‘Teklifi tarihin çöp sepetine atın’

GÜNDEM 07.07.2020 - 12:24, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:05
 

‘Teklifi tarihin çöp sepetine atın’

Barolara ilişkin yasa teklifi 4 günlük müzakerelerin ardından AKP ve MHP’li üyelerin oyuyla Adalet Komisyonu’ndan geçerken, komisyona bir mektup gönderen Antalya Baro Başkanı Polat Balkan’ın üyelere, “Teklifi tarihin çöp sepetine atın” dediği ortaya çıktı.

haberimizvar.net- Antalya Baro Başkanı Polat Balkan’ın Adalet Komisyonu’na gönderdiği mektubu görüşmeler sırasında Antalya Milletvekili Aydın Özer’in okuduğu öğrenildi. Balkan mektubunda şunları dile getirdi:   “Değerli milletvekilleri, Savunmayı susturmaya ve teslim almaya yönelik girişimleri reddediyoruz!  Korkmuyoruz, susmuyoruz! Bütün dünyanın Covid-19 küresel salgınıyla boğuştuğu, yurttaşlarımızın can derdine düştüğü, gelecek kaygılarının giderek daha da yoğunlaştığı bir süreçte, Baroların yapısının ve seçim sistemlerinin değiştirilmesi tartışmaları gündeme getirilmiştir. Antidemokratik, şeffaflıktan ve çağdaş yasa yapım tekniğinden uzak bir şekilde ve adeta Barolardan ve Avukatlardan saklanarak, kaçırılarak yapılan yasa çalışmalarında sona yaklaşılmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla, özetle, çoklu Baro ve TBB delege yapısında değişiklik amaçlanmaktadır (Nispi temsil ve Avukatlık Kanunu’nun 76, 95 ve 110. Maddelerindeki olası değişiklik tekliflerine ilişkin itiraz hakkımızı saklı tutuyoruz). Hemen belirtmek gerekir ki, yurttaşlarımızın adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve savunma hakkının temsilcisi ve güvencesi olan biz Avukatların ve meslek örgütümüz olan Baroların öncelikli sorunu bu değildir.”   BAROLAR YAŞAMSAL ÖNEME SAHİP “Bilindiği gibi çağdaş ve demokratik devletler üç sacayağı üzerine kuruludur: Ana hatlarıyla parlamentolar yasa çıkarır, yürütme organları yasaların yaşama geçmesini sağlar ve yargı organları da İdarenin eylem ve işlemleri üzerinde yargısal denetim yapar. Bu üçlü ilişkide yargı, eşitler arası önde gelendir. Yine bilindiği gibi yargı organı da üç sacayağı üzerine kuruludur: İddia, savunma ve karardan oluşan bu üçlü ilişkide yargının tek kurucu sivil ayağı ve aynı zamanda yargıya, bir anlamıyla da devlete varlık katan, onu meşru kılan savunma ve savunmanın örgütü olan Barolardır. Bu anlamda savunma ve Barolar devlet için, yurttaşlar için yaşamsal öneme sahiptir.  Uzun yıllardır ekonomik ve mesleki sorunlarına bilerek ve isteyerek hiçbir ciddi ve kalıcı çözüm üretilmeyen Avukatların sorunları katlanılamaz ve taşınamaz bir boyuta gelmiştir. Avukatlık can çekişmektedir. Bu yakıcı gerçeklik karşısında, bilimsel ve çağdaş çözümler üretilmesi gerekirken, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi temel ölçütlere göre bazı üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düşmüşken, özgür olmayan ülkeler arasında sayılırken, baskıcı ve otoriter bir rejime sürüklenirken, yargı bağımsızlığı şeklen bile korunamazken, yargıya duyulan güven tarihin dip seviyesine düşmüşken, hukuk devletini var eden ve meşru kılan savunmayı susturmaya ve teslim almaya yönelik girişimleri reddediyoruz!”   SİYASAL VE TOPLUMSAL AYRIŞMA “Anayasamızın 135. Maddesi gereği kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olan Baroların bölünmesine ve parçalanmasına yönelik saldırı, hem siyasal ve toplumsal ayrışmayı derinleştirecek, hem kamusal hizmetlerin bölünmesine ve parçalanmasına neden olacak ve hem de hukuk birliğini dağıtacaktır. Demokratik, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerine uygun ve neredeyse ideale yakın olan Baroların yapısının ve seçim sistemlerinin değiştirilmesi, Barolarda etnik, mezhepsel, siyasal vs ayrışmalara ve bölünmelere neden olacaktır. İdeolojik bölünmenin, etnik parçalanmanın, tarikat ve cemaatlere göre örgütlenmenin kaldırım taşları döşenecektir! Devlet genel idare sistemi içinde nasıl 2000 savcı ve yargıcın bir araya gelerek ayrı bir HSK kurması, 1 numaralı Baroyu 1 numaralı Adalet Bakanlığının, 2 numaralı Baroyu 2 numaralı Adalet Bakanlığının denetlemesi, bir kentte 2 Vali, 5 Cumhuriyet Başsavcısı, 7 Belediye Başkanı olması düşünülemezse, bir kentte birden fazla baro olması da düşünülemez. Bu aynı zamanda meslek düzeni ve ahlakının da parçalanması anlamına gelecektir. Siyasal iktidarın acımasız baskısı ve tahakkümü altında olan Savcılar ve Yargıçlar, siyasal iktidara yakın görüşlere sahip meslektaşlarımızca kurulacak Baroların üyesi meslektaşlarımızın talepleri, davaları, savunmaları vs karşısında daha da yoğun bir baskı ve tahakküm altına alınacaklardır!”   İKTİDARIN GÜDÜMÜNE GİRECEK “Yurttaşlar giderek adalete ve hukuka ulaşmak için değil, istedikleri sonuca ulaşmak için siyasal iktidara yakın olduğuna inandıkları Baroların üyesi meslektaşlarımıza yönelecekler ve bu da ilerleyen süreçte Savcılıklarca ve Mahkemelerce verilecek kararların hukuki değil, siyasi kararlar olarak nitelendirilmesine neden olacaktır. Yine Avukatlıktan Savcılık ve Yargıçlığa geçişte üye olunan Baroya göre bir değerlendirilme yapılacağı da gizlenemez bir gerçeklik olarak ortaya çıkacaktır!  Baroların siyasal iktidarın güdümüne ve yörüngesine alınması, işlevsiz kılınması, hak ihlallerine, hukuka aykırılıklara, işkenceye, kötü muameleye, cinsel istismara, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, çevre katliamlarına, doğa talanına vs karşı sessiz kalınması, tepki gösterilmemesi isteğinin yasallaştırılması olacaktır!”   TEMSİLDE ADALETSİZLİK OLACAK “TBB delege yapısının değiştirilmesi isteğine de, genel itirazlarımızın yanında, bir soruyla karşılık verilebilir: Teklife göre 43 üyesi bulunan Tunceli Barosu da, 49 üyesi bulunan Ardahan Barosu da, 93 üyesi bulunan Kilis Barosu da, bugün itibariyle 4970 üyesi bulunan Antalya Barosu da TBB Genel Kurulu'nda 4'er delege ile temsil edilecek! Demokrasi ve temsilde adaletten bu mu anlaşılıyor! Hukuk Fakültelerinin sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Hukuk Fakültesi öğrencilerinin sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Stajyer Avukatların sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Avukatların sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Bu sorulardan yola çıkarsak, bugün yaşananların sorumlusunun Avukatlar ve Barolar olmadığı; ama, bedelin bizlere ödetilmeye çalışıldığı gün gibi ortaya çıkacaktır. Durum hiç olmadığı kadar ciddi ve tehlikelidir. Damgalı ve tescilli bir FETÖ projesi olan ve adaletten, demokrasiden ve hukuk devletinden kopuşun tescili ve ilanı olacak bu düzenleme isteğinin, Nazi Almanyasında devlete ve Führer’e sadık kalınacağına dair edilen yeminden hiçbir farkı yoktur! Adalet için, demokrasi için, hukuk için, insan hakları için, yurttaşlarımız için, memleketimiz için doğru olan kararı verin ve teklifi tarihin çöp sepetine atın!”    
Barolara ilişkin yasa teklifi 4 günlük müzakerelerin ardından AKP ve MHP’li üyelerin oyuyla Adalet Komisyonu’ndan geçerken, komisyona bir mektup gönderen Antalya Baro Başkanı Polat Balkan’ın üyelere, “Teklifi tarihin çöp sepetine atın” dediği ortaya çıktı.

haberimizvar.net- Antalya Baro Başkanı Polat Balkan’ın Adalet Komisyonu’na gönderdiği mektubu görüşmeler sırasında Antalya Milletvekili Aydın Özer’in okuduğu öğrenildi. Balkan mektubunda şunları dile getirdi:

 

“Değerli milletvekilleri, Savunmayı susturmaya ve teslim almaya yönelik girişimleri reddediyoruz!  Korkmuyoruz, susmuyoruz! Bütün dünyanın Covid-19 küresel salgınıyla boğuştuğu, yurttaşlarımızın can derdine düştüğü, gelecek kaygılarının giderek daha da yoğunlaştığı bir süreçte, Baroların yapısının ve seçim sistemlerinin değiştirilmesi tartışmaları gündeme getirilmiştir. Antidemokratik, şeffaflıktan ve çağdaş yasa yapım tekniğinden uzak bir şekilde ve adeta Barolardan ve Avukatlardan saklanarak, kaçırılarak yapılan yasa çalışmalarında sona yaklaşılmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla, özetle, çoklu Baro ve TBB delege yapısında değişiklik amaçlanmaktadır (Nispi temsil ve Avukatlık Kanunu’nun 76, 95 ve 110. Maddelerindeki olası değişiklik tekliflerine ilişkin itiraz hakkımızı saklı tutuyoruz). Hemen belirtmek gerekir ki, yurttaşlarımızın adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve savunma hakkının temsilcisi ve güvencesi olan biz Avukatların ve meslek örgütümüz olan Baroların öncelikli sorunu bu değildir.”

 

BAROLAR YAŞAMSAL ÖNEME SAHİP

“Bilindiği gibi çağdaş ve demokratik devletler üç sacayağı üzerine kuruludur: Ana hatlarıyla parlamentolar yasa çıkarır, yürütme organları yasaların yaşama geçmesini sağlar ve yargı organları da İdarenin eylem ve işlemleri üzerinde yargısal denetim yapar. Bu üçlü ilişkide yargı, eşitler arası önde gelendir. Yine bilindiği gibi yargı organı da üç sacayağı üzerine kuruludur: İddia, savunma ve karardan oluşan bu üçlü ilişkide yargının tek kurucu sivil ayağı ve aynı zamanda yargıya, bir anlamıyla da devlete varlık katan, onu meşru kılan savunma ve savunmanın örgütü olan Barolardır. Bu anlamda savunma ve Barolar devlet için, yurttaşlar için yaşamsal öneme sahiptir.  Uzun yıllardır ekonomik ve mesleki sorunlarına bilerek ve isteyerek hiçbir ciddi ve kalıcı çözüm üretilmeyen Avukatların sorunları katlanılamaz ve taşınamaz bir boyuta gelmiştir. Avukatlık can çekişmektedir. Bu yakıcı gerçeklik karşısında, bilimsel ve çağdaş çözümler üretilmesi gerekirken, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi temel ölçütlere göre bazı üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düşmüşken, özgür olmayan ülkeler arasında sayılırken, baskıcı ve otoriter bir rejime sürüklenirken, yargı bağımsızlığı şeklen bile korunamazken, yargıya duyulan güven tarihin dip seviyesine düşmüşken, hukuk devletini var eden ve meşru kılan savunmayı susturmaya ve teslim almaya yönelik girişimleri reddediyoruz!”

 

SİYASAL VE TOPLUMSAL AYRIŞMA

“Anayasamızın 135. Maddesi gereği kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olan Baroların bölünmesine ve parçalanmasına yönelik saldırı, hem siyasal ve toplumsal ayrışmayı derinleştirecek, hem kamusal hizmetlerin bölünmesine ve parçalanmasına neden olacak ve hem de hukuk birliğini dağıtacaktır. Demokratik, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerine uygun ve neredeyse ideale yakın olan Baroların yapısının ve seçim sistemlerinin değiştirilmesi, Barolarda etnik, mezhepsel, siyasal vs ayrışmalara ve bölünmelere neden olacaktır. İdeolojik bölünmenin, etnik parçalanmanın, tarikat ve cemaatlere göre örgütlenmenin kaldırım taşları döşenecektir! Devlet genel idare sistemi içinde nasıl 2000 savcı ve yargıcın bir araya gelerek ayrı bir HSK kurması, 1 numaralı Baroyu 1 numaralı Adalet Bakanlığının, 2 numaralı Baroyu 2 numaralı Adalet Bakanlığının denetlemesi, bir kentte 2 Vali, 5 Cumhuriyet Başsavcısı, 7 Belediye Başkanı olması düşünülemezse, bir kentte birden fazla baro olması da düşünülemez. Bu aynı zamanda meslek düzeni ve ahlakının da parçalanması anlamına gelecektir. Siyasal iktidarın acımasız baskısı ve tahakkümü altında olan Savcılar ve Yargıçlar, siyasal iktidara yakın görüşlere sahip meslektaşlarımızca kurulacak Baroların üyesi meslektaşlarımızın talepleri, davaları, savunmaları vs karşısında daha da yoğun bir baskı ve tahakküm altına alınacaklardır!”

 

İKTİDARIN GÜDÜMÜNE GİRECEK

“Yurttaşlar giderek adalete ve hukuka ulaşmak için değil, istedikleri sonuca ulaşmak için siyasal iktidara yakın olduğuna inandıkları Baroların üyesi meslektaşlarımıza yönelecekler ve bu da ilerleyen süreçte Savcılıklarca ve Mahkemelerce verilecek kararların hukuki değil, siyasi kararlar olarak nitelendirilmesine neden olacaktır. Yine Avukatlıktan Savcılık ve Yargıçlığa geçişte üye olunan Baroya göre bir değerlendirilme yapılacağı da gizlenemez bir gerçeklik olarak ortaya çıkacaktır!  Baroların siyasal iktidarın güdümüne ve yörüngesine alınması, işlevsiz kılınması, hak ihlallerine, hukuka aykırılıklara, işkenceye, kötü muameleye, cinsel istismara, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, çevre katliamlarına, doğa talanına vs karşı sessiz kalınması, tepki gösterilmemesi isteğinin yasallaştırılması olacaktır!”

 

TEMSİLDE ADALETSİZLİK OLACAK

“TBB delege yapısının değiştirilmesi isteğine de, genel itirazlarımızın yanında, bir soruyla karşılık verilebilir: Teklife göre 43 üyesi bulunan Tunceli Barosu da, 49 üyesi bulunan Ardahan Barosu da, 93 üyesi bulunan Kilis Barosu da, bugün itibariyle 4970 üyesi bulunan Antalya Barosu da TBB Genel Kurulu'nda 4'er delege ile temsil edilecek! Demokrasi ve temsilde adaletten bu mu anlaşılıyor! Hukuk Fakültelerinin sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Hukuk Fakültesi öğrencilerinin sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Stajyer Avukatların sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Avukatların sayısı 3 Kasım 2002'de kaçtı, bugün kaç? Bu sorulardan yola çıkarsak, bugün yaşananların sorumlusunun Avukatlar ve Barolar olmadığı; ama, bedelin bizlere ödetilmeye çalışıldığı gün gibi ortaya çıkacaktır. Durum hiç olmadığı kadar ciddi ve tehlikelidir. Damgalı ve tescilli bir FETÖ projesi olan ve adaletten, demokrasiden ve hukuk devletinden kopuşun tescili ve ilanı olacak bu düzenleme isteğinin, Nazi Almanyasında devlete ve Führer’e sadık kalınacağına dair edilen yeminden hiçbir farkı yoktur! Adalet için, demokrasi için, hukuk için, insan hakları için, yurttaşlarımız için, memleketimiz için doğru olan kararı verin ve teklifi tarihin çöp sepetine atın!”  

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.