Faik Ardahan
Köşe Yazarı
Faik Ardahan
 

Kültürel mirasımız kötü mü yönetiliyor?

 Miras kavramı daha çok kişisel anlamda kullanılırken, kültürel miras veya kültür mirası kavramı aile geçmişi bağına bakılmaksızın bizlerden önceki kuşaklardan günümüze kadar gelen ve korunarak bizden sonraki kuşakların yararına olacak şekilde aktarılan, evrensel değerlere sahip, belirli kriterleri (geleneğe tanıklık etmesi, yaratıcı insan dehasının ürünü olması, insanlık tarihinin bir veya daha fazla dönemini temsil etmesi vb.) taşıyan tarihi eserler/kıymetlerlerdir. Kültürel mirasa somut kültür, soyut kültür ve doğal miras dahildir. Anlamı itibariyle kültürel miras, toplumlara, toplumların üyelerine ortak bir geçmişi hatırlatan, birlik ve dayanışma kabiliyetini güçlendiren, geleneklerinin ve çeşitliliğin devamlılığını sağlayan unsurlar toplamıdır[1].   Somut Kültürel Varlıklar: Taşınabilir ve taşınmaz miras olarak iki gruba ayrılmıştır. Anıtlar, heykeller, resimler, arkeolojik eserler, kitabeler, kitaplar, peyzajlar vb. Soyut Kültürel Varlıklar: Folklor, gelenekler, dil, sözlü tarih vb. Doğal Miraslar: Kültürel açıdan önem teşkil eden manzara ve biyolojik çeşitlilik vb.[2]. Bu haliyle hem aile mirası olan değerler hem de kültür mirası olan değerler oldukça önemlidir ve hükümet politikaları yerine devlet politikalarıyla korunmalı, sürdürülmeli ve yaşatılmalıdır. Yörük kültürü nasıl soyut kültürel varlıklar içinde ele alınacak bir değer ise Aladağlar, Yedi Göller’de bulunan Çelik Buyduran Pınarı, Büyük Göl, Hasta Hocanın Yurdu da aynı şekilde somut kültür mirası olarak kabul edilir. Kültür mirasımızın önemli unsurlarından biri de hanlar ve kervansaraylardır. Hanlar ve kervansaraylar ticaret yolları üzerinde günlük 9 saatlik deve yürüyüşüyle (ortalama 40 km) varılabilecek mesafelerde tacirlerin ve onlara ait ticari yük taşıyan hayvanların geçici süre konaklayacakları, tedavi olabilecekleri mekanlardı. Bu mekanlarda üç güne kadar her türlü yeme içme ve konaklama ücretsizdi. Hanlar ve kervansarayların tüm işletme giderleri o dönemde vakıf tarafından karşılanmakta idi. Anadolu coğrafyasında kervansaraylar ilk defa milattan önce 5. yüzyılın başlarında doğru Ahameniş İmparatorluğu tarafından yaptırılmıştır. Önceleri askeri savunma için düşünülmüş, zamanla artan ticaret ve dini ihtiyaçları karşılaması için genişletilmiştir. Selçuklu devrinde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları ve ihtiyaçlarını görmeleri için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmıştır[1]. Ülkemizde çok sayıda han ve kervansaray vardır ve son yıllarda birçoğu restore edilerek turizme kazandırılmışlardır. Mademki bu eserler kültür mirasımızın önemli unsurlarından ve ecdadımıza ait o halde onların tamamının ecdadımıza layık bir biçimde korunması ve yönetilmesi gerekir. Bu konuda ciddi bir tutarsızlık olduğunu görüyorum. Öncelikle devlet politikası olarak değerlendireceğim bir kültür mirası politikamızın olmaması bu konudaki en önemli problemdir. Bugüne kadar kültür mirasımızın korunması ve yönetilmesi hükümetler tarafından gerçekleştirildiği için her hükümet kendi dünya görüşüne, siyasi önceliklerine göre kültür mirasın korunması ve yönetilmesine yönelik yatırımlarda bulunmuştur. Maalesef şu an gelinen nokta içler acısı durumdadır. Kültür mirası eserlerinin bazıları Vakıflar Genel Müdürlüğüne, bazıları Milli Parklara, bazıları Kültür ve Turizm Bakanlığına ve hatta belediyelere, özel şahıslara ait. Dolayısıyla her biri için ortak hükümler uygulamak da pek mümkün görünmemekte. Bu karmaşanın mutlaka çözülmesi gerekmektedir. Karavanla gerçekleştirdiğim bu sene ki yaz tatilimde Konya-Aksaray yolu üzerindeki Zazadın Han ve Sultanhanı Kervansarayı’nı ziyaret etme şansı buldum. Zazadın Han 1235-1236 yılları arasında I. Alaeddin Keykubad'ın ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in emirlerinden biri olan Sadeddin Köpek tarafından inşa ettirilmiştir. 2017 yılında Selçuklu Belediyesi tarafından restore edilerek turizme açılmış şu an özel bir girişimci tarafından işletilmekte 2022 yılı fiyatlarıyla giriş ücreti büyükler 30 TL, 7-12 yaş arası ve öğrenciler 5 TL, müze kart geçmemekte. Sultanhanı Kervansarayı ise kitâbelerine göre 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Konya Alâeddin Camii’ni de inşa eden Şamlı Muhammed bin Havlân’dır. Sultanhanı Kervansarayı vakıflara ait, Sultanhanı Belediyesine vakıflarca kiralanmış durumda ve belediye tarafından işletilmekte, büyükler 10 TL, öğrenci grupları belediye ile görüşüldüğünde ücret alınmamakta, müze kart geçmemekte. Ülke genelinde bu tarz yerlerin işletilmesi ve ücret politikasıyla ilgili bir benzerlik, bir tutarlılık olmalıdır. Zazadın Han’da hangi gerekçe ile 30 TL giriş ücreti alınmakta ve hangi gerekçe ile hanın işletmesi özelleştirişmiş durumdadır. Bu sorunun kamuoyunu tatmin edecek biçimde acilen cevaplanması gereklidir. Kültür Mirasımız yoksa yandaş olsun olmasın birilerinin para kazanması için kullanılmakta mıdır? Gelir getirsin veya getirmesin kültür mirasımızın yaşatılması önemlidir, önceliklidir ve gereklidir. Buraları ticarethane mantığıyla işlettiğimizde ecdadımızın eminim ki kemikleri sızlayacaktır. Ören yerlerini görmek, gezmek, ören yerlerlerinde araştırma yapmak ve buralar hakkında güvenilir, gerçek bilgi ile beslenmek isteyen her Türk Vatandaşı için bu eylemler hem kolay hem de ucuz olmalıdır. Yabancılar için elbette ki farklı bir ücret politikası olabilir. Tüm ören yerlerinin aydınlatılmasında kullanılan elektrik için mutlaka farklı fiyat politikası izlenmelidir.  Bunun için en iyi örnek camilerdir. Camilere uygulanan ücretlendirme yaklaşımı ören yerlerine de uygulanmalıdır. Bizler Türk Halkı olarak maalesef çok para kazanan bir gelir düzeyine sahip değiliz. İki çocuk ve iki yetişkinden oluşan bir aile Zazadın Hanı ve Sultanhanı Kervansarayı’nı gezmek istediğinde buralara ödedikleri ücretler onların bütçelerini sarsmamalıdır. Ama maalesef gerçek öyle değil. Zazadın Han için 30+30+5+5=70 TL, Sultanhanı Kervansarayı için 10+10+10+10=40 TL, toplamda 110 TL olacaktır.  Söz burada iken belkide Sultanhanı Belediyesi öğrenciler için sembolik bir ücretle girişi ücretlendirebilir. Benim merak ettiğim en önemli konu ise ister özel sektör tarafından işletilen ister kamu sektörü tarafından işletilen ören yerlerinde MÜZE KART neden geçerli değildir? Kültür mirası listesinde yer alan her ören yerinde Müze Kart sisteminin geçerli olması sağlanmalıdır. Normalde Zazadın Han’ın orijinal halinde olmayan Zikir Odası, Azap Odası, Ahilik Temsilcilik Odası gibi odaların mevcut halde varmış gibi sergilenmesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından denetlenmekte midir? Acilen orijinal tasarıma geri dönülmelidir. Bunun yanında hanlar ve kervansaraylar aynı zamanda yaşayan kültür ögelerinin de sergilendikleri yerler olmalıdır. İçlerinde restoranlar, cafeler, sergi salonları, sanat atölyeleri ve sanat okulları olmalıdır. Oralara öğrenmek, bilgilenmek için her yaştan insanlar girip çıkmalıdır. Sultanhanı Kervansarayı içinde bunun güzel bir örneği yer almakta, İlçe Halk Eğitim merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Seramik Kursu öğrencileri yöresel el ürünlerini hem imal etmekte hem de elde ettikleri üç beş kuruşla cep harçlıklarını ve çocuklarının okul masraflarını çıkarmaktalar. Ben Sultanhanı Belediye Başkanına bu kadınlara bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum ve Başkanı taktir ediyorum. Ayrıca, bu tarz el emeğine dayalı uygulama örneklik teşkil etmesi gerekirken maalesef öğrendim ki tur rehberleri ve dışarıdaki hediyelik eşya satan işletmeler bu kadınları sürekli şikâyet etmektelermiş ve kadınlar oradan çıkarılacaklarmış. Eğer bu kadınlar oradan çıkarılırlar ise Sultanhanı Belediyesi bana göre hesabını veremeyeceği bir vebalin altına girmiş olur. Bir kültür elçisi olan Sultanhanı Belediye başkanı sayın Fahri SOLAK beyden tek ricam kervansarayın içindeki bu zenginliğe sahip çıkması ve zenginliği genişletmesidir. Özü itibariyle kültür mirası ögelerinin korunması ve yaşatılması esastır. 2022 yılına gelmişken hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi iktidardan bağımsız bir Kültür Politikasının olmaması, ecdadımız han ve kervansaraylarda konaklayanlardan ücret almazken bizim orayı gezenlerden farklı miktarlarda ve tutarlarda ücretler alıyor olmamız beni bir baba olarak, duyarlı bir vatandaş olarak ve bir akademisyen olarak üzmektedir. 1 - https://ecodiurnal.com/kulturel-miras-nedir/ 2 - https://tr.khanacademy.org/humanities/special-topics-art-history/arches-at-risk-cultural-heritage-education-series/arches-beginners-guide/a/what-is-cultural-heritage [1] - https://kulturenvanteri.com/tur/kervansaray/     2 - https://tr.khanacademy.org/humanities/special-topics-art-history/arches-at-risk-cultural-heritage-education-series/arches-beginners-guide/a/what-is-cultural-heritage 3 - https://kulturenvanteri.com/tur/kervansaray/
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2022 - Çarşamba

Kültürel mirasımız kötü mü yönetiliyor?

 Miras kavramı daha çok kişisel anlamda kullanılırken, kültürel miras veya kültür mirası kavramı aile geçmişi bağına bakılmaksızın bizlerden önceki kuşaklardan günümüze kadar gelen ve korunarak bizden sonraki kuşakların yararına olacak şekilde aktarılan, evrensel değerlere sahip, belirli kriterleri (geleneğe tanıklık etmesi, yaratıcı insan dehasının ürünü olması, insanlık tarihinin bir veya daha fazla dönemini temsil etmesi vb.) taşıyan tarihi eserler/kıymetlerlerdir. Kültürel mirasa somut kültür, soyut kültür ve doğal miras dahildir. Anlamı itibariyle kültürel miras, toplumlara, toplumların üyelerine ortak bir geçmişi hatırlatan, birlik ve dayanışma kabiliyetini güçlendiren, geleneklerinin ve çeşitliliğin devamlılığını sağlayan unsurlar toplamıdır[1].

 

Somut Kültürel Varlıklar: Taşınabilir ve taşınmaz miras olarak iki gruba ayrılmıştır. Anıtlar, heykeller, resimler, arkeolojik eserler, kitabeler, kitaplar, peyzajlar vb.

Soyut Kültürel Varlıklar: Folklor, gelenekler, dil, sözlü tarih vb.

Doğal Miraslar: Kültürel açıdan önem teşkil eden manzara ve biyolojik çeşitlilik vb.[2].

Bu haliyle hem aile mirası olan değerler hem de kültür mirası olan değerler oldukça önemlidir ve hükümet politikaları yerine devlet politikalarıyla korunmalı, sürdürülmeli ve yaşatılmalıdır.

Yörük kültürü nasıl soyut kültürel varlıklar içinde ele alınacak bir değer ise Aladağlar, Yedi Göller’de bulunan Çelik Buyduran Pınarı, Büyük Göl, Hasta Hocanın Yurdu da aynı şekilde somut kültür mirası olarak kabul edilir.

Kültür mirasımızın önemli unsurlarından biri de hanlar ve kervansaraylardır. Hanlar ve kervansaraylar ticaret yolları üzerinde günlük 9 saatlik deve yürüyüşüyle (ortalama 40 km) varılabilecek mesafelerde tacirlerin ve onlara ait ticari yük taşıyan hayvanların geçici süre konaklayacakları, tedavi olabilecekleri mekanlardı. Bu mekanlarda üç güne kadar her türlü yeme içme ve konaklama ücretsizdi. Hanlar ve kervansarayların tüm işletme giderleri o dönemde vakıf tarafından karşılanmakta idi.

Anadolu coğrafyasında kervansaraylar ilk defa milattan önce 5. yüzyılın başlarında doğru Ahameniş İmparatorluğu tarafından yaptırılmıştır. Önceleri askeri savunma için düşünülmüş, zamanla artan ticaret ve dini ihtiyaçları karşılaması için genişletilmiştir. Selçuklu devrinde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları ve ihtiyaçlarını görmeleri için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmıştır[1].

Ülkemizde çok sayıda han ve kervansaray vardır ve son yıllarda birçoğu restore edilerek turizme kazandırılmışlardır.

Mademki bu eserler kültür mirasımızın önemli unsurlarından ve ecdadımıza ait o halde onların tamamının ecdadımıza layık bir biçimde korunması ve yönetilmesi gerekir. Bu konuda ciddi bir tutarsızlık olduğunu görüyorum.

Öncelikle devlet politikası olarak değerlendireceğim bir kültür mirası politikamızın olmaması bu konudaki en önemli problemdir. Bugüne kadar kültür mirasımızın korunması ve yönetilmesi hükümetler tarafından gerçekleştirildiği için her hükümet kendi dünya görüşüne, siyasi önceliklerine göre kültür mirasın korunması ve yönetilmesine yönelik yatırımlarda bulunmuştur. Maalesef şu an gelinen nokta içler acısı durumdadır.

Kültür mirası eserlerinin bazıları Vakıflar Genel Müdürlüğüne, bazıları Milli Parklara, bazıları Kültür ve Turizm Bakanlığına ve hatta belediyelere, özel şahıslara ait. Dolayısıyla her biri için ortak hükümler uygulamak da pek mümkün görünmemekte. Bu karmaşanın mutlaka çözülmesi gerekmektedir.

Karavanla gerçekleştirdiğim bu sene ki yaz tatilimde Konya-Aksaray yolu üzerindeki Zazadın Han ve Sultanhanı Kervansarayı’nı ziyaret etme şansı buldum.

Zazadın Han 1235-1236 yılları arasında I. Alaeddin Keykubad'ın ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in emirlerinden biri olan Sadeddin Köpek tarafından inşa ettirilmiştir. 2017 yılında Selçuklu Belediyesi tarafından restore edilerek turizme açılmış şu an özel bir girişimci tarafından işletilmekte 2022 yılı fiyatlarıyla giriş ücreti büyükler 30 TL, 7-12 yaş arası ve öğrenciler 5 TL, müze kart geçmemekte.

Sultanhanı Kervansarayı ise kitâbelerine göre 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Konya Alâeddin Camii’ni de inşa eden Şamlı Muhammed bin Havlân’dır. Sultanhanı Kervansarayı vakıflara ait, Sultanhanı Belediyesine vakıflarca kiralanmış durumda ve belediye tarafından işletilmekte, büyükler 10 TL, öğrenci grupları belediye ile görüşüldüğünde ücret alınmamakta, müze kart geçmemekte.

Ülke genelinde bu tarz yerlerin işletilmesi ve ücret politikasıyla ilgili bir benzerlik, bir tutarlılık olmalıdır. Zazadın Han’da hangi gerekçe ile 30 TL giriş ücreti alınmakta ve hangi gerekçe ile hanın işletmesi özelleştirişmiş durumdadır. Bu sorunun kamuoyunu tatmin edecek biçimde acilen cevaplanması gereklidir. Kültür Mirasımız yoksa yandaş olsun olmasın birilerinin para kazanması için kullanılmakta mıdır?

Gelir getirsin veya getirmesin kültür mirasımızın yaşatılması önemlidir, önceliklidir ve gereklidir. Buraları ticarethane mantığıyla işlettiğimizde ecdadımızın eminim ki kemikleri sızlayacaktır. Ören yerlerini görmek, gezmek, ören yerlerlerinde araştırma yapmak ve buralar hakkında güvenilir, gerçek bilgi ile beslenmek isteyen her Türk Vatandaşı için bu eylemler hem kolay hem de ucuz olmalıdır. Yabancılar için elbette ki farklı bir ücret politikası olabilir.

Tüm ören yerlerinin aydınlatılmasında kullanılan elektrik için mutlaka farklı fiyat politikası izlenmelidir.  Bunun için en iyi örnek camilerdir. Camilere uygulanan ücretlendirme yaklaşımı ören yerlerine de uygulanmalıdır.

Bizler Türk Halkı olarak maalesef çok para kazanan bir gelir düzeyine sahip değiliz. İki çocuk ve iki yetişkinden oluşan bir aile Zazadın Hanı ve Sultanhanı Kervansarayı’nı gezmek istediğinde buralara ödedikleri ücretler onların bütçelerini sarsmamalıdır. Ama maalesef gerçek öyle değil. Zazadın Han için 30+30+5+5=70 TL, Sultanhanı Kervansarayı için 10+10+10+10=40 TL, toplamda 110 TL olacaktır.  Söz burada iken belkide Sultanhanı Belediyesi öğrenciler için sembolik bir ücretle girişi ücretlendirebilir.

Benim merak ettiğim en önemli konu ise ister özel sektör tarafından işletilen ister kamu sektörü tarafından işletilen ören yerlerinde MÜZE KART neden geçerli değildir? Kültür mirası listesinde yer alan her ören yerinde Müze Kart sisteminin geçerli olması sağlanmalıdır.

Normalde Zazadın Han’ın orijinal halinde olmayan Zikir Odası, Azap Odası, Ahilik Temsilcilik Odası gibi odaların mevcut halde varmış gibi sergilenmesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından denetlenmekte midir? Acilen orijinal tasarıma geri dönülmelidir.

Bunun yanında hanlar ve kervansaraylar aynı zamanda yaşayan kültür ögelerinin de sergilendikleri yerler olmalıdır. İçlerinde restoranlar, cafeler, sergi salonları, sanat atölyeleri ve sanat okulları olmalıdır. Oralara öğrenmek, bilgilenmek için her yaştan insanlar girip çıkmalıdır.

Sultanhanı Kervansarayı içinde bunun güzel bir örneği yer almakta, İlçe Halk Eğitim merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Seramik Kursu öğrencileri yöresel el ürünlerini hem imal etmekte hem de elde ettikleri üç beş kuruşla cep harçlıklarını ve çocuklarının okul masraflarını çıkarmaktalar. Ben Sultanhanı Belediye Başkanına bu kadınlara bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum ve Başkanı taktir ediyorum.

Ayrıca, bu tarz el emeğine dayalı uygulama örneklik teşkil etmesi gerekirken maalesef öğrendim ki tur rehberleri ve dışarıdaki hediyelik eşya satan işletmeler bu kadınları sürekli şikâyet etmektelermiş ve kadınlar oradan çıkarılacaklarmış. Eğer bu kadınlar oradan çıkarılırlar ise Sultanhanı Belediyesi bana göre hesabını veremeyeceği bir vebalin altına girmiş olur. Bir kültür elçisi olan Sultanhanı Belediye başkanı sayın Fahri SOLAK beyden tek ricam kervansarayın içindeki bu zenginliğe sahip çıkması ve zenginliği genişletmesidir.

Özü itibariyle kültür mirası ögelerinin korunması ve yaşatılması esastır. 2022 yılına gelmişken hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi iktidardan bağımsız bir Kültür Politikasının olmaması, ecdadımız han ve kervansaraylarda konaklayanlardan ücret almazken bizim orayı gezenlerden farklı miktarlarda ve tutarlarda ücretler alıyor olmamız beni bir baba olarak, duyarlı bir vatandaş olarak ve bir akademisyen olarak üzmektedir.

1 - https://ecodiurnal.com/kulturel-miras-nedir/

2 - https://tr.khanacademy.org/humanities/special-topics-art-history/arches-at-risk-cultural-heritage-education-series/arches-beginners-guide/a/what-is-cultural-heritage
[1] - https://kulturenvanteri.com/tur/kervansaray/

 
 

2 - https://tr.khanacademy.org/humanities/special-topics-art-history/arches-at-risk-cultural-heritage-education-series/arches-beginners-guide/a/what-is-cultural-heritage
3 - https://kulturenvanteri.com/tur/kervansaray/



Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.