Değişim doğum gibidir. Sancılıdır. Yorucudur. Hamilelik olmadan doğum olmaz. Doğmak da yetmez bir de büyümek gereklidir. Büyümek doğumdan çok daha uzun süren ve zorluk içeren süreçleri içine alır. Bu sebeple değişim çoğu zaman bir ömre sığmaz. Nesiller boyu sürer. Değişim başladı ve devam ediyor. Zirveye varmak için zirve yolundaki tüm zorlukların aşılması ve vazgeçilmemesi gereklidir. İnancımızı korumaya devam edelim. Fransız ihtilali bir gece de olmadı. Bunu birçok ülkede görmek mümkün. 1990’lı yılların başında ülkemiz le aynı kişi başına gelire sahip Güney Kore yürüttüğü etkin büyüme stratejileri sebebiyle bugün 10 kat daha fazla kişi başına gelire sahip. Dünya genelinde rekabet eden Samsung başta olmak üzere markaları var. Bu değişimi 33 yılda yani iki nesillik yaşamda gerçekleştirdiler. Japonya II. Dünya savaşında yerle bir olmuştu. Yürüttükleri eğitim ve sanayi hamlesi sebebiyle bugün dünyanın en büyük gayri safi milli hasılaya sahip ülkeler arasında. Bu değişimi 80 yılda yani dört nesillik yaşamda gerçekleştirdiler. Bunun örneklerini çoğaltmak mümkün. Ben size Meksika’dan-Kanada’ya dört ayda göç eden, göç ederken üç nesil değişim yaşayan ve Kral Kelebeklerinin (Danaus plexippus) öyküsünü anlatmak istiyorum. Kral kelebekleri her yıl düzenli olarak Kanada ve Meksika arasında göç yaşarlar. Kanada’dan ağustos ayı başlarında havalar soğumaya başladığında Meksika’ya doğru uçarlar. Meksika’ya kasım ayında ulaşırlar ve ılıman iklimde ormanlarda göç uykusuna yatarlar. Kış uykusu adı verilen göç uykusu yaklaşık dört ay sürer ve bu sürede hiçbir şey yemezler. Mart ayı başında uyandıklarında yaptıkları ilk iş çiftleşirler ve göçe başlarlar. Birinci nesil ABD’nin güney kıyılarına varırlar, yumurtlarlar ve hayatlarını kaybederler. Doğunca nasıl yapacakları genlerine işlenmiş ikinci nesil kelebekler doğduklarında ebeveynlerinin başlattığı göçü sürdürmeye başlarlar. ABD’nin kuzeyi ve Kanada’nın güneyine vardıklarında çiftleşir, yumurtlar ve ölürler.  Üçüncü nesil kelebekler ABD-Kanada sınırında doğarlar ve aynen ikinci nesil anne-babaları gibi göçe başlarlar. Temmuz ayı ortalarında çiftleşirler, yumurtlar ve hayatlarını kaybederler. Süper nesil olarak isimlendirilen dördüncü neslin ömürleri altı aydır. Doğduklarında göç için hızla büyür ve ağustosta Meksika’ya doğru göçe başlarlar. Meksika’ya ulaşırlar ve uzun göçün yorgunluğuyla ılıman kış uykusuna yatarlar. Ve bu kusursuz göç döngüsü milyonlarca yıl sürmektedir. Ölen ebeveyn kendinden doğacak nesillerin nasıl yaşayacağından şüphe etmeden onları kendi enerjileriyle kodlar ve geleceğe taşırlar. Bu döngüyü milyonlarca yıldır kuşlar, kelebekler, balıklar kusursuz yaşıyorsa biz insanların kusurlu olması doğanın gerçek kanununa aykırıdır. Kusur yaradılışımızda değil sanırım dünyayı algılama, tanımlama, yaşama biçimimiz olan paradigmamızda. Bazı ülkeler, bazı toplumlar geçmiş nesillerinden gerçek dersleri alıp hayatlarını sürdürmektedirler. Bu konuda son yıllarda yerleşik hayata zorlanan konar göçer yörüklerin göç öyküsünü çok değerli bulurum. Kral kelebeklerinin yaşam döngüsüne benzetirim onların bu hayatını. Umarım yaşamlarını konar göçerlikle sürdürmek isteyen bu yörüklerin yaşamları için kamusal kurallar gözden geçirilir ve sağlık, eğitim başta olmak üzere yaşamları kolaylaştırılır. Özetle, değişim bir kez başladığında devam eder. Mutlu kentlerin ve mutlu insanların var olduğu, olacağı bir dilekle ülkemi ve tüm dünyayı güzel değişimlerin parçası olarak görebilmek istiyorum. İnancımı hiçbir zaman yitirmedim, hiçbir koşulda yitirmeyeceğim de. Ulu Önder bu sebeple cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Bizim geliştirdiğimiz cumhuriyeti onlara emanet ettiğimizde, onların omuzları üstünde yükselecek ve sonra onların evlatlarına devredilecektir. Bu döngü de böyle devam edecektir.