Ormanlar giderek azalıyor

YAŞAM 06.11.2021 - 10:29, Güncelleme: 06.11.2021 - 10:29
 

Ormanlar giderek azalıyor

"Sadece 2004-2020 yılları arasında ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu karbon emisyonları ise 71 milyon ton hesaplanmıştır. İklim değişikliğiyle mücadele için ormanlar ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir."

haberimizvar.net- Glasgow’daki İklim Değişikliği 26. Taraflar Konferansında aralarında Türkiye’nin de olduğu 131 ülke ormansızlaşmanın ve arazi tahribatının durdurulması ve tersine çevrilmesi taahhüdünü içeren “Glasgow Liderleri Ormanlar ve Arazi Kullanımı Bildirgesi”ni imzaladılar. Bildirgede ormanların ve diğer karasal ekosistemlerin korunması ve bozulmuş ekosistemlerin restorasyonu, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği yönünde tarım politikalarının uygulanması, ormansızlaşma ve arazi kullanım değişikliğine neden olmayan ticaret ve kalkınma politikalarının geliştirilmesi gibi konularda çaba sarf edilmesi de bulunmaktaydı. Ancak bu hedefler uzun yıllardır çeşitli uluslararası sözleşmelerde yer alsa daormansızlaşma ve arazi tahribatlarının durdurulması mümkün olmamıştır. Örneğin ormansızlaşma ve orman tahribatlarının azaltılması 1997 yılından itibaren dünyanın gündemindedir. Hatta 1997 tarihli Kyoto Protokolü ve 2015 tarihli Paris Anlaşmasında da ormansızlaşma ve orman tahribatlarından kaynaklanan emisyonların azaltılması yönünde hükümlere yer verilmiştir. Arazi tahribatı ise daha çok Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinde daha yoğun olarak kullanılan bir kavramdır. Bu kavramlardan ormansızlaşma, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine göre ormanın insan faaliyetleri ile uzun süreli (50 yıl ya da daha fazla) olarak diğer arazi kullanımlarına (tarım, mera, yerleşim, su yüzeyi vb.) dönüştürülmesi olarak tanımlamaktadır. Buna göre orman alanında maden açar ve 50 yıl içinde yeniden orman haline getirmezseniz bu ormansızlaşmadır. Ormancılık dışı uygulamalara tahsis edilen bir alan 50 yıl içinde yeniden ormanlaştırılırsa buna da orman tahribatı adı verilmektedir. Bu şekildeki tahribatlara ek olarak aşırı odun üretimi ya da insan kaynaklı orman yangınları da orman tahribatıdır. Arazi tahribatı ise biyolojik, ekolojik ya da ekonomik olarak bir arazinin verimliğinin azalmasıdır. Tarım ya da meraların yerleşime dönüştürülmesi gibi arazi kullanım değişiklikleri arazi tahribatıdır. Aynı zamanda bir tarladan alınan ürün miktarının zamanla azalması da arazi tahribatı olarak kabul edilir. 178 MİLYON HEKTAR AZALDI Dünya genelinde 20 yılı aşkın bir süredir ormansızlaşma ve orman tahribatlarının önlenmesi yönünde girişimler olmasına rağmen dünya ormanları büyük çoğunluğu tropikal ormanlar olmak üzere sürekli azalmaktadır. FAO verilerine göre 1990-2020 yılları arasında 420 milyon hektar ormansızlaşma gerçekleşmiştir. Ormansızlaşma durdurulamamış ancak hızı biraz yavaşlatılmıştır. Örneğin 1990-200 yılları arasında yıllık olarak ormansızlaşma ile kaybedilen orman alanı miktarı 16 milyon hektardan 2015-2020 döneminde 10 milyon hektara gerilemiştir. Ormansızlaşma özellikle Afrika ve Güney Amerika’da daha yoğundur. Daha çok kuzey enlemlerdeki ülkelerde olmak üzere ağaçlandırma ve doğal yollarla orman alanları genişlemektedir. Buna rağmen son 30 yılda orman alanları toplam olarak 178 milyon hektar kadar azalmıştır. Benzer şekilde orman tahribatları da oldukça artmıştır. Böylece ormanlar, CO2’nin atmosferden alınarak bitki ya da topraklarda depolandığı ve karbon yutak alanı olarak adlandırılan işlevini kaybetmiş, hatta tam tersine emisyon kaynağı haline dönüşmüşlerdir. Federici ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada 2011-2015 yılları arasında ormanlar atmosferden yıllık olarak 3,14 milyar ton CO2 alırken, ormansızlaşma ile 2,94 milyar ton ve orman tahribatı ile 0,99 milyar ton CO2 atmosfere verilmiştir. Başka bir ifadeyle ormanlar net olarak atmosfere 0,8 milyar ton kadar CO2 salarak emisyon kaynağı olmuştur. Paris Anlaşmasının hedeflerinden olan sıcaklık artışının yüzyıl sonunda 2 derece civarında tutulabilmesi için yutak alanlar olan başta ormanlar olmak üzere doğal ekosistemlerin korunması, tahribatların önlenmesi ve de alanlarının arttırılması gerekmektedir. Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların azaltılmasında olduğu gibi bu konuda da dünya olarak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Bu nedenle imzalanan bildirge ile verilen taahhütlerin ciddi önlemler alınmadıkça bir anlamı yoktur. TAHRİBATA SON VERİLMELİ Ülkemize gelince Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ormansızlaşma olmadığı, tam aksine orman alanlarının arttığı ifade edilmektedir. Yersel ölçmelerle yapılan orman envanterine göre 1990 yılında 20,6 milyon hektar olan orman alanı 2020 yılında 22,9 milyon hektara yükselmiştir. Buna karşılık yine Tarım ve Orman Bakanlığınca uydu görüntülerinden yapılan değerlendirmede 1990 yılında 20,43 milyon hektar kadar orman alanları 76 bin hektar kadar azalarak 2018’de 20,36 hektara gerilemiştir. Arazi kullanımlarının belirlendiği bu çalışmada aynı dönemde otlaklar 817 bin hektar, kumul ve kayalıklar gibi araziler ise 280 bin hektar azalmış olup, bu azalma da arazi tahribatıdır. Orman alanı ile ilgili olarak yine uydu görüntülerinden yapılan bir veri TÜİK tarafından hazırlanan Sera Gazları Ulusal Envanteri’nde bulunmaktadır. Buna göre ise 1990 yılında 23 milyon hektar kadar orman alanı 2019 yılında 22,8 milyon hektar kadardır. Diğer yandan ormanlardan madencilik ve enerji tesisleri gibi verilen izinlerin toplamı 2020 yılı sonu itibarıyla 748 bin hektara ulaşmıştır. Ek olarak bir zamanlar orman olan ancak orman vasfını yitirdiği gerekçesiyle orman dışına çıkarılan, kamuoyunca 2-B olarak adlandırılan alanların miktarı da 626 bin hektardır. Sadece 2004-2020 yılları arasında ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu CO2 emisyonlarıise 71 milyon ton hesaplanmıştır.Gerek ormanlardan verilen izinlerle gerekse 2-B uygulamalarıyla orman niteliğini kaybeden alanlar ormansızlaşma ve orman tahribatı kavramı içindedir ve bu nedenle ülkemizde de ormansızlaşma ve arazi tahribatları vardır. İklim değişikliğiyle mücadele için ormanlar ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir. *** Ormanları yok etmek iklim kriziyle mücadeleyi zorlaştırıyor ► 2004-2020 ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu karbon emisyonları: 71 ton ► 1990-2020 dünyada yok olan orman miktarı: 420 milyon hektar ► Türkiye’de ormancılık dışı faaliyetlere izin verilen ormanlık alan: 748 bin hektar
"Sadece 2004-2020 yılları arasında ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu karbon emisyonları ise 71 milyon ton hesaplanmıştır. İklim değişikliğiyle mücadele için ormanlar ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir."

haberimizvar.net- Glasgow’daki İklim Değişikliği 26. Taraflar Konferansında aralarında Türkiye’nin de olduğu 131 ülke ormansızlaşmanın ve arazi tahribatının durdurulması ve tersine çevrilmesi taahhüdünü içeren “Glasgow Liderleri Ormanlar ve Arazi Kullanımı Bildirgesi”ni imzaladılar. Bildirgede ormanların ve diğer karasal ekosistemlerin korunması ve bozulmuş ekosistemlerin restorasyonu, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği yönünde tarım politikalarının uygulanması, ormansızlaşma ve arazi kullanım değişikliğine neden olmayan ticaret ve kalkınma politikalarının geliştirilmesi gibi konularda çaba sarf edilmesi de bulunmaktaydı. Ancak bu hedefler uzun yıllardır çeşitli uluslararası sözleşmelerde yer alsa daormansızlaşma ve arazi tahribatlarının durdurulması mümkün olmamıştır. Örneğin ormansızlaşma ve orman tahribatlarının azaltılması 1997 yılından itibaren dünyanın gündemindedir. Hatta 1997 tarihli Kyoto Protokolü ve 2015 tarihli Paris Anlaşmasında da ormansızlaşma ve orman tahribatlarından kaynaklanan emisyonların azaltılması yönünde hükümlere yer verilmiştir. Arazi tahribatı ise daha çok Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinde daha yoğun olarak kullanılan bir kavramdır.

Bu kavramlardan ormansızlaşma, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine göre ormanın insan faaliyetleri ile uzun süreli (50 yıl ya da daha fazla) olarak diğer arazi kullanımlarına (tarım, mera, yerleşim, su yüzeyi vb.) dönüştürülmesi olarak tanımlamaktadır. Buna göre orman alanında maden açar ve 50 yıl içinde yeniden orman haline getirmezseniz bu ormansızlaşmadır. Ormancılık dışı uygulamalara tahsis edilen bir alan 50 yıl içinde yeniden ormanlaştırılırsa buna da orman tahribatı adı verilmektedir. Bu şekildeki tahribatlara ek olarak aşırı odun üretimi ya da insan kaynaklı orman yangınları da orman tahribatıdır. Arazi tahribatı ise biyolojik, ekolojik ya da ekonomik olarak bir arazinin verimliğinin azalmasıdır. Tarım ya da meraların yerleşime dönüştürülmesi gibi arazi kullanım değişiklikleri arazi tahribatıdır. Aynı zamanda bir tarladan alınan ürün miktarının zamanla azalması da arazi tahribatı olarak kabul edilir.

178 MİLYON HEKTAR AZALDI

Dünya genelinde 20 yılı aşkın bir süredir ormansızlaşma ve orman tahribatlarının önlenmesi yönünde girişimler olmasına rağmen dünya ormanları büyük çoğunluğu tropikal ormanlar olmak üzere sürekli azalmaktadır. FAO verilerine göre 1990-2020 yılları arasında 420 milyon hektar ormansızlaşma gerçekleşmiştir. Ormansızlaşma durdurulamamış ancak hızı biraz yavaşlatılmıştır. Örneğin 1990-200 yılları arasında yıllık olarak ormansızlaşma ile kaybedilen orman alanı miktarı 16 milyon hektardan 2015-2020 döneminde 10 milyon hektara gerilemiştir. Ormansızlaşma özellikle Afrika ve Güney Amerika’da daha yoğundur. Daha çok kuzey enlemlerdeki ülkelerde olmak üzere ağaçlandırma ve doğal yollarla orman alanları genişlemektedir. Buna rağmen son 30 yılda orman alanları toplam olarak 178 milyon hektar kadar azalmıştır. Benzer şekilde orman tahribatları da oldukça artmıştır. Böylece ormanlar, CO2’nin atmosferden alınarak bitki ya da topraklarda depolandığı ve karbon yutak alanı olarak adlandırılan işlevini kaybetmiş, hatta tam tersine emisyon kaynağı haline dönüşmüşlerdir. Federici ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada 2011-2015 yılları arasında ormanlar atmosferden yıllık olarak 3,14 milyar ton CO2 alırken, ormansızlaşma ile 2,94 milyar ton ve orman tahribatı ile 0,99 milyar ton CO2 atmosfere verilmiştir. Başka bir ifadeyle ormanlar net olarak atmosfere 0,8 milyar ton kadar CO2 salarak emisyon kaynağı olmuştur. Paris Anlaşmasının hedeflerinden olan sıcaklık artışının yüzyıl sonunda 2 derece civarında tutulabilmesi için yutak alanlar olan başta ormanlar olmak üzere doğal ekosistemlerin korunması, tahribatların önlenmesi ve de alanlarının arttırılması gerekmektedir. Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların azaltılmasında olduğu gibi bu konuda da dünya olarak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Bu nedenle imzalanan bildirge ile verilen taahhütlerin ciddi önlemler alınmadıkça bir anlamı yoktur.

TAHRİBATA SON VERİLMELİ

Ülkemize gelince Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ormansızlaşma olmadığı, tam aksine orman alanlarının arttığı ifade edilmektedir. Yersel ölçmelerle yapılan orman envanterine göre 1990 yılında 20,6 milyon hektar olan orman alanı 2020 yılında 22,9 milyon hektara yükselmiştir. Buna karşılık yine Tarım ve Orman Bakanlığınca uydu görüntülerinden yapılan değerlendirmede 1990 yılında 20,43 milyon hektar kadar orman alanları 76 bin hektar kadar azalarak 2018’de 20,36 hektara gerilemiştir. Arazi kullanımlarının belirlendiği bu çalışmada aynı dönemde otlaklar 817 bin hektar, kumul ve kayalıklar gibi araziler ise 280 bin hektar azalmış olup, bu azalma da arazi tahribatıdır. Orman alanı ile ilgili olarak yine uydu görüntülerinden yapılan bir veri TÜİK tarafından hazırlanan Sera Gazları Ulusal Envanteri’nde bulunmaktadır. Buna göre ise 1990 yılında 23 milyon hektar kadar orman alanı 2019 yılında 22,8 milyon hektar kadardır. Diğer yandan ormanlardan madencilik ve enerji tesisleri gibi verilen izinlerin toplamı 2020 yılı sonu itibarıyla 748 bin hektara ulaşmıştır. Ek olarak bir zamanlar orman olan ancak orman vasfını yitirdiği gerekçesiyle orman dışına çıkarılan, kamuoyunca 2-B olarak adlandırılan alanların miktarı da 626 bin hektardır. Sadece 2004-2020 yılları arasında ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu CO2 emisyonlarıise 71 milyon ton hesaplanmıştır.Gerek ormanlardan verilen izinlerle gerekse 2-B uygulamalarıyla orman niteliğini kaybeden alanlar ormansızlaşma ve orman tahribatı kavramı içindedir ve bu nedenle ülkemizde de ormansızlaşma ve arazi tahribatları vardır. İklim değişikliğiyle mücadele için ormanlar ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir.

***

Ormanları yok etmek iklim kriziyle mücadeleyi zorlaştırıyor

► 2004-2020 ormanlardan verilen izinlerin neden olduğu karbon emisyonları: 71 ton
► 1990-2020 dünyada yok olan orman miktarı: 420 milyon hektar
► Türkiye’de ormancılık dışı faaliyetlere izin verilen ormanlık alan: 748 bin hektar

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.