Ebru Küçükaydın
Köşe Yazarı
Ebru Küçükaydın
 

25 yıl sonra gelen buluşma

 O yaşlarda kısa süre çalışma imkanı bulduğum Çetin Yetkin, usta kalemiyle, adaletli duruşu ve entelektüel kimliğiyle hepimizin gerek hayatında, gerekse gazetecilik anlamında önemli izler bıraktı. 1996 yılında Geyikbayırı’nda yaşadığı evde ben dahil gazete çalışanlarını ağırladığında gençliğimin getirisiyle çok şaşırmıştım. Bir eve girmiştim ve koskoca evde duvar görünmüyordu. Tavandan yere kadar ev kitaplıktı.    Biz genç gazeteciler bir eve mi girdik yoksa kütüphaneye mi sorusunu sorarcasına birbirimize bakmıştık. Hayata karşı duruşu, mücadeleci ruhu, mıknatıs gibi kendine çekerdi. İlk kitaplarından olan ’Bir savcının not defteri’ni okurken, Cumhuriyet Gazetesi’nde yazılarıyla olaylara karşı başka bir perspektiften değerlendirirken o dönemde biriktirdiğim anıların en değerlisi haline gelen Prof. Dr. Çetin Yetkin’i 25 yıl sonra yeniden görme imkanı buldum. Çocuk yaşlarda olan ben büyümüş hatta gazetecilikten emekli olmuştum. ,Buluşma saati yaklaştıkça heyecanım artıyordu. 25 yıl önce son gördüğüm yer olan Geyikbayırı’ndaki evine gittiğimde 40 kitap yazmış, savcılık, öğretim üyeliği, gazetecilik derken 81 yaşında Çetin Yetkin dimdik ayakta karşıladı beni...   81 yaşına inat zehir gibi hafızasıyla önce yaşanmışlıkları ardından ülke gündemi, siyaset derken koyu bir o kadar da keyifli sohbetin içinde bulduk kendimizi... Yazmanın, araştırmanın, sorgulamanın ve mücadele ruhunun insanı genç ve dinç tuttuğunu bir kez daha Yetkin sayesinde anladım. Duvarları olmayan kütüphane gibi evde kitaplar tozlanmış, ciltleri eskimişti. Onların okuru Yetkin, müthiş zekası ve donanımıyla pırıl pırıl parlıyordu karşıda. Ne saçına düşen aklar, ne de yüzünde oluşan çizgiler görünmüyordu gözüme. Sadece şimdi yapacağı yorumları dikkatle dinlediğim, bilgeyle yapacağım sohbetin onurunu taşıyordum.   3 kanseri yenen 2 yıl önce eşini kaybeden Prof. Dr. Çetin Yetkin’in yaşama bilgiyle tutunuşunu sanat eseri gibi doyumsadım. Bana evinin bir odasını kendi adına oluşturduğu müzeyi gezdirirken, 3 meslek yaptığını ama en çok bu dünyada savcı olmayı sevdiğini söyledi. Ardından savcılık anıları anlattı. Ardından son yazdığı ‘Herkes için uygulamalı siyasal yaşam notları’ kitabını hediye ederken, daha yazacak çok cümlesi ve daha anlatacak çok anısı olduğunu bilerek ayrıldım, yanından... Tekrar buluşmayı umut ederek.   Teşekkür ederim Sevgili Çetin Yetkin; hayatın bir yerinde anılarıma dokunduğun için ve teşekkürler sayın Çetin Yetkin… Dokunduğun hayatları farklılaştırdığın için...     Prof. Dr. Çetin Yetkin kimdir?   Yazar, hukukçu. 1939, İstanbul doğumlu. TED Ankara Koleji, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Doktorasını aynı fakültede Hukuk Felsefesi alanında yaptı (1965-69). Ankara ve İstanbul’da savcı yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1980 yılından itibaren İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesinde öğretim üyeliği yaptı. 1982 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde siyaset bilimi doçenti oldu. 1986-91 yılları arasında Güneş, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde gazeteci-yazar ve danışman olarak çalıştı. 1991’den itibaren Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1992 yılında Cumhuriyet Tarihi Anabilim Dalında profesörlüğe yükseldi. 1997’de kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emekliye ayrıldıktan sonra çalışmalarını Antalya’da sürdürdü. Çeşitli basın kuruluşlarından ödüller aldı. Yazılarını kendi yayını Müdafaa-i Hukuk dergisi, Akdeniz Atılım gazetesi ile birlikte pek çok dergide yayımladı. Toplumsal çalışmaları ile birlikte diğer inceleme-araştırma kitaplarının yanında özellikle Siyasal İktidar Sanata Karşı (1970) kitabıyla sanat ve aydınlar çevresinde ilgiyle karşılandı.  
Ekleme Tarihi: 12 Ocak 2021 - Salı

25 yıl sonra gelen buluşma

 O yaşlarda kısa süre çalışma imkanı bulduğum Çetin Yetkin, usta kalemiyle, adaletli duruşu ve entelektüel kimliğiyle hepimizin gerek hayatında, gerekse gazetecilik anlamında önemli izler bıraktı. 1996 yılında Geyikbayırı’nda yaşadığı evde ben dahil gazete çalışanlarını ağırladığında gençliğimin getirisiyle çok şaşırmıştım. Bir eve girmiştim ve koskoca evde duvar görünmüyordu. Tavandan yere kadar ev kitaplıktı.

 

 Biz genç gazeteciler bir eve mi girdik yoksa kütüphaneye mi sorusunu sorarcasına birbirimize bakmıştık. Hayata karşı duruşu, mücadeleci ruhu, mıknatıs gibi kendine çekerdi. İlk kitaplarından olan ’Bir savcının not defteri’ni okurken, Cumhuriyet Gazetesi’nde yazılarıyla olaylara karşı başka bir perspektiften değerlendirirken o dönemde biriktirdiğim anıların en değerlisi haline gelen Prof. Dr. Çetin Yetkin’i 25 yıl sonra yeniden görme imkanı buldum. Çocuk yaşlarda olan ben büyümüş hatta gazetecilikten emekli olmuştum. ,Buluşma saati yaklaştıkça heyecanım artıyordu. 25 yıl önce son gördüğüm yer olan Geyikbayırı’ndaki evine gittiğimde 40 kitap yazmış, savcılık, öğretim üyeliği, gazetecilik derken 81 yaşında Çetin Yetkin dimdik ayakta karşıladı beni...

 

81 yaşına inat zehir gibi hafızasıyla önce yaşanmışlıkları ardından ülke gündemi, siyaset derken koyu bir o kadar da keyifli sohbetin içinde bulduk kendimizi... Yazmanın, araştırmanın, sorgulamanın ve mücadele ruhunun insanı genç ve dinç tuttuğunu bir kez daha Yetkin sayesinde anladım. Duvarları olmayan kütüphane gibi evde kitaplar tozlanmış, ciltleri eskimişti. Onların okuru Yetkin, müthiş zekası ve donanımıyla pırıl pırıl parlıyordu karşıda. Ne saçına düşen aklar, ne de yüzünde oluşan çizgiler görünmüyordu gözüme. Sadece şimdi yapacağı yorumları dikkatle dinlediğim, bilgeyle yapacağım sohbetin onurunu taşıyordum.

 

3 kanseri yenen 2 yıl önce eşini kaybeden Prof. Dr. Çetin Yetkin’in yaşama bilgiyle tutunuşunu sanat eseri gibi doyumsadım. Bana evinin bir odasını kendi adına oluşturduğu müzeyi gezdirirken, 3 meslek yaptığını ama en çok bu dünyada savcı olmayı sevdiğini söyledi. Ardından savcılık anıları anlattı. Ardından son yazdığı ‘Herkes için uygulamalı siyasal yaşam notları’ kitabını hediye ederken, daha yazacak çok cümlesi ve daha anlatacak çok anısı olduğunu bilerek ayrıldım, yanından... Tekrar buluşmayı umut ederek.

 

Teşekkür ederim Sevgili Çetin Yetkin; hayatın bir yerinde anılarıma dokunduğun için ve teşekkürler sayın Çetin Yetkin… Dokunduğun hayatları farklılaştırdığın için...

 

 

Prof. Dr. Çetin Yetkin kimdir?

 

Yazar, hukukçu. 1939, İstanbul doğumlu. TED Ankara Koleji, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Doktorasını aynı fakültede Hukuk Felsefesi alanında yaptı (1965-69). Ankara ve İstanbul’da savcı yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1980 yılından itibaren İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesinde öğretim üyeliği yaptı. 1982 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde siyaset bilimi doçenti oldu. 1986-91 yılları arasında Güneş, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde gazeteci-yazar ve danışman olarak çalıştı. 1991’den itibaren Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1992 yılında Cumhuriyet Tarihi Anabilim Dalında profesörlüğe yükseldi. 1997’de kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emekliye ayrıldıktan sonra çalışmalarını Antalya’da sürdürdü. Çeşitli basın kuruluşlarından ödüller aldı. Yazılarını kendi yayını Müdafaa-i Hukuk dergisi, Akdeniz Atılım gazetesi ile birlikte pek çok dergide yayımladı. Toplumsal çalışmaları ile birlikte diğer inceleme-araştırma kitaplarının yanında özellikle Siyasal İktidar Sanata Karşı (1970) kitabıyla sanat ve aydınlar çevresinde ilgiyle karşılandı.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.