Bir filmle şiir yazmak

KÜLTÜR 20.09.2021 - 12:20, Güncelleme: 20.09.2021 - 12:51
 

Bir filmle şiir yazmak

Yol filmleri her zaman ilgimi çekmiştir, kendimi bir başka bulurum onları izlerken alır götürür beni, içine çeker. Hele birde bu yolculuk tren yolculuğu ise sanki o yolculuğu ben yapıyormuşum gibi hissederim. 14 yaşındayken ilk yalnız yolculuğum olan Haydarpaşa’ya inişim gelir aklıma, İstanbul’u bir tren yolculuğundan sonra bambaşka tanırsınız, insanların özlemleri ile şehrin rengi değişir, hasretleri bambaşka bir hal alır… Hiç trenden inecek birini beklediniz mi bilmiyorum ama bu en güzel bekleyişlerden biridir benim için, o gelen ses, gelecek olan insanın sabrı hep sıcacıktır. Beklemek sabır işidir, bir treninin yolunu gözlemek sabırlı insanların işidir…

Uzun zamandır izlemek istediğim ‘İşe Yarar Bir Şey’ filminde trenle yola çıkma fikrinin ne kadar uzaklarda kaldığını ve bunu yapmalıyım fikrinin beni esir aldığı anlarla yüzleştim bu yol filmini izlerken… Pelin Esmer’in filmlerinde her zaman farklı bir tını yakalamışımdır… Sizi hayatla yüzleştiren bir tarafı var yönetmenin, yaşadıklarınızı düşündüren… Trenin bir acelesi yok, bizimde filminde… Her istasyonda insanları izlemek, anların ritmini ruhunuzda hissettiğin sahnelerle dolu film, kimsenin acelesi yok… Şimdi trenler de hızlandı, zaman hızlandı sindirmeden yaşıyoruz çoğu duyguyu belki de sadece tüketmek için sadece ben bunu yaşadım demek için… Pelin hanım biraz da sistemin bizi bu hale getirişini hatırlatıyor bize, insanların birbirlerinin hayatlarına ne kadar hızlı girdiğini ve ilişkilerinde hızlı bir şekilde tükendiğini de kelimelerle hissettiriyor. Film hakkında çok ayrıntıya girmeden bu eserin etkileyici tarafından biraz bahsetmek istiyorum; bir şiirle başlıyor yolculuk. Şair gibi düşünmek çok zor, şairi anlamak için hem iyi bir okur olmak hem de biraz şair olmak gerekir fikri işleniyor. Şairin adı Leyla… Pencereden akıp giden her insana, her renge, her ışığa bakarak yazıyor, yüzünde eksik olmayan bir gülümseme var hep… Leyla bundan güç alıyor, onun tebessüm etmesinin sebebi hala şiir yazabilmesi muhtemelen ve hala yazabilirken alabildiğine gülümseyerek bakıyor hayata ve iyi bir insan olarak kalma mücadelesi veriyor… Şöyle bir sohbet geçiyor iki ana karakter arasında filmin inceliğini bize yansıtan; -Şairler soru sorar dimi Leyla Hanım… Merak ederler, merak biterse kenara çekilip ölümü beklemek lazım dimi… - Buraya meraktan mı geldiğimi düşünüyorsunuz? -Yaşamak istediğiniz böyle bir anı… Bir insanın ölümüne şahit olmak az şey mi? Bu da insanca bir merak anlıyorum sizi merak ettiğiniz her şeyin peşine düşer misiniz? Bu ilginç diyalogun devamı filmin içinde vücut buluyor. İlk bir saati durgun ilerleyen film son dakikalarında sizi farklı bir ruh haline sokuyor. Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden edebiyatla yedinci sanatın bir  araya geldiği ender eserlerden hele ki sonunda bir şiir var bu filminde finali böyle olmalıydı dedirten cinsten… Şöyle diyor Leyla şiirin bir kısmında; Yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim geçen günlere üzüldük tamam yola düşelim. Düşünelim: başka günlerin duvarı daha sağlam düşünelim: başka günlerin sokağı daha neşeli başka evlerin kadınları erkekleri tam bir kahraman tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman… Ama baktım sen rüzgârsın sevgilim kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun başucunda bir bardak su beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun.” Filmde kitaplarla yaşayan insanların ruhunu dokunacak nuanslar çok hoş, Julio Cortazar’ın ‘Bir Sarı Çiçek’ kitabını okumak, onunla buluşmak her okurun şansı olmayabilir. Filmde Cortazar’ın sol gösterip sağ vurmasının boksör olmasına bağlanması çok keyifli… Filmi fazla deşifre etmeden ‘ İşe Yarar Bir Şey’ olarak sorgulayarak, iyiye hizmet ederek, onurlu bir yaşam sürme öğretisini hayatımızın merkezine koymamızda faydalı bir eseri size tavsiye ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum. Sondaki şiir ancak bu kadar yakışırdı… İyi Seyirler…
Yol filmleri her zaman ilgimi çekmiştir, kendimi bir başka bulurum onları izlerken alır götürür beni, içine çeker. Hele birde bu yolculuk tren yolculuğu ise sanki o yolculuğu ben yapıyormuşum gibi hissederim. 14 yaşındayken ilk yalnız yolculuğum olan Haydarpaşa’ya inişim gelir aklıma, İstanbul’u bir tren yolculuğundan sonra bambaşka tanırsınız, insanların özlemleri ile şehrin rengi değişir, hasretleri bambaşka bir hal alır… Hiç trenden inecek birini beklediniz mi bilmiyorum ama bu en güzel bekleyişlerden biridir benim için, o gelen ses, gelecek olan insanın sabrı hep sıcacıktır. Beklemek sabır işidir, bir treninin yolunu gözlemek sabırlı insanların işidir…

Uzun zamandır izlemek istediğim ‘İşe Yarar Bir Şey’ filminde trenle yola çıkma fikrinin ne kadar uzaklarda kaldığını ve bunu yapmalıyım fikrinin beni esir aldığı anlarla yüzleştim bu yol filmini izlerken… Pelin Esmer’in filmlerinde her zaman farklı bir tını yakalamışımdır… Sizi hayatla yüzleştiren bir tarafı var yönetmenin, yaşadıklarınızı düşündüren… Trenin bir acelesi yok, bizimde filminde…

Her istasyonda insanları izlemek, anların ritmini ruhunuzda hissettiğin sahnelerle dolu film, kimsenin acelesi yok… Şimdi trenler de hızlandı, zaman hızlandı sindirmeden yaşıyoruz çoğu duyguyu belki de sadece tüketmek için sadece ben bunu yaşadım demek için… Pelin hanım biraz da sistemin bizi bu hale getirişini hatırlatıyor bize, insanların birbirlerinin hayatlarına ne kadar hızlı girdiğini ve ilişkilerinde hızlı bir şekilde tükendiğini de kelimelerle hissettiriyor.

Film hakkında çok ayrıntıya girmeden bu eserin etkileyici tarafından biraz bahsetmek istiyorum; bir şiirle başlıyor yolculuk. Şair gibi düşünmek çok zor, şairi anlamak için hem iyi bir okur olmak hem de biraz şair olmak gerekir fikri işleniyor. Şairin adı Leyla… Pencereden akıp giden her insana, her renge, her ışığa bakarak yazıyor, yüzünde eksik olmayan bir gülümseme var hep… Leyla bundan güç alıyor, onun tebessüm etmesinin sebebi hala şiir yazabilmesi muhtemelen ve hala yazabilirken alabildiğine gülümseyerek bakıyor hayata ve iyi bir insan olarak kalma mücadelesi veriyor…

Şöyle bir sohbet geçiyor iki ana karakter arasında filmin inceliğini bize yansıtan;

-Şairler soru sorar dimi Leyla Hanım… Merak ederler, merak biterse kenara çekilip ölümü beklemek lazım dimi…

- Buraya meraktan mı geldiğimi düşünüyorsunuz?

-Yaşamak istediğiniz böyle bir anı… Bir insanın ölümüne şahit olmak az şey mi? Bu da insanca bir merak anlıyorum sizi merak ettiğiniz her şeyin peşine düşer misiniz?

Bu ilginç diyalogun devamı filmin içinde vücut buluyor. İlk bir saati durgun ilerleyen film son dakikalarında sizi farklı bir ruh haline sokuyor. Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden edebiyatla yedinci sanatın bir  araya geldiği ender eserlerden hele ki sonunda bir şiir var bu filminde finali böyle olmalıydı dedirten cinsten… Şöyle diyor Leyla şiirin bir kısmında;

Yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim geçen günlere üzüldük tamam yola düşelim.
Düşünelim: başka günlerin duvarı daha sağlam düşünelim: başka günlerin sokağı daha neşeli
başka evlerin kadınları erkekleri tam bir kahraman tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman…

Ama baktım sen rüzgârsın sevgilim kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun.”

Filmde kitaplarla yaşayan insanların ruhunu dokunacak nuanslar çok hoş, Julio Cortazar’ın ‘Bir Sarı Çiçek’ kitabını okumak, onunla buluşmak her okurun şansı olmayabilir. Filmde Cortazar’ın sol gösterip sağ vurmasının boksör olmasına bağlanması çok keyifli… Filmi fazla deşifre etmeden ‘ İşe Yarar Bir Şey’ olarak sorgulayarak, iyiye hizmet ederek, onurlu bir yaşam sürme öğretisini hayatımızın merkezine koymamızda faydalı bir eseri size tavsiye ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum. Sondaki şiir ancak bu kadar yakışırdı…

İyi Seyirler…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.