Deprem ve kadın

RÖPORTAJ 08.03.2023 - 23:41, Güncelleme: 09.03.2023 - 10:47
 

Deprem ve kadın

Depremzedelerimizin sorunlarının devam ettiği, depremzede kadınlarımızın ise daha bir zorlandığı bu dönemde bugüne özel ufak bir röportaj yapmak istedim. Kimi zaman kadın STK’ları ile de dayanışma içinde çalışan, kimi zaman bizzat kendileri kadın hakları konusunda mücadele eden, kadın sorunlarına eğilen, kadınlarımızın bilinçlendirilmesi için zaman zaman ( hukuki haklar, kadınların yaşadıkları sorunlar) toplantılar düzenlediğini de bildiğim TİP’li Kadınlar Antalya İl sorumlusu Ayfer Güneşhan’a ben sordum, o cevapladı. Kendisine hem röportaj için, hem de kadın olduğum için teşekkür eder, çalışmalarında ve mücadelelerinde başarılar dilerim.

Röportaj: İncilay Akdeniz Öncelikle 8 Mart emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun Ayfer Hanım. Yaşadığımız bu büyük felaketin/ depremin acılarının bitmediğini, yaraların kapanamayacağını bilmekle beraber kadınlar özelinde, enkazdan sağ kurtulan ve afet bölgesinde kalanların yaşadıkları ve sizlerin de gözlemlediği sorunları kısaca aktarır mısınız? Maalesef ki bir sabah uyandığımızda bu coğrafyanın gördüğü en büyük felaket ve beceriksizlikle karşı karşıya kaldık. İnsanlarımız enkazın altından kendi imkanları ile çıkmaya çalışırken devlet 3 gün afet bölgesine gitmedi. Hepimiz de biliyoruz ki insanlar depremden değil ihmalkarlıktan ve birilerinin kâr  hırsı yüzünden öldü. Depremin olduğu ilk gün kurulması gereken ve vergilerimizle aldığımız çadırlar kurulmadığı için depremzedeler için ve yardıma giden siviller için en büyük sorun barınma , beslenme sağlık ve hijyen oldu. Afet sonrasında – yıkımın, acının, yasın soğuğun çaresizliğin ortasında – 10°çocuk bakmaktan, hasta ile ilgilenmeye, yemek yapmaktan ,çamaşır yıkamaya yaşamın çarkı depremde de kadınların üzerinden geçti. Deprem sonrasında bölgedeki en önemli ihtiyaç özellikle kadınlar için hijyendi. Gündelik yaşamda bile kendi temel ihtiyaçlarını karşılamakta sorun yaşayan, öteleyen tabulaştırıldığı için toplum içinde konuşulamaz hale getirilen cinsiyet rollerinin sonuçlarını afet döneminde de gördük. Deprem bölgesindeki kadınlar tuvaletle ilgili ciddi sıkıntı yaşamaktadır. Yeterli ve hijyen olmayan ortak kullanılan alanlar, tuvalet ihtiyacını karşılamak için havanın kararmasını beklemek zorunda kalan, imkansızlıktan pedlerini değiştiremeyen iç çamaşırlarını uzun süre kullanmak zorunda kalan kadınlar oldu. Peçete, ıslak mendil lüks haline geldi. Su bulmak ise hak getire. Suyu içmeye bile bulmakta zorlanırken temizlik yada hijyen için  su bulmak neredeyse imkansız. İhtiyaçları olan ped yada tamponları temin etmek istediklerinde ise yıllarca tabulaştırılmış söylemlerin etkisiyle istemeye çekiniyorlardı.  Peki bu konuda çalışma yaptınız mı, neler yaptınız? Deprem haberini alır almaz Türkiye İşçi Partisi afet koordinasyon birimi olarak deprem bölgesine gidildi ve hızlıca kısıtlı imkanlarla orada acil ihtiyaçların karşılanması için TİP Afet Koordinasyon Merkezi kuruldu. Bölgedeki partili arkadaşlarımız ihtiyaç listelerini hazırlayarak parti hesaplarımız üzerinden duyurarak, koordine olmak ve dayanışma ile bu taleplerin karşılamak için duyurularımızı yaptık hızlıca organize olduk ve tırlarla deprem bölgesindeki ihtiyaç listelerinin bölgeye ulaşmasını sağladık. Bu durumlarda ilk akla gelen toplanan malzeme çoğunlukla gıda, giyecek ve hava soğuk olduğu için battaniye oldu. Kadınların en temel ihtiyacı olan ıslak mendil, iç çamaşırı, ped. ve tampon gibi hijyen malzemeleri kısıtlı sayıda gelmişti. Bu konuda Milletvekilimiz Sera Kadıgil’in kamuya çağrısı üzerine durumun aciliyetini ve önemini duyurarak kadın dayanışması ile ihtiyaç malzemelerinin temin edilmesini sağlayarak bölgedeki kadınlara ulaşmasını sağladık. Afet Koordinasyon merkezimiz birçok STK’lar ve feminist kadın gruplarından destek olan kadın arkadaşlarımızla da kolektif bir çalışma yürütülerek kadınların temel ihtiyaçlarını karşılandı. Rant ve kar hırsına, cinsiyetçi Ataerkil düzene karşı kadınlar birbirinin yaralarını sarmak için dayanışma içinde yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Deprem sonrasında enkazdan sağ çıkan ama kimsesi kalmamış, geliri olmayan kadınlarımız var mı? Onlar için devlet nasıl bir çalışma yaptı ve sizler nasıl bir çalışma yapmaktasınız? Bir gece de çıkılan İstanbul Sözleşmesi kadınlar için güvenceydi. Şimdi ise kadınları güvence altına alan ve koruyan başvuru yapabilecekleri ne yerleri ne de kurumları kaldı. Çaresizlikten gidecek yeri olmadığından daha önce şiddet uyguladığı için boşandığı eski kocasının yanına sığınmak zorunda kalan kadının yine aynı erkek tarafından depremden kaçıp sığındığı kadının yüzüne kaynar su dökülerek şiddete maruz kaldığı haberini okuduk. Yaşadığımız il turizm ve oteller bölgesi olduğu için otel sahipleri dayanışma içinde oldular ve geçici olarak gelen deprem mağdurlarını otellerinde barındırdılar. Bu geçici ve kısa süreli bir çözümdü. Mart ayı itibariyle oteller sezon açtıkları için kendi hazırlıklarına başlamak zorunda olduklarından misafir ettikleri deprem mağdurlarını otellerinden çıkarmak zorunda kaldılar. Asıl sorun daha yeni başlayacak bence Çünkü barınacakları sığınacakları devlet korumalı güvenli yaşam alanları olmayan kadınlar sokakta yaşamaya mecbur kalacak. Artan kira fiyatları ile var olan konut sorunu ve barınma kadınlar için daha da can yakıcı hale gelecek. Kadın istihdamı zaten sınırlıydı iş bulmak neredeyse imkansızdı, şimdi ise ucuz iş gücü olarak görülecekler. Yoksulluk sınırının altındaki asgari ücretle, bölgesel olarak değişen aldığı maaşın tamamı kadar olan ev kiraları ile depremden kurtulan kadınları daha büyük felaketler beklemekte. Kadınlar için yaşamak hayatta kalmak zordu, neredeyse imkansız hale geldi. Enkazdan çıkarılan çocukların, ailesi bulunamayanlar hakkında pek çok şey söyleniyor. Malum bilgi kirliliği de had safhada. Sahada olan biteni gözlemleyenler olarak bu çocuklarımızın tamamı uygun koşullarda devlet korumasına alındı mı? Tarikatlar, cemaatler bu çocuklarımızın bir kısmının bakımlarını üstlenmiş/ himayelerine almış şeklinde bir haber dolaştı ortalıkta. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Gerçekten devlet değil de tarikat/cemaat eline bırakılan çocuklarımız var mıdır? Tip Milletvekilimiz Sera Kadıgil deprem bölgesinde enkazın altından sağ olarak kurtarılan ve sonrasında kendilerinden haber alınamayan çocukların akıbetini meclise taşıyarak konu ile ilgili aile ve sosyal politikalar bakanına soru önergesi vermiştir. “Enkaz altından kurtarılan çocukların ‘yakını olduğu belirtilen’ kişiler tarafından teslim alındığını ve bu kişilerin bilgilerinin sağlanamadığını, bununla birlikte; cemaat ve tarikatların kurduğu dernek ve vakıflarca depremzede çocukların evlere ve yurtlara yerleştirilerek cemaat ve tarikat bünyesine alındıklarına yönelik de mevcut soruşturmalar yürütülmektedir.” Diye açıklama yapmıştır. Vermiş olduğu soru önergesinde: Deprem bölgesinde kaç çocuk bulunmaktadır? Bu çocukların kaçı devlet koruması altında; kaçı ailelerinin gözetimindedir? Depremde hayatını kaybeden kaç çocuk vardır? Bu çocukların kaçı hipotermi nedeniyle hayatını kaybetmiştir? Ailesinin hayatta olmadığı tespit edilen ve akrabasına teslim edilmiş kaç çocuk vardır? Bu çocukların himayesine verildiği kişiler, bakanlık tarafından herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmuş mudur? Kişiler hakkında sosyal inceleme raporları düzenlenmiş midir? Çocukların teslim edilmelerinin ardından, evlere periyodik denetim ve izleme yapılmış mıdır?  Enkaz altında hayatını kaybeden binlerce çocuğun yanı sıra, sağ olarak kurtarılan çok sayıda çocuk hakkında da herhangi bir bilgiye erişilemediğine dikkat çekti. Gözlemime göre deprem alanlarında ulaşılabildiğiniz ilk andan itibaren parti olarak depremzedelerin yanındaydınız. Depremin üzerinden bir ay geçmesine karşın, depremzedelerin halen yaşadığı zorluklar nelerdir? Temel ihtiyaçları karşılanmakta mıdır? Türkiye İşçi Partisi olarak ilk günden beri partili ve parti gönüllüsü dostlarımızla birlikte enkaz bölgesinde sorumluluk aldık ve yaralarımızı dayanışma ile sarmaya çalıştık. Biz devletin sahip olduğu imkânlara sahip değiliz, arkamızda sponsorlar, fabrikatörler yok. Bizim tek gelir kaynağımız üyelerimizin verdiği aidatlar ve parti gönüllüsü dostlarımızın vermiş olduğu bağışlardır. Biz şimdiye kadar ne yaptıysak üye ve gönüllülerimizin vermiş olduğu aidat ve bağışlarla yaptık.  Tip devletin yardım kurumlarından önce afet bölgesine ulaşmıştı. ‘’ TİP Afet Koordinasyon Merkezi’’ kuruldu... Gelen yardım malzemelerinin tamamını düzenli ve koordineli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak, yaralarımızı birlikte sarmaya çalıştık. Kurmuş olduğu sistemli güvenilir ve koordineli çalışma sayesinde yurdun dört bir yanından ve ülke dışından birçok yardımseverin güveni kazanılmış ve tanımadığımız bilmediğimiz yerlerden destek tırları gelmiştir. Birçok STK ve feminist Kadın grupları dayanışma için merkezimize destek vermiştir.  Depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Hatay’da Tip konteynerlerle yeniden komünal bir yaşam alanları kurmaya başladı. Yeni kurulan bu yaşam kentte  kadınlar için güvenli alanlar . Çocuklar için Kreş tahsis edildi. Kadınlar ve çocuklar için Hatay da yaşamı yeniden inşa edeceğiz.  Çocuklar özelinde deprem bölgesindeki çocuklarımızın psikolojisi ve eğitimi konusunda ne yapılmaktadır, yeterli midir? Deprem sonrası çocuklar kaygı, korku, üzüntü, uyku bozukluğu, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü ve öfke patlamaları yaşayabiliyor. Bu travmaları daha rahat geçirebilmek için psikososyal destek almaları gerekiyor. Müftülük depremden kurtarılan çocukları evlatlık olarak verilenlere ”namahrem değildir” fetvası vverdi Daha yaşam çadırları kurulmamışken, çocuklara Kuran Kursu çadırı açtı. Eğitimi durdurdu farklı şehirlere yönlendirilen aileler çocuklarını bulundukları yereldeki okullara kayıt yaptırdı. Yaşamış olduğu travmanın etkisi ile uyum süreci ve henüz barınma sorunu çözülmemişken bu çocuklar nasıl sağlıklı düşünebilir ve başarılı olabilirler ki. Deprem mağduru çocuklarımızın öncelikle tam olarak resmi kayıtlarının oluşturulması, nitelikli ve uzman psikologlar tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.  Deprem yaşadığımız coğrafya özelinde kadının daha çok baskı altında olduğunu ve depremin kadını erkeklere oranla çok daha fazla etkilediğini düşünüyor musunuz? Afetler herkes için büyük acı, zorluk, yıkım demek biliyoruz ama biz kadınlar için durum kat kat vahimdir. Afet sonrasındaki yıkımın, acının, yasın, soğuğun, çaresizliğin ortasında – 10°çamaşır yıkamaktan yemek yapmaya, çocuk bakmaktan hastayla ilgilenmeye, yaşamın çarkı üzerimizden geçiyor. Olmaması hayatımıza mal olabilecek hijyeni sağlayamadığımızdan dolayı kadın hastalıklarına yakalanıyoruz. Hayatı yeniden üreten bizler için lohusalığımız, hamileliğimiz korkumuzun kaynağına dönüşüyor. Zaten zor olan hayatımız çekilmez hale geldi.  Yaşadığımız coğrafyada, kadınların sevdiklerini, eşlerini, çocuklarını yakınlarını toprağa verdiği; emeklerinin, yaşamlarının hayatlarının hiçe sayıldığı bu ataerkil düzeni yıkıp yeniden inşa etmek boynumuzun borcu oldu. Milyonlarca kadın, yaşamı yeniden kurmaya, insanca bir düzeni inşa etmeye hiç olmadığı kadar istekli. Bu iradeyi güçlendirip iktidara taşıyacağız. Kadınları işsiz, yoksul, güvencesiz bırakmayı devlet politikası olarak görenlere inat, ülkemizi kadın cinayeti cehennemine çevirenlere inat adil eşit özgür bir yaşamı yeniden kuracağız. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Mücadeleci tüm kadınlara selam olsun.  
Depremzedelerimizin sorunlarının devam ettiği, depremzede kadınlarımızın ise daha bir zorlandığı bu dönemde bugüne özel ufak bir röportaj yapmak istedim. Kimi zaman kadın STK’ları ile de dayanışma içinde çalışan, kimi zaman bizzat kendileri kadın hakları konusunda mücadele eden, kadın sorunlarına eğilen, kadınlarımızın bilinçlendirilmesi için zaman zaman ( hukuki haklar, kadınların yaşadıkları sorunlar) toplantılar düzenlediğini de bildiğim TİP’li Kadınlar Antalya İl sorumlusu Ayfer Güneşhan’a ben sordum, o cevapladı. Kendisine hem röportaj için, hem de kadın olduğum için teşekkür eder, çalışmalarında ve mücadelelerinde başarılar dilerim.

Röportaj: İncilay Akdeniz

Öncelikle 8 Mart emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun Ayfer Hanım. Yaşadığımız bu büyük felaketin/ depremin acılarının bitmediğini, yaraların kapanamayacağını bilmekle beraber kadınlar özelinde, enkazdan sağ kurtulan ve afet bölgesinde kalanların yaşadıkları ve sizlerin de gözlemlediği sorunları kısaca aktarır mısınız?

Maalesef ki bir sabah uyandığımızda bu coğrafyanın gördüğü en büyük felaket ve beceriksizlikle karşı karşıya kaldık. İnsanlarımız enkazın altından kendi imkanları ile çıkmaya çalışırken devlet 3 gün afet bölgesine gitmedi. Hepimiz de biliyoruz ki insanlar depremden değil ihmalkarlıktan ve birilerinin kâr  hırsı yüzünden öldü. Depremin olduğu ilk gün kurulması gereken ve vergilerimizle aldığımız çadırlar kurulmadığı için depremzedeler için ve yardıma giden siviller için en büyük sorun barınma , beslenme sağlık ve hijyen oldu.
Afet sonrasında – yıkımın, acının, yasın soğuğun çaresizliğin ortasında – 10°çocuk bakmaktan, hasta ile ilgilenmeye, yemek yapmaktan ,çamaşır yıkamaya yaşamın çarkı depremde de kadınların üzerinden geçti.

Deprem sonrasında bölgedeki en önemli ihtiyaç özellikle kadınlar için hijyendi. Gündelik yaşamda bile kendi temel ihtiyaçlarını karşılamakta sorun yaşayan, öteleyen tabulaştırıldığı için toplum içinde konuşulamaz hale getirilen cinsiyet rollerinin sonuçlarını afet döneminde de gördük. Deprem bölgesindeki kadınlar tuvaletle ilgili ciddi sıkıntı yaşamaktadır. Yeterli ve hijyen olmayan ortak kullanılan alanlar, tuvalet ihtiyacını karşılamak için havanın kararmasını beklemek zorunda kalan, imkansızlıktan pedlerini değiştiremeyen iç çamaşırlarını uzun süre kullanmak zorunda kalan kadınlar oldu. Peçete, ıslak mendil lüks haline geldi. Su bulmak ise hak getire. Suyu içmeye bile bulmakta zorlanırken temizlik yada hijyen için  su bulmak neredeyse imkansız.
İhtiyaçları olan ped yada tamponları temin etmek istediklerinde ise yıllarca tabulaştırılmış söylemlerin etkisiyle istemeye çekiniyorlardı. 
Peki bu konuda çalışma yaptınız mı, neler yaptınız?
Deprem haberini alır almaz Türkiye İşçi Partisi afet koordinasyon birimi olarak deprem bölgesine gidildi ve hızlıca kısıtlı imkanlarla orada acil ihtiyaçların karşılanması için TİP
Afet Koordinasyon Merkezi kuruldu.
Bölgedeki partili arkadaşlarımız ihtiyaç listelerini hazırlayarak parti hesaplarımız üzerinden duyurarak, koordine olmak ve dayanışma ile bu taleplerin karşılamak için duyurularımızı yaptık hızlıca organize olduk ve tırlarla deprem bölgesindeki ihtiyaç listelerinin bölgeye ulaşmasını sağladık. Bu durumlarda ilk akla gelen toplanan malzeme çoğunlukla gıda, giyecek ve hava soğuk olduğu için battaniye oldu. Kadınların en temel ihtiyacı olan ıslak mendil, iç çamaşırı, ped. ve tampon gibi hijyen malzemeleri kısıtlı sayıda gelmişti.
Bu konuda Milletvekilimiz Sera Kadıgil’in kamuya çağrısı üzerine durumun aciliyetini ve önemini duyurarak kadın dayanışması ile ihtiyaç malzemelerinin temin edilmesini sağlayarak bölgedeki kadınlara ulaşmasını sağladık.
Afet Koordinasyon merkezimiz birçok STK’lar ve feminist kadın gruplarından destek olan kadın arkadaşlarımızla da kolektif bir çalışma yürütülerek kadınların temel ihtiyaçlarını karşılandı. Rant ve kar hırsına, cinsiyetçi Ataerkil düzene karşı kadınlar birbirinin yaralarını sarmak için dayanışma içinde yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor.
Deprem sonrasında enkazdan sağ çıkan ama kimsesi kalmamış, geliri olmayan kadınlarımız var mı? Onlar için devlet nasıl bir çalışma yaptı ve sizler nasıl bir çalışma yapmaktasınız?
Bir gece de çıkılan İstanbul Sözleşmesi kadınlar için güvenceydi. Şimdi ise kadınları güvence altına alan ve koruyan başvuru yapabilecekleri ne yerleri ne de kurumları kaldı. Çaresizlikten gidecek yeri olmadığından daha önce şiddet uyguladığı için boşandığı eski kocasının yanına sığınmak zorunda kalan kadının yine aynı erkek tarafından depremden kaçıp sığındığı kadının yüzüne kaynar su dökülerek şiddete maruz kaldığı haberini okuduk. Yaşadığımız il turizm ve oteller bölgesi olduğu için otel sahipleri dayanışma içinde oldular ve geçici olarak gelen deprem mağdurlarını otellerinde barındırdılar. Bu geçici ve kısa süreli bir çözümdü. Mart ayı itibariyle oteller sezon açtıkları için kendi hazırlıklarına başlamak zorunda olduklarından misafir ettikleri deprem mağdurlarını otellerinden çıkarmak zorunda kaldılar. Asıl sorun daha yeni başlayacak bence Çünkü barınacakları sığınacakları devlet korumalı güvenli yaşam alanları olmayan kadınlar sokakta yaşamaya mecbur kalacak. Artan kira fiyatları ile var olan konut sorunu ve barınma kadınlar için daha da can yakıcı hale gelecek. Kadın istihdamı zaten sınırlıydı iş bulmak neredeyse imkansızdı, şimdi ise ucuz iş gücü olarak görülecekler. Yoksulluk sınırının altındaki asgari ücretle, bölgesel olarak değişen aldığı maaşın tamamı kadar olan ev kiraları ile depremden kurtulan kadınları daha büyük felaketler beklemekte. Kadınlar için yaşamak hayatta kalmak zordu, neredeyse imkansız hale geldi.
Enkazdan çıkarılan çocukların, ailesi bulunamayanlar hakkında pek çok şey söyleniyor. Malum bilgi kirliliği de had safhada. Sahada olan biteni gözlemleyenler olarak bu çocuklarımızın tamamı uygun koşullarda devlet korumasına alındı mı? Tarikatlar, cemaatler bu çocuklarımızın bir kısmının bakımlarını üstlenmiş/ himayelerine almış şeklinde bir haber dolaştı ortalıkta. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Gerçekten devlet değil de tarikat/cemaat eline bırakılan çocuklarımız var mıdır?
Tip Milletvekilimiz Sera Kadıgil deprem bölgesinde enkazın altından sağ olarak kurtarılan ve sonrasında kendilerinden haber alınamayan çocukların akıbetini meclise taşıyarak konu ile ilgili aile ve sosyal politikalar bakanına soru önergesi vermiştir. “Enkaz altından kurtarılan çocukların ‘yakını olduğu belirtilen’ kişiler tarafından teslim alındığını ve bu kişilerin bilgilerinin sağlanamadığını, bununla birlikte; cemaat ve tarikatların kurduğu dernek ve vakıflarca depremzede çocukların evlere ve yurtlara yerleştirilerek cemaat ve tarikat bünyesine alındıklarına yönelik de mevcut soruşturmalar yürütülmektedir.” Diye açıklama yapmıştır.
Vermiş olduğu soru önergesinde:
Deprem bölgesinde kaç çocuk bulunmaktadır?
Bu çocukların kaçı devlet koruması altında; kaçı ailelerinin gözetimindedir?
Depremde hayatını kaybeden kaç çocuk vardır? Bu çocukların kaçı hipotermi nedeniyle hayatını kaybetmiştir?
Ailesinin hayatta olmadığı tespit edilen ve akrabasına teslim edilmiş kaç çocuk vardır?
Bu çocukların himayesine verildiği kişiler, bakanlık tarafından herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmuş mudur?
Kişiler hakkında sosyal inceleme raporları düzenlenmiş midir?
Çocukların teslim edilmelerinin ardından, evlere periyodik denetim ve izleme yapılmış mıdır? 
Enkaz altında hayatını kaybeden binlerce çocuğun yanı sıra, sağ olarak kurtarılan çok sayıda çocuk hakkında da herhangi bir bilgiye erişilemediğine dikkat çekti.
Gözlemime göre deprem alanlarında ulaşılabildiğiniz ilk andan itibaren parti olarak depremzedelerin yanındaydınız. Depremin üzerinden bir ay geçmesine karşın, depremzedelerin halen yaşadığı zorluklar nelerdir? Temel ihtiyaçları karşılanmakta mıdır?
Türkiye İşçi Partisi olarak ilk günden beri partili ve parti gönüllüsü dostlarımızla birlikte enkaz bölgesinde sorumluluk aldık ve yaralarımızı dayanışma ile sarmaya çalıştık. Biz devletin sahip olduğu imkânlara sahip değiliz, arkamızda sponsorlar, fabrikatörler yok. Bizim tek gelir kaynağımız üyelerimizin verdiği aidatlar ve parti gönüllüsü dostlarımızın vermiş olduğu bağışlardır. Biz şimdiye kadar ne yaptıysak üye ve gönüllülerimizin vermiş olduğu aidat ve bağışlarla yaptık. 
Tip devletin yardım kurumlarından önce afet bölgesine ulaşmıştı. ‘’ TİP Afet Koordinasyon Merkezi’’ kuruldu... Gelen yardım malzemelerinin tamamını düzenli ve koordineli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak, yaralarımızı birlikte sarmaya çalıştık. Kurmuş olduğu sistemli güvenilir ve koordineli çalışma sayesinde yurdun dört bir yanından ve ülke dışından birçok yardımseverin güveni kazanılmış ve tanımadığımız bilmediğimiz yerlerden destek tırları gelmiştir. Birçok STK ve feminist Kadın grupları dayanışma için merkezimize destek vermiştir. 
Depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Hatay’da Tip konteynerlerle yeniden komünal bir yaşam alanları kurmaya başladı. Yeni kurulan bu yaşam kentte  kadınlar için güvenli alanlar . Çocuklar için Kreş tahsis edildi. Kadınlar ve çocuklar için Hatay da yaşamı yeniden inşa edeceğiz. 
Çocuklar özelinde deprem bölgesindeki çocuklarımızın psikolojisi ve eğitimi konusunda ne yapılmaktadır, yeterli midir?
Deprem sonrası çocuklar kaygı, korku, üzüntü, uyku bozukluğu, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü ve öfke patlamaları yaşayabiliyor. Bu travmaları daha rahat geçirebilmek için psikososyal destek almaları gerekiyor. Müftülük depremden kurtarılan çocukları evlatlık olarak verilenlere ”namahrem değildir” fetvası vverdi Daha yaşam çadırları kurulmamışken, çocuklara Kuran Kursu çadırı açtı. Eğitimi durdurdu farklı şehirlere yönlendirilen aileler çocuklarını bulundukları yereldeki okullara kayıt yaptırdı. Yaşamış olduğu travmanın etkisi ile uyum süreci ve henüz barınma sorunu çözülmemişken bu çocuklar nasıl sağlıklı düşünebilir ve başarılı olabilirler ki. Deprem mağduru çocuklarımızın öncelikle tam olarak resmi kayıtlarının oluşturulması, nitelikli ve uzman psikologlar tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. 
Deprem yaşadığımız coğrafya özelinde kadının daha çok baskı altında olduğunu ve depremin kadını erkeklere oranla çok daha fazla etkilediğini düşünüyor musunuz?
Afetler herkes için büyük acı, zorluk, yıkım demek biliyoruz ama biz kadınlar için durum kat kat vahimdir. Afet sonrasındaki yıkımın, acının, yasın, soğuğun, çaresizliğin ortasında – 10°çamaşır yıkamaktan yemek yapmaya, çocuk bakmaktan hastayla ilgilenmeye, yaşamın çarkı üzerimizden geçiyor. Olmaması hayatımıza mal olabilecek hijyeni sağlayamadığımızdan dolayı kadın hastalıklarına yakalanıyoruz. Hayatı yeniden üreten bizler için lohusalığımız, hamileliğimiz korkumuzun kaynağına dönüşüyor. Zaten zor olan hayatımız çekilmez hale geldi. 
Yaşadığımız coğrafyada, kadınların sevdiklerini, eşlerini, çocuklarını yakınlarını toprağa verdiği; emeklerinin, yaşamlarının hayatlarının hiçe sayıldığı bu ataerkil düzeni yıkıp yeniden inşa etmek boynumuzun borcu oldu. Milyonlarca kadın, yaşamı yeniden kurmaya, insanca bir düzeni inşa etmeye hiç olmadığı kadar istekli. Bu iradeyi güçlendirip iktidara taşıyacağız. Kadınları işsiz, yoksul, güvencesiz bırakmayı devlet politikası olarak görenlere inat, ülkemizi kadın cinayeti cehennemine çevirenlere inat adil eşit özgür bir yaşamı yeniden kuracağız.

Emeğinize, yüreğinize sağlık. Mücadeleci tüm kadınlara selam olsun.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.