Phaselis’e kurtuluş yolu göründü

haberimizvar.net- Antalya’nın Kemer İlçesi’nde sit alanı içinde bulunan Phaselis Antik Kenti’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılması planlanan günübirlik tesis alanları, elektrik trafo ve yönetim binası, mescit, WC, günübirlik tesis ve açık sergi alanı  proje karşı Antalyalılar ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi dava açmıştı. Söz konusu davada dosyaya giren bilirkişi raporunda projenin sit alanı bölgesine uygun olmadığını bildirildi. Konuyla ilgili olarak Mimarlar Odası Antalya Şubesi, basın açıklaması yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ: YİNE HAKLI ÇIKTIK “Mimarlar Odası Antalya şubesince bazı vatandaşlarımız ile birlikte; Antalya, Kemer, Tekirova Mahallesinde, Beydağları Sahil Milli Park sınırları içerisinde ve kısmen kıyıda, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları içerisinde kalan, Phaselis Ören Yeri kapsamında Alacasu (Cennet) Koyuna ve Bostanlık Koyuna yönelik hazırlanan vaziyet planı ve Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi Avan ve Uygulama Projelerinin uygun bulunmasına ilişkin Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 13.10.2022 tarih ve 400 sayılı kararının, söz konusu projelere yönelik hazırlanan revizyon mimari uygulama projelerinin uygun bulan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26.10.2022 tarih ve 14708 sayılı kararı ile 15.11.22 tarih ve 14780 sayılı kararının ve yine aynı alanlara ilişkin, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, yapım işi kapsamında revize edilmiş avan ve uygulama projelerini onaylayan 30.03.2023 tarih ve 15769 sayılı kararının iptali istemi ile açılan iki ayrı davada, resen atanan bilirkişilerce alanda yapılan inceleme sonrası düzenlenen ve mahkemeye sunulan 65’er sayfalık iki ayrı bilirkişi raporu, Mimarlar Odası ve davacı vatandaşlarımızın iptal istemiyle açtıkları dava dilekçesinde belirttikleri iptal gerekçelerinde haklılığını bir kez daha ortaya koymuştur. BİLİRKİŞİ RAPORU DETAYLARI Bilirkişi raporunda; dava konusu alanda bulunan günübirlik tesis alanları, elektrik trafo ve yönetim binası, mescit, WC, günübirlik tesis ve açık sergi alanı yapılarının tamamının sahil şeridinde kaldığı, önerilen fonksiyonların yapı yasağı olan sahil şeridinde olması nedeni ile Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu, dava konusu projelerin yer aldığı koyların, barındırdığı ulusal ve uluslararası ölçekte değere sahip biyoçeşitlilik, endemik türler, bozulmamış habitatlar sahip olması, özgünlük, güzellik ve enderlik özellikler arz etmesi gibi huşulardan ‘Doğal Sit’ özelliklerini de gösterdikleri, alanların flora ve fauna açısından barındırdığı ulusal ve uluslararası ölçekte değere sahip biyoçeşitlilik sahip olduğu, yerel ve endemik türlere habitat oluşturduğu, alanların genel anlamda biyotop oluşturacak hacme ve bütünselliğe sahip olduğu, koyların, turistik ve rekreasyonel amaçlı kullanılan kısımlarında, insan kullanımına bağlı kirliliğin oluşmuş olduğu, turistik ve rekreasyonel amaçlı kullanımlar sonrasında çevreye dağılan şişe ve benzeri parlak cisimlerinin koruma altında bulunan alanda yangına neden olma potansiyelinin yüksek olduğu, koylarda yapılacak tesis ve yolların, gerek yapıların çevreye olan etkileri (toprağa-zemine müdahale, temel ve altyapı imalatları, vb.) açısından, gerekse yapıların alana ekleyeceği turistik kullanım artışı bakımından,  koruma altında olan koylar doğal alanlarda öncelikle delinmelere neden olacağı, akabinde delinen alanların kullanımlar nedeniyle daha da genişleyerek parçalanmaya neden olacağı, bu şekilde parçalanan alanlarda öncelikle daralmaların akabinde yıpranma ve yok olma tehdidinin bulunduğu, projelerin alana aplikasyonu sonucunda yoğunlaşacak insan kullanımının bölümlenen arazilerde, oluşan yapının Biyoçeşitliliğe negatif etkilerde bulunacağı, böylelikle gerek yerel gerek endemik türlerde, tür çeşitliliğinin azalmasına neden olabileceği, alanın kapasitesinin üzerinde misafir ağırladığı, mevcut destek ünitelerinin yetersiz kaldığı ve 1. Derece Arkeolojik Sit Alanlarının bu durumdan olumsuz etkilenebileceği, kanaatlerine ulaşılmıştır denilerek, bilirkişi raporunda belirtilen detaylar ve yukarıda belirtilen huşular nedeniyle davaya konu işlemin oy birliği ile ilgili mevzuat hükümlerine, planlama esaslarına, planlama tekniğine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olmadığı yönünde kanaat ve görüş beyan etmişlerdir. Davacılar ve halkımız adına beklentimiz sayın mahkemenin bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınarak iptali yönünde karar verilmesidir.”