Kadınlar seslerini yükseltti

GÜNDEM 25.11.2022 - 22:01, Güncelleme: 25.11.2022 - 22:01
 

Kadınlar seslerini yükseltti

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle şube binasında açıklamalarda bulundu.

haberimizvar.net-  Şükran İçöz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “ Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçisi kadınlara ayrımcılık, mobbing, emek sömürüsü, güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma koşulları dayatılıyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Ancak örgütlü mücadelemle bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz. Biz biliyoruz ki; 25 Kasım insanlık tarihinde kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların patriarkaya, faşizme ve sömürüye karşı duruşunun da yıldönümüdür. 25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, aile içi şiddete, savaşa, militarizme ve kadın haklarını yok sayan sitemlere karşı kadın dayanışmasını yükselteceğimiz gündür” dedi. KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETE KARŞI MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ Bugünden tam 62 yıl önce Trujillo faşt rejimine karşı, insan hakları ve demokrasi için mücadele eden Mirabal Kardeşlerin başkaldırdıkları ve bu uğurda ölümü göze aldıkları direnişin adıdır 25 Kasım. Maria, Minerva ve Patria kardeşler, kadın özgürlük mücadelinde ölümsüzleşen Kelebekler’dir. Faşt Trujillo, Kelebekler’den o kadar çok korkuyordu ki, bir konuşmında “Ülkenin en büyük iki sorunu; kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” demişti. Korkmakta haklıydı; çünkü Mirabal Kardeşlerin öldürülmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve bir yılın sonunda diktatörlük tarihin çöp sepetinde yerini aldı.  “Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” Diyen Maria Tera Mirabal’ın bu sözleri biz kadınlara bugün de güç veriyor, yolumuzu aydınlatıyor. Bugün tüm dünya kadınlarının yüreğinde “Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü” diyen Minerva  Argentina Mirabal’ın direnişi yaşam buluyor. Ataerkiye, faşit rejimlere ve kapitalist sömürüye karşı dünyanın dört bir yanında her dilden, her renkten kadınlar olarak bu direnişi dalga dalga büyütüyoruz. Biz toplumsal yaşamın öznesi olmaktan çıkarıp eve hapsetmeye çalışan erkek egemen sisteme ve karanlık rejimlere karşı uluslararası dayanışmayla mücadele yürütüyoruz. Savaşlara, tekçiliğe, sömürüye, homofobiye, cinsiyetçiliğe, ekolojik yıkıma karşı direniyoruz. Bugün özgürlük diye haykıran İranlı kadınların mücadelesi, bunların hepsine karşı ortaya çıkan ve bütün dünyaya ilham olan bir direnişe dönüştü. Jina Mahsa Amini’nin ölümü “bizi zorla kendi cennetine götüremezsin” şiarının sembolü oldu. Türkiye’de 25 Kasım'da sokağa çıkan kadınlar, erkek-devlet şiddetine ve cinsel şiddete karşı sesini yükseltiyor. Kadın ve erkek eşitliği fıtrata aykırı diyen ve aile içi şiddeti mahrem olarak değerlendiren erkek devlet zihniyeti kadına yönelik şiddeti adeta körüklüyor. Bu zihniyetin “erkek yargısı” da kadınları öldüren erkekleri korumaktan geri durmuyor.  Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçisi kadınlara ayrımcılık, mobbing, emek sömürüsü, güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma koşulları dayatılıyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Ancak örgütlü mücadelemle bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz. Biz biliyoruz ki; 25 Kasım insanlık tarihinde kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların patriarkaya, faşizme ve sömürüye karşı duruşunun da yıldönümüdür. 25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, aile içi şiddete, savaşa, militarizme ve kadın haklarını yok sayan sitemlere karşı kadın dayanışmasını yükselteceğimiz gündür.”             
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle şube binasında açıklamalarda bulundu.

haberimizvar.net-  Şükran İçöz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “ Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçisi kadınlara ayrımcılık, mobbing, emek sömürüsü, güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma koşulları dayatılıyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Ancak örgütlü mücadelemle bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz.

Biz biliyoruz ki; 25 Kasım insanlık tarihinde kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların patriarkaya, faşizme ve sömürüye karşı duruşunun da yıldönümüdür.

25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, aile içi şiddete, savaşa, militarizme ve kadın haklarını yok sayan sitemlere karşı kadın dayanışmasını yükselteceğimiz gündür” dedi.

KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETE KARŞI MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ

Bugünden tam 62 yıl önce Trujillo faşt rejimine karşı, insan hakları ve demokrasi için mücadele eden Mirabal Kardeşlerin başkaldırdıkları ve bu uğurda ölümü göze aldıkları direnişin adıdır 25 Kasım.

Maria, Minerva ve Patria kardeşler, kadın özgürlük mücadelinde ölümsüzleşen Kelebekler’dir. Faşt Trujillo, Kelebekler’den o kadar çok korkuyordu ki, bir konuşmında “Ülkenin en büyük iki sorunu; kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” demişti. Korkmakta haklıydı; çünkü Mirabal Kardeşlerin öldürülmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve bir yılın sonunda diktatörlük tarihin çöp sepetinde yerini aldı.  “Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” Diyen Maria Tera Mirabal’ın bu sözleri biz kadınlara bugün de güç veriyor, yolumuzu aydınlatıyor.

Bugün tüm dünya kadınlarının yüreğinde “Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü” diyen Minerva  Argentina Mirabal’ın direnişi yaşam buluyor. Ataerkiye, faşit rejimlere ve kapitalist sömürüye karşı dünyanın dört bir yanında her dilden, her renkten kadınlar olarak bu direnişi dalga dalga büyütüyoruz. Biz toplumsal yaşamın öznesi olmaktan çıkarıp eve hapsetmeye çalışan erkek egemen sisteme ve karanlık rejimlere karşı uluslararası dayanışmayla mücadele yürütüyoruz. Savaşlara, tekçiliğe, sömürüye, homofobiye, cinsiyetçiliğe, ekolojik yıkıma karşı direniyoruz. Bugün özgürlük diye haykıran İranlı kadınların mücadelesi, bunların hepsine karşı ortaya çıkan ve bütün dünyaya ilham olan bir direnişe dönüştü. Jina Mahsa Amini’nin ölümü “bizi zorla kendi cennetine götüremezsin” şiarının sembolü oldu.

Türkiye’de 25 Kasım'da sokağa çıkan kadınlar, erkek-devlet şiddetine ve cinsel şiddete karşı sesini yükseltiyor. Kadın ve erkek eşitliği fıtrata aykırı diyen ve aile içi şiddeti mahrem olarak değerlendiren erkek devlet zihniyeti kadına yönelik şiddeti adeta körüklüyor. Bu zihniyetin “erkek yargısı” da kadınları öldüren erkekleri korumaktan geri durmuyor.

 Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçisi kadınlara ayrımcılık, mobbing, emek sömürüsü, güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma koşulları dayatılıyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Ancak örgütlü mücadelemle bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz. Biz biliyoruz ki; 25 Kasım insanlık tarihinde kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların patriarkaya, faşizme ve sömürüye karşı duruşunun da yıldönümüdür.

25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, aile içi şiddete, savaşa, militarizme ve kadın haklarını yok sayan sitemlere karşı kadın dayanışmasını yükselteceğimiz gündür.”         

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.