Kadın emek değer özgürlük

GÜNDEM 08.03.2023 - 11:02, Güncelleme: 08.03.2023 - 21:48
 

Kadın emek değer özgürlük

8 Mart dünya kadınlar günü/ dünya emekçi kadınlar günü tüm kadınlarımıza kutlu olsun. İster ücretli ister ücretsiz olsun, her kadın bir emekçidir aslında.

İşin görünmeyen belki de ataerki sistem tarafından, işine gelmediği için gösterilmek istenmeyen ve çoğu zaman değersizleştirilen ev emeği/bakım emeği bir zincir gibi çepeçevre kuşatmıştır her kadını. Ücretli çalışan kadınların hali ise çifte yük, ayrı bir muamma. İşyerinde karşılaşılanlar? Bitmeyen cinsiyet ayrımcılığı, mobbing... Kadının yükü/ derdi bir değil ki söküp atasın. Değer, gelenek, görenek, örf, adet ve din söylemiyle baskılanan kuşatılmış kadının var olma, eşitlik, insanca yaşama mücadelesi devam ediyor. Ezilmişlerin/ötekileştirilmişlerin/ayrımcılığa tabii tutulanların/baskı ve şiddet görenlerin halini en çok anlayan kadınlar özellikle son yıllarda her alanda, her yerde dayanışma içinde seslerini çıkarıyor, susmuyor. Peki, ne zamana kadar? Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aşıldığı, hiç bir ayrımcılığın, sömürünün, baskının olmadığı, her bireyin insanca, hakla hukukla, fırsat eşitliğiyle, eşitlikle, özgürce yaşayabileceği zamanlara gelinceye kadar. Kadına bakışı kendi toplumumuz özelinde ele aldığımızda, yıllar süren mücadelelerin kazanımları ile birlikte, son yıllarda neredeyse bu kazanımlarımızı bile kaybetmeye doğru bir gidişat görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış da bunun bir göstergesi değil mi? Özellikle son yıllarda artarak devam eden kadına şiddet olayları, kadın cinayetleri, kadını “hizaya” getirmeye yönelik söylemler, pervasız yorumlar bunun göstergesi değil mi? Arada bir kadını yücelten sözler söylenmiyor değil hani. “Kadın baş tacıdır”, “karım benim hanım”, “kadınlar çiçektir “ vs. Analık üzerine de türlü destanlar söylenir. (Evliysen ve çocuğun yoksa işte o fena). Peki yapıp etmeler, eylemler ve verilen değer? Bildiğim o ki; sözde olan sözde kalır, özde olmaz çoğu defa. Söz ise bir buluttur uçar gider. Kadınları süslü püslü söylemlerle oyalamak yerine eşitliği, adaleti sağlayıcı kurallar/yasalar/sözleşmeler/eylemler gereklidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine önem veren kuşakların yetiştirilmesi gereklidir. Yoksa ataerkil toplumun testosteron yüklü şiddet sarmalı içerisinde boyun eğdirilmeye, sömürülmeye ve baskılanmaya çalışılan kadının eline verdiğiniz bir çiçekle böcekle, kurnazca söylediğiniz iki güzel kelamla kadınların sorunları çözülmez.. Kadın mücadelesi bizim için bu haldeyken, ekonomik krizin işsizliği arttırdığı, kreş ve özel okul fiyatlarının tavan yaptığı bu dönemde kadınlarımızın bir kısmı mecburen ücretli iş gücünden çekilmek durumunda kaldı. Tüm vatandaşlarımızı derin yasa/ acılara boğan büyük deprem felaketinden de en çok etkilenen yine kadınlar ve beraberinde de çocuklar oldu.  Depremzede kadınlarımız acılarını içine atıp, ayakta durmaya çalışırken, toplum tarafından kadının asli görevi olarak kodlanan bakım hizmetlerini, yemek, temizlik gibi işleri zor koşullar altında sürdürmeye çalışıyor. Diğer yanda en temel ihtiyaçlarını utanma duygusu/ ayıplanma korkusu gibi sebeplerle karşılayamıyor, isteyemiyor, dile getiremiyor. Afet bölgesinde yaşayan kadınlarımızın durumu bir hayli zor. Tabular her yanda. Çoğu sorun kadın örgütlerinin dayanışmasıyla aşılmaya çalışılıyor. Hem kadın hakları konusunda, hem ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı savaşta kadın STK’ları ve onlarla kimi zaman omuz omuza çalışan bazı siyasi partilerin kadın kolları her alanda mücadele ediyor ve kadınların sesi oluyor.  Siz bu sesleri, kadınların seslerini duyuyor musunuz? Kadınlar ataerkil sistemin zincirlerini, görünmez kafeslerini, görünmez prangalarını kabul etmiyor. Erkek egemen sistemin iktidarına yönelik kurgulanıp dayatılan ve kadını mahremiyet, namus, ahlakla özdeşleştiren hiç bir söylemi kabul etmiyor. Kadınlar eğilip bükülmeden, sömürülmeden, baskılanmadan, saklanmadan, eşitlikle, hakla, hukukla, adaletle, korkusuzca, özgürce, en önemlisi insanca yaşamak istiyor. . İstekleri benim de isteğim ve dileğimdir. Görünen o ki sonuna kadar bu mücadele sürecek ve güzel bir gelecek cesur, bilinçli kadınlarımızın omuzlarında yükselecek... O zaman ne diyelim? Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın dayanışması…              
8 Mart dünya kadınlar günü/ dünya emekçi kadınlar günü tüm kadınlarımıza kutlu olsun. İster ücretli ister ücretsiz olsun, her kadın bir emekçidir aslında.

İşin görünmeyen belki de ataerki sistem tarafından, işine gelmediği için gösterilmek istenmeyen ve çoğu zaman değersizleştirilen ev emeği/bakım emeği bir zincir gibi çepeçevre kuşatmıştır her kadını. Ücretli çalışan kadınların hali ise çifte yük, ayrı bir muamma. İşyerinde karşılaşılanlar? Bitmeyen cinsiyet ayrımcılığı, mobbing...

Kadının yükü/ derdi bir değil ki söküp atasın.

Değer, gelenek, görenek, örf, adet ve din söylemiyle baskılanan kuşatılmış kadının var olma, eşitlik, insanca yaşama mücadelesi devam ediyor.

Ezilmişlerin/ötekileştirilmişlerin/ayrımcılığa tabii tutulanların/baskı ve şiddet görenlerin halini en çok anlayan kadınlar özellikle son yıllarda her alanda, her yerde dayanışma içinde seslerini çıkarıyor, susmuyor.

Peki, ne zamana kadar?

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aşıldığı, hiç bir ayrımcılığın, sömürünün, baskının olmadığı, her bireyin insanca, hakla hukukla, fırsat eşitliğiyle, eşitlikle, özgürce yaşayabileceği zamanlara gelinceye kadar.

Kadına bakışı kendi toplumumuz özelinde ele aldığımızda, yıllar süren mücadelelerin kazanımları ile birlikte, son yıllarda neredeyse bu kazanımlarımızı bile kaybetmeye doğru bir gidişat görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış da bunun bir göstergesi değil mi? Özellikle son yıllarda artarak devam eden kadına şiddet olayları, kadın cinayetleri, kadını “hizaya” getirmeye yönelik söylemler, pervasız yorumlar bunun göstergesi değil mi?

Arada bir kadını yücelten sözler söylenmiyor değil hani. “Kadın baş tacıdır”, “karım benim hanım”, “kadınlar çiçektir “ vs. Analık üzerine de türlü destanlar söylenir. (Evliysen ve çocuğun yoksa işte o fena). Peki yapıp etmeler, eylemler ve verilen değer? Bildiğim o ki; sözde olan sözde kalır, özde olmaz çoğu defa. Söz ise bir buluttur uçar gider. Kadınları süslü püslü söylemlerle oyalamak yerine eşitliği, adaleti sağlayıcı kurallar/yasalar/sözleşmeler/eylemler gereklidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine önem veren kuşakların yetiştirilmesi gereklidir. Yoksa ataerkil toplumun testosteron yüklü şiddet sarmalı içerisinde boyun eğdirilmeye, sömürülmeye ve baskılanmaya çalışılan kadının eline verdiğiniz bir çiçekle böcekle, kurnazca söylediğiniz iki güzel kelamla kadınların sorunları çözülmez..

Kadın mücadelesi bizim için bu haldeyken, ekonomik krizin işsizliği arttırdığı, kreş ve özel okul fiyatlarının tavan yaptığı bu dönemde kadınlarımızın bir kısmı mecburen ücretli iş gücünden çekilmek durumunda kaldı. Tüm vatandaşlarımızı derin yasa/ acılara boğan büyük deprem felaketinden de en çok etkilenen yine kadınlar ve beraberinde de çocuklar oldu. 

Depremzede kadınlarımız acılarını içine atıp, ayakta durmaya çalışırken, toplum tarafından kadının asli görevi olarak kodlanan bakım hizmetlerini, yemek, temizlik gibi işleri zor koşullar altında sürdürmeye çalışıyor. Diğer yanda en temel ihtiyaçlarını utanma duygusu/ ayıplanma korkusu gibi sebeplerle karşılayamıyor, isteyemiyor, dile getiremiyor. Afet bölgesinde yaşayan kadınlarımızın durumu bir hayli zor. Tabular her yanda. Çoğu sorun kadın örgütlerinin dayanışmasıyla aşılmaya çalışılıyor.

Hem kadın hakları konusunda, hem ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı savaşta kadın STK’ları ve onlarla kimi zaman omuz omuza çalışan bazı siyasi partilerin kadın kolları her alanda mücadele ediyor ve kadınların sesi oluyor. 

Siz bu sesleri, kadınların seslerini duyuyor musunuz?

Kadınlar ataerkil sistemin zincirlerini, görünmez kafeslerini, görünmez prangalarını kabul etmiyor.

Erkek egemen sistemin iktidarına yönelik kurgulanıp dayatılan ve kadını mahremiyet, namus, ahlakla özdeşleştiren hiç bir söylemi kabul etmiyor.

Kadınlar eğilip bükülmeden, sömürülmeden, baskılanmadan, saklanmadan, eşitlikle, hakla, hukukla, adaletle, korkusuzca, özgürce, en önemlisi insanca yaşamak istiyor. .

İstekleri benim de isteğim ve dileğimdir.

Görünen o ki sonuna kadar bu mücadele sürecek ve güzel bir gelecek cesur, bilinçli kadınlarımızın omuzlarında yükselecek...

O zaman ne diyelim?

Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın dayanışması…

 

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.