Ali Aktaş
Köşe Yazarı
Ali Aktaş
 

Kökez’ de ağaçbiçen Tahtacılar

Sanırım dünyada kendi tarihini yazmanın mutluluğunu yaşayan fazla bir topluluk yok. Ya da varsa bile, bizim tanıdığımız coğrafyadan uzakta bir yerlerde olsalar gerek ki, onları tanımak kısmet olmadı. Engin ovalarda, alaçıklarında, kara kıl çadırlarında, yarı aç yarı tok kışlayıp, başı karlı dağların yeşillendiği dönemlerde, ormanların gümbürtüsüne bir gümbürtü daha katan, ekmeğini taştan da zor olan ulu, ağaçlardan çıkaran Tahtacılar’ın bir kesimi, gerçekte tam bilemediğimiz bir tarihte Kökez Cemaati’nin de yurtlandığı Serik çevresini yurt tuttular. Serikliler çarşılarını bir yeşil anıt gibi süsleyen goca çınar için ‘’onu Gebizli bir Macar dikti oraya’’ diyorlar. 13. Yy. dan bu yana Anadolu’daki varlıklarını kesin olarak bildiğimiz Türkmen kümelerinden Tahtacıların Serik çevresine gelişi de o goca çınarı Kökez’in ortasındaki pınarın başına diken Macarlarlı ile belki de aynı zamanlara rastladı. Serik’i yurt tutan Tahtacıların diğer kesimleri Isparta, Kumluca Kardıçlı çevresi, Anamur, Ermenek, Gülnar, Mut dolaylarından gelmedirler. Yaptıkları iş kadar inanç birliktelikleri onları Serik’te yeniden bir araya getirmiştir. Zaman onları alıştıkları yaşam tarzından, aldıkları örften, bilip yaşattıkları folklorik değerlerinden, bir sır gibi saklamak zorunda kaldıkları inançlarından uzaklaştırmış, bir kasabanın kenarına kondurmuştur. Kırların yoksulu kasabanın, kentin yoksulu olarak yeni bir yaşam kavgasına başlamıştır. Her insan geçmişini sever, dününden kalan mutlulukları anarak yaşar. Anılar bireyin tarihidir. Onlarda iç dünyası kadar yaşamın acı gerçekleri gizlidir. Dününden bihaber topluluklar başkalaşmanın mutsuzluğunu yaşarlar. Dünleri olmayanlar kendileri ile barışık değillerdir. Onlar yok olup erimemek için zamana direniyorlar. Bir kadim geleneği yaşatmak uğruna Mezarlıkları için bile özel bir dernek kurabilmişler. Her bayramda ellerinde mersin dalları ile Tahtacılar bu mezarlığın yolunu tutuyorlar. Mezarlıkların yanlarındaki içi su dolu testiler, mermerlerin üzerine konmuş taze güller, mezar taşlarını delip geçen ağıtlar, bayram sevincini ellerindeki şeker poşetleri ile mezarlığa taşıyan çocuklar ile yaşatmaya çalışıyorlar. Değişmeyen kaderleri, geçmişte en zorlu işleri en zor koşullarda yapan tahtacılar şimdi kentlerin varoşlarında en sülfi işleri en ucuza yapan emekçilere dönüşmektedirler. Sosyal devlet, gerçek demokrasi, eşit yurttaşlık yeniden tanışmak istedikleri değerler arasında artık. Ekmek aslanın ağzından canavarın ağzına doğru yol alırken bir yaşlı nene ‘’işimiz epey zorlaştı evlat diyor. Yaşlı nene sanki hepimizin demek istediğini söylüyor. Sadece Tahtacılar mı öyle ki nene?
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2023 - Perşembe

Kökez’ de ağaçbiçen Tahtacılar

Sanırım dünyada kendi tarihini yazmanın mutluluğunu yaşayan fazla bir topluluk yok. Ya da varsa bile, bizim tanıdığımız coğrafyadan uzakta bir yerlerde olsalar gerek ki, onları tanımak kısmet olmadı.

Engin ovalarda, alaçıklarında, kara kıl çadırlarında, yarı aç yarı tok kışlayıp, başı karlı dağların yeşillendiği dönemlerde, ormanların gümbürtüsüne bir gümbürtü daha katan, ekmeğini taştan da zor olan ulu, ağaçlardan çıkaran Tahtacılar’ın bir kesimi, gerçekte tam bilemediğimiz bir tarihte Kökez Cemaati’nin de yurtlandığı Serik çevresini yurt tuttular.

Serikliler çarşılarını bir yeşil anıt gibi süsleyen goca çınar için ‘’onu Gebizli bir Macar dikti oraya’’ diyorlar. 13. Yy. dan bu yana Anadolu’daki varlıklarını kesin olarak bildiğimiz Türkmen kümelerinden Tahtacıların Serik çevresine gelişi de o goca çınarı Kökez’in ortasındaki pınarın başına diken Macarlarlı ile belki de aynı zamanlara rastladı.

Serik’i yurt tutan Tahtacıların diğer kesimleri Isparta, Kumluca Kardıçlı çevresi, Anamur, Ermenek, Gülnar, Mut dolaylarından gelmedirler. Yaptıkları iş kadar inanç birliktelikleri onları Serik’te yeniden bir araya getirmiştir.

Zaman onları alıştıkları yaşam tarzından, aldıkları örften, bilip yaşattıkları folklorik değerlerinden, bir sır gibi saklamak zorunda kaldıkları inançlarından uzaklaştırmış, bir kasabanın kenarına kondurmuştur. Kırların yoksulu kasabanın, kentin yoksulu olarak yeni bir yaşam kavgasına başlamıştır.

Her insan geçmişini sever, dününden kalan mutlulukları anarak yaşar. Anılar bireyin tarihidir. Onlarda iç dünyası kadar yaşamın acı gerçekleri gizlidir. Dününden bihaber topluluklar başkalaşmanın mutsuzluğunu yaşarlar. Dünleri olmayanlar kendileri ile barışık değillerdir.

Onlar yok olup erimemek için zamana direniyorlar. Bir kadim geleneği yaşatmak uğruna Mezarlıkları için bile özel bir dernek kurabilmişler. Her bayramda ellerinde mersin dalları ile Tahtacılar bu mezarlığın yolunu tutuyorlar. Mezarlıkların yanlarındaki içi su dolu testiler, mermerlerin üzerine konmuş taze güller, mezar taşlarını delip geçen ağıtlar, bayram sevincini ellerindeki şeker poşetleri ile mezarlığa taşıyan çocuklar ile yaşatmaya çalışıyorlar.

Değişmeyen kaderleri, geçmişte en zorlu işleri en zor koşullarda yapan tahtacılar şimdi kentlerin varoşlarında en sülfi işleri en ucuza yapan emekçilere dönüşmektedirler.

Sosyal devlet, gerçek demokrasi, eşit yurttaşlık yeniden tanışmak istedikleri değerler arasında artık. Ekmek aslanın ağzından canavarın ağzına doğru yol alırken bir yaşlı nene ‘’işimiz epey zorlaştı evlat diyor. Yaşlı nene sanki hepimizin demek istediğini söylüyor. Sadece Tahtacılar mı öyle ki nene?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.