Uyan ey insan

GÜNDEM 24.11.2022 - 23:20, Güncelleme: 24.11.2022 - 23:21
 

Uyan ey insan

25 Kasım.. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü..

Bitmiyor mücadele. Çeşitli etkinlikler düzenleniyor, ses olmak için, farkındalık için. Antalya Kadın Platformunun etkinliğine dair afiş çalışmasını bu yazının altında bulabilirsiniz. Gönül ister ki maksimum katılım sağlansın. Kadın .. Her gün sevdikleri tarafından ya da çevresindekiler/yabancılar tarafından  ölen, öldürülen, dövülen, sövülen, hakaret edilen, kısacası fiziki, psikolojik, ekonomik ne olursa olsun şiddetin her türlüsüne uğrayan kadınlar.. Anıt sayaç her gün işliyor. Hiç durmadan. Kadın cinayetleri her gün devam ediyor. Çoğunu belki duymuyoruz bile. Kadınlar öldürülüyor, balkonlardan oradan buradan düşüyor (!), kadınlar ölüyor... Teker teker eksiliyoruz, teker teker eksiltiliyoruz. Ne için? Birer hiç uğruna.... Caydırıcı cezalar yok. Toplumun buna karşı duruşu yetersiz. Toplum...Buram buram ataerkil.. O saatte ne işi vardı orada? Neden öyle giyindi? Neden onunla konuştu? “ Neden nefes aldı?” bile denebilir yakında. Namus. Sadece kadına hapsolan namus.. Bence bu sadece namussuzların namus algısı. Kendi namussuzluklarını örtmek isteyenlerin, namus olgusunu kadının cinselliği üzerine yamaması. Namussuz namuslular bunlar.. Ben maalesef, kadına şiddetin her türünü neredeyse gözlerimle gördüm. Fiziki olmada da diğer kısımlarını da her kadın gibi ben de yaşadım. Malum kadınım.. Pek çok kadınla konuşuyorum, pek çoğunun nabzını tutuyorum. Ne yaşıyorlar? Şiddet görüyorlar mı? Görüyorlar da neden katlanıyorlar? Öyle empoze edilmiş ki kadının kendi başına ayakta duramama olgusu, kimisi yalnız kalmaktan korkuyor. Kimisi ekonomik yetersizlikten katlanıyor. Kimisi “çoluk çocuk var” diyor, kimisi ise bu hastalıklı duruma rağmen” ama beni seviyor” diyor. Sevgi bile utanıyor bu söylemden, üzülüyor.. Yaklaşık 2-3 ay kadar önce gözlerimle gördüğüm fiziki şiddet olayından bahsedeyim size. Şehrin ortası, göbeği. Bir adam bir kadını dövüyor. Öyle böyle değil, bildiğin yere yatırmış tekme/ tokat/yumruk Allah ne verdiyse. Kadın çığlığı sokakta. Koştuk tabii ki balkonlara. Herkes bağırıyor adama, kimisi polisi arıyor. Esnaf? Sokaktakiler? Kimse müdahale etmiyor. Balkondayım,  polisi aradım, ama içim rahat değil, ya adam kadını öldürürse? Olmayan şey değil. “Neden kimse müdahale etmiyor?” diyoruz biz balkondakiler. Ses yok. Herkes izliyor. Biraz sonra sokakta bir adam. Gayet soğukkanlı, yürüyüşte gibi, eli cebinde, sakin. Nasıl olduysa yaklaşıyor, erkeği kenara alıp sakin sakin bir şeyler anlatıyor. Ne diyor bilmiyorum. Adam bir iki tekme daha ya atıyor ya atmıyor yerde yatan kadına, hafif sakinleşiyor ama fark ediyorum. “Polis gelsin” diyorum içimden “polis gelsin”.. Ama o da ne? Kadın kalkıyor,  adamla birlikte sanki hiç bir şey olmamış gibi uzaklaşıyor. Birbirleri ile tartışıyorlar ama fiziki şiddet yok artık. Polis geçiyor yanlarından,  sanki yaşanan hiç bir şey yokmuş gibi çift uzaklaşıyor. Ne oldu o çifte bilmiyorum, ama kadın neden polise bildirmedi hiç anlayamıyorum. Dünya kadar tanık var, her şey ortada. Niye? Aşağıya iniyorum, “neden müdahale eden olmadı ”diyorum. “Evli onlar, aile içi” diyorlar. “Hay sizin aile kavramınıza” demek geliyor içimden, susuyorum. Aile içi şiddet olağan??? Şiddet normal, sevgi anormal anladığım. Ey kadın, uyan artık uyan!!!!   Başka bir kadınla tanışıyorum. “Seviyorum.” diyor. “Ne güzel” diyorum, “kaybetme sakın, sevgi önemli.” “ Evet” diyor. Belli mutlu, gözlerinin içi gülüyor. Ben de mutlu oluyorum. Sonra birdenbire; “Ama dövüyor.” diyor. Şaşkın bakıyorum..“Ama böyle olmaz ki, bu sevgi değil ki. Neden ayrılmıyorsun?” diyorum. “Dövüyor ama seviyor beni biliyorum” diyor. Güzel gözlerinden yaşlar dökülüyor. Devam ediyor konuşmaya; “ Zaten benim babam da annemi hem sever, hem de canı sıkıldıkça döverdi” Ağzım açık hayretle bakıyorum yüzüne. O benim hayretimi anlıyor eminim, ama ben onu anlayamıyorum. Bakışıyoruz öylece. Anlatmak istiyorum, anlatıyorum lakin, sevgi sözcüğü ortalıkta bir yerde, ne anlatsan ne söylesen nafile.. “Sevgili sevdiğine kıyamaz, incinecek diye pamuklara sarmak ister. Sevgi acıtmaz, sevgili üzmez.” Diyeceğim ama.. Kime? Sevgi bir silah olmuş. Namlusu kadına doğru. Uyan kadın uyan!!! Şu sıralar ev taşıyorum, malum eşyalarımı toparlıyorum. Toparladığım sadece eşyalar mı? Hayır, geçmişimi de toparlıyorum. Her bir eşyada evin her köşesinde anılar. Anıların bir kısmını toparlayıp, depoya kaldırıyorum. Yeni taşınacağım eve anıların sadece güzellerini almak niyetindeyim. Öyle ya, kim ister ki kötülerini.. Atabiliyorsan çöpe at gitsin, atamıyorsan, bir kilit tak üstüne, kaldır depoya. Yapacak bir şey yok, hayat kısa. Yaklaşık 30 yıl çeşitli sektörlerde çalışarak ekmeğini kazanan vatandaşlardan biriyim, çoğunuz gibi. Emekçinin emeklisisiyim. Kadın emekçi. Evrakların arasında bundan çok uzun yıllar öncesine ait yazışmalar çıktı. Çıktısını almış ve özenle saklamışım. Sebebi neydi bilemedim. Belki unutmamak için, belki de olası risklere karşı kendimi korumak için. Kim bilir? Buram buram mobbing.. Sanki zaman geriye sardı, aynı bunalımlı ortamın içinde buluverdim kendimi. Aynı canhıraş hayat mücadelesinde. Bitmek bilmez insafsız mesai saatleri, erkek egemen dünyanın erkek yöneticileri, Eve dönüşte kadını bekleyen ev halleri.. Her yerde alabildiğine şiddet... Şiddetin sadece fiziki kısmını biliriz değil mi? Fiziki şiddet yoksa şiddet yoktur değil mi? Öyle mi gerçekten? Peki manen? Manevi olarak nerelerden nasıl şiddet görüyoruz? Küçük düşürme, hakaret vs.. Diyeceksiniz ki bunun kadını erkeği yok. Evet muhakkak, ama kadınlara yapılan gibisi de yok. Erkek şiddetle karşılık verir şiddete. Bu sebeple erkeğe daha az şiddet gösterilir. Kadın öyle mi? Erkek egemen dünyanın sessiz kadınları.. Kendilerine ataerkil dünyanın yüklediği  tüm hamallıkları tabiatları zannedip sırtlarına yüklenen kadınlar.. Evde eş, anne, hizmetçi, işte en kolay baskılanacak,  sömürülecek kesim. Erkekle kadın arasındaki şiddet mağduru olmanın eşitsizliği tam da burada. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği tam da burada. Kadını sessiz edilgen statüde konumlandıran, kuşaklar boyunca erkeğe biat kültürü ile yetiştiren ataerkil sistem; kadına fiziki, psikolojik, ekonomik her türlü şiddeti olağan görüyor ve gördürüyor. Dini inançla da süsleme yaptık mı her şey tamam... Her şey erkeğe hak, mubah. Kadın kısmı ise adı üzerinde “ kadın kısmı”. İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz, kadınlarımız, analarımız, bacılarımız bile ataerkil sistemi ve bu sömürü düzeninde ezilmeyi, sömürülmeyi, şiddeti- evet evet  şiddeti bile – olağan  görüyor, başkaldıran kadınları bile ayıplayabiliyor. Kutsal aile kavramımız kadın sömürü sistemi mi? Oysa ki hayat müşterek değil mi? Beraber zorlukları birlikte göğüslemek değil mi? Uyan kadın uyan!!! Bazı kadınlarımız, kendileri gibi ataerkil sisteme köle kadınlar yetiştirmeyi kendilerine görev addediyor, yeni nesilleri de bu şekli ile yetiştiriyorlar. Yoklayın kendinizi. Yoklayın çevrenizi. Bakın sanala.. Öyle çok örnek göreceksiniz ki, sizler de eminim şaşırıp kalacaksınız. Kadınlar, kadınlarımız... Zayıf değiliz, sinik değiliz, ezik değiliz. Biz üreteniz! İster ücretli, ister ücretsiz. Şurası var ki mesai saati hiç bitmeyen en ağır emekçileriz. O zaman? O zaman hiç kusura bakmayın, güçsüz değiliz. Biz kadınlar güçlüyüz. Önce bunu görmeliyiz. Ayakta kalmak için herhangi bir erkek gölgesine muhtaç değiliz. İş yapmak için bir erkek amirin emrine muhtaç değiliz. Her şeyi kendimiz yapabilecek yetenekte ve kuvvetteyiz. O halde nedir bu sessizliğimiz? Uyan kadın uyan!!! Kadın, erkek fark etmez, ayrımcı değilim. İnsanı insan olduğu için sevenlerdenim. Şiddetin her türlüsüne tabii ki hayır. Bu ataerki sistemde, inanç kurgusu süslemesi ile kadının baskılanmasına, sömürüsüne, her şeyin ötesinde ve öncesinde de olağan hale getirilmeye çalışılan kadına şiddete “hayır” diyorum. İnsanlık vasfı ile düşünebilen tüm kadın ve tüm erkek  dostlarımızı da bu mücadeleye davet ediyorum. Birken hiç bir şeyiz, birlikteyken güçlüyüz. Bu sömürü düzenini de, bu şiddeti de ancak birlikte, hep beraber yenecek ve güzel  yarınlara da hep beraber ulaşacağız. Son söz ne diyelim sizce? Bence denmesi gereken bu sömürü, şiddet ve baskı düzenine karşı; “Uyan ey insan uyan! Uyan ey insanlık uyan! “ “Kadını da, erkeği de bir ve insan.” Birleş ve haykır her yerde.. “Şiddete hayır! Her türden şiddete hayır! En yaygını olan kadına şiddet. Öyleyse; Sonuna kadar beraberiz. Hep birlikte  haykırıyoruz; kadına şiddete hayır!”                    
25 Kasım.. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü..

Bitmiyor mücadele.

Çeşitli etkinlikler düzenleniyor, ses olmak için, farkındalık için.

Antalya Kadın Platformunun etkinliğine dair afiş çalışmasını bu yazının altında bulabilirsiniz. Gönül ister ki maksimum katılım sağlansın.

Kadın ..

Her gün sevdikleri tarafından ya da çevresindekiler/yabancılar tarafından  ölen, öldürülen, dövülen, sövülen, hakaret edilen, kısacası fiziki, psikolojik, ekonomik ne olursa olsun şiddetin her türlüsüne uğrayan kadınlar..

Anıt sayaç her gün işliyor. Hiç durmadan.

Kadın cinayetleri her gün devam ediyor. Çoğunu belki duymuyoruz bile.

Kadınlar öldürülüyor, balkonlardan oradan buradan düşüyor (!), kadınlar ölüyor...

Teker teker eksiliyoruz, teker teker eksiltiliyoruz.

Ne için? Birer hiç uğruna....

Caydırıcı cezalar yok. Toplumun buna karşı duruşu yetersiz.

Toplum...Buram buram ataerkil..

O saatte ne işi vardı orada? Neden öyle giyindi? Neden onunla konuştu? “ Neden nefes aldı?” bile denebilir yakında.

Namus.

Sadece kadına hapsolan namus..

Bence bu sadece namussuzların namus algısı. Kendi namussuzluklarını örtmek isteyenlerin, namus olgusunu kadının cinselliği üzerine yamaması.

Namussuz namuslular bunlar..

Ben maalesef, kadına şiddetin her türünü neredeyse gözlerimle gördüm. Fiziki olmada da diğer kısımlarını da her kadın gibi ben de yaşadım. Malum kadınım..

Pek çok kadınla konuşuyorum, pek çoğunun nabzını tutuyorum. Ne yaşıyorlar? Şiddet görüyorlar mı? Görüyorlar da neden katlanıyorlar?

Öyle empoze edilmiş ki kadının kendi başına ayakta duramama olgusu, kimisi yalnız kalmaktan korkuyor. Kimisi ekonomik yetersizlikten katlanıyor. Kimisi “çoluk çocuk var” diyor, kimisi ise bu hastalıklı duruma rağmen” ama beni seviyor” diyor. Sevgi bile utanıyor bu söylemden, üzülüyor..

Yaklaşık 2-3 ay kadar önce gözlerimle gördüğüm fiziki şiddet olayından bahsedeyim size.

Şehrin ortası, göbeği.

Bir adam bir kadını dövüyor. Öyle böyle değil, bildiğin yere yatırmış tekme/ tokat/yumruk Allah ne verdiyse.

Kadın çığlığı sokakta.

Koştuk tabii ki balkonlara. Herkes bağırıyor adama, kimisi polisi arıyor.

Esnaf? Sokaktakiler? Kimse müdahale etmiyor. Balkondayım,  polisi aradım, ama içim rahat değil, ya adam kadını öldürürse?

Olmayan şey değil.

“Neden kimse müdahale etmiyor?” diyoruz biz balkondakiler. Ses yok. Herkes izliyor.

Biraz sonra sokakta bir adam. Gayet soğukkanlı, yürüyüşte gibi, eli cebinde, sakin. Nasıl olduysa yaklaşıyor, erkeği kenara alıp sakin sakin bir şeyler anlatıyor.

Ne diyor bilmiyorum. Adam bir iki tekme daha ya atıyor ya atmıyor yerde yatan kadına, hafif sakinleşiyor ama fark ediyorum.

“Polis gelsin” diyorum içimden “polis gelsin”..

Ama o da ne?

Kadın kalkıyor,  adamla birlikte sanki hiç bir şey olmamış gibi uzaklaşıyor.

Birbirleri ile tartışıyorlar ama fiziki şiddet yok artık. Polis geçiyor yanlarından,  sanki yaşanan hiç bir şey yokmuş gibi çift uzaklaşıyor.

Ne oldu o çifte bilmiyorum, ama kadın neden polise bildirmedi hiç anlayamıyorum.

Dünya kadar tanık var, her şey ortada. Niye?

Aşağıya iniyorum, “neden müdahale eden olmadı ”diyorum.

“Evli onlar, aile içi” diyorlar.

“Hay sizin aile kavramınıza” demek geliyor içimden, susuyorum.

Aile içi şiddet olağan???

Şiddet normal, sevgi anormal anladığım.

Ey kadın, uyan artık uyan!!!!

 

Başka bir kadınla tanışıyorum.

“Seviyorum.” diyor.

“Ne güzel” diyorum, “kaybetme sakın, sevgi önemli.”

“ Evet” diyor. Belli mutlu, gözlerinin içi gülüyor. Ben de mutlu oluyorum.

Sonra birdenbire;

“Ama dövüyor.” diyor.

Şaşkın bakıyorum..“Ama böyle olmaz ki, bu sevgi değil ki. Neden ayrılmıyorsun?” diyorum.

“Dövüyor ama seviyor beni biliyorum” diyor. Güzel gözlerinden yaşlar dökülüyor.

Devam ediyor konuşmaya;

“ Zaten benim babam da annemi hem sever, hem de canı sıkıldıkça döverdi”

Ağzım açık hayretle bakıyorum yüzüne.

O benim hayretimi anlıyor eminim, ama ben onu anlayamıyorum.

Bakışıyoruz öylece. Anlatmak istiyorum, anlatıyorum lakin, sevgi sözcüğü ortalıkta bir yerde, ne anlatsan ne söylesen nafile..

“Sevgili sevdiğine kıyamaz, incinecek diye pamuklara sarmak ister. Sevgi acıtmaz, sevgili üzmez.” Diyeceğim ama..

Kime?

Sevgi bir silah olmuş. Namlusu kadına doğru.

Uyan kadın uyan!!!

Şu sıralar ev taşıyorum, malum eşyalarımı toparlıyorum.

Toparladığım sadece eşyalar mı? Hayır, geçmişimi de toparlıyorum.

Her bir eşyada evin her köşesinde anılar. Anıların bir kısmını toparlayıp, depoya kaldırıyorum.

Yeni taşınacağım eve anıların sadece güzellerini almak niyetindeyim.

Öyle ya, kim ister ki kötülerini..

Atabiliyorsan çöpe at gitsin, atamıyorsan, bir kilit tak üstüne, kaldır depoya. Yapacak bir şey yok, hayat kısa.

Yaklaşık 30 yıl çeşitli sektörlerde çalışarak ekmeğini kazanan vatandaşlardan biriyim, çoğunuz gibi.

Emekçinin emeklisisiyim. Kadın emekçi.

Evrakların arasında bundan çok uzun yıllar öncesine ait yazışmalar çıktı.

Çıktısını almış ve özenle saklamışım. Sebebi neydi bilemedim.

Belki unutmamak için, belki de olası risklere karşı kendimi korumak için. Kim bilir?

Buram buram mobbing..

Sanki zaman geriye sardı, aynı bunalımlı ortamın içinde buluverdim kendimi.

Aynı canhıraş hayat mücadelesinde.

Bitmek bilmez insafsız mesai saatleri, erkek egemen dünyanın erkek yöneticileri,

Eve dönüşte kadını bekleyen ev halleri..

Her yerde alabildiğine şiddet...

Şiddetin sadece fiziki kısmını biliriz değil mi? Fiziki şiddet yoksa şiddet yoktur değil mi? Öyle mi gerçekten?

Peki manen? Manevi olarak nerelerden nasıl şiddet görüyoruz?

Küçük düşürme, hakaret vs..

Diyeceksiniz ki bunun kadını erkeği yok. Evet muhakkak, ama kadınlara yapılan gibisi de yok. Erkek şiddetle karşılık verir şiddete. Bu sebeple erkeğe daha az şiddet gösterilir. Kadın öyle mi?

Erkek egemen dünyanın sessiz kadınları..

Kendilerine ataerkil dünyanın yüklediği  tüm hamallıkları tabiatları zannedip sırtlarına yüklenen kadınlar..

Evde eş, anne, hizmetçi, işte en kolay baskılanacak,  sömürülecek kesim.

Erkekle kadın arasındaki şiddet mağduru olmanın eşitsizliği tam da burada. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği tam da burada. Kadını sessiz edilgen statüde konumlandıran, kuşaklar boyunca erkeğe biat kültürü ile yetiştiren ataerkil sistem; kadına fiziki, psikolojik, ekonomik her türlü şiddeti olağan görüyor ve gördürüyor. Dini inançla da süsleme yaptık mı her şey tamam...

Her şey erkeğe hak, mubah. Kadın kısmı ise adı üzerinde “ kadın kısmı”.

İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz, kadınlarımız, analarımız, bacılarımız bile ataerkil sistemi ve bu sömürü düzeninde ezilmeyi, sömürülmeyi, şiddeti- evet evet  şiddeti bile – olağan  görüyor, başkaldıran kadınları bile ayıplayabiliyor.

Kutsal aile kavramımız kadın sömürü sistemi mi?

Oysa ki hayat müşterek değil mi? Beraber zorlukları birlikte göğüslemek değil mi?

Uyan kadın uyan!!!

Bazı kadınlarımız, kendileri gibi ataerkil sisteme köle kadınlar yetiştirmeyi kendilerine görev addediyor, yeni nesilleri de bu şekli ile yetiştiriyorlar.

Yoklayın kendinizi. Yoklayın çevrenizi.

Bakın sanala..

Öyle çok örnek göreceksiniz ki, sizler de eminim şaşırıp kalacaksınız.

Kadınlar, kadınlarımız...

Zayıf değiliz, sinik değiliz, ezik değiliz.

Biz üreteniz! İster ücretli, ister ücretsiz. Şurası var ki mesai saati hiç bitmeyen en ağır emekçileriz.

O zaman?

O zaman hiç kusura bakmayın, güçsüz değiliz. Biz kadınlar güçlüyüz.

Önce bunu görmeliyiz. Ayakta kalmak için herhangi bir erkek gölgesine muhtaç değiliz. İş yapmak için bir erkek amirin emrine muhtaç değiliz. Her şeyi kendimiz yapabilecek yetenekte ve kuvvetteyiz.

O halde nedir bu sessizliğimiz?

Uyan kadın uyan!!!

Kadın, erkek fark etmez, ayrımcı değilim.

İnsanı insan olduğu için sevenlerdenim.

Şiddetin her türlüsüne tabii ki hayır.

Bu ataerki sistemde, inanç kurgusu süslemesi ile kadının baskılanmasına, sömürüsüne, her şeyin ötesinde ve öncesinde de olağan hale getirilmeye çalışılan kadına şiddete “hayır” diyorum.

İnsanlık vasfı ile düşünebilen tüm kadın ve tüm erkek  dostlarımızı da bu mücadeleye davet ediyorum.

Birken hiç bir şeyiz, birlikteyken güçlüyüz.

Bu sömürü düzenini de, bu şiddeti de ancak birlikte, hep beraber yenecek ve güzel  yarınlara da hep beraber ulaşacağız.

Son söz ne diyelim sizce?

Bence denmesi gereken bu sömürü, şiddet ve baskı düzenine karşı;

“Uyan ey insan uyan!

Uyan ey insanlık uyan! “

“Kadını da, erkeği de bir ve insan.”

Birleş ve haykır her yerde..

“Şiddete hayır!

Her türden şiddete hayır!

En yaygını olan kadına şiddet. Öyleyse;

Sonuna kadar beraberiz.

Hep birlikte  haykırıyoruz; kadına şiddete hayır!”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Cemile Karadağ
(24.11.2022 23:46 - #72517)
Harika bir yazı İncilay Hanım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.