TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu'nun hazırladığı raporda 'Antalya Teleferik'in yapımında ne statik, ne mekanik, ne de elektrik hesabı olmadan inşa edildiği ortaya çıktı.    Evet yanlış okumadınız!   2017 yılından beri çalışan teleferik aslında bilimsel olarak yok!   Burası Türkiye deyip geçemiyorum çünkü bir kişinin yaşamını yitirip, bir belediye başkanı üzerinden siyasi hesap görülerek gerçeğin üstünün kapatılmak istendiğinin belgesi ortaya çıktı. Bir kaza meydana geldiği zaman hukuk sistemi ilk olarak kazayı yapan aracın yapım aşamasında bir hata olup olmadığına ardından da o aracın kullanıcının hata yapıp yapmadığını, onarım ve bakımlarını tam yapıp, yapmadığını inceler. Ancak teleferik kazasında hepimizin bildiği gibi böyle bir durum söz konusu olmadı, sorumlu olmadığı halde bir belediye başkanı tutuklanarak aslına bakarsanız bir kazanın üstü kapatılmış oldu. Oysa ki; Antalya Tünektepe Teleferik Tamamlama Yapım İşi İhalesi kapatılan Antalya İl Özel İdaresi tarafından 2012 yılı Ağustos’unda yapılmıştı. 2013 yılı Nisan ayında yapım işine başlandı. 2014 Yılı mayıs ayında Büyükşehir Yasası’nın devreye girmesi ile birlikte proje Büyükşehir Belediyesi’ne geçti. Firmanın zamanında işi bitiremediği için gerekçe gösteren Büyükşehir Belediyesi, 2015 yılı Ağustos ayında ihaleyi iptal etti. İhalenin iptal edilmesinin ardından teleferik tamamlama yapım işi ihalesi 2016 yılında yeniden yapıldı. O dönem 6 milyon 950 bin TL'ye ihaleyi alan firma 150 iş gününde teleferiği inşa etti.  Teleferiğin projenlendirmesi, projelendirme sürecine bakıldığında 2012 yılında Ahmet Altıparmak Antalya Valisi, ihalenin yapıldığı 2016 yılında Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve teleferik işletmeye açıldığı 2017 yılında ANET Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü ise Mehmet Urcu... Bu arada teleferik kazası olduğunda kurtarma ekibi olan AFAD'ın amiri kim? İçişleri Bakan Yardımcısı, Antalya eski Valisi Münir Karaloğlu... Nasıl da zincirleme tesadüfler değil mi? Şimdi gelelim TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin hazırladığı rapora... Raporda 'kaza neden olduğu?'sorusuna ilk yanıt; teleferiğin projelendirmesi dolayısıyla yapımında hiç bir şekilde mühendislik biliminin yer almadığıyla veriliyor. Raporda bir çok çarpıcı detay var. Raporun tamamını 'O KAZA SKANDALI ORTAYA ÇIKARDI' haberimizde okuyabilirsiniz. Ancak rapordaki şu detay herşeyi özetliyor; "Bir taşıyıcı sistemin çökmesi, kopması veya devrilmesi durumları çok kolay gerçekleşmez. Çünkü insan hayatı önemlidir; bu nedenle proje, malzeme, imalat ve montaj aşamalarında hep güvenli tarafta kalacak tedbirler ve uygulamalar esastır. Bir sistemin çökmesi veya kopması genellikle birden fazla kusurun art arda gelmesiyle oluşur. İncelediğimiz olayda da durum bu şekildedir. Bir teleferik tesisi çok disiplinli bir çalışma ile kurulur. Bu örnekte taşıyıcı direklerin statik hesaplarını; konusunda uzman bir inşaat mühendisinin yapmadığı, hesapların uyulması gereken TS EN 13107 İnsan taşımak için tasarlanan kablolu taşıma tesisatlarının yapımında esas alınacak emniyet tedbirleri- İnşaat Mühendisliği İşleri şartnamesinden habersiz olarak, yapılan bazı analizlerin eksik ve yanlış olduğu, yıkılan direğe ilişkin herhangi bir hesap olmadığı görülmüştür." Teleferikle ilgili bir projenin olmadığı, hiç bir mühendislik işleminin tanımlanmadığı, yapılan işlemlerin  Türk Standantlarına uygunluğu bulunmadığı hatta mühendis adı altında imza atanların kaydının bulunmadığı ortaya çıkması söz konusu teleferik ihalesinin nasıl bir teknik şartnameyle yapıldığını, neye göre fiyatlandırıldığını sorgulatıyor. Akla, mantığa uymayacak şekilde 'mış gibi' yapılarak inşa edilen teleferiğin bugünlere kazasız, belasız gelmesi mucize iken yaşanan kazanın teleferiğin yer tespitinden, yapımına kadar skandallar silsilesi oluşturması kamuoyunun yine adalete sığınmasıyla mümkün oluyor. Bakalım adalet, şimdi teraziyi nasıl tutacak?