Öküze saygıyı öğretemiyorsan çevir çiti arkadaş

GÜNDEM 14.06.2022 - 17:56, Güncelleme: 14.06.2022 - 17:56
 

Öküze saygıyı öğretemiyorsan çevir çiti arkadaş

Aileler ve öğretmenler çocukları hayata hazırlamak adına çok uğraş veriyor.

Dershaneler bu konuda adeta bir yarış halinde “en iyi matematik, en iyi Türkçe, fen, fizik bizde” diye reklam üstüne reklam yapıyorlar. Çocuklar sistemin dayattığı başarı çıtasını geçebilmek ve kendilerini üniversiteye atabilmek adına yarış atı disipliniyle hazırlanıyorlar. Eğitimli bir toplum olma yolunda böyle ilerliyoruz. Fakat bütün bu eğitim, öğretim işinde anlayamadığım, sakat olan, eksik olan bir yan var. Adalet, vicdan ve merhamet duygusu! Aslında kime sorarsan sor Türk halkının çok vicdanlı olduğunu söyler, 'merhamet duygusu çok gelişmiştir' der. Ama günlük hayatta karşımıza çıkan olaylara baktığımızda vicdan, adalet ve merhamet duygusunun hiçte abartıldığı kadar olmadığını hatta eksik olduğunu gözlemliyoruz. Bunu görebilmek için size koskoca generallerin yıllardır bana göre haksız yere tutuklanmalarından bahsetmeyeceğim. Muhalif gazetecilerin susturulmak adına zindanlara kapatılmasını da yazmayacağım. Her gün gözümüzün önünde yaşadığımız çoğumuza basit gelen olaylar zinciri. Bizim için basit olan veya basit sayabileceğimiz olaylar başkaları için o kadar önemli ki bunu anlayabilmek adına onların gözüyle hayata bakmamız gerekiyor. Belediyeler kaldırımları düzenlerken artık engelliler içinde düzenleme yapıyorlar. Mesela görmeyen vatandaşlarımız için kaldırımlarda onlar için yapılmış şeritli yollar var. Bu yolların üstünde nedense simitçi tezgâhları, dükkanların kasaları gibi çeşitli engeller var. Şimdi bunu oraya koyan vatandaşta sizce vicdan, merhamet duygusu var mıdır? Sakat arabalarının, bebek arabalarının kaldırımlara rahatça çıkabilmesi için yapılmış yerler var. Bunu öküz olmayan her insan bilir.  Ama nedense bu kentte öküzler de var getirip arabasını tam o bölgeye koyup geçişi engelleyen.  Köylerde çiftçiler insanın az olduğu yerlerde arazilerinin etrafını tel örgülerle çevirirler. Bunun bir mantığı vardır tarlasına, bahçesine, davarlar, öküzler, koyunlar, danalar veya domuzlar girmesin ürününe zarar vermesin diye. Çünkü bu hayvanları eğitmek zordur, eğitemediğin için de bu tür önlemler alır emeğini korumaya çalışırsın. İstanbul'da lale mevsiminde görsel bir şölen hazırlanıyor insanlar görsün, izlesin diye. İnsanımız ne yapıyor fotoğraf çektireceğim diye o laleleri ezip üstüne yatıyor ve fotoğraf çektiriyor, insan dedim ama davardan ne farkı var bunu yapanların.  Antalya'da bildiğim küçük bir park var. Belediye işçileri günlerce uğraşıp buraya ışıklı havuzlar yaptılar, insanlar dinlensin diye oturaklar koydular ve çok güzel peyzaj yaparak her tarafını çiçeklendirdiler. Aradan üç ay geçmedi çiçek dikilen yerler yürüme yolu oldu, çiçekler ezildi yok oldu, altına serilen damlama boruları çiçekler yok olunca çirkinlik abidesi gibi öylece kalakaldı. Mantıken düşünüyorum o çiçeklerin üstüne basmadan geçmek için yani etrafından dolanmak için zaman kaybımı var? Sadece beş, on saniye bu kadar. Oraya para harcayan, emek harcayan hizmet veren insanlara karşı içinde azıcık saygı ve merhamet duygusu taşıyan insan bunları yapamaz. Ama yapıyoruz ve yaptık o zaman belediyenin şöyle düşünmesi gerek köylüleri örnek alarak öküzler sadece köylerde yaşamıyor, kentlerde de öküzler, davarlar yaşıyor, bunların eğitilmesi de zor o zaman ben bu yaptığım çalışmaların etrafına çitler çekeyim ve emeğimi koruyayım. Okullarda ve evlerde çocuklara sadece matematik, edebiyat, fen, kimya öğretmek yeterli olmuyor. Emeğe saygı, vicdan ve adalet duygularını da öğretmek gerekiyor. Hatta ilkönce bunları öğretip sonra matematik ve diğer dersleri öğretmek sağlıklı bir toplum için olmazsa olmazımız olmalı diye düşünüyorum.
Aileler ve öğretmenler çocukları hayata hazırlamak adına çok uğraş veriyor.

Dershaneler bu konuda adeta bir yarış halinde “en iyi matematik, en iyi Türkçe, fen, fizik bizde” diye reklam üstüne reklam yapıyorlar.

Çocuklar sistemin dayattığı başarı çıtasını geçebilmek ve kendilerini üniversiteye atabilmek adına yarış atı disipliniyle hazırlanıyorlar.
Eğitimli bir toplum olma yolunda böyle ilerliyoruz.
Fakat bütün bu eğitim, öğretim işinde anlayamadığım, sakat olan, eksik olan bir yan var.
Adalet, vicdan ve merhamet duygusu!
Aslında kime sorarsan sor Türk halkının çok vicdanlı olduğunu söyler, 'merhamet duygusu çok gelişmiştir' der.
Ama günlük hayatta karşımıza çıkan olaylara baktığımızda vicdan, adalet ve merhamet duygusunun hiçte abartıldığı kadar olmadığını hatta eksik olduğunu gözlemliyoruz.
Bunu görebilmek için size koskoca generallerin yıllardır bana göre haksız yere tutuklanmalarından bahsetmeyeceğim.
Muhalif gazetecilerin susturulmak adına zindanlara kapatılmasını da yazmayacağım.
Her gün gözümüzün önünde yaşadığımız çoğumuza basit gelen olaylar zinciri.
Bizim için basit olan veya basit sayabileceğimiz olaylar başkaları için o kadar önemli ki bunu anlayabilmek adına onların gözüyle hayata bakmamız gerekiyor.
Belediyeler kaldırımları düzenlerken artık engelliler içinde düzenleme yapıyorlar.
Mesela görmeyen vatandaşlarımız için kaldırımlarda onlar için yapılmış şeritli yollar var.
Bu yolların üstünde nedense simitçi tezgâhları, dükkanların kasaları gibi çeşitli engeller var.
Şimdi bunu oraya koyan vatandaşta sizce vicdan, merhamet duygusu var mıdır?
Sakat arabalarının, bebek arabalarının kaldırımlara rahatça çıkabilmesi için yapılmış yerler var.
Bunu öküz olmayan her insan bilir. 
Ama nedense bu kentte öküzler de var getirip arabasını tam o bölgeye koyup geçişi engelleyen. 
Köylerde çiftçiler insanın az olduğu yerlerde arazilerinin etrafını tel örgülerle çevirirler.
Bunun bir mantığı vardır tarlasına, bahçesine, davarlar, öküzler, koyunlar, danalar veya domuzlar girmesin ürününe zarar vermesin diye.
Çünkü bu hayvanları eğitmek zordur, eğitemediğin için de bu tür önlemler alır emeğini korumaya çalışırsın.
İstanbul'da lale mevsiminde görsel bir şölen hazırlanıyor insanlar görsün, izlesin diye.
İnsanımız ne yapıyor fotoğraf çektireceğim diye o laleleri ezip üstüne yatıyor ve fotoğraf çektiriyor, insan dedim ama davardan ne farkı var bunu yapanların. 
Antalya'da bildiğim küçük bir park var.
Belediye işçileri günlerce uğraşıp buraya ışıklı havuzlar yaptılar, insanlar dinlensin diye oturaklar koydular ve çok güzel peyzaj yaparak her tarafını çiçeklendirdiler.
Aradan üç ay geçmedi çiçek dikilen yerler yürüme yolu oldu, çiçekler ezildi yok oldu, altına serilen damlama boruları çiçekler yok olunca çirkinlik abidesi gibi öylece kalakaldı.
Mantıken düşünüyorum o çiçeklerin üstüne basmadan geçmek için yani etrafından dolanmak için zaman kaybımı var?
Sadece beş, on saniye bu kadar.
Oraya para harcayan, emek harcayan hizmet veren insanlara karşı içinde azıcık saygı ve merhamet duygusu taşıyan insan bunları yapamaz.
Ama yapıyoruz ve yaptık o zaman belediyenin şöyle düşünmesi gerek köylüleri örnek alarak öküzler sadece köylerde yaşamıyor, kentlerde de öküzler, davarlar yaşıyor, bunların eğitilmesi de zor o zaman ben bu yaptığım çalışmaların etrafına çitler çekeyim ve emeğimi koruyayım.
Okullarda ve evlerde çocuklara sadece matematik, edebiyat, fen, kimya öğretmek yeterli olmuyor.
Emeğe saygı, vicdan ve adalet duygularını da öğretmek gerekiyor.
Hatta ilkönce bunları öğretip sonra matematik ve diğer dersleri öğretmek sağlıklı bir toplum için olmazsa olmazımız olmalı diye düşünüyorum.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.