Zeyyat Şahin
Köşe Yazarı
Zeyyat Şahin
 

ÇOCUKLAR VE RENKLER

 Ahmet Muhip Dranas,unutulmaz OLVİDO şiirinde:   “Bir renk çığlığı içinde bahçemizden bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan lavanta çiçeği kokan kederleri” diyor. Bir renk çığlığı, evet çocukluğumu tanımalasam tam da böyle tanımlardım; ama çocukalrımızın çocukluğu hiç de böyle değil. Onlar, renklerin çığlık çığlığa yarıştığı baharları kentlerin griliğinde yaşıyorlar. Yol boylarında insanı deli eden kızılca kıyamet gelincik tarlaları olduğundan haberdar değiller. Gelincik ve papatyayı birbirinden ayıramıyorlar.   Bizler,türlü türlü çiçek ve çeşit çeşit renklerin küçücük bir bahçede bir arada yaşayabildiğini biliyorduk. Ve bu bize bir bahçenin yalnız bir renge, yalnız bir çiçeğe değil; bütün renklere ve çiçeklere ev sahipliği yapabileceğini öğretiyordu. Yani, kitaplarda anlatılan ve çocuklarımızın bir türlü anlayamadığı çoğulculuğu yaşayarak öğreniyorduk. Oysa çocuklarımız tek renk ve çoğunlukla kirli gri kentlerde tek tip bir hayata mahkum edildi. Belki de kendilerine benzemeyenlere tahammül edemeyişlerinin sebebi bu.   Doğadan kopan ve her şeyin ahenk içinde birlikte varolabildiği tabiat manzaralarını seyretmeyen günümüz insanı her yerin yalnız kendisine ait olduğunu sanıyor.   Sınırlarını ihlal eden her şeye ve herkese saldırıyor. Bilmiyor ki bu dünyanın her yeri ve her şeyi bizim; ama hiçbir yeri ve hiçbir şeyi bizim değil. Gelincik ve papatya gibi, kertenkele ile karınca gibi, mor püren ve ulu çamlar gibi biz de diğer insanlarla bu hayatı ve bu dünyayı paylaşmak zorundayız.   Evet zorundayız; ama bunu çocuklarımıza nasıl anlatacağız? Tek bir renge, tek bir hikayeye ve tek bir hayata hapsettiğimiz çocuklarımıza bunu anlatamazsak bütün hayatları kavgayla geçecek. Ve biz o zaman kahrımızdan perişan olacağız. Oysa çocuklarımızı bitmez kavgalara değil, keyifli bir hayata getirmiş olmalıydık. Farkında mısınız, doğadan kopan insan farklılıktan, renklilikten ve tahammülden de kopuyor. Ve farkında mısınız ki bu insanlığın hiç de hayrına değil. En önemlisi de çocuklarımızdan renkleri çaldığımızda onların kahkahalarını da çalıyoruz.   Zeyyat Şahin
Ekleme Tarihi: 15 Mart 2023 - Çarşamba

ÇOCUKLAR VE RENKLER

 Ahmet Muhip Dranas,unutulmaz OLVİDO şiirinde:

 
“Bir renk çığlığı içinde bahçemizden
bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
lavanta çiçeği kokan kederleri” diyor. Bir renk çığlığı, evet çocukluğumu tanımalasam tam da böyle tanımlardım; ama çocukalrımızın çocukluğu hiç de böyle değil. Onlar, renklerin çığlık çığlığa yarıştığı baharları kentlerin griliğinde yaşıyorlar. Yol boylarında insanı deli eden kızılca kıyamet gelincik tarlaları olduğundan haberdar değiller. Gelincik ve papatyayı birbirinden ayıramıyorlar.
 
Bizler,türlü türlü çiçek ve çeşit çeşit renklerin küçücük bir bahçede bir arada yaşayabildiğini biliyorduk. Ve bu bize bir bahçenin yalnız bir renge, yalnız bir çiçeğe değil; bütün renklere ve çiçeklere ev sahipliği yapabileceğini öğretiyordu. Yani, kitaplarda anlatılan ve çocuklarımızın bir türlü anlayamadığı çoğulculuğu yaşayarak öğreniyorduk. Oysa çocuklarımız tek renk ve çoğunlukla kirli gri kentlerde tek tip bir hayata mahkum edildi. Belki de kendilerine benzemeyenlere tahammül edemeyişlerinin sebebi bu.
 
Doğadan kopan ve her şeyin ahenk içinde birlikte varolabildiği tabiat manzaralarını seyretmeyen günümüz insanı her yerin yalnız kendisine ait olduğunu sanıyor.
 
Sınırlarını ihlal eden her şeye ve herkese saldırıyor. Bilmiyor ki bu dünyanın her yeri ve her şeyi bizim; ama hiçbir yeri ve hiçbir şeyi bizim değil. Gelincik ve papatya gibi, kertenkele ile karınca gibi, mor püren ve ulu çamlar gibi biz de diğer insanlarla bu hayatı ve bu dünyayı paylaşmak zorundayız.
 
Evet zorundayız; ama bunu çocuklarımıza nasıl anlatacağız? Tek bir renge, tek bir hikayeye ve tek bir hayata hapsettiğimiz çocuklarımıza bunu anlatamazsak bütün hayatları kavgayla geçecek. Ve biz o zaman kahrımızdan perişan olacağız. Oysa çocuklarımızı bitmez kavgalara değil, keyifli bir hayata getirmiş olmalıydık. Farkında mısınız, doğadan kopan insan farklılıktan, renklilikten ve tahammülden de kopuyor. Ve farkında mısınız ki bu insanlığın hiç de hayrına değil. En önemlisi de çocuklarımızdan renkleri çaldığımızda onların kahkahalarını da çalıyoruz.
 
Zeyyat Şahin
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.