Gazeteciler kimsenin hedef göstereceği kişiler değildir!

GÜNDEM 14.04.2022 - 18:05, Güncelleme: 14.04.2022 - 18:05
 

Gazeteciler kimsenin hedef göstereceği kişiler değildir!

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi 47. Medya İzleme Raporu'nu yayınladı

haberimizvar.net- Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi 47. Medya İzleme Raporu'nu yayınladı. Raporda şöyle denildi: "Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’nun, 2022 yılının mart ayına ait olan 47’ncisini tamamlayarak sizlerle paylaşıyoruz. Geride bıraktığımız ayda gazetecilere yönelik süre gelen baskılar kesintisiz devam etti. Yürüyen davalara yenileri eklenirken, yine gözaltılar yaşandı. Gazetecilere yönelik fiili saldırılar alelade cezalarla geçiştirildi. Geçen yıl Halk TV’de yaptığı programa katılmak için gittiği kanal binası önünde 20 kişinin saldırısına uğrayan ve parmakları kırılan gazeteci Levent Gültekin’e saldıranların yargılandığı davada tutuksuz sanıklar Muhammed Emin Kılıç ve Ömer Doğru hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan 11 ay 20’şer gün hapis cezası verildi ancak sanıkların ‘sosyal ilişkileri dikkate alınarak’ indirimli yapıldı, cezalarının açıklanmasını geriye bırakıldı ve sanıklar hapis yatmaktan kurtuldu. Son dönemde artış gösteren baskı uygulamalarının başında gelen, haberlere erişim engeli koyma yetkisi genişletildi. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na eklenen hükümle hukuki dayanaktan uzak keyfi erişim engellerine yol açıldı. Mart ayında öne çıkan konuların başında gazetecilerin birbirinden farklı yollarla hedef gösterilmeleri, damgalanmalarıydı.Anayasa Mahkemesinin (AYM), farklı yayın politikalarına sahip yayın organlarının (Evrensel, Özgürlükçü Demokrasi, Yeni Yaşam, Yeni Asya, Aydınlık, Ortadoğu, Birgün, Milli Gazete, Cumhuriyet, Karar, Özgür Gelecek) 2017-2020 tarihleri arasında çeşitli nüshalarının tutuklulara verilmemesine dair aldığı ihlal kararına karşın tutuklu ve hükümlülerin haklarını kullanmalarının engellenmesine devam edildi. Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun Kiraz Ağacı isimli kitabı, “terör örgütü propagandası” yapıldığı gerekçesiyle Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sokulmadı. İnternet haber sitesi Diken muhabiri Altan Sancar, ailesini ziyaret ettiği Diyarbakır’da arabası durdurularak kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla gösterilerek, ‘Ayağını çok uzattın, akıllı ol’ diye tehdit edilmesi sonrası, savcılığa suç duyurusunda bulundu. İktidarın kamu kaynaklarını usulsüz ve tartışmalı şekilde harcamasına ilişkin haberlere imza atan deneyimli gazeteci Çiğdem Toker, üç yıl önce yazdığı bir habere ilişkin açılan davanın sonuçlanmasının ardından davacı tarafça hem hakarete hem de tehdide maruz kaldı. Toker, 2019 yılında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere, İstanbul Büyükşehir Belediyesince AKP yönetimindeyken milyonlarca lira aktarıldığını, bunlardan birinin de Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yönetiminde olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) olduğunu yazmıştı. Açılan davada gazeteci Toker manevi tazminata çaptırılırken, Selçuk Bayraktar sosyal medya hesabından Toker’e yönelik “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar… Bu, 2019 yerel seçim döneminde vakfımız aleyhine başlatılan kirli kampanyayı ve İBB’den para aldığı yalanını ilk yayan gazeteci müsveddesi. Gazetecilik; yalancılık sahtekârlık yüzsüzlük arsızlık da değildir” mesajlar atarak hakaret etti, hedef gösterdi. Ne yazık ki Türkiye’de yargının gittikçe siyasallaştığı söylemek artık yersiz bir tespit olmaya başladı. Özellikle davacı tarafın iktidar ile bağlantılı olması halinde, çıkacak sonucu tahmin etmek hiç mi hiç zor değil. Bu şartlarda deneyimli bir gazetecinin yargı eliyle cezalandırılması olsa olsa kamuoyunun vicdanını yaralar. Üstüne bunun gazeteciye hakaret etme fırsatına çevrilmesi en hafif ifadeyle çaresizlik, fırsatçılıktır. Gazetecilik kamuoyu önünde yapılan ve kamusal nitelikli bir meslektir. Bu açıdan da tabii ki eleştiriye açıktır, tartışılmaktan azade değildir. Ancak bu kimsenin gazeteciliğe, gazetecilere hakaret etmesine meşruluk kazandırmaz. Gazeteciler kimsenin istediği gibi hakaret edeceği, hedef göstereceği kişiler değildir; hatta sırtı peklerin gazetecilere yönelik ağızlarından çıkan kelimelerin hepsini tartarak söylemesi çok daha önemlidir."
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi 47. Medya İzleme Raporu'nu yayınladı

haberimizvar.net- Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi 47. Medya İzleme Raporu'nu yayınladı. Raporda şöyle denildi: "Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’nun, 2022 yılının mart ayına ait olan 47’ncisini tamamlayarak sizlerle paylaşıyoruz.

Geride bıraktığımız ayda gazetecilere yönelik süre gelen baskılar kesintisiz devam etti. Yürüyen davalara yenileri eklenirken, yine gözaltılar yaşandı. Gazetecilere yönelik fiili saldırılar alelade cezalarla geçiştirildi. Geçen yıl Halk TV’de yaptığı programa katılmak için gittiği kanal binası önünde 20 kişinin saldırısına uğrayan ve parmakları kırılan gazeteci Levent Gültekin’e saldıranların yargılandığı davada tutuksuz sanıklar Muhammed Emin Kılıç ve Ömer Doğru hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan 11 ay 20’şer gün hapis cezası verildi ancak sanıkların ‘sosyal ilişkileri dikkate alınarak’ indirimli yapıldı, cezalarının açıklanmasını geriye bırakıldı ve sanıklar hapis yatmaktan kurtuldu.

Son dönemde artış gösteren baskı uygulamalarının başında gelen, haberlere erişim engeli koyma yetkisi genişletildi. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na eklenen hükümle hukuki dayanaktan uzak keyfi erişim engellerine yol açıldı.

Mart ayında öne çıkan konuların başında gazetecilerin birbirinden farklı yollarla hedef gösterilmeleri, damgalanmalarıydı.Anayasa Mahkemesinin (AYM), farklı yayın politikalarına sahip yayın organlarının (Evrensel, Özgürlükçü Demokrasi, Yeni Yaşam, Yeni Asya, Aydınlık, Ortadoğu, Birgün, Milli Gazete, Cumhuriyet, Karar, Özgür Gelecek) 2017-2020 tarihleri arasında çeşitli nüshalarının tutuklulara verilmemesine dair aldığı ihlal kararına karşın tutuklu ve hükümlülerin haklarını kullanmalarının engellenmesine devam edildi. Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun Kiraz Ağacı isimli kitabı, “terör örgütü propagandası” yapıldığı gerekçesiyle Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sokulmadı.

İnternet haber sitesi Diken muhabiri Altan Sancar, ailesini ziyaret ettiği Diyarbakır’da arabası durdurularak kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla gösterilerek, ‘Ayağını çok uzattın, akıllı ol’ diye tehdit edilmesi sonrası, savcılığa suç duyurusunda bulundu.

İktidarın kamu kaynaklarını usulsüz ve tartışmalı şekilde harcamasına ilişkin haberlere imza atan deneyimli gazeteci Çiğdem Toker, üç yıl önce yazdığı bir habere ilişkin açılan davanın sonuçlanmasının ardından davacı tarafça hem hakarete hem de tehdide maruz kaldı. Toker, 2019 yılında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere, İstanbul Büyükşehir Belediyesince AKP yönetimindeyken milyonlarca lira aktarıldığını, bunlardan birinin de Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yönetiminde olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) olduğunu yazmıştı. Açılan davada gazeteci Toker manevi tazminata çaptırılırken, Selçuk Bayraktar sosyal medya hesabından Toker’e yönelik “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar… Bu, 2019 yerel seçim döneminde vakfımız aleyhine başlatılan kirli kampanyayı ve İBB’den para aldığı yalanını ilk yayan gazeteci müsveddesi. Gazetecilik; yalancılık sahtekârlık yüzsüzlük arsızlık da değildir” mesajlar atarak hakaret etti, hedef gösterdi. Ne yazık ki Türkiye’de yargının gittikçe siyasallaştığı söylemek artık yersiz bir tespit olmaya başladı. Özellikle davacı tarafın iktidar ile bağlantılı olması halinde, çıkacak sonucu tahmin etmek hiç mi hiç zor değil. Bu şartlarda deneyimli bir gazetecinin yargı eliyle cezalandırılması olsa olsa kamuoyunun vicdanını yaralar. Üstüne bunun gazeteciye hakaret etme fırsatına çevrilmesi en hafif ifadeyle çaresizlik, fırsatçılıktır. Gazetecilik kamuoyu önünde yapılan ve kamusal nitelikli bir meslektir. Bu açıdan da tabii ki eleştiriye açıktır, tartışılmaktan azade değildir. Ancak bu kimsenin gazeteciliğe, gazetecilere hakaret etmesine meşruluk kazandırmaz. Gazeteciler kimsenin istediği gibi hakaret edeceği, hedef göstereceği kişiler değildir; hatta sırtı peklerin gazetecilere yönelik ağızlarından çıkan kelimelerin hepsini tartarak söylemesi çok daha önemlidir."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.