Top bizde

SPOR 14.09.2021 - 17:13, Güncelleme: 14.09.2021 - 17:13
 

Top bizde

Antalyaspor, Gaziantep FK karşısında aldığı yenilgi ile oldukça kritik bir sürece girdi. Yürünen yol kaybedilen puanlarla daha zorlu bir hal alıyor. Bunun da sebebi spor kültürüne sahip bir ülke olmamamız. Varsa yoksa skor. Devreye bir kısım provokatör ve müzevir tip de girince gelişim sürecinin doğal sonucu olan olağan kayıplar, verilen emekleri heba edebiliyor. İşte bu yüzden o istenilen skorların sipariş ile kargodan gelmeyeceğini anlamakla işe başlamamız gerekiyor.

Aran Mehmet Yanar- Dün akşam oynanan maçı konuşmadan önce bazı kavramları yerli yerine koymak gerektiğini düşünüyorum. ‘Topu rakibe vermek’ ezberinden başlayalım. Bir defa kimse topu rakibe buyur birader diyerek öyle vermiyor. Olay şudur: İki takımdan birisi diğerinden topu alır ve daha iyi kullanarak oyuna ve topa hakim olur. Diğeri ise zorunlu olarak daha çok savunmada kalır. Kimisi kazanılan topu en erken rakip kaleye taşımaya çalışırken kimisi de bunu sabırla ve zamana yayarak yapar. Bunların her biri daha birçok detay içerir ve kim kime diş geçirirse ibre o tarafa döner. Bu durum maç içinde de bölüm bölüm değişebilir. Yani takımlardan birisi Manchester City değilse durum üç aşağı beş yukarı böyledir. Dün de Antalyaspor rakibine dişini daha fazla geçirdi, durum budur. Antalyaspor’un geriden pasla çıkma isteği oynadığı oyunun su basmanı gibi. Bu geçen sene de böyleydi ama takım, öndeki grubun ileride top tutma becerisi ve pas kalitesi düşük olduğu için oyuna hakim olmakta zorlanıyordu. Ayağını yorganına göre uzatan Ersun Yanal da ihtiyaç kadar puan alabilmek adına orta sahada takım halinde rakibi karşılamayı tercih ediyordu.  Ayağında top tutmakta zorlanan ve sadece hızıyla bir şeyler yapmaya çalışan Amilton yerine kolay kolay yıkılmayan ve topu bırakmayan Paul’un oynaması bu seneye artı olarak etki ediyor mesela. Podolski gibi bir kayanın yerinde Haji gibi hareketli bir çocuk var ve bu maç kaçırdığı iki pozisyon dışında gayet iyiydi, top indirdi, alan boşalttı. Güray ise özellikle son iki maçtır sol tarafa müthiş bir hareket getirdi.  Yeni transferler ve sistemin daha da oturmasıyla birlikte bu sezon başından itibaren ise takımın daha ofansif olması ve topu daha fazla kullanması yönünde bir ilerleme bekleniyordu ve öyle olmaya da başladı.  Gaziantep FK maçı bu anlamda bir sıçrama maçıydı.  Özellikle ilk yarıda bu çok bariz ortaya çıktı. Tabiri yerinde ise Antalyaspor topu rakibinden söke söke aldı ve bazı bölümler hariç geri de vermedi. Rakip ise Antalyaspor’un oyun becerisi karşısında kapanmak durumunda kaldı. Skor ise bu gelişimi görmemek, anlamamak isteyenlerin ağzına malesef laf verecek talihsizlikte gelişti.  Ben yazılan çoğu şeye eleştiri diyemiyorum maalesef. Eleştiri, temelde bir konuyu ele alma ve inceleme eylemi anlamına gelir ki bizde ise genellikle işin sadece yergi tarafı anlaşılıyor. Hatta daha da fenası, durum nesnel olarak öyle olmadığı halde öyleymiş gibi aktarılıp eleştiri adı altında eleştiri ile kavramsal olarak ilgisi olmayan laflar ediliyor. Nefret, itibarsızlaştırma, karalama duygularının o kadar öne çıktığı öyle şeyler okuyorum ki, aklım almıyor. Buradan yola çıkarak Antalyaspor dün başka neler yapmış, eleştirilerimizi yapalım. Savunmanın önünde oynayan Poldi, Nuri ikilisi oyunu yönetme ve elde tutma açılarından önemli bir güç. Handikapları ise yetenekleri itibariyle hücuma sınırlı katkı sağlayabilmeleri ve ilerleyen dakikalarda tempo kaybetmeleri. Böyle bir ikilinin önünde Milosevic fazla düz kaldı. Her iki kanadında rakibi önlem almaya iten, genç ve dinamik oyuncuları (Paul-Gökdeniz) olan bir takımın topu ceza sahasına beklenenden daha az sokmasının temel nedeni bence bu. Ortada Nuri-Poldi-Milosevic üçlüsü üretim olarak yetersiz bir üçlü. Fredy muhakkak oralarda olmalı. Gaziantep FK takımının savunma disiplini ve özellikle sol stoper bölgesinden gelip her yere yetişen Djilobodji Antalyaspor’un işini en çok zorlaştıran faktörler oldu. Crivelli bu oyuncuyu bozması için daha erken düşünülebilirdi belki. Paul diğerlerinde olmayan adam eksiltici özelliğiyle oyunda kalmalıydı. Sonlara doğru Antalyaspor ceza sahasında kalabalıklaşınca yıpranan Gaziantep savunması açık da verdi ama önce Güray sonra da Poldi ve Nuri arka arkaya müsait durumdaki arkadaşlarını görmediler. Topu inatla kalabalığın içine doğru sürüklemek takımın çözmesi gereken bir diğer sorun. Taç çizgisinden ilerlemeye çalışmakta gereğinden fazla ısrarcıyız ve rakipler bunun farkında.  Kritik birkaç pozisyonu da konuşup bitirelim. Penaltı pozisyonunda Veysel’i o önünde topladığı elleriyle kanguruya benzettim, karar bence doğru. Haji’nin ilk yarıda alması muhtemel bir penaltı piksel düzeyinde hataya açık çekilen çizgilerin kurbanı oldu. İzdüşümü çizgileri çok flu ve şüpheli. Böyle milimetrik ofsayt olmamalı. İkinci golde Bünyamin alması gereken riski aldı son saniyede, eleştiri konusu etmek bile yersiz ama faul yoktu, rakip önce topu kurtardı sonra Bünyamin’e çarptı.
Antalyaspor, Gaziantep FK karşısında aldığı yenilgi ile oldukça kritik bir sürece girdi. Yürünen yol kaybedilen puanlarla daha zorlu bir hal alıyor. Bunun da sebebi spor kültürüne sahip bir ülke olmamamız. Varsa yoksa skor. Devreye bir kısım provokatör ve müzevir tip de girince gelişim sürecinin doğal sonucu olan olağan kayıplar, verilen emekleri heba edebiliyor. İşte bu yüzden o istenilen skorların sipariş ile kargodan gelmeyeceğini anlamakla işe başlamamız gerekiyor.

Aran Mehmet Yanar- Dün akşam oynanan maçı konuşmadan önce bazı kavramları yerli yerine koymak gerektiğini düşünüyorum. ‘Topu rakibe vermek’ ezberinden başlayalım. Bir defa kimse topu rakibe buyur birader diyerek öyle vermiyor. Olay şudur: İki takımdan birisi diğerinden topu alır ve daha iyi kullanarak oyuna ve topa hakim olur. Diğeri ise zorunlu olarak daha çok savunmada kalır. Kimisi kazanılan topu en erken rakip kaleye taşımaya çalışırken kimisi de bunu sabırla ve zamana yayarak yapar. Bunların her biri daha birçok detay içerir ve kim kime diş geçirirse ibre o tarafa döner. Bu durum maç içinde de bölüm bölüm değişebilir. Yani takımlardan birisi Manchester City değilse durum üç aşağı beş yukarı böyledir. Dün de spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor rakibine dişini daha fazla geçirdi, durum budur.

Antalyaspor’un geriden pasla çıkma isteği oynadığı oyunun su basmanı gibi. Bu geçen sene de böyleydi ama takım, öndeki grubun ileride top tutma becerisi ve pas kalitesi düşük olduğu için oyuna hakim olmakta zorlanıyordu. Ayağını yorganına göre uzatan Ersun Yanal da ihtiyaç kadar puan alabilmek adına orta sahada takım halinde rakibi karşılamayı tercih ediyordu. 

Ayağında top tutmakta zorlanan ve sadece hızıyla bir şeyler yapmaya çalışan Amilton yerine kolay kolay yıkılmayan ve topu bırakmayan Paul’un oynaması bu seneye artı olarak etki ediyor mesela. Podolski gibi bir kayanın yerinde Haji gibi hareketli bir çocuk var ve bu maç kaçırdığı iki pozisyon dışında gayet iyiydi, top indirdi, alan boşalttı. Güray ise özellikle son iki maçtır sol tarafa müthiş bir hareket getirdi. 

Yeni transferler ve sistemin daha da oturmasıyla birlikte bu sezon başından itibaren ise takımın daha ofansif olması ve topu daha fazla kullanması yönünde bir ilerleme bekleniyordu ve öyle olmaya da başladı.  Gaziantep FK maçı bu anlamda bir sıçrama maçıydı.  Özellikle ilk yarıda bu çok bariz ortaya çıktı. Tabiri yerinde ise spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor topu rakibinden söke söke aldı ve bazı bölümler hariç geri de vermedi. Rakip ise Antalyaspor’un oyun becerisi karşısında kapanmak durumunda kaldı. Skor ise bu gelişimi görmemek, anlamamak isteyenlerin ağzına malesef laf verecek talihsizlikte gelişti. 

Ben yazılan çoğu şeye eleştiri diyemiyorum maalesef. Eleştiri, temelde bir konuyu ele alma ve inceleme eylemi anlamına gelir ki bizde ise genellikle işin sadece yergi tarafı anlaşılıyor. Hatta daha da fenası, durum nesnel olarak öyle olmadığı halde öyleymiş gibi aktarılıp eleştiri adı altında eleştiri ile kavramsal olarak ilgisi olmayan laflar ediliyor. Nefret, itibarsızlaştırma, karalama duygularının o kadar öne çıktığı öyle şeyler okuyorum ki, aklım almıyor. Buradan yola çıkarak spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor dün başka neler yapmış, eleştirilerimizi yapalım.

Savunmanın önünde oynayan Poldi, Nuri ikilisi oyunu yönetme ve elde tutma açılarından önemli bir güç. Handikapları ise yetenekleri itibariyle hücuma sınırlı katkı sağlayabilmeleri ve ilerleyen dakikalarda tempo kaybetmeleri. Böyle bir ikilinin önünde Milosevic fazla düz kaldı. Her iki kanadında rakibi önlem almaya iten, genç ve dinamik oyuncuları (Paul-Gökdeniz) olan bir takımın topu ceza sahasına beklenenden daha az sokmasının temel nedeni bence bu. Ortada Nuri-Poldi-Milosevic üçlüsü üretim olarak yetersiz bir üçlü. Fredy muhakkak oralarda olmalı. Gaziantep FK takımının savunma disiplini ve özellikle sol stoper bölgesinden gelip her yere yetişen Djilobodji Antalyaspor’un işini en çok zorlaştıran faktörler oldu. Crivelli bu oyuncuyu bozması için daha erken düşünülebilirdi belki. Paul diğerlerinde olmayan adam eksiltici özelliğiyle oyunda kalmalıydı. Sonlara doğru spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor ceza sahasında kalabalıklaşınca yıpranan Gaziantep savunması açık da verdi ama önce Güray sonra da Poldi ve Nuri arka arkaya müsait durumdaki arkadaşlarını görmediler. Topu inatla kalabalığın içine doğru sürüklemek takımın çözmesi gereken bir diğer sorun. Taç çizgisinden ilerlemeye çalışmakta gereğinden fazla ısrarcıyız ve rakipler bunun farkında. 

Kritik birkaç pozisyonu da konuşup bitirelim. Penaltı pozisyonunda Veysel’i o önünde topladığı elleriyle kanguruya benzettim, karar bence doğru. Haji’nin ilk yarıda alması muhtemel bir penaltı piksel düzeyinde hataya açık çekilen çizgilerin kurbanı oldu. İzdüşümü çizgileri çok flu ve şüpheli. Böyle milimetrik ofsayt olmamalı. İkinci golde Bünyamin alması gereken riski aldı son saniyede, eleştiri konusu etmek bile yersiz ama faul yoktu, rakip önce topu kurtardı sonra Bünyamin’e çarptı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.