Faik Ardahan
Köşe Yazarı
Faik Ardahan
 

Kurallar, gelişmişlik ve polislik mesleği

Gelişmiş ülkelere baktığınızda kurallarının olduğunu ve bu kurallardan zamana, kişiye, bölgeye, duruma göre asla taviz verilmediğini görürsünüz. Hem kural koyucular hem de kuralların uygulayıcıları bu kurallara sonsuz bir sadakatle sahip çıkarlar. Bireyler de bu kuralların bilincindedir ve koşulsuz uyarlar. Aynı zamanda bu kurallar onların hayatlarını korumak ve kolaylaştırmak içindir. Hatta bu kurallar konulurken o kuralı ilgilendiren tüm tarafların görüşleri alınır. Diğer bir deyişle toplum kendinin uyacağı tüm kuralların konulmasının tarafıdır ve daha iyiyi arama yolculuğunda yine tüm taraflarla iş birliği yapılır. Kural konulurken ve/veya kurallar uygulanırken gücü olanın gücünü diğerlerine kullanması için bir araç olmasına da asla müsaade edilmez. Gelişmişlik budur. Peki bizde böyle mi? Hayır. Gücü olan gücünü kullanır hatta o kuralları kişiye, zamana, duruma göre de esnetir. Bu sebeple biz geri kalmış bir ülke gibi algılanırız. Bunları neden mi söylüyorum. Bakın anlatayım. Siz de bana hak vereceksiniz. 30 Ağustos Büyük Taarruz ’un 100.yılını kutlamak için Ağrı Dağı’na zirve tırmanışı yapmaya karar verdim ve 27 Ağustos 2022 sabahı Antalya Havaalanından Ankara’ya oradan da bağlantılı uçakla Ağrı’ya uçtum. THY’de 15 kg bagaj 8 kg da kabine alabileceğim kişisel eşyayı yanımda götürme hakkım vardı. Ben de bu kurala uygun olarak eşyalarımı ikiye böldüm ve yanıma aldım. Kabine almamda bir sakıncası olmadığını Antalya Havaalanı’ndaki görevlilerin söylediği çadır, çadır altlığı ve yürüyüş batonumu ben de kabine aldım. Ağrı’ya kadar gittik. Bir sorun çıkmadı. Zirveye çıkıp Türkiye’nin çatısına Türk Bayrağını diktikten sonra 3 Eylül 2022’de aynı şekilde eşyalarımı Ağrı’dan bagaja vererek Ankara’ya oradan da Antalya’ya uçacaktım. Hatta Ankara’ya varış Antalya’ya uçuş arasında yaklaşık 7 saat zaman vardı ve ben de uzun zamandır görüşmediğim Ankara’da yaşayan bir arkadaşımla görüşme planı yaptım. Yaklaşık dört saatlik gecikme ile Ankara’ya vardım. Arkadaşım havaalanına geldi ve yaklaşık 3 saat görüştük. Onunla vedalaşıp, uçağa binmek için ikinci kontrole vardım. XRAYdeki görevli yürüyüş batonumu “kesici delici” alet olduğu için uçağa alamayacağını ve bagaja vermem gerektiğini söyledi. Ben de bu bagajı Antalya’da ve Ağrı’da kabine aldığımı aynı zamanda kontuarın kapandığını söyledim. Uzun uzun konuşuldu fakat o görevli ile durumu çözemeyince ben de “gerekiyorsa amir ile görüşeyim” dedim. Aradılar ve havaalanından sorumlu amir geldi. XRAYdeki görevli durumu anlattı. Benim öykümü dinlemeye bile tenezzül etmeyen amir bu bagajı kabine alamayacağını sanki bir suç işliyormuşum gibi bir tavır, tutum ve ses tonuyla söyledi. Aynı bagajı Antalya’da kabine aldığımı, Ağrı’da kabine aldığımı söyledim. Kuralların Antalya’da farklı, Ağrı’da farklı ve Ankara da farklı mı olduğunu sordum. Ayrıca benimle iletişiminin suçluya davranır gibi değil gelişmiş bir insana yakışır biçimde olması gerektiği konusunda kendisini uyardım. Bu tutumum onu daha da kızdırdı. Ankara’daki uygulamanın bu olduğunu Antalya ve Ağrı’daki uygulamaların onları bağlamadığını, yürüyüş batonunu “kesici-delici alet statüsünde olduğunu”, kayıp bürosuna götürüp oradan kargo ile kendi adresime göndermem gerektiğini söyledi. Başka çözüm sunmadı. Kural kuraldır. Eğer yürüyüş batonu “delici kesici alet” muamelesi görüyorsa Antalya Havaalanı’nda da Ağrı Havaalanı’nda da aynı muameleyi görmeli. Oralarda farklı Ankara’da farklı muamele görmesi kuralların ya olmadığını ya da kişisel uygulamalar içinde olduğunu gösterir. Yani diğer bir deyişle geri kalmışlığın göstergesidir. Ben bu çaresizliği hayatımın hiçbir aşamasında yaşamadım. Tecavüze uğramış gibiydim. Keyfilik için inanılmaz güzel bir örnekti. Allahtan uçak tehir oldu, THY’nin görevli amiri kapanan kontuarı açtı ve ben oradan bagajımı verdim. Ama benim aklımda bana suçlu gibi davranan o amirin sesleri ve bakışları kulağımda çınlayarak Ankara’dan ayrıldım. Polis suçlu ile halkı birbirinden ayırt etmelidir. Polis aynı zamanda HIZIR olmalıdır. Zorda kalana yardım etmek onun görevidir. Kişileri zora sokmak, hayatlarını zorlaştırmak değil. Ben herkese suçlu gibi davranan polisleri sevmem ve o mesleğe yakışmadığını düşünürüm. Onurlu polis mesleğinin halkın gözündeki imajını düşüren bu tavırları da kabul etme şansım geçmişte olmadı gelecekte de olmayacak. Sevgili amir bey, ben o mesleğin hikmetini yüreğinde taşıyan herkesi bağrıma basarak yaşamaya devam edeceğim fakat bana tavırlarınız ne o mesleğe ne de o makama yakışmadı bilesiniz.  
Ekleme Tarihi: 27 Eylül 2022 - Salı

Kurallar, gelişmişlik ve polislik mesleği

Gelişmiş ülkelere baktığınızda kurallarının olduğunu ve bu kurallardan zamana, kişiye, bölgeye, duruma göre asla taviz verilmediğini görürsünüz. Hem kural koyucular hem de kuralların uygulayıcıları bu kurallara sonsuz bir sadakatle sahip çıkarlar.

Bireyler de bu kuralların bilincindedir ve koşulsuz uyarlar. Aynı zamanda bu kurallar onların hayatlarını korumak ve kolaylaştırmak içindir.

Hatta bu kurallar konulurken o kuralı ilgilendiren tüm tarafların görüşleri alınır. Diğer bir deyişle toplum kendinin uyacağı tüm kuralların konulmasının tarafıdır ve daha iyiyi arama yolculuğunda yine tüm taraflarla iş birliği yapılır.

Kural konulurken ve/veya kurallar uygulanırken gücü olanın gücünü diğerlerine kullanması için bir araç olmasına da asla müsaade edilmez.

Gelişmişlik budur.

Peki bizde böyle mi? Hayır. Gücü olan gücünü kullanır hatta o kuralları kişiye, zamana, duruma göre de esnetir. Bu sebeple biz geri kalmış bir ülke gibi algılanırız.

Bunları neden mi söylüyorum. Bakın anlatayım. Siz de bana hak vereceksiniz.

30 Ağustos Büyük Taarruz ’un 100.yılını kutlamak için Ağrı Dağı’na zirve tırmanışı yapmaya karar verdim ve 27 Ağustos 2022 sabahı Antalya Havaalanından Ankara’ya oradan da bağlantılı uçakla Ağrı’ya uçtum.

THY’de 15 kg bagaj 8 kg da kabine alabileceğim kişisel eşyayı yanımda götürme hakkım vardı. Ben de bu kurala uygun olarak eşyalarımı ikiye böldüm ve yanıma aldım. Kabine almamda bir sakıncası olmadığını Antalya Havaalanı’ndaki görevlilerin söylediği çadır, çadır altlığı ve yürüyüş batonumu ben de kabine aldım. Ağrı’ya kadar gittik. Bir sorun çıkmadı.

Zirveye çıkıp Türkiye’nin çatısına Türk Bayrağını diktikten sonra 3 Eylül 2022’de aynı şekilde eşyalarımı Ağrı’dan bagaja vererek Ankara’ya oradan da Antalya’ya uçacaktım. Hatta Ankara’ya varış Antalya’ya uçuş arasında yaklaşık 7 saat zaman vardı ve ben de uzun zamandır görüşmediğim Ankara’da yaşayan bir arkadaşımla görüşme planı yaptım.

Yaklaşık dört saatlik gecikme ile Ankara’ya vardım. Arkadaşım havaalanına geldi ve yaklaşık 3 saat görüştük. Onunla vedalaşıp, uçağa binmek için ikinci kontrole vardım.

XRAYdeki görevli yürüyüş batonumu “kesici delici” alet olduğu için uçağa alamayacağını ve bagaja vermem gerektiğini söyledi. Ben de bu bagajı Antalya’da ve Ağrı’da kabine aldığımı aynı zamanda kontuarın kapandığını söyledim. Uzun uzun konuşuldu fakat o görevli ile durumu çözemeyince ben de “gerekiyorsa amir ile görüşeyim” dedim.

Aradılar ve havaalanından sorumlu amir geldi. XRAYdeki görevli durumu anlattı. Benim öykümü dinlemeye bile tenezzül etmeyen amir bu bagajı kabine alamayacağını sanki bir suç işliyormuşum gibi bir tavır, tutum ve ses tonuyla söyledi.

Aynı bagajı Antalya’da kabine aldığımı, Ağrı’da kabine aldığımı söyledim. Kuralların Antalya’da farklı, Ağrı’da farklı ve Ankara da farklı mı olduğunu sordum. Ayrıca benimle iletişiminin suçluya davranır gibi değil gelişmiş bir insana yakışır biçimde olması gerektiği konusunda kendisini uyardım. Bu tutumum onu daha da kızdırdı.

Ankara’daki uygulamanın bu olduğunu Antalya ve Ağrı’daki uygulamaların onları bağlamadığını, yürüyüş batonunu “kesici-delici alet statüsünde olduğunu”, kayıp bürosuna götürüp oradan kargo ile kendi adresime göndermem gerektiğini söyledi. Başka çözüm sunmadı.

Kural kuraldır. Eğer yürüyüş batonu “delici kesici alet” muamelesi görüyorsa Antalya Havaalanı’nda da Ağrı Havaalanı’nda da aynı muameleyi görmeli. Oralarda farklı Ankara’da farklı muamele görmesi kuralların ya olmadığını ya da kişisel uygulamalar içinde olduğunu gösterir. Yani diğer bir deyişle geri kalmışlığın göstergesidir.

Ben bu çaresizliği hayatımın hiçbir aşamasında yaşamadım. Tecavüze uğramış gibiydim. Keyfilik için inanılmaz güzel bir örnekti.

Allahtan uçak tehir oldu, THY’nin görevli amiri kapanan kontuarı açtı ve ben oradan bagajımı verdim.

Ama benim aklımda bana suçlu gibi davranan o amirin sesleri ve bakışları kulağımda çınlayarak Ankara’dan ayrıldım.

Polis suçlu ile halkı birbirinden ayırt etmelidir. Polis aynı zamanda HIZIR olmalıdır. Zorda kalana yardım etmek onun görevidir. Kişileri zora sokmak, hayatlarını zorlaştırmak değil.

Ben herkese suçlu gibi davranan polisleri sevmem ve o mesleğe yakışmadığını düşünürüm. Onurlu polis mesleğinin halkın gözündeki imajını düşüren bu tavırları da kabul etme şansım geçmişte olmadı gelecekte de olmayacak.

Sevgili amir bey, ben o mesleğin hikmetini yüreğinde taşıyan herkesi bağrıma basarak yaşamaya devam edeceğim fakat bana tavırlarınız ne o mesleğe ne de o makama yakışmadı bilesiniz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.