Tarihi bir türlü öğrenemiyor

GÜNDEM 25.05.2022 - 12:39, Güncelleme: 25.05.2022 - 12:39
 

Tarihi bir türlü öğrenemiyor

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendiriyor. Akşener konuşması öncesi İYİ Parti’den istifa eden ve bugün yeniden İYİ Parti’ye katılan Adana Milletvekili İsmail Koncuk'a rozetini taktı.

haberimizvar.net- Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle: Geçtiğimiz hafta sporun basketten, voleybola birçok branşından alınan başarılarla milletçe gururlandığımız bir hafta oldu. Bu muhteşem sonuçlarda emeği geçen tüm sporcularımızı, teknik ekibi ve yönetim kadrolarımızı yürekten kutluyorum. Yalnız bu başarılardan birinin farklı bir anlam ve önemi var. Brezilya'da gerçekleşen 24. İşitme Engelliler Olimpiyatları'nda ülkemizi temsil eden milli sporcularımız 8 altın, 19 gümüş, 17 de bronz madalya aldılar. 73 ülke arasında 3'üncü oldular. Tüm sporcularımızı ayrıca kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Bu haftaya maalesef acı bir haber ile başladık. Devam eden Pençe Kilit Operasyonu'nda beş evladımızı şehit verdik. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah milletimizin güvenliği ve esenliği için göğsünü siper eden tüm mehmetçiğimizi her türlü kötülükten saklasın. SİYASETTE ABDÜLHAMİD TARTIŞMASI Geçtiğimiz hafta sonundan beri sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Abdülhamid Han üzerinden bir yaygara tufanı almış gidiyor. Hakaretlerin, öfke nöbetlerinin, nefret şovlarının biri bin para. Oysa dillere destan şanlı tarihimize sahip çıkmanın da, tarihimizden ilham alarak yol yürümenin de tarihe atıf yaparak siyaset dersi vermenin de yolu ilk önce tarihi öğrenmekten geçer. Ama tarih 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyen meczup feslilerin hezeyanlarından öğrenilmez. Yalan, yanlış danışman notlarından da öğrenilmez. Dizi sahnelerinden, çizgi romanlardan hiç öğrenilmez. Tarih, okuyarak araştırarak öğrenilir. İşte bu yüzden sayın Erdoğan tarihi bir türlü öğrenemiyor çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Eline tutuşturulan notlardan ötesini görmüyor. Unuttuğu bir şey var biz tarihe onun gibi kişiler üzerinden bakmıyoruz. Biz tarihe onun gibi kavgalar üzerinden de bakmıyoruz. Biz tarihe değerler, sistemler ve sonuçlar üzerinden bakıyoruz. Çünkü biz Abdülhamid Han ile değil o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tarihin her döneminde milletimizin istibdata karşı koyduğu tavırla ilgileniyoruz. Tekleşmeye, tek adamlığa giden her yolu azimle keşmiş olan milli irade ile ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan nedense istibdat dönemiyle günümüz arasındaki benzerlikleri dile getirmemden çok rahatsız oldu. Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan'ı Abdülhamid'e benzetmek rahmetliye hakaretmiş. Sayın Erdoğan için rehber kabul ettiği, rol model aldığı ama nasıl vefat ettiğini bile bilmediği Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmek büyük bir hakaretmiş. Yani biz aslında istibdata karşı koyan o ruhtan bahsederken değil sayın Erdoğan'a benzetirken Abdülhamid Han'a hakaret etmişiz. En azından kendisinin farkında bu da bir şeydir. İstibdat bir olgudur bu inkar edilemez. Ancak görüyoruz ki sayın Erdoğan için istibdatın kendisi değil istibdata kimin maruz kaldığı ve istibdatı kimin uyguladığı daha önemli. Kendi uyguladığı istibdatı umursamaz ama kendi maruz kaldığı zaman avaz avaz bağırır. Halbuki istibdat göreceli değildir ya vardır ya da yoktur. Ya karşısındadır ya da yanındasındır. Eğer istibdata karşıysan söz Abdülhamid Han'a gelir. 1912'deki sopalı seçimlere de 1946'daki sandık baskısına da, askeri vesayete de karşı olursun, 27 Mayıs darbesine de, 12 Mart'a da 12 Eylül'e de 1909'daki darbe teşebbüsüne de karşı durursun 15 Temmuz 2016'dakine de. Yassıada Mahkemeleri'ndeki adaletsizliğe de isyan edersin, tweet atan gençlerin Silivri'ye yollanmasına da. 28 Şubat ile de mücadele edersin sayın Erdoğan'ın partili istibdat rejimiyle de. Eğer istibdata karşıysan hadi Atatürk'e zaten yabancısın ama en azından Namık Kemal'i, Ziya Gökalp'i bilmen gerekir. Siyaset tutarlılık ister ama sen ve ortakların bilmezseniz, hatırlamazsanız, unutursanız hem de üstüne çıkıp onlara 'kanı bozuklar' derseniz bu sadece tutarsızlık olmaz en hafif tabiriyle vefasızlık, vicdansızlık, terbiyesizlik olur. Sayın Erdoğan için bunların hiçbir önemi olmadığını zaten biliyoruz. Sayın Erdoğan için tarihimizin, ecdadımızın sadece kendi iktidarını korumaya hizmet ettiği sürece değerli olduğunu da biliyoruz. Artık apaçık ortada olan beceriksizliğini, işbilmezliğini, manevi değerlerimizin ardına sığınarak saklamaya çalıştığını da görüyoruz. Çünkü bu bir zihniyet meselesi. Gün gelir o tarih döner dolaşır yakana yapışır ve bütün cahilliğin ortaya saçılır. Tazmanya canavarı edasıyla attığı hamasi tratlarını gülerek izliyoruz çünkü biz biliyoruz ki çok az kaldı. Haddi kim bilecekmiş, milletimizin tokadını kim yiyecekmiş çok az kaldı. Milletin adamı diye milletin omuzlarında geldin istibdatın adamı olarak milletin iradesi ile gidiyorsun. O nedenle kendini parçalasan da bizler, aynı bizler öncekiler gibi istibdata dur demeye devam edeceğiz. Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet diyeceğiz. Adalet diyeceğiz. Kötüler gidecek, iyiler kazanacak. İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO BAŞVURUSU Ukrayna'da dört aydır süren işgal şimdiye kadar NATO üyesi olmayan İsveç ve Finlandiya'yı da harekete geçirdi. Her ülkede Rusya'ya karşı caydırıcılık elde etmek için NATO üyeliğine başvurdular. Bu talebin kabul görmesi için mevcut üyelerin oy birliğine yani Türkiye'nin de onayına ihtiyaçları var. Yalnız burada unutmamız gereken bir şey var. Ülkemizin şimdiye kadar Batılı ülkelere gösterdiği iyi niyet defalarca su istimal edildi. Mesela Yunanistan'ın NATO üyeliği için verdiğimiz onay Ege Adaları'nın silahlandırılmasıyla sonuçlandı. Mesela; Sovyet Rusya ve Yugoslavya’dan kopan ülkelerin, NATO’ya girmesi için verdiğimiz destek; Pkk’ya yardıma dönüştü. Mesela; Kore’de, Bosna’da, Afganistan’da, Türk askerinin verdiği mücadele, müttefik bildiğimiz ülkelerin, FETÖ’ye kol kanat germeleri ile son buldu. Bugün Türkiye'den İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin ilk önce kendi niyetlerini sorgulamak gerekiyor. İYİ Parti olarak bu kararın milli menfaatlerimiz göz edilerek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birincisi Avrupa'daki PKK varlığını sonlandırmak ve terör örgütünün Avrupa yapılanmasını çökertmek. İkincisi Çarlık rüyaları gören Putin'in saldırgan Rusya'sına karşı Avrupa güvenliğini güçlendirmek. Bizim anlayışımıza göre; Bunlar birbiriyle çelişen hedefler değildir. Çünkü; Ukrayna topraklarının işgalinin, daha ilk günlerinde, pkk terör örgütünün yaptığı, Putin’in işgal tezlerini destekleyen açıklamalar; Yıllarca, Avrupa ülkelerinde, kendine güvenli sığınak bulan, terör örgütünün, Avrupa’nın, Soğuk Savaş’tan sonra yaşadığı, en büyük güvenlik krizinde, Putin’in, yardakçılığına soyunduğunu gösterdi. Eğer İsveç ve Finlandiya, Rusya tehdidini ciddiye alıyor, ve kendilerini korumak için, NATO’ya üye olmak istiyorlarsa; Öncelikli olarak, kendilerini kullanan, ve ilk fırsatta, sırtlarından bıçaklayacak olan pkk’ya karşı, gerekli tepkiyi göstermeli, ve terör örgütünü, topraklarından çıkartmalıdır.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendiriyor. Akşener konuşması öncesi İYİ Parti’den istifa eden ve bugün yeniden İYİ Parti’ye katılan Adana Milletvekili İsmail Koncuk'a rozetini taktı.

haberimizvar.net- Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

Geçtiğimiz hafta sporun basketten, voleybola birçok branşından alınan başarılarla milletçe gururlandığımız bir hafta oldu. Bu muhteşem sonuçlarda emeği geçen tüm sporcularımızı, teknik ekibi ve yönetim kadrolarımızı yürekten kutluyorum. Yalnız bu başarılardan birinin farklı bir anlam ve önemi var. Brezilya'da gerçekleşen 24. İşitme Engelliler Olimpiyatları'nda ülkemizi temsil eden milli sporcularımız 8 altın, 19 gümüş, 17 de bronz madalya aldılar. 73 ülke arasında 3'üncü oldular. Tüm sporcularımızı ayrıca kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Bu haftaya maalesef acı bir haber ile başladık. Devam eden Pençe Kilit Operasyonu'nda beş evladımızı şehit verdik. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah milletimizin güvenliği ve esenliği için göğsünü siper eden tüm mehmetçiğimizi her türlü kötülükten saklasın.

SİYASETTE ABDÜLHAMİD TARTIŞMASI
Geçtiğimiz hafta sonundan beri sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Abdülhamid Han üzerinden bir yaygara tufanı almış gidiyor. Hakaretlerin, öfke nöbetlerinin, nefret şovlarının biri bin para. Oysa dillere destan şanlı tarihimize sahip çıkmanın da, tarihimizden ilham alarak yol yürümenin de tarihe atıf yaparak siyaset dersi vermenin de yolu ilk önce tarihi öğrenmekten geçer. Ama tarih 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyen meczup feslilerin hezeyanlarından öğrenilmez. Yalan, yanlış danışman notlarından da öğrenilmez. Dizi sahnelerinden, çizgi romanlardan hiç öğrenilmez. Tarih, okuyarak araştırarak öğrenilir. İşte bu yüzden sayın Erdoğan tarihi bir türlü öğrenemiyor çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Eline tutuşturulan notlardan ötesini görmüyor. Unuttuğu bir şey var biz tarihe onun gibi kişiler üzerinden bakmıyoruz. Biz tarihe onun gibi kavgalar üzerinden de bakmıyoruz. Biz tarihe değerler, sistemler ve sonuçlar üzerinden bakıyoruz. Çünkü biz Abdülhamid Han ile değil o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tarihin her döneminde milletimizin istibdata karşı koyduğu tavırla ilgileniyoruz. Tekleşmeye, tek adamlığa giden her yolu azimle keşmiş olan milli irade ile ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan nedense istibdat dönemiyle günümüz arasındaki benzerlikleri dile getirmemden çok rahatsız oldu. Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan'ı Abdülhamid'e benzetmek rahmetliye hakaretmiş.

Sayın Erdoğan için rehber kabul ettiği, rol model aldığı ama nasıl vefat ettiğini bile bilmediği Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmek büyük bir hakaretmiş. Yani biz aslında istibdata karşı koyan o ruhtan bahsederken değil sayın Erdoğan'a benzetirken Abdülhamid Han'a hakaret etmişiz. En azından kendisinin farkında bu da bir şeydir.

İstibdat bir olgudur bu inkar edilemez. Ancak görüyoruz ki sayın Erdoğan için istibdatın kendisi değil istibdata kimin maruz kaldığı ve istibdatı kimin uyguladığı daha önemli. Kendi uyguladığı istibdatı umursamaz ama kendi maruz kaldığı zaman avaz avaz bağırır. Halbuki istibdat göreceli değildir ya vardır ya da yoktur. Ya karşısındadır ya da yanındasındır. Eğer istibdata karşıysan söz Abdülhamid Han'a gelir. 1912'deki sopalı seçimlere de 1946'daki sandık baskısına da, askeri vesayete de karşı olursun, 27 Mayıs darbesine de, 12 Mart'a da 12 Eylül'e de 1909'daki darbe teşebbüsüne de karşı durursun 15 Temmuz 2016'dakine de. Yassıada Mahkemeleri'ndeki adaletsizliğe de isyan edersin, tweet atan gençlerin Silivri'ye yollanmasına da. 28 Şubat ile de mücadele edersin sayın Erdoğan'ın partili istibdat rejimiyle de. Eğer istibdata karşıysan hadi Atatürk'e zaten yabancısın ama en azından Namık Kemal'i, Ziya Gökalp'i bilmen gerekir.


Siyaset tutarlılık ister ama sen ve ortakların bilmezseniz, hatırlamazsanız, unutursanız hem de üstüne çıkıp onlara 'kanı bozuklar' derseniz bu sadece tutarsızlık olmaz en hafif tabiriyle vefasızlık, vicdansızlık, terbiyesizlik olur.

Sayın Erdoğan için bunların hiçbir önemi olmadığını zaten biliyoruz. Sayın Erdoğan için tarihimizin, ecdadımızın sadece kendi iktidarını korumaya hizmet ettiği sürece değerli olduğunu da biliyoruz. Artık apaçık ortada olan beceriksizliğini, işbilmezliğini, manevi değerlerimizin ardına sığınarak saklamaya çalıştığını da görüyoruz. Çünkü bu bir zihniyet meselesi. Gün gelir o tarih döner dolaşır yakana yapışır ve bütün cahilliğin ortaya saçılır. Tazmanya canavarı edasıyla attığı hamasi tratlarını gülerek izliyoruz çünkü biz biliyoruz ki çok az kaldı. Haddi kim bilecekmiş, milletimizin tokadını kim yiyecekmiş çok az kaldı.

Milletin adamı diye milletin omuzlarında geldin istibdatın adamı olarak milletin iradesi ile gidiyorsun. O nedenle kendini parçalasan da bizler, aynı bizler öncekiler gibi istibdata dur demeye devam edeceğiz. Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet diyeceğiz. Adalet diyeceğiz. Kötüler gidecek, iyiler kazanacak.

İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO BAŞVURUSU
Ukrayna'da dört aydır süren işgal şimdiye kadar NATO üyesi olmayan İsveç ve Finlandiya'yı da harekete geçirdi. Her ülkede Rusya'ya karşı caydırıcılık elde etmek için NATO üyeliğine başvurdular. Bu talebin kabul görmesi için mevcut üyelerin oy birliğine yani Türkiye'nin de onayına ihtiyaçları var. Yalnız burada unutmamız gereken bir şey var. Ülkemizin şimdiye kadar Batılı ülkelere gösterdiği iyi niyet defalarca su istimal edildi. Mesela Yunanistan'ın NATO üyeliği için verdiğimiz onay Ege Adaları'nın silahlandırılmasıyla sonuçlandı. Mesela; Sovyet Rusya ve Yugoslavya’dan kopan ülkelerin, NATO’ya girmesi için verdiğimiz destek; Pkk’ya yardıma dönüştü. Mesela; Kore’de, Bosna’da, Afganistan’da, Türk askerinin verdiği mücadele, müttefik bildiğimiz ülkelerin, FETÖ’ye kol kanat germeleri ile son buldu.

Bugün Türkiye'den İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin ilk önce kendi niyetlerini sorgulamak gerekiyor. İYİ Parti olarak bu kararın milli menfaatlerimiz göz edilerek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birincisi Avrupa'daki PKK varlığını sonlandırmak ve terör örgütünün Avrupa yapılanmasını çökertmek. İkincisi Çarlık rüyaları gören Putin'in saldırgan Rusya'sına karşı Avrupa güvenliğini güçlendirmek.

Bizim anlayışımıza göre; Bunlar birbiriyle çelişen hedefler değildir. Çünkü; Ukrayna topraklarının işgalinin, daha ilk günlerinde, pkk terör örgütünün yaptığı, Putin’in işgal tezlerini destekleyen açıklamalar; Yıllarca, Avrupa ülkelerinde, kendine güvenli sığınak bulan, terör örgütünün, Avrupa’nın, Soğuk Savaş’tan sonra yaşadığı, en büyük güvenlik krizinde, Putin’in, yardakçılığına soyunduğunu gösterdi. Eğer İsveç ve Finlandiya, Rusya tehdidini ciddiye alıyor, ve kendilerini korumak için, NATO’ya üye olmak istiyorlarsa; Öncelikli olarak, kendilerini kullanan, ve ilk fırsatta, sırtlarından bıçaklayacak olan pkk’ya karşı, gerekli tepkiyi göstermeli, ve terör örgütünü, topraklarından çıkartmalıdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.