ABB’nin eksik bulduğum, yavaş bulduğum, çekingen bulduğum uygulamaları var mı? Evet var. Ama yanlış bulduğum bir uygulaması var mı diye sorduğumda cevabım “HAYIR” dır. Ben rekreasyon çalışan bir akademisyen ve bu kentin havasını 30 yıldır teneffüs eden biri olarak ABB’ye karne vermem gerekirse eksikliklerine rağmen genel olarak başarılı buluyorum. Bana göre halk belediyeye ve belediyeyi yönetenlere her yıl karne vermelidir. Sadece seçimden seçime değil. ABB’nin karavancılarla ilgili kararını “DOĞRU AMA EKSİK” buluyorum.  Yasaklamak yerine başka çözümler de üretilebilirdi. Fakat önce yasaklayıp sonra kurallar koyup kuralara göre yönetmeyi tercih etmesini de değerli görüyorum. Ayrıca kendimde karavan kullanıcısıyım. Ama karavancıların işgaline uğramış bir Gürsu Mahallesi, Kuşkavağı Mahallesi, Arapsuyu Mahallesi’ni çirkinlikten ve işgalden kurtardı. Ama bu arada benim gibi karavanıyla oraya 3-5 saatliğine gidenler de gidemez oldu. Yani 24 saatten fazla konaklayan diğer bir deyişle kamp yapan “kurunun” yüzünden benim gibi bir süreliğine park eden “yaşlar” da yandı. Peki, bunun çözümü var mı? Var. Çözüm ABB’nin yönetim zihniyetinin “yasaklamak mı, yönetmek mi?” olacağına bağlı. Yasaklamak ise yasaklandı ve bu şekilde devam etmeli. Bu arada karavan olmasa da karavanlar gibi olan okul servisleri park edebiliyorlar, büyük offroad araçları park ediyorlar, küçük kamyonetler park ediyorlar. Hatta özel arabalar sınırsız sürede park ediyorlar. Yani karavan kullananlara biraz haksızlık edilmiştir. Ama bu yasağın kaldırılmadan bir üst düzeye çıkarılarak KALİTE DÖNGÜSÜ İÇERİSİNDE çözülmesi fırsatı oluşmuştur. İtalya’nın, Almanya’nın, Hollanda’nın ve birçok Avrupa ülkesinin tamamında belli yerlere özel araçlar park etmek istenirse belirli bir süre ücretsiz sonrasında katlanarak giden bir ücret ödenmesi zorunludur. Bizde herkes her yere aracını park edebiliyor. Bu son derece yanlıştır. Ayrıca araçların park problemi bireyleri toplu taşım kullanmaya motive eder. Aynı durum kent merkezlerindeki araç yoğunluğunu kontrol etmek için de kullanılır. Aynen Beach Park’a girişte insanlar otopark ücreti ödüyorlar ve buna itiraz eden de yok. Benzer durum Konyaaltı Sahilinin diğer kısımlarında da uygulanmalıdır. Yaz günlerinde kullanım arttığında sahilde birçok kişi günün birçok saatinde araçlarını park edecek yer bulamamakta ve bununla ilgili birçok kişi mağduriyet yaşamaktadır. Bunun önüne geçebilmek için her araç sahibine “adil kullanım süresi” boyunca park ücretsiz olmalı. Ama sonrasında ücretli olmalıdır. Böylelikle ücret ödemek istemeyenler sahili boşaltınca onun yerine diğer kullanıcılar geleceklerdir. Benim önerim herhangi bir araç komple Konyaaltı Sahilinde özellikle 15 Haziran ayı ile 30 Eylül arasında 4 saat süreyle ücretsiz kalabilmeli, sonrası her saat için UKOME’nin takdir edeceği ücret ödenmelidir. Otoparkların yönetimi parkometrelerle olabileceği gibi insan emeğiyle de gerçekleştirilebilir. Buna ABB karar vermelidir. Her ikisi de yatırım gerektiren bir süreçtir. Bu kent bu kentte yaşayanlarındır ve onların top yekûn mutluluğu esastır. Ve kentin tüm kamusal mekânlarında herkes ERKEN GELENİN CANININ İSTEDİĞİ KADAR değil HERKES EŞİT yararlanmalıdır. Ayrıca Boğa Çayı-Akvaryum (eski Minicity) arasındaki her otopark blokuna aynen engelli oto parkı ayrılması gibi karavan parkı ayrılmalı. Burada sadece karavan kamp yapabilmeli ve günlük öngörülen ücreti ödemelidir. Burada önemli olan bir karavanın eğer kamp amaçlı bulunuyorsa maksimum 3 gün kalabilmeli ve her gün için makul bir ücret ödemelidir. Antalya yazın değil kışın karavancıların kamp yapmasına uygun bir coğrafyadır. Böylelikle kışın her otopark blokuna iki karavan kapasitesi ayrılırsa Konyaaltı sahilinde azalan otopark talebini de böylelikle doldurmak mümkün olabilecektir. Böylelikle rekreasyonel olarak da Konyaaltı Sahili’nin doğru yönetilmesi Antalya’nın bu kısmı için Mutlu Kent tasarımı yapılmış olur. Bu konuda ABB’nin bürokratlarını bu bakış açısıyla süreci tekrardan değerlendirmesini tavsiye ederim.