olur, birilerinin işine gelir, koyuverir ortaya bu ayrışmayı.

Oysa ki ergenlik dönemini çoktan aşmış bireyler olarak kolay gaza gelmemek, sağlıklı düşünmek, aslında en önemlisi düşünmek ve sorgulamak gerekli. Ne istediğimizi bilmezsek bir yere varamayız, biz olamayız. Bir demagogun peşine takılır, bizsek bile biz olmaktan çıkarız. Dikkat etmek lazım kanımca

Mesele ayrıştırmakta değil, farklı kimliklere, farklılıklara saygı ile bir arada yaşayabilmekte.

Bu sebeple bunu siyasete alet edenlere çok dikkat etmek gerektiği düşüncesindeyim.

Farkında olmak lazım.

Bizi ayıranlara değil, farklılıklarımızla bir arada tutabileceklere,  bu farklılıkların zenginliğiyle toplumu yukarı taşıyacak insanlara ihtiyacımız var. Önümüzdeki yol budur bence, ötesi yok. Diğer seçimde ise hiç dışarıdan düşman aramayın ya da yaratmayın. Biz düşman olarak kendi kendimize yeteriz.

Siyasi söylemlere bu açıdan bakmanın faydası var. Biz, hepimiz farklılıklarımızla biriz. Dayatmalarla, baskılarla, bir kesimin diğerini yok görmesi ve asimile etmeye çalışması ile değil. Bence önce bunu iyice düşünmeli ve öyle bakmalıyız tüm söylemlere.

Mevzuu buraya nereden geldi?

Aydın söylemi gördüm bir yerde. Aydın ve vatandaş ayrımı kalmıştı sadece yapılmayan sanki. Eee arayınca dünya kadar var, iste yeter ki. Yazıktır bu topluma.

Bırakın bireyler özgür iradeleri ve düşünceleri ile kardeşçe, saygıyla, hoşgörü ile yaşasın. Ve toplum biraradalıkla, farklı renklerdeki ellerin desteği ile adaletle, eşitlikle, refahla kalkınsın. Ayrışmalarla kara deliklere sürüklenmek yerine, bırakın bu işleri, birleştirin farklı renkleri ile toplumu, toplum gökkuşağı olsun da göklere uzansın. İşte esas mesele ve esas maharet budur.

Tabii şunu da unutmamak gerekir ki; her şeyden önce devletlerin ve devlet kurumlarının da herkese eşit mesafede olması şart ve zorunludur kanımca. “Devlet baba” der bir kısım insan ya. Dikkat edin babaların bile çocuklarını ayıranı sevilmez, insan ana babasını seçemediği için, zorunlu görülen bir saygıdan, sadece mevcut duruma katlanılır aslında.

Kimsenin kimseyi ayrıştırmadığı, biraradalığın, hoşgörünün egemen olduğu, adil, umutlu, güzel günlere ulaşmayı dileyelim o halde. Ötekileştirmeyi boş verip gökkuşağı olup hep birlikte yükselme temennisiyle..

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.