Uysal: Tek isim üzerinden uzlaşalım

SİYASET 05.09.2023 - 10:00, Güncelleme: 05.09.2023 - 10:40
 

Uysal: Tek isim üzerinden uzlaşalım

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, İl Başkanını uzlaşıyla hep birlikte seçelim çağrısında bulundu. Başkan Uysal, “Kongreler sert geçiyor. İl Kongresi’nin ardından hep birlikte yürüteceğimiz yerel seçimler var. Bu nedenle belediye başkanlarımız, ilçe başkanlarımız ile bir araya gelerek, parti tabanınca da destek görecek bir ismin üzerinde uzlaşalım” dedi.

haberimizvar.net- Yerel seçimlere 6 aylık bir süre kaldı. Özellikle genel seçimleri Cumhur ittifakının kazanmasının ardından Millet ittifakı paydaşları için bu seçimler özel bir önem taşıyor. Henüz ittifak ya da işbirliklerinin belirsiz olduğu yerel seçimler ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu teşkilatlara “Seçime tek başımıza giriyor gibi hazırlanın” talimatını vermişti. Antalya Gündem’den Cem Çon ve Nihat Toklu’ya özel röportaj veren Uysal ile geride kalan 4,5 yılı, belediyenin mali durumunu, geride kalan ilçe kongrelerini, yapılacak olan il kongresini ve Muratpatpaşa konuşuldu. İşte o röportaj:   “Bu dönemde geriye bıraktığımız 4,5 yılı değerlendirebilir misiniz?” “Belediyelerin işi bir hayat standardı üretebilmek. Şehirde bir insan olmaktan kaynaklanan, o şehrin bir insanı olmaktan kaynaklanan asgari haklar ve yaşam standart manzumesini ortaya koyabilmek. Biz hep böyle baktık. Genel bir standarttı, hep ayakta tutabilmek istedik. Düzgün kaldırıma çıkmak iyi asfalta basmak. Kimsesiz ve yalnızsa, engelliyse, yoksulsa belediyeden hizmet alabilmesi. Tabi olayın sadece dezavantajlı kısmı yok. Kendi kendine yeten kültür hizmetleri tüketen birisi ise her hafta gidip bir standart oyunu, konseri şehirde izleyebilmesi, belediye ile ilgili bir konu olduğunda herkesin bir telefonla belediye hizmetlerine rahatça ulaşabilmesi, emeklilerin yaşlıların bulunabileceği sosyal alanlarda 60 yaşını dolduran herkesin yararlanabilmesi. Bütün hizmetlerimiz herkese. Böyle bir standardı hep oluşturmaya çalıştık.,Kent kimliğini güçlendirebilecek, kentin kalitesini, marka değerini arttırabilecek şey buydu. ÇOK SAYIDA HİZMET Doğalgazı olmayan bir kentte topyekun bir doğalgaz erişimi sağladıktan sonra kentin bütün yollarını söküp yeniden yaptık. Kaldırım yenilemelerimiz devam ediyor. Yaşlı evleri modelimiz vardı. Birinci dönem kurduğumuz sayısı 3 iken bu sayı 5’e çıktı. Üye sayısı 3 binden 6 bine yükseldi. Turunç masamız hizmet etmeye ve bütün belediyeyi koordine etmeye devam ediyor. Binlerce insanımız çevreci komşu karta ilave oldu. Şu an 16 bin kart sahibi var. Bunlarda sistemin içinde şehrin atıklarını toparlamaya ve paraya çevirmeye devam ediyorlar. Ulusal ve kent ekonomisine kazandırmaya devam ediyorlar. “ASSİM OTURDU” Abdullah Sevimçok Sivil Toplum Merkezimizdeki faaliyet sayısı arttı. İlk dönemimizde inşa etmiştik. Ancak ikinci dönem pandemi sonrasında oturdu diyebilirim. Gelişme halen daha devam ediyor. Eskiye göre kullanımı 3’e katlandı. Çok yoğun kullanılan bir alan olmaya başladı. Oradaki platformlarda şehre fikir üretmeye devam ediyor. Mesela çevre platformunun çalışmaları partiler üssü genel duyarlılığı ifade ediyor ve çok etkili. Bütün kurumlara da kendisine çeki düzen verme zemini oluşturuyor. Bütün bunların yanında bu kıyıya sıfır olan alanların halka açık tutulması çok önemli. İşletme sayısı geçen döneme göre ikiye katlanmış durumda. Kullanımı da aynı şekilde ikiye, üçe katlandı. Ülkenin içinde bulunduğu sosyoekonomik şartlar nedeniyle zaten belli bir sınıfın dışında kıyı kullanımı ancak bizim tesislerimiz ile mümkün olabiliyor. Kıyıları da ihale etmeye kalksak şimdi burada çayın 5 lira olan fiyatı 50 liraya çıkar. Burayı da o zaman 50 liraya çay içenler kullanabilir. İKİ KABİN TAŞRAYA ÇIKIYOR Yeni bir çalışma başlatıyoruz. Teknoloji eğitimi, yapay zeka, dijital dünya. Bizim kırsalındaki insanlara ya da sosyal ekonomik olarak yoksul yerlerdeki insanlara öyle bir uygulamalı eğitim götürmeyi düşündük. Oyunlaştırarak, bir oyunu oynatarak. Dünyada olan bu büyük teknolojik değişimi hissetsinler ve kendilerini de o konuda araştırma geliştirme konusunda cesaret alsınlar diye yakında kırsala çıkacak iki tane kabinimiz var. İnsanlarımız bir 3 boyutlu oyun oynayacaklar ücret almayacağız. Bir teknoloji eğitimi olarak tasarladık. Kırsalda ulaşamayan çocuklar için daha çok. Ya da sosyal ekonomik durumu zayıf olan çocuklar için 2 aracımız önümüzdeki günlerde karavanlarıyla beraber taşraya çıkacak. Teknolojik gelişmeleri ifade eden bir eğitim için.” “Bütçeden bahsetmişken göreve başladıktan sonra pandemi patlak verdi. İlk maskeyi siz ürettiniz. Hekimler için özel siperlikler ürettiniz. Manavgat yangını oldu ardından deprem derken bu dönem de belediyenin ekonomi nasıl oldu? Özellikle kur artışlarından nasıl etkilendiniz” “Artışlar açıkçası çok olumsuz etkiledi. Ama asıl olumsuz etkileyen şey enflasyon. Biz bir hayat standardı üretmeye çalışıyoruz. Bizim illa da kamu kaynaklarını harcayalım diye bir derdimiz yok. Yıllık yüzde 10 borçlanma ile dönen bir yatırım politikamız var. Ancak bu dönem çalışanın ücretleri satın alma gücünün çok düşük kalması nedeniyle artık sorun. İşçilerimiz 12 bin 500 lira alıyordu toplu sözleşmeye göre. Ama geçtiğimiz aylarda enflasyon sebebiyle asgari ücreti 14 bin 500 liraya çıkarttık. 3 bin çalışan var. Para var mı? Para yok. Para 12 bin 500’e göre var. Geçen yıldan hesaplandı, bütçe meclisten geçti onaylandı. Para o kadar. Yine 30 sene öncesi Antalya belediyesinden kalma kamulaştırmasız el atma davaları var. Ben bunlara yıllık yüzde 8 pay ayırıyorum. Davalara eşit paylaştırmaya çalışıyorum. Bizim günlük masraf standartlarımız da çok yüksek. Bununda nedeni en büyük eğitim kurumu Muratpaşa Belediyesi’nde. Yılda 55 milyon lira ile 2 bin çocuğu sübvanse ediyoruz. Üniversiteye hazırlığa kadar. Bu benim tercihim. Üniversiteye hazırlık, kreşler, etütler hepsi. Şimdi ben bunu sübvanse etmesem hizmeti alanlar piyasadan almaya kalksa 110 milyon liraya alamaz. Günlük 300 operasyon var turunç masadan. Mazotla, benzinle, personelle, arabayla oluyor bu. Muratpaşa’da kimse tanıdık meclis üyesi, belediye çalışanı aramıyor kaldırımda sorun olduğu zaman. Turunç masa aranıyor. Yaşlı evde bakımlarımız var. Muratpaşa’da 17 bin insan evinde yalnız yaşıyor, ama bir tane bile şükür ki daha evinde yalnız ölen insan haberi olmamıştır benim dönemimde. Ölümünün beşinci gününde. Çünkü niye? Herkesin bir belediyesi var. Biz evde bakım hizmeti veriyoruz. Üç beş yıl baktıktan sonra maalesef ki zaten kaybediyoruz insanları. Fakat kimse yalnız değil. 2 bin dönüm yeşil alanımız var. Rutin bakımı çok pahalı artık bu enflasyonda. Aldığın ilaç, gübre, çim tohumu pahalı. Muratpaşa toleransı olan bir yer değil. Çimler 1 santim uzasa kimse enflasyon dinlemez.” “EYT’den belediye hizmetleri etkilendi mi?” “Üçüncü dünyanın bütün göç potansiyeli Türkiye’de birikiyor. Kişi başına 1-2 bin dolarlık bütün ülkelere vizeyi kaldırdık. Türkiye’de konsolosluklara gidip vize müracaatı yapıyorlar. Bir çeşit ayrıştırma merkezi Türkiye. 10 milyon insan depolanmış vaziyette Türkiye’de. Şu anda bu insanlar ne iş yapıyor Türkiye’de? Bizim çocukların hepsi son 20 senede üniversite mezunu yapıldı. Her kasabaya bir üniversite. Bizimkiler üniversite mezunu. Bizimkilerin yapmadığı işleri yapıyorlar. Tarla, kaba kuvvet işler gibi. Tamamı beyaz yaka işine talip ama bunu karşılayacak pozisyon yok. Çünkü iyi bir ekonomi için bir tane fabrika müdürü 10 tane işçi lazım. Fabrika müdürü 10 tane işçi 1 tane olursa ne olur? Piramit olması gereken şey huni olur. Bu gelen göçmenler o işleri yapıyor işte. Bizim çocukların yapmadığı işleri yapıyor. Hani o kadar olaylar birbirini tamamlıyor ki bizim çocukların hepsinin birden üniversite mezunu olmasıyla onların gelip Türkiye’de alt işleri yapmaları aynı dönemlere denk geliyor. Şu an düz garson için asgari ücretin 3 katı paralar veriliyor bulunanlara. Ben 14 bin 500 liraya nasıl sokak süpürgecisi bulayım, ya da herhangi bir belediye 15.000 liraya 13.000 liraya bulsun? Düşük verimlilikte başka hiçbir yerde iş bulamayan insanlara kalıyor bu tip işler. Eskiden sokak işlerini yapanların arasında lise mezunları bile vardı şimdi de var ama büyük bir kısmı hiçbir yerde iş bulamayan insanlar.” “Gelecekte belediyelere Suriyeli işe alınabilir mi?” “Belediyeler şu anda haksız rekabete maruz kalıyor. Kimse mazeret dinlemez. Yani çöpü kenarda biriktiği zaman belediye adam bulamıyor demez. Sıkı tedbir alıyoruz. Sürekli teyakkuz halinde yaşıyoruz. Yaz aylarında nüfusumuz 2 katına çıkıyor. Nüfusu 2 katına çıkınca tabii bütün servislerimizin çalışma zorunluluğu da aslında 2 katına çıkıyor. Sıkı bir mücadele içindeyiz. Son bir aydır temizlik şikayetlerimiz çok minimuma düşmüş vaziyette. Bir ay önce turizm mevsiminin başlamasıyla birlikte EYT’den sonraki boşluktan kaynaklanan bazı sıkıntılar olmuştu.” “Temizlik işleri kendi bünyenizde mi?” “Bazı hizmetleri taşeronlaştırıp belediyenin işçi sayısını çok aza düşürüp belediyede asgari ücreti 17 bin yaptık diyorlar. Ben de temizlik hizmetlerini özelleştirsem, hem bu kadar denetleyemem hem de bu kadar verim alamam. Üstelik 700 kişiyi azaltmış olurum. Park bahçeleri de özelleştirsem, taşeronlaştırsam bir 600 kişi de oradan azaltmış olurum. Taşeron firma araya Suriyelide katabilir denetlemezseniz. Çok farklı bir tablo çıkar. Bende kalan işçilerin maaşlarını 15 bin değil de 20 bin yaparım. O çözüm değil. O taşeronun altında çalışanda Türkiye’nin insanı.” “Kendinizi başarı anlamında nerede görüyorsunuz? İstediğiniz hedeflere ulaşabildiniz mi?” “Standart ve sürdürülebilirlik kavramı açısından hedeflerime yüzde 100 ulaştım diyebilirim. Kent, yaşam standardı ve sürdürülebilirlik belediye bütçesiyle sürdürebilecek bir hizmete ulaştık. Kıyılarda 13 tane kafeterya, 6 tane plaj, 6 tane yaşlı evi, 6 tane kreş, üniversiteye hazırlık kursu, etüt merkezleri, yurtlar, 19 branşta spor yapan binlerce insan, Türkiye’nin en dinamik sivil toplum merkezi, 139 dernek onun İnovasyon kanadı. Her hafta Türkiye’nin en üst düzeyi gösterilerinin sunulduğu Türkan Şoray Kültür Merkezi, 24 saat engellilere icapçı hizmeti, engelsiz kafeye ve çevre düzenlemesi ve bu kamu hizmetlerine direkt tek telefonda herkesin eşit ulaşması. 6 bin yaşlı evi üyesi. Sayısı 100 bini geçen yaşta evde bakım hizmeti. 16 bin çevreci komşu kart. Kule dikmedik ama bütün bu üniteleri kurduk şehrin her tarafına. KALEÇİ 24 SAAT YAŞIYOR Yine ilk göreve geldiğimizde Kaleiçi’ne saat 17.30’dan sonra güvenlik görevlileri bile girmeye endişe ediyordu. Burada aldığımız önlemlerle Kaleiçi yılın 12 ayı 24 saat yaşayan bir yer haline geldi. Bunda Kaleiçi Old Town Festivali’nin de büyük katkısı oldu.” ANKET YÜZDE 84 Son güncel ankete göre Muratpaşa halkı yüzde 84’ü beni başarılı buluyor. Başarısız bulan da var, saygı duyuyorum, olabilir. Onun kafasında başka bir belediyecilik vardır ya da siyasi olarak kategorik olarak zaten bize alıcı gözle bakmıyordur onu da anlayışla karşılıyorum.” “İlçe kongrelerinde bazı sıkıntılar yaşandı. Buradaki kongrelerde siz de dahil tüm belediye başkanları taraf oldu. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?” “CHP kısmen demokratik yapıya sahip tek parti piyasada. Siyasi partiler ortamında. O yüzden kongreler sert geçiyor. Ama biz eski partililer sert değiliz. Parti kültüründen gelenler onun ayarını bilir. Size karşıda yarışanlar da asla yüz yüze bakamaz hale ya da kırıcı hale gelmez. Belli kurallara riayet eder. Yeni kuşak biraz ayarını bilmiyor yani ya dost ya düşman mantığıyla bakıyor. Bir kongre kaybetmekle hiç kimse yok olmaz. Şimdi hayat memat meselesi gibi saldırıyorlar yeni siyasete giren insanlar son 10 yılda 15 yılda girenler anlamıyorlar CHP kültürünü. “AKILLARA KAZINMALI” Herkesin aklını başına toplaması lazım. 6 ay sonra Türkiye tarihindeki en önemli yerel seçimleri  var. Biz sonuçta aynı anlayışın temsilcileriyiz. Kimsenin kimseyi kişisel olarak incitecek hareketlerde bulunmaması gerekiyor. Siyasi rekabet başka, kişisel olarak incitmek, yüz yüze bakamaz hale gelmek başka. Onlara meydan vermemek gerekiyor ve herkesin şu sorumluluğu taşıması gerekiyor, birkaç ay sonra hep beraber seçim kampanyası yapacağız. Birkaç ay sonra hep beraber Türkiye’nin en mühim yerel seçimine doğru gideceğiz. Herkesin bunu kafasına yazması, kazıması gerek. Rekabet başka şey. Siyasi rekabet, parti içi rekabet, siyasi rekabet başka şey. Parti içi savaş başka şey. Ben 30 yıldır parti mekanizmaların içinde onlarca kongreye girdim çıktım. Bir iki tanesi hariç tamamında da taraf olmuşumdur açıkça. Ama benim kişisel ahlaki davranmayan, kırgın olduğum bir elin parmağını bulmayacak insan vardır. Siyasi nedenle kırgın ya da küs olduğum hiç kimse yoktur. Ama kongrede benim desteklediğim adaya karşı kaybedip bana kırılanlar oluyor ya da işin ayarını kaçırıp üst üste birkaç kere kaybedip küs gibi davrananlar oluyor. Öyle değildir siyaset. Kazanırken kaybedersin, kaybederken kazanırsın bazen. Bazen kaybedeceğini bile bile arkadaşlarını satmamak için duruş gösterirsin. Tutarlılık ve uzun vadeli güvenilirliğin daha önemlidir bir kongre kazanmaktan.” “Önümüzde bir il kongresi var. Buradaki tutumunuz ne olacak. Bir aday çıkartacak mısınız?” “Biz hep beraber birkaç ay içinde bir yerel seçim kampanyası vereceğiz bütün arkadaşlarımızla. Hep beraber bütün arkadaşlarımız için mücadele edeceğiz birkaç ay sonra bunun farkında olmamız lazım il kongresinde. Mümkünse liyakat sahibi bir kişide yüzde 100 bir uzlaşma olabilirse çok iyi olur çünkü seçimlere çok kısa süre var. “Yani siz tek aday olması taraftarı mısınız?” Liyakatli bir tek adayla anlaşılabilir ise çok iyi olur. Çünkü siyasi rekabetin bozduğu bazı dengeleri düzeltecek kadar vakit yok. Hani kongreden bir sene sonra yerel seçimler olsa çok da sorun olmazdı. Ama şimdi il kongresinden hemen sonra bir yerel seçim kampanyasına gireceğiz hep beraber. Öyle olunca da kendi içimizde sert bir rekabet oluşmaması lazım.” “Liyakatten kastınız nedir. Kime göre liyakat. Mesela ön seçimle mi belirlenmeli aday?” “Ön seçim yapılmamalı. Liyakatı parti tabanının duyguları tayin eder. Kamuoyu, ilçe başkanlarımız, örgütlerimiz, belediye başkanlarımız hep beraber bir isim üzerinde durduğumuzda bunu yapabilecek durumdayız. Bizim kadro sıkıntımız yok. 10 tane isim sayarız. O genel uzlaşıyı, konsensüsü ortaya koyduğumuzda herkes mutlu olur ve hemen hızla bu kongre sürecinin ardından seçim kampanyaları sürecimiz de başlar.” “Mevcut il başkanı Nuri Cengiz adaylığını açıkladı. Bu dediğiniz sistemde onun üzerine ilgili bir uzlaşma yapılır mı, yoksa o devre dışı mı bırakılır?” “Biliyorsunuz, seçilen herkes görevini divana devreder. Şimdi kongre vakti geldiğinde divana devretme vakti gelmiştir. Mevcut görev yapan il başkanımız da yeni süreç için aday adaylarından biridir. Dediğim gibi bir konsensüs arayışı için ‘ben adayım’ dediğine göre aday adaylarından biridir ama kimin üzerinde uzlaşılacağı, kimin üzerine kamuoyunun tatmin edileceği, parti kamuoyunun tasvip edeceği bir zemin oluşacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Oturup konuşmamız lazım hep beraber. İlce başkanları, belediye başkanlarıyla. Hep beraber bunu yapabiliriz diye düşünüyorum. Bunu genel merkezde yapabilir. Fakat biz kendi aramızda bunu yapabilecek medeni cesaret ve olgunluktayız. Bizim küs olduğumuz hiçbir ilçe başkanımız, hiçbir belediye başkanımız yok, hepsiyle görüşebiliyor, konuşabiliyoruz. Bu sıradan bir il kongresi değil. Hemen arkasından kampanya başlayacak. Bunun için burada özel bir durum var.” “Peki Ümit Uysal’ın durumu nedir? Nereye adaysınız?” “Siyaset çok planlanabilir bir şey değil. Kendi durumumuzu kendimiz yeterince objektif göremeyiz. Görev alacağımız nerede görev almamız daha uygunsa, ülke için, şehir için, parti için hepsi bir bütün. Parti üyeliklerimiz, partililerimiz niye var? Vatanımıza, ülkemize en çok o dünya görüşüyle hizmet edebiliriz diye düşündüğümüz için var. Hepimizin farklı farklı görüşleri olabilir ama önemli olan ülkeye, şehre iyi hizmet edebilmek. Türkiye’de bütün siyasi partiler merkeziyetçi biliyorsunuz. Eskiden bizim çocukluğumuzda köy kahvelerine bütün siyasi partiler bisküvi kutuları koyar delege seçimi yapardı. Şimdi öyle bir dünya yok. Şimdi yine içlerindeki en demokratik parti CHP. En azından kongrelerini özgürce yapabiliyor ama genel toplama baktığınızda önemli kararların hepsi Merkeziyetçi bir yapı içinde Ankara’dan veriliyor. Ankara’da hepimizi herkesi biliyor. Hangimizin hangi mevkide oynaması gerekiyorsa o mevkide oynayacağız. Hangimizle ne yapılabiliyorsa. Görev vermezlerse de ona göre hareket edeceğiz.” “Ülkede gündem voleybol. Sizin voleybol takımınızda bu sezon Sultanlar Ligi’nde mücadele verecek. Voleybol takımı kurmak nereden aklınıza geldi?” “Voleybol, Türkiye’de 30 yıldır projelendirilmiş, sistemli çalışması olan ve toplumsal ilgiyi çok yüksek üzerine toplamış bir branş. Dünya klasmanında da en başarılı olduğumuz takım sporu. Antalya’da buna çok düşkün. Değişik maçlardan bunu görüyoruz. Bazen burada işte uluslararası maçlar yapıldığında tribünlerin tıklım tıklım dolabildiğini görebiliyoruz. Antalya’ya bu heyecanı yaşatmak istedik. O nedenle birinci ligde devam etmekteyken bir şirket takımı olan Sultanlar Ligi’ndeki Sigorta Shop’a ortaklık teklif ettik. Onlara Antalya’ya taşınmayı ve Muratpaşa Belediyespor çatısı altına almayı teklif ettik. Onlar da kabul ettiler. Muratpaşa Belediyesi Sigorta Shop adında yeni bir kulüp kurduk ve Sultanlar Ligi zevkini Antalya’mıza yaşatacağız. Bundan mutluluk duyuyoruz.” “Takımın kadrosu nasıl?” Şimdi kadro parayla ilgili bütçeyle ilgili ilk 5 sıradaki takımlar diğer takımlardan çok çok yüksek paralar ayırıyorlar. Emlakbank, Eczacıbaşı, Vakıfbank, Türk Hava Yolları, Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımlar var. Bu yıl Beşiktaş’ta yükseldi. Biz onların ayırdığı parayı ayıramayız. Ancak onların hemen arkasından gelebilecek, onların da Antalya deplasmana gelirken biraz tedirgin olacakları bir takımımız var. Yani zevkli maçlar izletecek kalitede bir takımımız var. Antalya çok sahip çıkarsa bakarsınız seneye biz de onlar kadar bütçe buluruz. Antalya’da o potansiyeli görüyorum. Hani toplumsal taban geniş. Şirketlerimiz de bundan etkilenir, el atarlarsa sponsorluk anlamında katkı verirlerse belki de şampiyonluğa oynayan bir voleybol takımı da kurabiliriz gelecek yıllarda.” “Şu anda destek anlamında görüşmeler yapıyor musunuz?” “Yapıyoruz tabii sponsorluk görüşmelerimiz var. Çoğundan da olumlu sonuç alıyoruz. Belediyemizin de belli bir gücü var. Ortağımız da var, Sigorta Shop hala takıma ortak. Daha doğrusu biz onlara ortak olduk.” “Engelsiz kafe nasıl gidiyor?” “Burası zaten engelsiz kafe. Vakfın kendi kendine yeten bir işletmesi var. Fiyatlarımız da makul, hesaplı. Halkımız kullanıyor. Çok ciddi bir sosyal tabanı var. Çok ciddi sayıda insan kullanıyor. Burası başlı başına bir hizmet vakıf olarak. Ama zarar etmiyor burası. Bir miktar kar da ediyor, o karı da böyle eğitim, burs bazen köylere spesifik yardımlar için kullanılıyor. Yangında çok aktifti burası insanlara maddi destekte bulunduk. Yine daha önce maden kazalarında çok aktif oldu. Oralardaki mağdurlara. Burası karı birinci amaç olarak görmeyen bir miktar karda eden onunla da sosyal yardım yapan bir yer.”  “Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin biraz morali bozuk. Kaydedilmiş bir genel seçim var. Önümüzde bir yerel seçim var, bir yandan İYİ Parti meselesi, bir yandan yeşil sol ‘ben adaylarımı çıkartacağım’ diyor. Siz Antalyalı seçmenlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz? “Türkiye’ye küsme hakkımız yok. Siyasete küsme hakkımız yok. Moralimiz bozulabilir zaman zaman ama biz kesersek Türkiye’nin girdiği sıkıntılı yollardan bir daha geri dönüşü olmaz çocuklarımız yurt dışına gitmeye devam eder. Ülke ekonomisi çöküntünün içinde yuvarlanır. O yüzden dimdik ayağa kalkıp yerel yönetimlerde gereken birliği, beraberliği göstermek gerekiyor. Aslında ben sadece bir partinin kendi içinde birliğini de kastetmiyorum. Duyarlı bütün vatandaşların partiler üstü bir birliğinden söz ediyorum. Çünkü Türkiye ekonomisi 80 yıldır gideri gelirinden fazla eksi veren son 20 yıldır bu eksi rakamlar ağır derecede katlanmış ve ekonomisi maalesef çok büyük sıkıntıya girmiş bir ülke. Onun dışında nüfus yapısı, demografisi hızla değişen bir ülke. Siyasi sonuçlar olmaması mümkün değil. Türkiye’nin her bölgesinin bir dominant göç deseni var. Bunun maalesef siyasi sonuçları olur diye endişeleniyorum. Bu gelir düzeyinde bu ekonomik sıkıntılar içinde hele hele olmaması zaten mümkün değil. Maalesef ülkemizi zenginleştiremedik, bir refah devleti tesis edemedik. Yüksek bir demokrasi tesis edemedik. İleri gidelim derken hep geri gittik. Ülkemize her türlü siyasi ayrımı da aşarak sahip çıkalım. Hızla toparlanalım. Siyasetten başka bir model metot yok. Beğenmesek de bazı şeyleri eleştirsek de mutlaka seçime, sandığa, şehre, ülkeye sahip çıkmak durumundayız.”  
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, İl Başkanını uzlaşıyla hep birlikte seçelim çağrısında bulundu. Başkan Uysal, “Kongreler sert geçiyor. İl Kongresi’nin ardından hep birlikte yürüteceğimiz yerel seçimler var. Bu nedenle belediye başkanlarımız, ilçe başkanlarımız ile bir araya gelerek, parti tabanınca da destek görecek bir ismin üzerinde uzlaşalım” dedi.

haberimizvar.net- Yerel seçimlere 6 aylık bir süre kaldı. Özellikle genel seçimleri Cumhur ittifakının kazanmasının ardından Millet ittifakı paydaşları için bu seçimler özel bir önem taşıyor. Henüz ittifak ya da işbirliklerinin belirsiz olduğu yerel seçimler ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu teşkilatlara “Seçime tek başımıza giriyor gibi hazırlanın” talimatını vermişti.  Antalya Gündem’den Cem Çon ve Nihat Toklu’ya özel röportaj veren Uysal ile geride kalan 4,5 yılı, belediyenin mali durumunu, geride kalan ilçe kongrelerini, yapılacak olan il kongresini ve Muratpatpaşa konuşuldu.

İşte o röportaj:

 

“Bu dönemde geriye bıraktığımız 4,5 yılı değerlendirebilir misiniz?”

“Belediyelerin işi bir hayat standardı üretebilmek. Şehirde bir insan olmaktan kaynaklanan, o şehrin bir insanı olmaktan kaynaklanan asgari haklar ve yaşam standart manzumesini ortaya koyabilmek. Biz hep böyle baktık. Genel bir standarttı, hep ayakta tutabilmek istedik. Düzgün kaldırıma çıkmak iyi asfalta basmak. Kimsesiz ve yalnızsa, engelliyse, yoksulsa belediyeden hizmet alabilmesi. Tabi olayın sadece dezavantajlı kısmı yok. Kendi kendine yeten kültür hizmetleri tüketen birisi ise her hafta gidip bir standart oyunu, konseri şehirde izleyebilmesi, belediye ile ilgili bir konu olduğunda herkesin bir telefonla belediye hizmetlerine rahatça ulaşabilmesi, emeklilerin yaşlıların bulunabileceği sosyal alanlarda 60 yaşını dolduran herkesin yararlanabilmesi. Bütün hizmetlerimiz herkese. Böyle bir standardı hep oluşturmaya çalıştık.,Kent kimliğini güçlendirebilecek, kentin kalitesini, marka değerini arttırabilecek şey buydu.

ÇOK SAYIDA HİZMET

Doğalgazı olmayan bir kentte topyekun bir doğalgaz erişimi sağladıktan sonra kentin bütün yollarını söküp yeniden yaptık. Kaldırım yenilemelerimiz devam ediyor. Yaşlı evleri modelimiz vardı. Birinci dönem kurduğumuz sayısı 3 iken bu sayı 5’e çıktı. Üye sayısı 3 binden 6 bine yükseldi. Turunç masamız hizmet etmeye ve bütün belediyeyi koordine etmeye devam ediyor.

Binlerce insanımız çevreci komşu karta ilave oldu. Şu an 16 bin kart sahibi var. Bunlarda sistemin içinde şehrin atıklarını toparlamaya ve paraya çevirmeye devam ediyorlar. Ulusal ve kent ekonomisine kazandırmaya devam ediyorlar.

“ASSİM OTURDU”

Abdullah Sevimçok Sivil Toplum Merkezimizdeki faaliyet sayısı arttı. İlk dönemimizde inşa etmiştik. Ancak ikinci dönem pandemi sonrasında oturdu diyebilirim. Gelişme halen daha devam ediyor. Eskiye göre kullanımı 3’e katlandı. Çok yoğun kullanılan bir alan olmaya başladı. Oradaki platformlarda şehre fikir üretmeye devam ediyor. Mesela çevre platformunun çalışmaları partiler üssü genel duyarlılığı ifade ediyor ve çok etkili. Bütün kurumlara da kendisine çeki düzen verme zemini oluşturuyor.

Bütün bunların yanında bu kıyıya sıfır olan alanların halka açık tutulması çok önemli. İşletme sayısı geçen döneme göre ikiye katlanmış durumda. Kullanımı da aynı şekilde ikiye, üçe katlandı. Ülkenin içinde bulunduğu sosyoekonomik şartlar nedeniyle zaten belli bir sınıfın dışında kıyı kullanımı ancak bizim tesislerimiz ile mümkün olabiliyor. Kıyıları da ihale etmeye kalksak şimdi burada çayın 5 lira olan fiyatı 50 liraya çıkar. Burayı da o zaman 50 liraya çay içenler kullanabilir.

İKİ KABİN TAŞRAYA ÇIKIYOR

Yeni bir çalışma başlatıyoruz. Teknoloji eğitimi, yapay zeka, dijital dünya. Bizim kırsalındaki insanlara ya da sosyal ekonomik olarak yoksul yerlerdeki insanlara öyle bir uygulamalı eğitim götürmeyi düşündük. Oyunlaştırarak, bir oyunu oynatarak. Dünyada olan bu büyük teknolojik değişimi hissetsinler ve kendilerini de o konuda araştırma geliştirme konusunda cesaret alsınlar diye yakında kırsala çıkacak iki tane kabinimiz var. İnsanlarımız bir 3 boyutlu oyun oynayacaklar ücret almayacağız. Bir teknoloji eğitimi olarak tasarladık. Kırsalda ulaşamayan çocuklar için daha çok. Ya da sosyal ekonomik durumu zayıf olan çocuklar için 2 aracımız önümüzdeki günlerde karavanlarıyla beraber taşraya çıkacak. Teknolojik gelişmeleri ifade eden bir eğitim için.”

“Bütçeden bahsetmişken göreve başladıktan sonra pandemi patlak verdi. İlk maskeyi siz ürettiniz. Hekimler için özel siperlikler ürettiniz. Manavgat yangını oldu ardından deprem derken bu dönem de belediyenin ekonomi nasıl oldu? Özellikle kur artışlarından nasıl etkilendiniz”

“Artışlar açıkçası çok olumsuz etkiledi. Ama asıl olumsuz etkileyen şey enflasyon. Biz bir hayat standardı üretmeye çalışıyoruz. Bizim illa da kamu kaynaklarını harcayalım diye bir derdimiz yok. Yıllık yüzde 10 borçlanma ile dönen bir yatırım politikamız var. Ancak bu dönem çalışanın ücretleri satın alma gücünün çok düşük kalması nedeniyle artık sorun. İşçilerimiz 12 bin 500 lira alıyordu toplu sözleşmeye göre. Ama geçtiğimiz aylarda enflasyon sebebiyle asgari ücreti 14 bin 500 liraya çıkarttık. 3 bin çalışan var. Para var mı? Para yok. Para 12 bin 500’e göre var. Geçen yıldan hesaplandı, bütçe meclisten geçti onaylandı. Para o kadar.

Yine 30 sene öncesi Antalya belediyesinden kalma kamulaştırmasız el atma davaları var. Ben bunlara yıllık yüzde 8 pay ayırıyorum. Davalara eşit paylaştırmaya çalışıyorum.

Bizim günlük masraf standartlarımız da çok yüksek. Bununda nedeni en büyük eğitim kurumu Muratpaşa Belediyesi’nde. Yılda 55 milyon lira ile 2 bin çocuğu sübvanse ediyoruz. Üniversiteye hazırlığa kadar. Bu benim tercihim. Üniversiteye hazırlık, kreşler, etütler hepsi. Şimdi ben bunu sübvanse etmesem hizmeti alanlar piyasadan almaya kalksa 110 milyon liraya alamaz.

Günlük 300 operasyon var turunç masadan. Mazotla, benzinle, personelle, arabayla oluyor bu. Muratpaşa’da kimse tanıdık meclis üyesi, belediye çalışanı aramıyor kaldırımda sorun olduğu zaman. Turunç masa aranıyor.

Yaşlı evde bakımlarımız var. Muratpaşa’da 17 bin insan evinde yalnız yaşıyor, ama bir tane bile şükür ki daha evinde yalnız ölen insan haberi olmamıştır benim dönemimde. Ölümünün beşinci gününde. Çünkü niye? Herkesin bir belediyesi var. Biz evde bakım hizmeti veriyoruz. Üç beş yıl baktıktan sonra maalesef ki zaten kaybediyoruz insanları. Fakat kimse yalnız değil.

2 bin dönüm yeşil alanımız var. Rutin bakımı çok pahalı artık bu enflasyonda. Aldığın ilaç, gübre, çim tohumu pahalı. Muratpaşa toleransı olan bir yer değil. Çimler 1 santim uzasa kimse enflasyon dinlemez.”

“EYT’den belediye hizmetleri etkilendi mi?”

“Üçüncü dünyanın bütün göç potansiyeli Türkiye’de birikiyor. Kişi başına 1-2 bin dolarlık bütün ülkelere vizeyi kaldırdık. Türkiye’de konsolosluklara gidip vize müracaatı yapıyorlar. Bir çeşit ayrıştırma merkezi Türkiye. 10 milyon insan depolanmış vaziyette Türkiye’de. Şu anda bu insanlar ne iş yapıyor Türkiye’de? Bizim çocukların hepsi son 20 senede üniversite mezunu yapıldı. Her kasabaya bir üniversite. Bizimkiler üniversite mezunu. Bizimkilerin yapmadığı işleri yapıyorlar. Tarla, kaba kuvvet işler gibi. Tamamı beyaz yaka işine talip ama bunu karşılayacak pozisyon yok. Çünkü iyi bir ekonomi için bir tane fabrika müdürü 10 tane işçi lazım. Fabrika müdürü 10 tane işçi 1 tane olursa ne olur? Piramit olması gereken şey huni olur. Bu gelen göçmenler o işleri yapıyor işte. Bizim çocukların yapmadığı işleri yapıyor. Hani o kadar olaylar birbirini tamamlıyor ki bizim çocukların hepsinin birden üniversite mezunu olmasıyla onların gelip Türkiye’de alt işleri yapmaları aynı dönemlere denk geliyor. Şu an düz garson için asgari ücretin 3 katı paralar veriliyor bulunanlara. Ben 14 bin 500 liraya nasıl sokak süpürgecisi bulayım, ya da herhangi bir belediye 15.000 liraya 13.000 liraya bulsun? Düşük verimlilikte başka hiçbir yerde iş bulamayan insanlara kalıyor bu tip işler. Eskiden sokak işlerini yapanların arasında lise mezunları bile vardı şimdi de var ama büyük bir kısmı hiçbir yerde iş bulamayan insanlar.”

“Gelecekte belediyelere Suriyeli işe alınabilir mi?”

“Belediyeler şu anda haksız rekabete maruz kalıyor. Kimse mazeret dinlemez. Yani çöpü kenarda biriktiği zaman belediye adam bulamıyor demez. Sıkı tedbir alıyoruz. Sürekli teyakkuz halinde yaşıyoruz. Yaz aylarında nüfusumuz 2 katına çıkıyor. Nüfusu 2 katına çıkınca tabii bütün servislerimizin çalışma zorunluluğu da aslında 2 katına çıkıyor. Sıkı bir mücadele içindeyiz. Son bir aydır temizlik şikayetlerimiz çok minimuma düşmüş vaziyette. Bir ay önce turizm mevsiminin başlamasıyla birlikte EYT’den sonraki boşluktan kaynaklanan bazı sıkıntılar olmuştu.”

“Temizlik işleri kendi bünyenizde mi?”

“Bazı hizmetleri taşeronlaştırıp belediyenin işçi sayısını çok aza düşürüp belediyede asgari ücreti 17 bin yaptık diyorlar. Ben de temizlik hizmetlerini özelleştirsem, hem bu kadar denetleyemem hem de bu kadar verim alamam. Üstelik 700 kişiyi azaltmış olurum. Park bahçeleri de özelleştirsem, taşeronlaştırsam bir 600 kişi de oradan azaltmış olurum. Taşeron firma araya Suriyelide katabilir denetlemezseniz. Çok farklı bir tablo çıkar. Bende kalan işçilerin maaşlarını 15 bin değil de 20 bin yaparım. O çözüm değil. O taşeronun altında çalışanda Türkiye’nin insanı.”

“Kendinizi başarı anlamında nerede görüyorsunuz? İstediğiniz hedeflere ulaşabildiniz mi?”

“Standart ve sürdürülebilirlik kavramı açısından hedeflerime yüzde 100 ulaştım diyebilirim. Kent, yaşam standardı ve sürdürülebilirlik belediye bütçesiyle sürdürebilecek bir hizmete ulaştık. Kıyılarda 13 tane kafeterya, 6 tane plaj, 6 tane yaşlı evi, 6 tane kreş, üniversiteye hazırlık kursu, etüt merkezleri, yurtlar, 19 branşta spor yapan binlerce insan, Türkiye’nin en dinamik sivil toplum merkezi, 139 dernek onun İnovasyon kanadı. Her hafta Türkiye’nin en üst düzeyi gösterilerinin sunulduğu Türkan Şoray Kültür Merkezi, 24 saat engellilere icapçı hizmeti, engelsiz kafeye ve çevre düzenlemesi ve bu kamu hizmetlerine direkt tek telefonda herkesin eşit ulaşması. 6 bin yaşlı evi üyesi. Sayısı 100 bini geçen yaşta evde bakım hizmeti. 16 bin çevreci komşu kart. Kule dikmedik ama bütün bu üniteleri kurduk şehrin her tarafına.

KALEÇİ 24 SAAT YAŞIYOR

Yine ilk göreve geldiğimizde Kaleiçi’ne saat 17.30’dan sonra güvenlik görevlileri bile girmeye endişe ediyordu. Burada aldığımız önlemlerle Kaleiçi yılın 12 ayı 24 saat yaşayan bir yer haline geldi. Bunda Kaleiçi Old Town Festivali’nin de büyük katkısı oldu.”

ANKET YÜZDE 84

Son güncel ankete göre Muratpaşa halkı yüzde 84’ü beni başarılı buluyor. Başarısız bulan da var, saygı duyuyorum, olabilir. Onun kafasında başka bir belediyecilik vardır ya da siyasi olarak kategorik olarak zaten bize alıcı gözle bakmıyordur onu da anlayışla karşılıyorum.”

“İlçe kongrelerinde bazı sıkıntılar yaşandı. Buradaki kongrelerde siz de dahil tüm belediye başkanları taraf oldu. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?”

“CHP kısmen demokratik yapıya sahip tek parti piyasada. Siyasi partiler ortamında. O yüzden kongreler sert geçiyor. Ama biz eski partililer sert değiliz. Parti kültüründen gelenler onun ayarını bilir. Size karşıda yarışanlar da asla yüz yüze bakamaz hale ya da kırıcı hale gelmez. Belli kurallara riayet eder. Yeni kuşak biraz ayarını bilmiyor yani ya dost ya düşman mantığıyla bakıyor. Bir kongre kaybetmekle hiç kimse yok olmaz. Şimdi hayat memat meselesi gibi saldırıyorlar yeni siyasete giren insanlar son 10 yılda 15 yılda girenler anlamıyorlar CHP kültürünü.

“AKILLARA KAZINMALI”

Herkesin aklını başına toplaması lazım. 6 ay sonra Türkiye tarihindeki en önemli yerel seçimleri  var. Biz sonuçta aynı anlayışın temsilcileriyiz. Kimsenin kimseyi kişisel olarak incitecek hareketlerde bulunmaması gerekiyor. Siyasi rekabet başka, kişisel olarak incitmek, yüz yüze bakamaz hale gelmek başka. Onlara meydan vermemek gerekiyor ve herkesin şu sorumluluğu taşıması gerekiyor, birkaç ay sonra hep beraber seçim kampanyası yapacağız. Birkaç ay sonra hep beraber Türkiye’nin en mühim yerel seçimine doğru gideceğiz. Herkesin bunu kafasına yazması, kazıması gerek. Rekabet başka şey. Siyasi rekabet, parti içi rekabet, siyasi rekabet başka şey. Parti içi savaş başka şey. Ben 30 yıldır parti mekanizmaların içinde onlarca kongreye girdim çıktım. Bir iki tanesi hariç tamamında da taraf olmuşumdur açıkça. Ama benim kişisel ahlaki davranmayan, kırgın olduğum bir elin parmağını bulmayacak insan vardır. Siyasi nedenle kırgın ya da küs olduğum hiç kimse yoktur. Ama kongrede benim desteklediğim adaya karşı kaybedip bana kırılanlar oluyor ya da işin ayarını kaçırıp üst üste birkaç kere kaybedip küs gibi davrananlar oluyor. Öyle değildir siyaset. Kazanırken kaybedersin, kaybederken kazanırsın bazen. Bazen kaybedeceğini bile bile arkadaşlarını satmamak için duruş gösterirsin. Tutarlılık ve uzun vadeli güvenilirliğin daha önemlidir bir kongre kazanmaktan.”

“Önümüzde bir il kongresi var. Buradaki tutumunuz ne olacak. Bir aday çıkartacak mısınız?”

“Biz hep beraber birkaç ay içinde bir yerel seçim kampanyası vereceğiz bütün arkadaşlarımızla. Hep beraber bütün arkadaşlarımız için mücadele edeceğiz birkaç ay sonra bunun farkında olmamız lazım il kongresinde. Mümkünse liyakat sahibi bir kişide yüzde 100 bir uzlaşma olabilirse çok iyi olur çünkü seçimlere çok kısa süre var.

“Yani siz tek aday olması taraftarı mısınız?”

Liyakatli bir tek adayla anlaşılabilir ise çok iyi olur. Çünkü siyasi rekabetin bozduğu bazı dengeleri düzeltecek kadar vakit yok. Hani kongreden bir sene sonra yerel seçimler olsa çok da sorun olmazdı. Ama şimdi il kongresinden hemen sonra bir yerel seçim kampanyasına gireceğiz hep beraber. Öyle olunca da kendi içimizde sert bir rekabet oluşmaması lazım.”

“Liyakatten kastınız nedir. Kime göre liyakat. Mesela ön seçimle mi belirlenmeli aday?”

“Ön seçim yapılmamalı. Liyakatı parti tabanının duyguları tayin eder. Kamuoyu, ilçe başkanlarımız, örgütlerimiz, belediye başkanlarımız hep beraber bir isim üzerinde durduğumuzda bunu yapabilecek durumdayız. Bizim kadro sıkıntımız yok. 10 tane isim sayarız. O genel uzlaşıyı, konsensüsü ortaya koyduğumuzda herkes mutlu olur ve hemen hızla bu kongre sürecinin ardından seçim kampanyaları sürecimiz de başlar.”

“Mevcut il başkanı Nuri Cengiz adaylığını açıkladı. Bu dediğiniz sistemde onun üzerine ilgili bir uzlaşma yapılır mı, yoksa o devre dışı mı bırakılır?”

“Biliyorsunuz, seçilen herkes görevini divana devreder. Şimdi kongre vakti geldiğinde divana devretme vakti gelmiştir. Mevcut görev yapan il başkanımız da yeni süreç için aday adaylarından biridir. Dediğim gibi bir konsensüs arayışı için ‘ben adayım’ dediğine göre aday adaylarından biridir ama kimin üzerinde uzlaşılacağı, kimin üzerine kamuoyunun tatmin edileceği, parti kamuoyunun tasvip edeceği bir zemin oluşacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Oturup konuşmamız lazım hep beraber. İlce başkanları, belediye başkanlarıyla. Hep beraber bunu yapabiliriz diye düşünüyorum. Bunu genel merkezde yapabilir. Fakat biz kendi aramızda bunu yapabilecek medeni cesaret ve olgunluktayız. Bizim küs olduğumuz hiçbir ilçe başkanımız, hiçbir belediye başkanımız yok, hepsiyle görüşebiliyor, konuşabiliyoruz. Bu sıradan bir il kongresi değil. Hemen arkasından kampanya başlayacak. Bunun için burada özel bir durum var.”

“Peki Ümit Uysal’ın durumu nedir? Nereye adaysınız?”

“Siyaset çok planlanabilir bir şey değil. Kendi durumumuzu kendimiz yeterince objektif göremeyiz. Görev alacağımız nerede görev almamız daha uygunsa, ülke için, şehir için, parti için hepsi bir bütün. Parti üyeliklerimiz, partililerimiz niye var? Vatanımıza, ülkemize en çok o dünya görüşüyle hizmet edebiliriz diye düşündüğümüz için var. Hepimizin farklı farklı görüşleri olabilir ama önemli olan ülkeye, şehre iyi hizmet edebilmek. Türkiye’de bütün siyasi partiler merkeziyetçi biliyorsunuz. Eskiden bizim çocukluğumuzda köy kahvelerine bütün siyasi partiler bisküvi kutuları koyar delege seçimi yapardı. Şimdi öyle bir dünya yok. Şimdi yine içlerindeki en demokratik parti CHP. En azından kongrelerini özgürce yapabiliyor ama genel toplama baktığınızda önemli kararların hepsi Merkeziyetçi bir yapı içinde Ankara’dan veriliyor. Ankara’da hepimizi herkesi biliyor. Hangimizin hangi mevkide oynaması gerekiyorsa o mevkide oynayacağız. Hangimizle ne yapılabiliyorsa. Görev vermezlerse de ona göre hareket edeceğiz.”

“Ülkede gündem voleybol. Sizin voleybol takımınızda bu sezon Sultanlar Ligi’nde mücadele verecek. Voleybol takımı kurmak nereden aklınıza geldi?”

“Voleybol, Türkiye’de 30 yıldır projelendirilmiş, sistemli çalışması olan ve toplumsal ilgiyi çok yüksek üzerine toplamış bir branş. Dünya klasmanında da en başarılı olduğumuz takım sporu. Antalya’da buna çok düşkün. Değişik maçlardan bunu görüyoruz. Bazen burada işte uluslararası maçlar yapıldığında tribünlerin tıklım tıklım dolabildiğini görebiliyoruz. Antalya’ya bu heyecanı yaşatmak istedik. O nedenle birinci ligde devam etmekteyken bir şirket takımı olan Sultanlar Ligi’ndeki Sigorta Shop’a ortaklık teklif ettik. Onlara Antalya’ya taşınmayı ve Muratpaşa Belediyespor çatısı altına almayı teklif ettik. Onlar da kabul ettiler. Muratpaşa Belediyesi Sigorta Shop adında yeni bir kulüp kurduk ve Sultanlar Ligi zevkini Antalya’mıza yaşatacağız. Bundan mutluluk duyuyoruz.”

“Takımın kadrosu nasıl?”

Şimdi kadro parayla ilgili bütçeyle ilgili ilk 5 sıradaki takımlar diğer takımlardan çok çok yüksek paralar ayırıyorlar. Emlakbank, Eczacıbaşı, Vakıfbank, Türk Hava Yolları, Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımlar var. Bu yıl Beşiktaş’ta yükseldi. Biz onların ayırdığı parayı ayıramayız. Ancak onların hemen arkasından gelebilecek, onların da Antalya deplasmana gelirken biraz tedirgin olacakları bir takımımız var. Yani zevkli maçlar izletecek kalitede bir takımımız var. Antalya çok sahip çıkarsa bakarsınız seneye biz de onlar kadar bütçe buluruz. Antalya’da o potansiyeli görüyorum. Hani toplumsal taban geniş. Şirketlerimiz de bundan etkilenir, el atarlarsa sponsorluk anlamında katkı verirlerse belki de şampiyonluğa oynayan bir voleybol takımı da kurabiliriz gelecek yıllarda.”

“Şu anda destek anlamında görüşmeler yapıyor musunuz?”

“Yapıyoruz tabii sponsorluk görüşmelerimiz var. Çoğundan da olumlu sonuç alıyoruz. Belediyemizin de belli bir gücü var. Ortağımız da var, Sigorta Shop hala takıma ortak. Daha doğrusu biz onlara ortak olduk.”

“Engelsiz kafe nasıl gidiyor?”

“Burası zaten engelsiz kafe. Vakfın kendi kendine yeten bir işletmesi var. Fiyatlarımız da makul, hesaplı. Halkımız kullanıyor. Çok ciddi bir sosyal tabanı var. Çok ciddi sayıda insan kullanıyor. Burası başlı başına bir hizmet vakıf olarak. Ama zarar etmiyor burası. Bir miktar kar da ediyor, o karı da böyle eğitim, burs bazen köylere spesifik yardımlar için kullanılıyor. Yangında çok aktifti burası insanlara maddi destekte bulunduk. Yine daha önce maden kazalarında çok aktif oldu. Oralardaki mağdurlara. Burası karı birinci amaç olarak görmeyen bir miktar karda eden onunla da sosyal yardım yapan bir yer.” 

“Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin biraz morali bozuk. Kaydedilmiş bir genel seçim var. Önümüzde bir yerel seçim var, bir yandan İYİ Parti meselesi, bir yandan yeşil sol ‘ben adaylarımı çıkartacağım’ diyor. Siz Antalyalı seçmenlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

“Türkiye’ye küsme hakkımız yok. Siyasete küsme hakkımız yok. Moralimiz bozulabilir zaman zaman ama biz kesersek Türkiye’nin girdiği sıkıntılı yollardan bir daha geri dönüşü olmaz çocuklarımız yurt dışına gitmeye devam eder. Ülke ekonomisi çöküntünün içinde yuvarlanır. O yüzden dimdik ayağa kalkıp yerel yönetimlerde gereken birliği, beraberliği göstermek gerekiyor. Aslında ben sadece bir partinin kendi içinde birliğini de kastetmiyorum. Duyarlı bütün vatandaşların partiler üstü bir birliğinden söz ediyorum. Çünkü Türkiye ekonomisi 80 yıldır gideri gelirinden fazla eksi veren son 20 yıldır bu eksi rakamlar ağır derecede katlanmış ve ekonomisi maalesef çok büyük sıkıntıya girmiş bir ülke. Onun dışında nüfus yapısı, demografisi hızla değişen bir ülke. Siyasi sonuçlar olmaması mümkün değil. Türkiye’nin her bölgesinin bir dominant göç deseni var. Bunun maalesef siyasi sonuçları olur diye endişeleniyorum. Bu gelir düzeyinde bu ekonomik sıkıntılar içinde hele hele olmaması zaten mümkün değil. Maalesef ülkemizi zenginleştiremedik, bir refah devleti tesis edemedik. Yüksek bir demokrasi tesis edemedik. İleri gidelim derken hep geri gittik. Ülkemize her türlü siyasi ayrımı da aşarak sahip çıkalım. Hızla toparlanalım. Siyasetten başka bir model metot yok. Beğenmesek de bazı şeyleri eleştirsek de mutlaka seçime, sandığa, şehre, ülkeye sahip çıkmak durumundayız.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.