Her söylemlerinde demokrasiden, basın özgür olmasından bahseden Cumhuriyet Halk partili Antalya il yöneticileri yazılan bir köşe yazısına bile tahammül edemediler. Geçtiğimiz günlerde aynı ofisi paylaştığım bir kez milletvekili adayı, bir de milletvekili aday adayı olan ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti meclisi anahtar listesinde yer alan gazeteci Ebru Küçükaydın, “AKP ve Antalya’nın baronu CHP’yi dizayn ediyor” diye bir köşe yazısı yazmıştı. Bu siyasi yorumda CHP üzerinde dönen dolapları yazarak, partililerin CHP’ye sahip çıkması konusunda uyarıda bulundu. Yazıda ismi geçen CHP eski Kepez İlçe Başkanı Alican Deveci de tutmuş kendisini parti disiplin kuruluna şikayet ederek ihracını istemiş. Buraya kadar normal. Sonuçta Sayın Deveci böyle bir dilekçe verir, parti de ona, “Gazetecinin eleştiri hakkı vardır. Buradaki mesele de şahsidir. Gidip mahkemeye başvurup hakkınızı arayabilirsiniz” der ve konu kapanırdı. Ama öyle olmamış. Küçükaydın’ın Disiplin Kurulu’na sevk edilmesine karar verilmiş ve bu soruşturmanın yürütülme görevi de İl Başkan Yardımcısı Avukat Ziya Berkhan Yaman’a tebliğ edilmiş. Sayın Yaman’da Küçükaydın’a bir yazı yazarak bir hafta içerisinde elindeki belgeleri, tanıkları, delilleri istemiş. Yani CHP mahkemeyi kurmuş, bilgi ve belge istiyor. Ne demokrasi ama… Ebru Küçükaydın’a ne yapacağını sordum? Bana verdiğini yanıt ders niteliği taşıyordu… Küçükaydın; ‘’Haber belgeye dayanır, köşe yazısı yoruma… Köşe yazımda eleştiri içeren siyasi yorum yaptım. Yazdığım yazıdan şahsi değerlendirme çıkmaz. Yazının bütününe bakılıp değerlendirilmesi gerekirken, şahsi kavgaya dönüştürülmeye çalışılması eleştirdiğim sisteme hizmetten başka bir şey değildir. Ayrıca il yönetiminde konuyu oylayan ve evet diyen zihniyet yine eleştirdiğim sisteme hizmet etmektedir. Ancak bilinmesini isterim ki, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ni şahsım üzerinden demokrasi ve özgürlükler adına eleştiriye açılmasına da asla izin vermem.’’ Başka söze gerek var mı?