İnsanın insana, doğaya, diğer canlılara yaptığı şiddetin sınırlarını hayal bile edemiyorum. Çocuğa tecavüz edenler, doktoru muayenehanesinde kurşunlayanlar, ailesine kızdığı için ormanı yakanlar, boynuna taktığı tasma ile köpeği sokakta sürükleyerek götürenler, eşeğe tecavüz edenler, kız arkadaşını öldürüp yakıp betona gömene varana kadar. Daha binlercesi, on binlercesi aramızda. Aynı sokakta, aynı markette, aynı caddede, aynı parkta dolaşıyoruz bu insan artığı kişilerle.
Nazi kampında eziyet gören birinin “eğer tanrı gerçekten varsa, kendisini affetmem için bana yalvarması gerekir” demesi insanın insana şiddetinin boyutunu en iyi anlatan sözdür.
Sevgilisine eziyet eden erkekle, eziyet boyutunda acılar yaşatıp giden kadın arasında ne fark var?
Şiddetin her türü ister fiziksel olsun ister duygusal olsun ister psikolojik olsun hepsi aynı acıyı yaşatmıyor mu o acıyı çekene. Geçenlerde deney hayvanlarının deney sırasında yaşadığı acılarım sesinin insanlara dinletildiği bir video izledim, yüreğim paramparça oldu. İnsanın faydasına olsa bile bir başka canlıya eziyet edilmesini ne ahlaki ne etik ne de vicdani bulmuyorum. İnsanın faydasına olan her türlü deney yine o acıyı hak eden insanlar üzerinde yapılmalı.
Şiddetin önüne geçmenin tek yolu bireyin yüreğinde ve zihninde barışın ve sevginin olmasını sağlamaktır. Yüreğinde barış ve sevgi taşımayan biri eninde sonunda bu şiddeti dışa vuracaktır.
Dünyayı şefkat kurtaracak. Kesin olan bu.
Sözü kendime ait Cehennem şiiriyle bitirmek istiyorum ve herkese iyi bayramlar diliyorum.
Cehennem
............Su kayayı kum eder de
............kumu sel bile götüremez
............ağıtlar sel oldu
............göz yaşım dinmez
-I-
derin bir sızı akar yanağıma
üç ismin barajından
dilimi yakar da yüreğimi yakmaz mı acısı
kalsam (da)yanacaktım
kalamadım
rüzgardım
esip gittim dağlara
dilime batan yüreğime batmasın diye
sustum
bilin isterim.
-II-
cehenneme döndü köyler, şehirler
katmerli acılarda mayalandık
mutluluk çıkar mı bilmem fırından.
Eyy… cenneti cehennemi başka anlamlarda arayan gafiller
cehennem bu dünyada çok kez kuruldu
cehennem alevlerin olduğu yer değil
yüreklerin yandığı yerdir
bilin isterim.
-III-
benim gözüm sırattı
benim sözüm sırattı
düştünüz sıratımdan
düşürdünüz ateşi
yüreğim yangın yeri
yüreğim artık cehenneminiz
bilin isterim.
-IV-
beni masumluklarda sına
beni sessizliklerde sına
beni suskunluklarda sına da
beni sensizliklerde sınama derdi analar.
durup durup sayıyorum sızılarımı
biri bahardan, biri yazdan, biri kıştan kalma
Gizem’den
Leyla’dan
Eylül’den
üç ayrılık kalmış
üçü de tecavüz, üçü de ağıt, üçü de şiir
üç isme üç çığlık üç ağıt üç ayrılık
üç mevsime ayrı ayrı sığdırdık
şiirim bıçaktır
şiir bilendi çoktan
bilin istedim.
-V-
adımdan gayrısını bilmiyorum diyordu şair suyun çürüdüğü yerde
üç gülen tohum ekildi sızıya
şimdi oradayım
ben de diyorum
su değil umut çürüdü
su değil sabır çürüdü
dilimle aynı
yüreğimle aynı yerdeyim
sabrım tükendi
sabrımız tükendi
bilin isterim.
-VI-
Gizem’den
Leyla’dan
Eylül’den
derin bir sızı akar yanağıma
dilimi yakar da yüreğimi yakmaz mı acısı.
diyorum son sözüm bu
dişimi mi sıkarım
kurşun mu sıkarım bilinmez
bilin isterim
Faik ARDAHAN