Hikayelerde Yaşayanlar

YAŞAM 02.05.2021 - 15:53, Güncelleme: 02.05.2021 - 16:49
 

Hikayelerde Yaşayanlar

Yazmak eylemi o kadar enteresan ki bazen kelimeler ardı ardına sıralanırken, kimi zaman 2 yaşındaki çocuklar gibi bir türlü kelimeler yerini bulmuyor ve anlatamıyorsunuz kendinizi. Aslında yazmakta kendini anlatmak değil midir? Size enteresan gelen bir konuyu, sizi içine çeken bir hikâyeyi ya da hayallerinizi…

haberimizvar.net- Yazmak eylemi o kadar enteresan ki bazen kelimeler ardı ardına sıralanırken, kimi zaman 2 yaşındaki çocuklar gibi bir türlü kelimeler yerini bulmuyor ve anlatamıyorsunuz kendinizi. Aslında yazmakta kendini anlatmak değil midir? Size enteresan gelen bir konuyu, sizi içine çeken bir hikâyeyi ya da hayallerinizi… Birkaç kişi neden yazıyorsun ki derdin ne, amacın ne senin gibi sorular sordu hayatta böyle değil midir zaten sizin anlamlandırmak için çaba göstermediğiniz konularda çevrenizde olan hayatınızda önemli ya da önemsiz konumda olan insanların bu sorularına hep maruz kalıyorsunuz kimi zaman boş veriyorsunuz, kimi zaman cevabını sizde merak ediyorsunuz ve size bir köşe yazısı konusu çıkıyor güzel mi güzel Ben neden yazıyorum sorusunu kendime sorunca aslında hayatımız normalken, pandemi yokken kendimle bu kadar baş başa kalmadığımı fark ettim ve yazmaya başladım, ben kendime hikâyeler anlattığımı fark ettim… Mesela tuttuğum takım 2-0 yenilirken oyuna giriyorum 3 tane gol atıyorum ve kahraman oluyorum, bir kitap yazıyorum, dünyada en çok satanlar arasına giriyor 41 dile çeviriyor ya da yaşadığım şehrin belediye başkanı oluyorum bütün sorunlarını çözüyorum sonra abartıyorum dünyaya barış getiriyorum, hiçbir çocuk aç kalmıyor mesela savaşlar bitiyor gibi gibi yüzlerce hikâye… Huzursuz bir ruhum var belki de, anlaşılmadığımı düşünüyorum. Bu huzursuzluğum sebebi dünyada bunca olumsuz şeyin olması ve bizim bu kadar çaresiz olmamız, sorunlardan tasalardan kaçma şekli olabilir benim için yazmak… Canımı yakan konular var, içimi acıtan şeyler bunlar anlattıklarımın aralarına sıkıştırdığım yaralarımda olabilir… Birilerinin ‘Çok mu canını yakıyor bu olanlar’ demesini istiyorum belki de beni anlamalarını. Sonra bir annenin çocuğunun kanayan yerini öpmesi kadar içten ve samimi bir şekilde yazdıklarından, anladıklarını bana anlatmalarını bekliyor da olabilir ama sonra kim kimi tam anlamıyla anlayabilir ki çaresizliğinde kaybolarak vazgeçerim bu beklentimden iyi de yapıyorum bence... Sartre Bulantı kitabında şöyle açıklıyor benim kendime açıklayamadığım yazma eylemini: “İnsanoğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. Başına gelen her şeyi hikayeler içinde görür, hayatını sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır, ama ya yaşamayı  ya da anlatmayı seçmek gerek”. Ben anlatmayı tercih ediyorum ve kelimeler zihnimden ziyade kâğıda döküldüğünde daha anlamlı bir hayal alıyor, bazen bir kitaptaki karakterden etkileniyorum, o oluyorum yer değirmenleri ile savaşıyorum ya da kalbi kırık çocuğun iç dünyasında yaşadığı acıları kalbimde hissediyorum. Aslında hepimizin bir hikâyesi var bazen kendimize bile anlatmaktan korktuğumuz, çektiğimiz içinde bir sürü hayal kırıklığı barındıran, bu hikayelerle yüzleşmek bize kendimizi daha iyi tanıma şansımı verir mi yoksa melankolik halimizi daha derinlere mi sürükler diyerek, bir yerde mi okudum, birisimi anlattı yoksa hayalle gerçeğin birbirine karıştığı bu günlerde zihnim bana bir oyun mu oynuyor bilmiyorum ama aklımda hep yer eden bir hikayeyi yazmak istiyorum. Yakın zamanda izlediğim bir film olmasından dolayı Pedro Almodovar’ın ‘İçinde Yaşadığım Deri’ hikayesinden etkilenerek bir şeyler karalamaya çalıştım, hikaye şöyle; Her sene gittiğimiz yazlığımızda bir kadın dikkatimi çekiyordu 40’lı yaşlarda bakımlı, bulunduğu ortamda ben buradayım fakat benimle ilgilenmeyin, ben en çok değer verdiğim insanları kaybettim artık kimseye değer vermiyorum bakışlarıyla dolaşan bir kadın… Merak ediyordum, kimdi bu kadın bir hikâyesi olmalıydı fikri zihnimden gitmiyordu. 20’li yaşlarımın verdiği bu heyecan verici duygu ile bir şekilde hikâyesini öğrenmem gerekiyordu. Zaman geçtikçe site içinde daha çok insan tanıdığım, bir arkadaşım o kadının üst komşusuydu, bir gün arkadaşımla evlerinde otururken o kadın ‘böyle yapmamalıydım, kendim için istediklerim insanların hayatlarını mahvetti’ diyerek ağlıyordu. Tam zamanıydı o kadının hikâyesini öğrenmem gerekiyordu ve dönüp Kemal’e sordum; Bu kadın neden böyle, neden hep hüzünlü, neden sürekli bu tarz ataklar geçiriyor? Kemal hemen anlatmaya başladı sanki sorumu bekler gibi; Bu Seda Teyze annem 20 yıldır tanır eskiden ünlü bir estetik cerrahıymış. Hikayesi biraz acıklı ama madem istiyorsun anlatacağım sana; Mutlu bir evliliği varmış, kocasını çok severmiş, birde dünya tatlısı bir kızı Alya varmış… O kadar çok çalışırmış ki Seda Teyze sürekli mesleki anlamda kendini geliştirirmiş fakat bu durumdan eşi rahatsız olmuş bir gün, yeter artık bırak şu işi bizimle ilgilen diye sitem edermiş Seda Teyze'ye, yetiştirmem gereken işler var hadi sen çocuğu al dolaş biraz demesiyle eşi kapıları vura vura, bir hışımla çıkmış dışarı kızını da yanına alıp ve sonra kaza yapmış adam, kızıyla birlikte vefat etmişler. Yapma ya ondan sonra mı böyle olmuş diye sordum. Hayır hayır hikaye bundan sonra başlıyor aslında diyerek heyecanımı diri tuttu arkadaşım ve anlatmaya devam etti. Hep sayıkladı Seda Teyze herşey eskisi gibi olacak diye ve sonra öğrendik. Bir hasta gelir o kadına ,trafik kazasında yüzü parçalanmış bir adam ,onu tedavi etmeye başlar .Bütün işi gücü bu adam olmuş Seda Teyze’nin aylarca ,yıllarca uğraşmış adamın yüzü için ,saatlerce ameliyatlar yapmış. Adamın ilk geldiği halden eser kalmamış, iyileşmiş fakat adamın suratını eski suratına hiç benzemiyormuş yine de eski halini düşünüp buna da şükür diyerek hayatını devam ettiriyormuş tabi bu kadar ona emek veren kadına bir hayranlığı, bir sevgisi zamanla artmaya başlamış.Her  gün Seda Teyze’yi ziyaret etmiş yakınlaşmışlar, duygusal bağ kurmuşlar, aşık olmuş Seda Teyze’ye fakat bir gün eski fotoğrafı karıştırırken bir adam görmüş Seda Teyze’nin yanında bu kim demiş. Cevap verememiş önce o kadın ısrar edince eski kocam onu çok özlüyorum demiş, o an zaman durmuş adam için sen beni eski kocana benzettin, kendin için yaptın bunu, sen beni hiç sevmedin diyerek, terk etmiş evi ama hikayenin sonu yine aynı adam o acıyla uçuruma doğru sürmüş arabasını, kocası gibi ilk ölüm haberin Seda Teyze almış adamın. Niyeti adamla evlenip tekrar bir Alya dünyaya getirmek ve kaldığı yerden hayatına devam etmekmiş Seda Teyze’nin hayali, böyle işte hikayesi, biz şaşırmıyoruz hatta hak veriyoruz dedi Kemal ve bitirdi hikayeyi. Benim ağzım açık kaldı yorum yapamadım, sustum .O kadına hak vermekle ,vermemek arasında bocaladım kaldım ,onun suratındaki hüznü her seferinde en derinden gördüm. Bu hikayedeki karakterler gerçek mi, hayal mi ben de kestiremiyorum artık, herkesin bir hikayesi var ve bu hikayelere saygı duymak gerekiyor diye düşünüyor. Ben kendi adıma hikayelerde yaşamaya devam edeceğim ve bundan keyif alacağım. Bana neden yazıyorsun ki amacın ne diyenlere cevabım ben insanların hikayelerini biriktiriyorum ve acılarını kaleme döküyorum dersem umarım kalpleri mutmain olur ve sorularına cevap bulurlar. Söyleyecek o kadar çok şey var ki aslında malum uzun yazıları okumayı seven bir toplum değiliz burada bitireyim. Hikâyenizle barışık olduğunuz, mutlu günler dilerim.  
Yazmak eylemi o kadar enteresan ki bazen kelimeler ardı ardına sıralanırken, kimi zaman 2 yaşındaki çocuklar gibi bir türlü kelimeler yerini bulmuyor ve anlatamıyorsunuz kendinizi. Aslında yazmakta kendini anlatmak değil midir? Size enteresan gelen bir konuyu, sizi içine çeken bir hikâyeyi ya da hayallerinizi…

haberimizvar.net- Yazmak eylemi o kadar enteresan ki bazen kelimeler ardı ardına sıralanırken, kimi zaman 2 yaşındaki çocuklar gibi bir türlü kelimeler yerini bulmuyor ve anlatamıyorsunuz kendinizi. Aslında yazmakta kendini anlatmak değil midir? Size enteresan gelen bir konuyu, sizi içine çeken bir hikâyeyi ya da hayallerinizi… Birkaç kişi neden yazıyorsun ki derdin ne, amacın ne senin gibi sorular sordu hayatta böyle değil midir zaten sizin anlamlandırmak için çaba göstermediğiniz konularda çevrenizde olan hayatınızda önemli ya da önemsiz konumda olan insanların bu sorularına hep maruz kalıyorsunuz kimi zaman boş veriyorsunuz, kimi zaman cevabını sizde merak ediyorsunuz ve size bir köşe yazısı konusu çıkıyor güzel mi güzel

Ben neden yazıyorum sorusunu kendime sorunca aslında hayatımız normalken, pandemi yokken kendimle bu kadar baş başa kalmadığımı fark ettim ve yazmaya başladım, ben kendime hikâyeler anlattığımı fark ettim… Mesela tuttuğum takım 2-0 yenilirken oyuna giriyorum 3 tane gol atıyorum ve kahraman oluyorum, bir kitap yazıyorum, dünyada en çok satanlar arasına giriyor 41 dile çeviriyor ya da yaşadığım şehrin belediye başkanı oluyorum bütün sorunlarını çözüyorum sonra abartıyorum dünyaya barış getiriyorum, hiçbir çocuk aç kalmıyor mesela savaşlar bitiyor gibi gibi yüzlerce hikâye…
Huzursuz bir ruhum var belki de, anlaşılmadığımı düşünüyorum. Bu huzursuzluğum sebebi dünyada bunca olumsuz şeyin olması ve bizim bu kadar çaresiz olmamız, sorunlardan tasalardan kaçma şekli olabilir benim için yazmak… Canımı yakan konular var, içimi acıtan şeyler bunlar anlattıklarımın aralarına sıkıştırdığım yaralarımda olabilir… Birilerinin ‘Çok mu canını yakıyor bu olanlar’ demesini istiyorum belki de beni anlamalarını. Sonra bir annenin çocuğunun kanayan yerini öpmesi kadar içten ve samimi bir şekilde yazdıklarından, anladıklarını bana anlatmalarını bekliyor da olabilir ama sonra kim kimi tam anlamıyla anlayabilir ki çaresizliğinde kaybolarak vazgeçerim bu beklentimden iyi de yapıyorum bence...

Sartre Bulantı kitabında şöyle açıklıyor benim kendime açıklayamadığım yazma eylemini: “İnsanoğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. Başına gelen her şeyi hikayeler içinde görür, hayatını sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır, ama ya yaşamayı  ya da anlatmayı seçmek gerek”.

Ben anlatmayı tercih ediyorum ve kelimeler zihnimden ziyade kâğıda döküldüğünde daha anlamlı bir hayal alıyor, bazen bir kitaptaki karakterden etkileniyorum, o oluyorum yer değirmenleri ile savaşıyorum ya da kalbi kırık çocuğun iç dünyasında yaşadığı acıları kalbimde hissediyorum. Aslında hepimizin bir hikâyesi var bazen kendimize bile anlatmaktan korktuğumuz, çektiğimiz içinde bir sürü hayal kırıklığı barındıran, bu hikayelerle yüzleşmek bize kendimizi daha iyi tanıma şansımı verir mi yoksa melankolik halimizi daha derinlere mi sürükler diyerek, bir yerde mi okudum, birisimi anlattı yoksa hayalle gerçeğin birbirine karıştığı bu günlerde zihnim bana bir oyun mu oynuyor bilmiyorum ama aklımda hep yer eden bir hikayeyi yazmak istiyorum.

Yakın zamanda izlediğim bir film olmasından dolayı Pedro Almodovar’ın ‘İçinde Yaşadığım Deri’ hikayesinden etkilenerek bir şeyler karalamaya çalıştım, hikaye şöyle; Her sene gittiğimiz yazlığımızda bir kadın dikkatimi çekiyordu 40’lı yaşlarda bakımlı, bulunduğu ortamda ben buradayım fakat benimle ilgilenmeyin, ben en çok değer verdiğim insanları kaybettim artık kimseye değer vermiyorum bakışlarıyla dolaşan bir kadın… Merak ediyordum, kimdi bu kadın bir hikâyesi olmalıydı fikri zihnimden gitmiyordu. 20’li yaşlarımın verdiği bu heyecan verici duygu ile bir şekilde hikâyesini öğrenmem gerekiyordu. Zaman geçtikçe site içinde daha çok insan tanıdığım, bir arkadaşım o kadının üst komşusuydu, bir gün arkadaşımla evlerinde otururken o kadın ‘böyle yapmamalıydım, kendim için istediklerim insanların hayatlarını mahvetti’ diyerek ağlıyordu. Tam zamanıydı o kadının hikâyesini öğrenmem gerekiyordu ve dönüp Kemal’e sordum; Bu kadın neden böyle, neden hep hüzünlü, neden sürekli bu tarz ataklar geçiriyor? Kemal hemen anlatmaya başladı sanki sorumu bekler gibi; Bu Seda Teyze annem 20 yıldır tanır eskiden ünlü bir estetik cerrahıymış. Hikayesi biraz acıklı ama madem istiyorsun anlatacağım sana; Mutlu bir evliliği varmış, kocasını çok severmiş, birde dünya tatlısı bir kızı Alya varmış… O kadar çok çalışırmış ki Seda Teyze sürekli mesleki anlamda kendini geliştirirmiş fakat bu durumdan eşi rahatsız olmuş bir gün, yeter artık bırak şu işi bizimle ilgilen diye sitem edermiş Seda Teyze'ye, yetiştirmem gereken işler var hadi sen çocuğu al dolaş biraz demesiyle eşi kapıları vura vura, bir hışımla çıkmış dışarı kızını da yanına alıp ve sonra kaza yapmış adam, kızıyla birlikte vefat etmişler. Yapma ya ondan sonra mı böyle olmuş diye sordum. Hayır hayır hikaye bundan sonra başlıyor aslında diyerek heyecanımı diri tuttu arkadaşım ve anlatmaya devam etti.

Hep sayıkladı Seda Teyze herşey eskisi gibi olacak diye ve sonra öğrendik. Bir hasta gelir o kadına ,trafik kazasında yüzü parçalanmış bir adam ,onu tedavi etmeye başlar .Bütün işi gücü bu adam olmuş Seda Teyze’nin aylarca ,yıllarca uğraşmış adamın yüzü için ,saatlerce ameliyatlar yapmış. Adamın ilk geldiği halden eser kalmamış, iyileşmiş fakat adamın suratını eski suratına hiç benzemiyormuş yine de eski halini düşünüp buna da şükür diyerek hayatını devam ettiriyormuş tabi bu kadar ona emek veren kadına bir hayranlığı, bir sevgisi zamanla artmaya başlamış.Her  gün Seda Teyze’yi ziyaret etmiş yakınlaşmışlar, duygusal bağ kurmuşlar, aşık olmuş Seda Teyze’ye fakat bir gün eski fotoğrafı karıştırırken bir adam görmüş Seda Teyze’nin yanında bu kim demiş. Cevap verememiş önce o kadın ısrar edince eski kocam onu çok özlüyorum demiş, o an zaman durmuş adam için sen beni eski kocana benzettin, kendin için yaptın bunu, sen beni hiç sevmedin diyerek, terk etmiş evi ama hikayenin sonu yine aynı adam o acıyla uçuruma doğru sürmüş arabasını, kocası gibi ilk ölüm haberin Seda Teyze almış adamın. Niyeti adamla evlenip tekrar bir Alya dünyaya getirmek ve kaldığı yerden hayatına devam etmekmiş Seda Teyze’nin hayali, böyle işte hikayesi, biz şaşırmıyoruz hatta hak veriyoruz dedi Kemal ve bitirdi hikayeyi. Benim ağzım açık kaldı yorum yapamadım, sustum .O kadına hak vermekle ,vermemek arasında bocaladım kaldım ,onun suratındaki hüznü her seferinde en derinden gördüm.
Bu hikayedeki karakterler gerçek mi, hayal mi ben de kestiremiyorum artık, herkesin bir hikayesi var ve bu hikayelere saygı duymak gerekiyor diye düşünüyor. Ben kendi adıma hikayelerde yaşamaya devam edeceğim ve bundan keyif alacağım. Bana neden yazıyorsun ki amacın ne diyenlere cevabım ben insanların hikayelerini biriktiriyorum ve acılarını kaleme döküyorum dersem umarım kalpleri mutmain olur ve sorularına cevap bulurlar. Söyleyecek o kadar çok şey var ki aslında malum uzun yazıları okumayı seven bir toplum değiliz burada bitireyim.
Hikâyenizle barışık olduğunuz, mutlu günler dilerim.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.